Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 976-992 / Aktif Sayfa : 62
İnsanın varlık dünyasındaki esaslı sorunu güvenliktir. Allah'tan başka kime dayanıyorsanız, nihayetinde akıbet örümceğin ölüm tuzağına benzer. Allah'tan başkasını dost edinen, ilah edinen, ondan yardım ve rızık uman, zor zamanlarında kendisine sığınmaya çalışan bu zavallıların ilah edindikleri dayanak, örümceğin evinden daha çürüktür. Örümcek (Ankebut), bir sinek avlayabilmek için, çürük bir eve çok emek verir. Az bir yarar için! Geçici dünya hayatına aşırı umut bağlayanlar, durmadan yatırım yapan insanlar
Din ve Değişim, sekiz yılı İstanbul Müftülüğü olmak üzere, on dört yıl dinî görevlerde bulunmuş bir din adamı olan Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı'nın, Müslüman toplumların din, ahlak ve insan tasavvurları üzerine gözlem ve tespitlerini içeriyor. Prof. Dr. Çağrıcı, birbirinden koparılan din ve ahlak kavramlarına dikkat çekip ahlakî olmayan bir din ve dindarlık anlayışına karşı çıkıyor. Ahlak merkezli Müslümanlığın bırakılıp, ahlakî özü boşaltılmış fıkıh merkezli Müslümanlığa hapsolmanın sorunlarına değiniyor. İs
Tükendi
Türkiyede ilk kez basılan Rüya Tabirleri Ansiklopedisi daha sonra basılan eserlerin kaynağı olup, ya bu eserden kopya edilmiş, yada da bu eserden türetilmiştir. Rüyanın mesaj olması durumundan, doğru mesajın algılanması esastır. Bu anlamda incelediğiniz eserin önemi gün yüzüne çıkmaktadır. Rüyalar üç kısımdır.; Birincisi, kişiyi korku, umutsuzluk ve hüsrana düşürmek için şeytan tarafından gelen rüyalar.. Bunlar dikkate alınmaması, bir başkasına anlatılmaması, görüldüğünde de Allah'a sğınılması gereken rüy
Tükendi
Müslümanların kardeşlik, birlik ve beraberlik duygusunun temelleri hicretle birlikte atılmıştır. Yüzyıllar geçmesine rağmen bu kardeşliği parçalamak isteyenler emellerinden hâlâ vazgeçmiş değildir. İslam'ın ortaya koyduğu sistemi parçalamak için Müslümanları mezhepsel ve ırksal olarak birbirlerine düşürmeye çalışmışlar, belli dönemlerde ise başarmışlardır. Müslümanlar bölünmeden, parçalanmadan kardeşliklerini nasıl yürütebilirler? Bu kitap, geçmişten bu yana Müslümanları felçli bir hasta gibi hareketsiz bı
Bu eser; Türkiye İslamcılık tarihi ve İslami uyanış süreci ile ilgili önemli çalışmalar ve eserler ortaya koyan Hamza Türkmen'in; "İslami Uyanış Süreci"nin ender isimlerinden olan Şeyho Duman ile gerçekleştirdiği nehir söyleşilerden oluşmaktadır. Türkiye'deki İslami uyanış ve bilinçlenme sürecin ender sacayaklarından birisi olan Şeyho Duman; Kur'an eğitiminin yasaklandığı, ezanın Türkçeleştirildiği bir süreçte Adıyaman Artan Köyü'nde 1938 yılında doğdu. Duman'ın Artan Köyü'nden Malatya'ya oradan da resm
Tükendi
Perde açıldığı zaman her şey olduğu gibi açığa çıkar. Bunun neticesinde; bilen rahat eder, cahil ise büyük bir hüsrana uğrar. O halde ölümden önce ilim aracılığıyla kendi nefsini idrak et. Çünkü karanlık önündedir ve onda ilminden başka bir ışık yoktur. Amellerinin en şereflisi de ilimdir. Seni senin için seven herkese güven. Çünkü bu, sahih bir sevgidir.Allah'ın kullarını sevmesi de bu kabildendir. Onları kendileri için seviyor, kendisi için değil. Hak teala mutlak cömerttir; kim O'na gelirse, onu seçer. K
Osmanlı siyaset düşüncesinin temel metinleri arasında yer alan Usûlü'l-hikem fî nizâmi'l-âlem (Nizâm-ı Âlemi Sağlayan Sebeplerin Temelleri), Hasan Kâfî Akhisârî'nin, on altıncı yüzyılda, Osmanlı siyasi yapısı ve devlet yönetimine dair gözlemlediği sorunlara çözüm olarak kaleme aldığı bir eserdir. Genel olarak siyasetnâme türü içerisinde kabul edilen bu eser, diğerlerinde de olduğu gibi doğrudan ve kendinde bir siyaset metni olarak incelenmekten ziyade Osmanlı tarihine ilişkin "gerileme ve çöküş" söyleminin
Vakfımız, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile müştereken 14-15 Aralık 2019 tarihlerinde "Bağdat İlim Havzasında İslâm Düşüncesinin İlk ve Öncü Şahsiyetleri" konulu bu ilmî ihtisas toplantısını gerçekleştirmiştir İki gün süren bu toplantıda "Abbâsî Tarihinden Günümüze Entelektüel Bir Yapılanma Örneği: Bağdat; İmam Eş'arî'nin Hayatı, Eserleri Ve Kelâmî Görüşleri; Bağdat İlim Havzasında İslâm Felsefesinin Öncü Şahsiyetlerinden Ebû İshak el-Kindî ve İbn Sînâ; Tasavvuf İlminin Öncü Şahsiyetl
Hilafet döneminde ve sonrasındaki siyâsî ihtilaflarla hatırlanan İslâm'ın üçüncü halifesi Hz. Osmân (r.a.), ilk inanan kimselerden ve daha Nebî (s.a.s.) hayatta iken kendisine fetva sorulan sayılı kimselerden biridir. Aynı zamanda kutlu Nebî'nin dünyadan irtihalinden sonra ilk iki halifenin, işlerinde kendisiyle istişare ettiği ve devr-i hilafetindeki fetva ve uygulamaları ile İslâm'a büyük hizmetler etmiş mümtaz bir şahsiyettir. Kur'ân hafızı, sünnet muhafızı ve sahip olduğu bu engin birikimle bir fıkı
Hz. Peygamber'e (sas) gelen vahiy, onun yaşantısında müşahhas hale geliyordu. Vahyin onun ve yaşadığı toplumdaki insanların hayatlarına hâkim olmasının yanında Allah Elçisi'nin, temelini vahyin oluşturduğu söz ve uygulamaları da nüzûl dönemi devam ettiği için ilahî gözetim altındaydı. Bu sebeple Hz. Peygamber'in (sas) söz ve fiilleri, diğer insanların vahiyden anladıklarından ve davranışlarından daha önemli ve öncelikli bir konuma sahip olmuştur. Hz. Muhammed'in (sas) vahyin ilk muhatabı olarak Allah'
Kişinin Müslümanlığı, Hz. Muhammed'in (sas) getirdiği mesajın kabul edilmesiyle başlar. Hz. Peygamber'e (sas) itaat etmek, ona saygı duymak ve onu sevmek her Müslümanın görevidir. Allah Elçisi'ne duyulan muhabbet İslâm tarihinde farklı tezahürleriyle ortaya çıkmıştır. Bu sevgi edebiyatta ve sanatta önemli ilham kaynaklarından olduğu gibi Müslümanların hayatlarına da hâkim olmuştur. İslâm toplumlarında peygamber sevgisi, Hz. Peygamber'in (sas) isimlerinin çocuklara verilmesinden, onunla ilgili düzenlen
Müslüman ailesinde erkek ailenin reisi olmakla birlikte hakları ve yetkileri sınırsız değildir. İslam dini onu aile reisi olarak belirlemiştir. Zira iki cins arasında yaratılış/fıtrat itibariyle aile reisliğine uygun olan erkektir. Burada kadınlara haksızlık yapıldığı veya kadınların ikinci plana atıldığı gibi bir düşünce akla gelmemelidir. Erkeğin ailenin reisi ve idarecisi olarak seçilmesi yüklerin ve sorumlulukların büyük kısmının ona verildiği anlamına gelmektedir. Ailenin temel taşlarından olan ka
İmâm-ı Rabbânî'nin gerçekleştirdiği tecdid hareketi, yaşadığı asır ve coğrafyayla sınırlı kalmadığından o, müceddid-i elf-i sânî olarak kabul görmüştür. Onun hicrî ikinci bin yılın müceddidi olarak kabul görmesinde şu iki hususun etkisi büyüktür: * İmâm-ı Rabbânî, akla gereğinden fazla değer vererek peygamberlik müessesesini ve sünneti itibarsızlaştırma, dinler arası diyalog, dinleri ve mezhepleri birleştirme, ashâb-ı kiram ve geçmiş ulemâyı kötüleme, ibadetleri önemsiz görme gibi bidatler karşısında Ehl-i
Namus cinayetleri, Müslüman kadının yanlış şekilde temsil edilmesi ve sansasyonel haberler, Batı'da insan hakları grupları ve Namus cinayetleri, Müslüman kadının yanlış şekilde temsil edilmesi ve sansasyonel haberler, Batı'da insan hakları grupları ve medya tarafından sürekli olarak pompalanarak şu fikrin yayılmasına katkıda bulundu: Müslüman kadınların kurtarılması gerekiyor. Lila Abu-Lughod, Müslüman Kadının Kurtarılmaya İhtiyacı Var mı? kitabında bu çıkarıma cesurca meydan okuyor. Otuz yıldan beri Arap k
Tükendi
Kapalı toplum yapısına sahip ve asırlar boyunca dışarıdan gelen değişim rüzgârlarına karşı kendini ve sosyal bünyesini koruyabilmiş Yezidîlik de tıpkı Dürzîlik ve Nusayrîlik’e benzer şekilde küreselleşmenin beraberinde getirdiği değişimden en fazla etkilenen fırkalardandır.Aslında Yezidîlik ve diğer etno-dinsel yapılanmaların varlıklarını ve kendilerine özgü dinî ritüellerini sürdürebilmeleri, tarihsel süreçte dış müdahalelere kapalı ve çoğu kez ücra bölgelerde yaşamalarıyla doğrudan ilişkiliydi. Genellikle
İsmail Fenni Ertuğrul bu eseri yazma sebebini şu şekilde açıklıyor: “Ulemâ-yı kirâmımızdan bir zümrenin vahdet-i vücûda kâil olanlar ve bilhassa Muhyiddin-i Arabî hazretlerine karşı bir hiss-i nefret ve husumetle mütehassis olduklarını gördüm. Bunun esbabını anlamak için içlerinden bazılarıyla mübahasede bulundum. Bunların vahdet-i vücûd meselesini lâyıkıyla tedkik etmediklerine ve bunu vücûdiyye (panteizm) mezheb-i felsefisinden ibaret bildiklerine yakîn hâsıl ettim…”Bu tespit ve düşünceyle yazdığı eserini
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 976-992 / Aktif Sayfa : 62