Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 240-260 / Aktif Sayfa : 13
Sultan II. Abdülhamid, şahsiyeti ve icraatları ile çok tartışılan bir hükümdar. Bu çerçevede "Ulu Hakan"dan "Kızıl Sultan"a kadar uzanan bir yelpazede değerlendirilmekte. Peki Abdülhamid bunlardan hangisi? İşte bu kitap, Abdülhamid´in Hususi İradelerinden yola çıkarak padişahın karakter yapısını ve bu çerçevede İstanbul´daki gündelik hayata dair görüşlerini yansıtmaktadır. Kitapta yer alan belgeler okunduğunda, imarethanelerde pişirilen çorbaların içindeki pirinç tanelerinin azlığından, Terkos suyuna soda
Hakkında çok fazla tartışmaların yapıldığı Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni Meselesi hakkında Londra'da bulunan el-Makrizi Araştırma Merkezi'nin müdürü Dr. Hani e-Sibai'nin kaleminden çıkan eser tek kitapta Arapça İngilizce Fransızca ve Türkçe olarak basıldı.
20. yüzyılın ilk yıllarında Rusya, insan bilimlerini ve dünya edebiyatını derinden etkileyecek gelişmelere sahne oldu. Bu kitapla sizleri Rus Biçimciliği, Kübo-Fütürizm ve Akmeizm'in serüveniyle; bir başka deyişle Rus Modernizmiyle baş başa bırakıyoruz.
Sakarya Meydan Muharebesi’nin yaşandığı topraklarda uzun yıllardır bizzat araştırmalar yapan, 22 gün süren savaşın gün gün haritalandırılmasını sağlayan Kadim Koç, çalışmalarının tüm sonuçlarını bu kitapta topladı. Bu değerli eseri Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100. yıldönümünde okurlarımıza sunuyoruz.Sakarya Meydan Muharebesi, Osmanlı’nın son dönemindeki sürekli gerileyişimizin durdurulduğu bir destandır ve bu özelliğiyle yakın tarihimizin en önemli savaşıdır. Bu savaş Türk İstiklal Savaşı’nın genel zayia
Tükendi
-Haçlı Seferleri sırasında Batı ve Doğu´daki siyasi atmosfer. -Haçlıların Doğu´da ilerleyip, Kudüs´ü almalarının nedenleri. -Haçlı ve Müslüman liderlerin çıkar ilişkileri. -Haçlılar arasındaki çıkar ilişkileri -Haçlıları davet eden Müslüman liderler. -Kudüs neye karşılık verildi? -Müslüman liderler arasında iktidar kavgaları ve Haçlılarla yapılan ittifaklar. -İktidar hırsından dolayı göz yumulan Müslüman kıyımı. -Tam bir Haçlı barbarlığı: Esir Müslüman çocuklarının kızartılıp yenmesi. Haçlı Sefer
Savaş ganimetleri Celûlâ'dan Ömer'e getirilince deriden olan torbaları açtı. İçindeki yakut zümrüt ve mücevheratı görünce ağladı. Bunun üzerine Abdurrahman ona: "Ey Müminlerin Emîri! Neden ağlıyorsun? Vallahi bu durum şükretmeyi gerektirir" dedi. Ömer: "Vallahi onun için ağlamıyorum. Allah'a yemin ederim ki Allah kime bu serveti ihsan ettiyse birbirlerine haset ettiler ve birbirlerinden nefret ettiler. Birbirlerine haset edince de kendi aralarında kavgaya tutuşurlar!" dedi. Osman (ra.) üç gün defnedilmeden
Atatürkün memleketi, soyu ve geçmişi hakkında yayınlanmış birçok eser ve ortaya atılmış birçok iddia vardır. Özellikle iddiaların çoğunluğu bilgi ve belgeye dayanmayan, ilmi geçerliliği olmayan iddialardır. Mustafa Kemal Atatürk, değişik araştırmalarımızda da ortaya konulduğu gibi, hem baba hem de anne tarafından Türktür. Eldeki bütün belgeler ve bilgiler bu konuda hiçbir tereddüde yer bırakmayacak kadar açıktır. Hem ailesinde, hem de kendi şahsında muazzam bir Türklük bilinci vardır. Elinizdeki bu eser
“Edirne’nin fatihi I. Murad. Fakat şehir olarak bânisi II. Murad. Sarayın da öyle. Bunu birçok bâniler takip ediyor. Ahmet Badi Efendi, eslâfı gibi 3 cilt içinde tahassürle aradığımız yeni bir Edirne’yi kurmuş. Rifat Osman ise buranın ressamı gibi. O da birinci bânisi II. Murad’dan sonra Edirne Sarayı’nın ikinci kurucusu. Rifat Osman 25 sene Edirne’de oturmuş. Burası için yaşamış. Hâlâ da içimizde yaşamakta ve yaşatmakta. Her Türk’ün nerede olursa olsun bunu misal alarak, Edirne’de oturmasa bile burası için
Tükendi
“Hanif Türk-Gök Millet” kitabı, Türk’ün tarihini Oğuznâmelerde anlatılan açıklama modeliyle izah etme denemesidir. Lütfi Bergen, Türklerin Bereketli Hilal içinde yer alan Anadolu’ya 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi neticesi girmedikleri, Hz. Nuh’un gemisinin karaya oturmasından itibaren bu coğrafyada yerleşik oldukları tezini savunmaktadır. Bilindiği üzere “Türk töresi”ni Kutadgu Bilig, Divan-ü Lügat-it Türk veya Şamanizm üzerinden izah eden başka açıklama modelleri bulunmaktadır. Lütfi Bergen, d
Bâyezîd hakkında kaleme almış olduğumuz bu eser Menâkıbnâme’de ve Tezkiretu’l-Evliya’da yer alan bütün bilgileri ihtiva eder. Bunun çok az istisnası vardır. Bunun yanısıra diğer kaynaklarda gördüğümüz Bâyezîd’le ilgili menkıbeleri de aktardık. Denebilir ki Bâyezîd hakkında Arapça ve Farsça kaynaklarda mevcut bütün bilgiler, bu eserde bir araya getirilmiştir. Millî irfana bu bilgi ve menkıbeleri kazandırmaya bizi vasıta kılan yüce Mevlâ’ya hamdüsenalar olsun.
Bosphorus boğa geçidi diye adlandırılmış mitolojik efsane bir deyim. Boğaziçi ise gerçek bir isim, bu mavi ırmağa daha çok yakışıyor. Boğaziçi’nin üç özelliği vardır: Karadeniz ile Marmara Denizi’ni birleştirir, Asya ile Avrupa kıtalarını birbirinden ayırır, üçüncü özelliği ise güzelliğidir. Bu üç özelliği, dünyada hiçbir yerde yoktur. Eski çağlarda efsane bir su geçidi olan Boğaz, Orta Çağ’da balıkçı köylerinden ibaretti. Buranın bir dünya güzelliğini kazanması Türk döneminde oldu. İki taraflı güzell
Müslüman siyasal kültürünün oluşumunda Hz. Peygamber sonrasının özel bir yeri vardır. İlk müslüman neslini bu dönem siyasi olaylarını ve bu olayların aktörlerini incelemek zorundayız. Bu nesille kurduğumuz sevgi bağı bizi doğruyu ortaya koymaktan alıkoymamalıdır. İslam tarihinde ilk yanlışlıklar siyasi alanda yapılmış ve daha sonra dinî ve ilmî alanlara sirayet etmiştir. Bu yanlışlıklar sorgulanıp düzeltilecek yerde kutsanmış ve mukaddes bir cehaletle karşı karşıya kalınmıştır. Siyasal zihnin ürettiği sorun
İslam düşüncesini belli bir döneme belli bir alana ya da fikrî kurumsallaşmalara indirgemek veya onları tarihte kalmış kişisel ve toplumsal faaliyetler olarak görmek doğru değildir. İslam geçmişte olduğu gibi bugün de Müslüman düşünce sisteminde ve hayat tarzlarında etkili olmaya devam etmektedir. Bu alanda üretilenleri tarihte yaşanmış ve olup bitmiş ya da ömrünü tamamlamış fikirler veya fikrî sistemler olarak değil bugün de canlılığını sürdüren insanların düşünce biçimlerini belirleyen gizli değerler sist
Tükendi
İlkçağlardan günümüze kadar birçok topluma beşiklik eden Ortadoğu'ya hâkim olan her devlet veya toplum kültüründen birtakım izler bırakmıştır. Bu bölgenin önemli bir parçası olan Yunanlıların Mezopotamya; Arapların ise el-Cezîre şeklinde adlandırdıkları siyasî-idarî coğrafya birçok araştırmacının ilgisini çekmiştir. Bu çalışmamız ile el-Cezîre'nin Abbâsîler sonrası ve Selçuklu hâkimiyeti öncesindeki siyasî durumunun açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır. Yapılan araştırmaların birçoğunda siyasî-askerî etki
Klasik eserleri değerli kılan etken, insanın varoluşu ve kaderi hakkında yapılan tartışmaların tarihine ışık tutmasıdır. Bugün tartıştığımız ve görece çağdaş insana özgü gördüğümüz pek çok mesele, aslında tarihte büyük düşünürler tarafından tartışılmış ve belirli biçimlerde çözüme kavuşturulmuştur. İyilik-kötülük, insanın iradesi, tarihin yürüyüşü, insan-Tanrı ilişkisi gibi konular sadece modern insanların tartıştığı konular değildir, bu sorunlar üzerinde çok erken tarihlerde insanoğlu, belki de bugün bi
“Biz kadın ve çocukları esir almış Erciş ilçesine doğru götürüyorlardı. Çevremizde eli silahlı askerler, yoldan ayrılmamamız için silahların namlularını bize doğrultmuş, sağımızdan, solumuzdan tek şerit halinde yürüyorlardı. Hiçbirisinin simasında merhametten iz yoktu. Küçük çocuğumun elinden tutmuş, yol boyu yürüyorduk. Geride yakılmış, cehenneme dönüştürülmüş bir Zilan’ı bırakarak ilerliyorduk. Başımıza neyin çeleceğini bilmeden yürüyorduk. Şehre yaklaştıkça yol kenarında cesetlerle karşılaştık. Cesetlerd
Tükendi
“Elbette Bedreddin ve Börklüce, yüzyıllara yayılan bir halk isyanının içinde özel bir yere sahiptirler ve bu bakımdan bütün çağların isyancılarının yanındadırlar. Günümüzde de her ikisine, ezilenlerin ve mülksüz bırakılmışların saflarında en onurlu yer verilmelidir. Çünkü başkaldıranlar öyle kabul etmişlerdir, çünkü düşmanları onları oraya koymuşlardır. Öyleyse, bizimdirler ve bizim kalacaklardır.” Aydın Çubukçu
Tükendi
XIV. Louis, Fransa'yı yatak odasından idare etti. İkinci Dünya Savaşı sırasında Winston Churchill, İngiltere'yi yatağından yönetti. Yolcular, yolculukları sırasında hiç tanımadıkları yabancılarla birlikte yattı, Sanayi Devrimi öncesi pek çok aile aynı yatağı paylaştı. Bir zamanlar yataklar pahalı objelerdi ve çoğu zaman gösteriş amaçlıydı: Tutankamon altın bir yatakla birlikte sonsuzluğa göç etti, zengin Yunanlar öbür dünyaya üzerinde yemek yemek için tasarlanan yataklarında gönderildi. Yatak; doğum, öl
Tükendi
Yirminci yüzyılın sonlarında, toplumsal bilimler üzerinde nefes aldırmaz bir tahakküm kuran post-modern ve post-yapısalcı akımlar, büyük anlatı-lara, devasa kuramsal çalışmalara saldırı üzerinden kendilerini var ettiler. Kuşkusuz, toplumsal bilimler içerisinde ayrıksı bir yere sahip olan tarih bilimi, bu kültürelci saldırılardan en fazla nasibini alan ve dolayısıyla itibar kaybına uğrayan disiplin idi. İnsanlığın toplumsal geçmişine ilişkin tarihsel analizin yerine soykütüksel sorgulamayı koyan bu genel e
Burada yer verilen metinlerin yazıldığı yazı sistemi Kubilay Han’ın emriyle ’Phags-pa bla-ma Blo-gros rgyal-mts’an adlı Tibetli bir rahip tarafından 1260 ve 1269 yılları arasında hazırlanmıştır. Görünüşünden dolayı bu yazıya Moğolcada dörbelcin ‘kare, dörtgen’ yazı da denir. Amaç, Yuan imparatorluğu sınırları içerisinde kullanılan belli başlı dillerin (Çince, Tibetçe, Moğolca, Uygurca ve Sanskritçe) tamamının yazılabileceği tek bir alfabenin oluşturulmasıydı. ’Phags-pa yazısı dil açısından doğu Moğol lehçes
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 240-260 / Aktif Sayfa : 13