Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 54 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
O, kendisinden önce bir şey olmaksızın Evvel'dir. O, kendisinden sonra bir şey olmaksızın Ahir'dir. O, görünen her şeyde görünür. O, gizlenen her şeyde apaçık olarak bilinir. O, herhangi bir belirişle [zuhur] bir ilintisi olmaksızın bütün suretlerde ve şekillerdedir. O, varlığın başlangıcını bildiren ilk harfin hem batını hem de zahiridir. O, Evvel'e ait olan bütün harflerin ve Ahir'e ait olan bütün harflerin hazretidir ve zahir olan bütün harflerin ve batın olan bütün harflerin hazretidir. Bundan dolayı, O
Yol Gösteren Mısralar Büyük veli Abdülkadir Geylânî Hazretleri'nin manevi yolun mensuplarına yazdığı 15 mektup, okuyanı mana deryasında yüzdürürken, kalbî hayatımızın gidişatına dair önemli ipuçları veriyor. Diğer eserlerinde olduğu gibi kendine has üslubuyla ayetlerden hikmet devşirici tarzda yorumlarını görebileceğimiz bu eserini titiz bir şekilde okumalı, adeta özümsenmeli...
Müslüman coğrafyada devam eden mezhepsel çatışmalar elinizdeki eserin vücuda gelmesinin en önemli müsebbibidir. Müslümanların ciddi olarak enerjilerini boşa harcayan mezhep krizleri ve çatışmaları, farklı dini anlayış ve ayrıca ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu kitap, düşünsel anlamda "mezhep" olgusunun tarihsel ve aktüel algılanışı ve krizi üzerinde analiz yaparken, kendi sorunlarımız üzerine odaklanma hassasiyetini öne çıkarmak istemektedir. Elinizdeki kitap, alanlarınd
İSLAM KÜLTÜRÜNÜN ZİHİN EVRENİ Mezhepler Tarihinin200'ü, "Kavram Haritaları Serisi"nin ikinci seviye kitaplarından biridir. Bu seri, alanla ilgili ilk seviyeyi tamamlamış okurlar için hazırlandı. Terimlerin rahat kavranması için 100, 200 ve 300 kelimelik gruplar esas alındı. Her seride, bir önceki seriden farklı kelimeler seçildi. •Mezhepler tarihininkavramlarını, sıkılmadan ve akıcı bir şekilde okuyabileceksiniz. • Kavramları kısa ve net bir biçimde öğrenmenin keyfine varacaksınız. • Kavramlar önem sırasına
Gönenli Mehmed Efendi Hazretleri (1903-1991), yirminci yüzyıl Türkiyesine mânevî mührünü ve Kurân-ı Kerîm nişanını koymuş bir hocaefendidir. İmamlık yaptığı Hacı Kaftani, Dülgerzade, Hacı Hasan ve Sultanahmet camilerinden başka Fatih, Süleymaniye, Sümbül Efendi, Eyüp Sultan, Yavuz Selim başta olmak üzere İstanbulun bütün camilerinin fahrî imamı, hatibi, vaizi ve hocasıdır. Ömrü boyunca camiden mescide, vaazdan sohbete koşmuş, hafız ve Kurân-ı Kerîm talebesi yetiştirmiş, her zaman öğrenci ve fukaraya yardım
Osmanlı Devleti'nin dört asır boyunca yönetim merkezi olan Topkapı Sarayı, çeşitli kurum ve fonksiyonlarıyla pek çok araştırmacının dikkatini çekmektedir. Saray teşkilatı Enderun, Bîrun ve Harem olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır. Elinizdeki bu çalışma Enderun bölümünün en üst sınıfı olan Has Oda hakkındadır. Enderun bürokrasiye kalifiye eleman yetiştirmek üzere kurulan çok yönlü bir eğitim kurumudur. Yedi ayrı sınıftan oluşan bu eğitim kurumunun en üst sınıfı Has Oda'dır. Has Oda, ilk defa Fâtih Sult
Genelde Şiiliği tanıtan kitaplara baktığımızda alışılagelmiş bir şekilde İmamiyye Şia'sı Hz.Ali'nin taraftarları olarak tanıtılır. Bu anlayış yanlıştır ve ümmetin icmasına terstir. Bu anlayışa göre Hz.Ali şiiydi ve şiilerin bakış açısı ile bakıyordu. İşin gerçeğini söylemek gerekirse Hz.Ali, Şia'nın kendisi ve çocukları hakkında inandıkları şeylerden uzaktı. Böylesi yanlış anlamaları kaldırmak için tanımlamalara yeni bir çerçeve getirmek şart ve elzemdir. Örneğin şöyle denilebilir: "Kendilerini Hz.Ali'
Tükendi
Mezheplerin teşekkülünden sonra ictihad faaliyeti form değiştirmiş, şer?î kaynaklardan hüküm üretmekten ziyade, şer?î açıdan meşru kabul edilen ve kendilerini mezhebe nispet eden âlimlerin ürettikleri fıkhî malzemeden/mezhep birikiminden hüküm elde etme çerçevesinde yürütülen bir faaliyete dönüşmüştür. Fakih ile mezhep birikimi arasında kurulan bağ ve ilişkinin önem kazandığı bu süreçten sonra tahrîc, tercîh ve ittibâ? manasındaki taklîd kavramları, mezhep içi fıkhî istidlâl faaliyetinin temel unsurları ola
Tükendi
Dinî bilincin yükselişi, sosyolojik ve tarihsel olarak dinin parçası olan mezhebî kimliklerin de canlanmasına yol açtı. İnsanlık tarihinin kendisinde son bulacağını iddia eden Batı uygarlığı ile sorunlarımız devam ederken, kadim sorunlarımızla yüz yüze geldik. Sekülerleşme, modernleşme ve kalkınma çabalarının oluşturduğu sarmalda, geleneğe ve inanca dair problemler de öne çıktı. Ortadoğu'nun ?kendine gelmesi' ve geçmişini anımsaması, teolojik kimliklerin yönettiği eski çatışmaların bu kez daha donanımlı, et
Tükendi
Genellikle fıkhi bir mezhep olarak bilinmesinin aksine Hanbelilik, teşekkül süreci göz önüne alındığında siyasi-itikadi bir yapı görünümü arz etmiştir. Özellikle III/X. yüzyıldan sonra Hanbeliler, Şia başta olmak üzere bütün fırkalarla mücadele eden siyasi-itikadi bir yapı olarak varlık göstermişlerdir. Bu itikadi yapı, etkisini bugün de sürdürmektedir. Elinizdeki çalışma İslam düşünce tarihini derinden etkileyen, Vehhabilik başta olmak üzere çağdaş dönemde ortaya çıkan birçok akımın temelini oluşturan Hanb
Hanbelîlik özünde bir fıkıh ekolü olmakla birlikte, mezhebe mensup âlimlerin, itikat sahasındaki belli bir duruşun ana akım temsilcileri olarak öne çıktıkları ve özellikle ikinci tabakadan itibaren bu doğrultuda üretimde bulundukları bilinmektedir. Mezhebin karakteristikleri sebebiyle mezhep içi ihtilaf ve kırılmaların görece az olması ve alabildiğine yeknesak bir yapı sergilemesini beklemek tabiî olsa da çeşitli sebeplerle iç bünyede - ana ilkelerde birleşmekle birlikte - "aykırı" denilebilecek yorum, yakl
Orta Asya'da ortaya çıkan Nakşibendîlik geniş bir coğrafyaya yayılıp Müslümanların hemen her kesiminden kabul görmesi ve günümüze kadar varlığını sürdürmesi açılarından dikkate değer bir tasavvufî harekettir. Tarîkatın târihî sürecinde yetişen büyük pîrlerin öncülüğünü yaptığı çeşitli kollarla farklı bölgelerde temsil edildiği bilinmektedir. İşte bu kollardan biri de 17. yüzyılın meşhur Nakşibendî sûfî önderi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî'ye (ö.1034/1624) nispet edilen Müceddidîliktir. Nakşibendîliğin Müce
Mezhep ne demek? Mezhepler nereden çıkmış? Mezhepler ne kadar önemli? Kime göre, neye göre hak mezhep? Bugünün çıkmazlarına mezheplerin çözümü var mı? Yaptığımız herhangi bir davranış dinen doğru mudur? Nasıl bileceğiz? Kime soracağız? Bu kitaplar mezhepler hakkında bilinmesi gereken temel bilgileri ihtiva ediyor. Mezheplerle ilgili merak edilen hususları anlaşılır bir dille ve şemalarla anlatılıyor. İyi bir Müslüman olma gayretinde olan herkes için...
Tükendi
Şehristânî, islam Kelamı ve Mezhepleri konusunda hâlen otoritesini korumakta ve bir başvuru kaynağı olma özelliğini devam ettirmektedir. İslam Kelamı ve Mezhepleri adlı bu eser, onun dev eseri Milel ve Nihal'ın bu konuya ayrılmış bölümünü ihtiva etmektedir. Yazar bu eserde Mutezile, Cebriyye, Sıfatiyye, Hariciler, Mürcie, Şia, Hadis Ehli ve Re'y Ehli başlıkları altında ele aldığı İslam fırkalarını tarafsız bir ilim adamı hüviyetiyle ortaya koyuyor.
Tükendi
Bu eser, medreselerde yüz yıllarca ders kitabı olarak okutulmuştur. Hanefî mezhebinde "mütûn-i selâse" denilen üç temel metinden biridir. Hatta mezhep literatüründe "el-Kitâb" denilince o kast edilir. On iki bin meseleyi içeren kitapta hükümler açıklanırken Hanefî mezhebi imamları arasındaki hiyerarşiye göre hareket edilerek önce Ebû Hanife'nin veya onun bulunduğu tarafın görüşleri zikredilmiş, sonra Ebû Yusuf ve Muhammed'in ittifak ettiği hususlar, daha sonra da Ebû Yusuf ve Muhammed'in tek başına kaldı
Tükendi
Şâfi'î kimdir? O, yalnızca sünni fıkıh mezheplerinden birinin kurucusu muydu, yoksa usûl-i fıkhın da mimarı mıydı? Bazılarının dediği gibi, hadis usûlünün temellerini atan da o muydu? Ya da, yaygın olarak kabul edildiği üzere o, rey ehli ile hadis ehli arasında ?orta yol'u temsil eden bir sentezci miydi? Elinizdeki kitap, Doğu'dan ve Batı'dan, günümüzün önde gelen ilim ve fikir adamlarının, bütün bu sorulara, Şâfi'î'nin günümüz İslam dünyasında egemen olan zihniyetteki etkisini gözeten cevap arayışlarını ve
Tükendi
Her ne kadar Selefiliğin tarihi, bir düşünce ekolü, İslam'ı anlama ve yorumla biçimi olarak İslam taarihinin ilk yıllarına kadar uzansa da, Selefiliğin yakın dönem için dikkati câlip bir hal alması 11 Eylül saldırılarının akabine denk gelmektedir. Son bir asırdır Suudi Arabistan öncülüğünde Arap Yarımadasına hâkim resmi bir mezhep olan Selefilik içinden, özellikle altmışlı yıllardan sonra Mısır merkezli siyasal yönü baskın İslamcı düşüncenin tesiri ve bazı bölgesel gelişmeler neticesinde radikalize olan ve
Yegane ve ebedi hak nizam olan İslam'ın düşmanları, o' na karşı daima iki yol ve tarzı takib etmişlerdir. Bunlardan biri, maddi kuvvet kullanarak hariçten hücum etmek, diğeri de hile ve ifsat yolundan giderek içten çökertmeye çalışmaktır. En eski ve tipik misalini Abdullah ibni sebe adındaki Yemen Yahudisinin başlattığı çeşitli şii ve batını cereyanlarının teşkil ettiği bu sonuncu tarzın, zamanımızdaki menhus eseri "mezhepsizlik" tir.
Tükendi
Dört mezheb imamı, fıkıhçıların ileri gelenlerinin imamları/önderleridir. Onlar, doğuda ve batıda yayılmış olan dört mezhebin kurucularıdır. Bu mezhepler, geçmişte olduğu gibi hal-i hazırda da meşhurdur. Sözkonusu imamlar Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel'dir. -Allah hepsinden razı olsun- Onlar, gökyüzünde, etrafı yıldızlardan hâlelerle çevrilmiş parlak dolunay gibi idiler. Bu imamlardan her birinin hayatını okurken, yaşadıkları çağı, doğumlarını, yetişmelerini, hayatlarını, hocaların
Tükendi
Hanefî- Mâturîdî gelenek, kıyası da içeren istidlâl yöntemlerini ustalıkla kullanmıştır. Bu istidlâllerde dikkat çeken hususlar, muhatabı ikna çabası yanında kendi içinde tutarlılık ve formel anlamda olmasa da genel mantık kurallarının uygulanması olarak sıralanabilir. Ayrıca onların, bir meseleyi açıklarken tutarlı, iç içe ve peş peşe istidlâlde bulunmaları, kuvvetli bir zihin disiplinine sahip olduklarını göstermektedir. Hanefî- Mâturîdî gelenek, ibadetler sahasında kıyasın kullanımına sıcak bakmamasına
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 54 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2