Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 264 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Marcus Aurelius (MS 121-MS 180): MS 121 yılında Roma'da doğdu. Fronto, Apollonius Chalcedonius gibidöneminin önde gelen hatip ve filozoflarından özel dersler aldı. MS 161-180 yılları arasında Roma İmparatoruolarak hüküm sürdü. "Stoacı İmparator", "Filozof İmparator" gibi sıfatlarla anılan Marcus Aurelius, barışçıbir insan olmasına rağmen hükümdarlığının çoğunu seferlerde geçirdi. MS 169 yılı sonlarında Germenkavimlerine karşı düzenlenen bir sefer esnasında yazmaya başladığı Kendime Düşünceler, Stoacılık öze
Bugün dünyanın çok farklı coğrafyalarında, çok farklı kültürlerinde yaşanmakta olan sayısız duygunun içerisinden seçilmiş 154 duygudan oluşan Duygular Sözlüğü, Antik Yunan mahkemelerinde ağlayan ju¨rilerden cesur, sakallı Rönesans kadınlarına, 18. yu¨zyıl doktorlarının kalbi titreten duygularından Darwin'in Londra Hayvanat Bahçesi'nde kendi u¨zerinde yaptığı deneylere, I. Du¨nya Savaşı sonrası bunalıma giren askerlerden gu¨nu¨mu¨zu¨n sinirbilim ve beyin göru¨ntu¨leme ku¨ltu¨ru¨ne duyguların nasıl algılandığ
Tükendi
"Birkaç yıldır ‘yapı' sözcüğü çeşitli anlamlara çekilebilen bir hal aldı. Kendi eski ve kesin değerini –örneğin bir ispatın, bir romanın veya bir devletin yapısı söz konusu olduğunda– korumakla birlikte, günümüzde çok moda olan ve hatta ismini bile verdiği bir felsefi sistem içinde çok daha iddialı bir teknik kullanıma da kavuştu. Kafa karışıklığı bunun sonucudur. Artık benim çalışmalarım da yapısalcılığın tezahürleri veya yazıldıkları tarihlerden ötürü ön belirtileri arasında sayılıyor – ve yaza
Lev Tolstoy, Savaş ve Barış'ı ve Anna Karenina'yı dünya edebiyatına kazandırdıktan sonra, 51 yaşında hayatına dönüp bakar ve yaşamının anlamdan yoksun olduğunu fark eder. İtiraflarım, büyük Rus yazarın estetik ideallerin peşinden gitmeyi bırakıp dinî ve felsefi meselelere yönelişine dair öngörülerle dolu, kısa ama çok güçlü bir kitaptır. Bir anlamda Tolstoy'un manevî orta yaş krizini anlatan İtiraflarım son derece özgün ve etkileyici bir metin olmasının yanında, hayatın anlam ve değeri üzerine yazılmış en ö
Tükendi
Marx ve Weber, içinde yaşadığımız dünyayı anlamak için vazgeçilmez öneme sahip iki düşünür. Bu dünya ki, 19. yüzyıldan farklı biçimlerde olsa da hâlâ kapitalist olmayı sürdürmekte. Kuşkusuz, bu iki yazarın sunduğu kuramsal araçlar bazı günümüz gerçekliklerini -örneğin ekolojik krizi- anlamamızda her zaman yeterli olmuyor; ama bu kesinlikle daha az önem arz ettikleri anlamına gelmez. Zira kendini bireylere amansız bir alınyazısı gibi dayatan gayri şahsi güçlerin -piyasa, finans, borçlanma, krizler, işsizlik-
Tükendi
Bu bereketli toprakların insanları hep aynı gayeye matuf, yüzünü ışığa, nura ve kutsala çevirmiştir. Mardin'den Haleb'e, Bağdat'tan İsfahan'a ve İstanbul'dan Kurtuba'ya kadar bu coğrafyada ortaya çıkan tüm düşünce birikimi, Nuru'l-Envâr'ın lütfu, ihsanı ve inaye-tiyle olmaktadır. Nasıl ki varlık aleminin lüzûmât ve münafâtı, kıyas ve misalleri, tevlid ve terkibi, ruhlar ve cesetler hepsi bu mutlak nurun hüzmeleri ise, aynı şekilde bu coğrafyanın her bir şehri, rengi ve türü de aynı kimliğin varyantları, ayn
"İnsanlar neden sadece iyi bir şey olduğunda Tanrıya şükrediyor ve böyle bir kader verdiği için ona mutluluk duyuyor? Başımıza kötü bir şey geldiğinde ise o çok sevdiğimiz Tanrıdan uzaklaşıyor ona yakınıyoruz. Hayır Tanrının bir suçu yok. Seçimleri sen yaptın işte kader böyle ilerliyor." Dindar bir profesörün hayatı mutluluklar ile doluydu. İyi bir ailesi vardı ve Tanrıya inancı. Ama bu hep böyle kalmayacaktı. Başına kötü şeyler geldikçe o çok sevdiği Tanrısından uzaklaşıyordu ve durum o kadar ilerledi ki
Tükendi
"İnsanın özgürlüğünden vazgeçmesi, insan oluşundan vazgeçmesi demektir! Özgür olmamak, bütün haklardan ve yükümlülüklerden vazgeçmedir." Özerkleştirici ve özgürleştirici yeni bir yönelim olan Aydınlanmanın birincil istemi veya kazanımı, dünyanın her yerinde, her insanın akıl ile donatılmış olduğu ve aklını yetkinleştirebileceği ilkesidir. Bir akıl varlığı olan insan, dünyanın her yerinde aklını kullanma cesareti gösterebilir; eleştirel ve öz-eleştirel bir öz-bilinç geliştirebilir. "Biz, bir halkın, bir hal
Tükendi
Atatürk, Amasya Bildirgesi'nde her türlü büyük devlet güdümüne girme önerisini geri çevirmiştir. Ulusa ve dünyaya duyurduğu bağımsızlık istencini, olağanüstü örgütleme başarısıyla, Erzurum ve Sivas kongrelerinde "Ulusal gücü etken ve ulusal istenci egemen kılmak ilkesini" uygulamıştır. Ulusal örgütlenmenin en önemli aşaması, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin Ankara'da toplanması, ulusal istencin gerçekleşmesine olanak sağlanmasıdır. Laiklik, aydınlanmanın içerdiği "unsurlardan birisidir." Aydınlanma, dinsel yobazlı
Tükendi
"Ondokuzuncu asırda, ezoterik görüşlerin en önde gelen temsilcisi Eliphas Levi idi, ve muhtemelen modern okült terminolojinin yarısı ve pratik uygulamaların birçokları onun eserleri etrafında inşa edilerek şekillenmişti." W.E. Butler "Bütün canavarvâri putlar ve antik bilimin ve hayallerinin muammaları gibi korkunç Baphomet de aslında sadece masum ve hatta sofu bir hiyerogliftir. Eğer canavar üzerinde egemen bir güç uygulayabiliyorsa, insan ona neden tapsın ki? İnsanlığı onurlandırmak için teyit edelim ki,
Tükendi
İnsanın yaşadığı mağduriyeti giderme iddiası içinde bulunan hümanizm, Tanrı-doğa-insan dengesini insan lehinde bozmuştur. Ticari kapitalizm ve sanayileşmeyle birlikte sekülerizm hakimiyeti meydana gelmiş, Tanrı geriletilmiş ve doğa sömürülme vasıtası haline getirilmiştir. 20. yy.da teknolojinin etkisiyle dönüşüm hızlanmış modernlikten postmodernliğe geçiş yapılmıştır. Teknolojinin vasıtalarıyla hümanizm radikalleştirilmiş transhümanizm sürecine geçilmiştir. Hümanizmin rasyonel ve deneysel insanı, yerini bio
Biziz, Halk! politik ve ekonomik tahakküm altındaki halkların kamusal alanlarda toplanmasının ne anlama geldiğini, nasıl bir işlev gördüğünü soruşturuyor. Bu toplanmaları çoğul performatif eylemler olarak alan Judith Butler, performatiflik kuramını genişleterek, prekaryalığın şimdilerde sık sık yaşanan halk hareketlerinde temel bir motif olduğunu belirtiyor. Butler, belli nüfusların toplumsal ve ekonomik destek ağlarından uzak kaldıkları ve yaralanma, şiddet ve ölüme daha yakın düştükleri, siyasi nedenlerde
"Kadın veya erkek olarak tanımlanmanın ne anlama geldiğinin bir tarihi vardır." Toplumsal cinsiyet tarihçileri, 1970'lerin ortalarından beri toplumsal cinsiyeti bir analiz kategorisi olarak kullanıyor, cinsiyetler arasındaki algılanan farkların ve ilişkilerin nasıl tarihsel olarak üretildiğini ve dönüştürüldüğünü araştırıyor. Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir? alanın tarihçilerinin ne tür sorular sorduklarını, bunları nasıl cevaplandırdıklarını, ihtilaflarını, farklı yöntem ve yaklaşımlarını ele alan büt
Modern düşüncenin başladığı 17. yüzyıl, felsefi anlamda hem heyecan hem de keyif vericidir. Bu kitap düşünmenin zorluklarını göze alarak bu heyecan ve keyfe ortak olmak isteyen herkes içindir. Okuyucu bu yüzyıla damgasını vuran üç büyük filozof olan Descartes, Spinoza ve Leibniz'in düşünce dünyaları ile tanışacaktır. Bu kitapta, ideler ve Tanrı, bu üç büyük filozofun düşüncelerinin incelenmesinde temel soru ve yanıtlarının merkezini oluşturan iki kavram olarak ele alınmıştır. Filozofların düşüncelerini anc
Tükendi
Goethe'nin 18 yaşında yazmaya başladığı ve 83 yaşında bitirdiği Faust, Goethe'nin başyapıtı ve Alman literatürünün en ünlü eseri olarak kabul edilir. Bilinmeyen güçler elde etmek için şeytanla anlaşma yapan bir gezginin öyküsünü konu alan kitap, aslında Goethe'nin tüm hayatı boyunca kazandığı deneyimlerinin, merak ettiklerinin ve ruh dünyasındaki değişimlerin aynasıdır. Goethe eserinde insanoğlunun hırslarını, bitmek tükenmek bilmeyen arzularını ve doyumsuzluğunu o kadar iyi ve derinlemesine işlemiştir ki e
Tükendi
Spinoza Freud'u okusaydı hangi kavramları benimser, hangilerini eleştirirdi? "Bilinçdışı", "ölüm dürtüsü", "Oidipus kompleksi" ne ifade ederdi ona? Peki ya Freud neden Spinoza'yı dikkatli okumamış olabilir? Okusaydı conatus hakkında ne düşünürdü? Ethica'da ifadesini bulan duygu ve etkilenme teorisine nasıl yaklaşırdı? Sıradışı bir kitapla karşı karşıyayız: Bu ve benzeri sorulara cevap vermek için Michel Juffé aralarında neredeyse iki yüzyıl bulunan, biri öncelikle filozof (ama psikolojinin öncüsü de sayıl
Tükendi
Hermenötiği tanımlama çabaları,hermenötiğin tarihsel gelişimine ve farklı düşünürlerin elinde kazandığı yeni boyut ve açılımlara göre farklılık arz etmektedir.Bunun yanı sıra bizzat hermenötiğin "anlama" , "metin" , "yorum" ve "açıklama" gibi temel kavramların kendi mahiyetlerinden kaynaklanan belirsizlikler herkesin üzerinde uzlaşabileceği belirli "bir" hermenötik tanımının yapılmasını imkansızlaştırmaktır. Hermenötiği tanımlama çabaları,tıpkı hermenötiğin kendi tarihsel süreci gibi sürekli dönüşmekte ve s
Hermenötiği tanımlama çabaları, hermenötiğin tarihsel gelişimine ve farklı düşünürlerin elinde kazandığı yeni boyut ve açılımlara göre farklılık arz etmektedir. Bunun yanı sıra bizzat hermenötiğin "anlama", "metin", "yorum" ve "açıklama" gibi temel kavramlarının kendi mahiyetlerinden kaynaklanan belirsizlikler herkesin üzerinde uzlaşabileceği belirli "bir" hermenötik tanımının yapılmasını imkansızlaştırmaktadır. Hermenötiği tanımlama çabaları, tıpkı hermenötiğin kendi tarihsel süreci gibi sürekli dönüşm
Emil Cioran bu kitabı oluşturan on bir bölümde ölüm gerçekliğini inkâr etmeden var olma eğilimi, "soluğu kesilmiş bir uygarlık" olarak Batı, sürgün, yazgı, roman ve başka konularda kendine özgü keskin gözlemlerini her zamanki şaşırtıcı üslubuyla bir araya getiriyor. Hayat için öldürücü, özü itibarıyla tahrip edici olan bir bilgi vardır. Bu kitaptaki metinler işte bu bilgiden yola çıkıyor ama aynı zamanda ondan kopuyor; kendilerini bir dizi şaşkınlık ifadesi, bir kasılmanın anlatımı olarak sunuyorlar. "Olm
Tükendi
Son derece akıcı ve insanı düşünmeye sevk eden bu muhabbetler, çok çeşitli felsefi konular üzerine hayranlık uyandırıcı bir kavrayış sunuyor. -Publishers Weekly Felsefe Muhabbetlerine Dönüş, günümüz felsefe dünyasının önde gelen filozoflarıyla yapılan görüşmeleri içeriyor. Yirmi yedi eğlenceli, kişisel ve aydınlatıcı muhabbet, yaşamımızı etkileyen büyük felsefi konulara kısa bir giriş niteliğinde. Siz de bu muhabbete ortak olun ve zevk, işkence, ahlaki şans, istismar, ölümden sonra yaşam ve çok daha faz
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 264 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5