Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 264 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Ayşe Yaşar Ümütlü; değerler, siyaset, devlet, toplum ve birey felsefesi, insan kaynakları yönetimi gibi alanlarda dersler veren bir akademisyendir. "John Stuart Mill / Herbert Spencer Karşılaştırmasında ÖZGÜRLÜK, ADALET ve SOSYAL EVRİM", "Kant'ın Siyaset Felsefesi ve DAİMİ BARIŞ TEORİSİ" kitaplarının yazarıdır. Kitap; fikirler, ideolojiler ve kavramların güncel bir yorumudur; devlet ve toplum yaşamına, siyasi süreçlere dair kafa karışıklığı oluşturan detaylı felsefi meseleleri yalınlaştırıcı, berraklaştı
1789'da Kant'ın yaptığı çağrı, SapereAude! –aklını kullanma cesaretini göster!– aklın kamusal ve eleştirel kullanımına yapılan bir davettir. Bu çağrı aslında Kantçı eleştirel projenin bağrından çıkar ve Kant'ın politik düşünme geleneği içindeki yerini özetler. Hakan Çörekçioğlu'nun derlediği ve çevirdiği bu seçki, hem Kantçı eleştirel aklın politik boyutuyla hem de Kant'ın politika felsefesiyle ilgili tartışmaları içermektedir. Bu tartışmalarda Kant felsefesi politik olanın karakteri, kamusal iletişimin i
Tükendi
"Kendimizi yaşayamıyoruz, tanıyamıyoruz. Doya doya üzülemiyor, doya doya sevinemiyoruz. Çevremize uyma, başkalarına göre yaşama endişesi, iç dünyamızı geliştirmemizi engelliyor. İçi olmayan, sığ insanlar oluyoruz. Çok az sözcükle konuşuyoruz. Yargılarımız basmakalıp, dünyayı algılayışımız sıradan; sürünün silik `koyunları` olup çıkıyoruz. İsyanımız yok! Olsa da içimizde kalıyor. Etrafımızı kollayarak yaşadığımız için, `herkes gibi`, `herkes kadar`, `bu kadar` olduğumuzu düşünüyoruz. Hayat `anlam vererek` y
Tükendi
KUÇURADİ, İoanna (ed.), Yüzyılımızda İnsan Felsefesi. Takiyettin Mengüşoğlu'nun Anısına, 1997 Mengüşoğlu'nun felsefî antropolojisinin çağdaş antropolojiler arasında çok özel bir yeri vardır. Önemi, onun, metafizik yönden yüklü pek çok kavramı ustalıkla bir yana iterek ve insanı fenomenlerine dayanarak ortaya koymasında yatar. Felsefî antropolojisinin önemi ise, insanı tek bir kavram veya özelliğe indirgemeden ve onun bütünlüğünü parçalamadan, açık bir varlık olarak görmesindedir. İnsan felsefesinde
Hayat, kâinat ile bir ilişki içinde olmak demektir. Hayatta rastlanan bütün değişim ve dönüşümler kişi ile kâinat arasında daha yüksek bir ilişkinin kurulmasından ibarettir. Dolayısıyla ölüm de kâinat ile yeni bir ilişki içine girmek demektir. Kendi hayatımıza verdiğimiz anlam, şahsın kâinat ile belirli bir ilişkide olmasından da ibaret değildir. Kendi anladığımız hayatın tanımını tamamlamak için akıl kanununa uyarak gerçek aşka ulaşmayı da buna eklemeliyiz. Hayat sürekli bir harekettir. Aşkın ilk derecesin
Tükendi
Marksizmin toplum, kültür ve siyaset kuramına yapmış olduğu en anlamlı katkılardan biri toplumsal biçimlere değgin materyalist kuram olmuştur. Siyasi yelpazenin her kesiminden düşünürler, iktisadi sistemlerin karakterinin ve doğasının toplumsal olana şekil verdiğini artık kabul etmektedirler, bunun toplumsal yaşamı düşünme ve haritalama tarzımızla ilgili olarak akla getirdiği tüm içerimlerin gereğini her zaman yerine getirmeseler bile. Üretici sistemler değiştikçe, toplumlar iyice çeşitlilik kazanıp karmaşı
Tükendi
Anlamlılık Üzerine, Şakir Kocabaş'ın 1983-1988 yılları arasında çoğunlukla Yönelişler ve İlim ve Sanat dergilerinde yayınlanladığı makaleler ile Londra Üniversitesi Imperial College (4 Mart 1984) ve Birbeck College'de (21 Eylül 1985) verdiği birer konferansı ihtiva ediyor. Bu konferanslardan ilki "Akıl-Beden Problemi", ikincisi "John Searle'in Minds, Brains and Science'ının Çözümüne Giriş" başlığıyla yayınlanmıştır. Derleme bu haliyle merhum Kocabaş tarafından 1985-1988 yılları arasında hazırlanmış, fakat b
Batı bilim geleneği; eski Yunan düşüncesinden gelen temel kavramlar, mantık ve geometri ile ortaçağda müslümanların geliştirdiği cebir, trigonometri ve deney, gözlem ve ölçmeye dayanan araştırma geleneği üzerine kurulup gelişmiştir. Eski yunan düşüncesinin temel kavramları üzerine gelişen batı bilim anlayışı, bilim ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi ihmal ettiği için bugün ciddi teorik ve felsefi meselelerle karşı karşıya kalmaktadır. Relativite ve kuantum teorileri, içlerinde taşıdıkları çözülemeyen kavramsa
Zamanın mahiyeti ve onun ne olduğu, insanlık tarihinin en eski sorularından biridir. İnsan "varlığın ne olduğuna" dair ilk açıklamalardan oluşan mitolojide bile bu sorunun cevabı aramıştır. İnsan kendi varlığını ve diğer varlıkların anlamlarını ancak zamanın ne olduğunu bilmesi durumunda tam anlayabilmektedir. Uzun bir olgunlaşma sürecine rağmen bu probleme kalıcı bir çözümün bulunduğunu söylemek oldukça zordur. Felsefe, Din ve Kültürde Zaman, günlük yaşantımızın temelini oluşturan fakat bir o kadar da insa
Tükendi
Nasıl açıklanırsa açıklansın, sonlu, sınırlı bir varlığın eylemlerinin özgürlüğü için öne sürülen koşullar temelinde sonsuzun eylemleri tam olarak değerlendirilemez. Çünkü tanrısal failin aksine beşeri fail açısından kudret, bilfiil oluncaya kadar bilkuvvedir. Hâlbuki Tanrı tamamen fiildir. Bu ise onun mükemmel bilgisiyle ilgilidir. Beşerî fail açısından eylemine yönelik düşünce ve eylem arasında karmaşık zihinsel bir süreç işlemektedir. Oysa tanrısal fail açısından eylemlerine dair beşerî failde olduğu gib
Théophile Gautier, Velazquez´in Las Menias´ını ilk kez gördüğünde, kendini "tablo nerede?" diye haykırmaktan alıkoyamamıştır. İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kralın beş yaşındaki kızı infante Margarita, nedimeleri (las menias) ve soytarılarıyla çevrelenmiş olarak tablonun ortasındadır. En dip tarafta, saray nazırının silueti görülmektedir, ama biraz daha yakından ve daha dikkatle bakılınca, tabloda başka kişilerin de olduğu fark edilmektedir. Dip duvarın üzerinde bir ayna vardır ve aynad
Tükendi
Gelişim. Modern çağın ışıltılı kavramlarından biri. Teknolojinin yaygınlaştığı, kişisel özgürlüklerin, küresel ilişkilerin hiç olmadığı kadar güçlendiği dünyamızda, insanlık altın çağına mı yaklaşıyor? Yoksa gelişim kavramının bir gerçeklik değil sadece bir ideoloji, Batı'dan çıkma bir illüzyon olduğunu söyleyen muhalifler mi haklı? Dünyaca tanınmış dört düşünür günümüzün en sıcak tartışmalarından birini ele alıyor. Steven Pinker ve Matt Ridley geleceğin daha güzel günler getireceğine dair Alain de Botton v
Efendi buyurdu: "On beş yaşındayken bütün ar­zum bilgelikti. Otuzumda duruldum. Kırkımda şüphelerimden arındım. Ellimde göklerin buyru­ğunu işittim, atmışımda kulağım ona boyun eğdi. Yetmişime geldiğimdedir ki, kalbimin arzusunu doğruluğu çiğnemeden yerine getirebildim." Konfüçyüs, mükemmel insanı ‘asil adam' diye anar. Çincesi junzi olan bu söz, birebir tercümeyle ‘asil genç efendi' anlamına gelir. Ancak Konfüçyüs'ün herhangi bir aristokrasi ya da feodalizm tarafgirliğine düştüğü sanılmasın; çünkü onun
Felsefe ve sanat çevrelerinin sabırsızlıkla beklediği kitap. Nihayet Türkçede. Çağdaş filozof Giorgio Agamben'in olgunluk eseri orijinal dilinde çevirildi. Çıplaklıklar Agamben'in kırk yılı aşkın bir sürede sabırla, incelikle inşa ettiği felsefesinin önemli yazılarını bir araya getiriyor. Çıplaklık örtüklüğün tersi, tüm örtülerin kaldırılması ise, Çıplaklıklar'ın da hakikatin üzerindeki perdeleri aralayan bir kitap olduğu söylenebilir. Şiirle felsefe arasında gidip gelen, akış halindeki dilsel bilgelikte za
Tükendi
Ben kendi kudretimin malikiyim ve Ben ancak Biricik olduğumu bildiğim an kudretimin malikiyim. Kendine-sahip-olan, Biricik'te yaratıcı Hiç'e, doğduğu yere geri döner. Benden yüce her varlık, ister Tanrı olsun ister insan, Biriciklik duygumu zayıflatır ve ancak bu bilincin rüzgarı karşısında sönüp gider. Meselemi Kendime, şu Biricik'e bırakırsam, o zaman meselem kendi yaşamını kendisi tüketen geçici ve ölümlü bir yaratıcının meselesi olur ve diyebilirim ki: Ben meselemi Hiç'e bıraktım. M.S
Tükendi
F. A. Hayek 20. Yüzyılda "kendiliğinden doğan düzen" kavramı etrafında klasik liberalizmin yeni bir savunusunu yapmıştır. Hayek, piyasa toplumlarında bireylerin ve grupların soyut davranış kurallarını takip ederek sosyal düzeni bir merkezi planlama otoritesi olmadan oluşturabildiklerini iddia etmiştir. Özellikle sosyalist ekonomik planlamacılığa karşı giriştiği entelektüel mücadele sırasında fikirlerini geliştiren Hayek, daha sonra teknik iktisadi tartışmaları bırakarak sosyal bilimlerin daha geniş sorun al
Tükendi
Yürümenin Felsefesi Nietzsche'nin Kara Orman'da yürürken göz çukurlarına dolan mutluluk gözyaşları, Rimbaud'nun tahta ayağıyla açılacağı çöllere dair kurduğu düş, yasaklı Rousseau'nun Alpler'deki adımları, Thoreau'nun Walden'daki gezintisi, Nerval'in dar sokaklardaki aylaklığı ve daha niceleri... Aylaklar, göçebeler, sürgünler, hacılar, kaçaklar, seyyahlar, münzeviler ve mülteciler yürüyorlar. Peki yürümek sadece evle iş arasında gidip gelmek, bir yerlere yetişmek ve koşuşturmak değil de evrenle özel bir ri
Halley kuyruklu yıldızının dünyadan göründüğü gün doğan Mark Twain, bir kâhin edası ile bu yıldızın tekrar görüneceği gün öleceğini bildirmiştir. Nitekim, kehaneti tutmuştur da. Mark Twain'in İnsan Nedir?'i, uzun bir dinlenme süresinin ardından ve sadece belirli kişilere dağıtılmak üzere, yalnızca 250 adet basılmıştır. Elinizdeki kitap, 240. nüsha kullanılarak tercüme edildi. İnsan Nedir?'de Twain, bilinen öykücü tarzının dışına çıkıyor ve insanın kendi kendisini sorgulamasına yol açacak çarpıcı fikirleri
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 264 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7