Bu çalışma temel olarak iki ana başlıkta ele alınmıştır. Bunlardan birincisi piyasa ekonomisinin tarihsel sürecinden itibaren değişik yaklaşımlar ile ele alınmaktadır. İkincisi ise piyasa ekonomisi açısından Türk Ekonomisinin bir değerlendirmesidir.

Bu kitaptaki yazılarda bazı dış ticaret teorileri, günümüzdeki serbest ticaretin yarattığı sorunlara ışık tutacak biçimde yeniden yorumlanıp tartışılmış, bunun yanısıra dünya ekonomisinde giderek artan mal, hizmet ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi ve bu durumun yarattığı sonuçlar ele alınmıştır... (Arka Kapak´tan)

Bugüne kadar insanlık suyun bedava olduğunu sanıyordu. Şimdi ender olduğunu biliyoruz. Şu halde onu enden malları yönettiğimiz kurallara göre yönetmemiz gerekiyor: piyasanın demir yasaları. Piyasanın olmadığı yerde sahte-piyasa yaratalım." Bu, pratikte şu anlama geliyor: Her türlü "çekilme noktasını" (kuyular, su birikintileri, göller, ırmaklar, kayalar) denetim altına al. Suyu borulara doldur. Onu uzaklara gönder. Su talebini yaratan antropolojik imgeyi türdeşleştir (korkusuz insan, gündelik duşlar vb.)

Günümüzde Türkiye Ekonomisi ya da Türkiye nin Politik Yapısı üzerine kalme alınmış çok sayıda çalışma söz konusudur. Bu çalışmanın amacı, söz konusu çalışmalarda bulunan açıkların kapatılmasına küçük de olsa bir katkı sağlayabilmektir. Çalışma incelendiğinde de görüleceği gibi, politik ve ekonomik sektörler arasındaki ilişkiler karşılıklı etkileşim süreçleri içerisinde ele alınmaktadır.

Türk vergi sisteminin gelişimi Gelir üzerinden alınan vergiler Servet üzerinden alınan vergiler Harcamalar üzerinden alınan vergiler

Modern küresel ekonomiye dahil olamamak sadece bize özgü bir durum değil. Son elli yılda yürürlükte olan ve ülkelerin kalkınmasını sağlayacağı iddia edilen ekonomik politikaların iflasına tanık olduk. Bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından Latin Amerika, Afrika ve Asya´daki ülkelerin pek çoğu küresel ekonomide söz sahibi olamadılar. Oswaldo De Rivero, küreselleşmeden elde edilen yararları inkar etmek istemiyor. Eleştirdiği nokta, küreselleşmenin, büyük mali krizlere neden olan ve uluslararası finans sis

Küresel ekonomi belki son yıllarda ortaya çıkmış bir kavram, ama ekonominin küreselleşmesi hiç de yeni değil. Dünyanın toprak altı ve toprak üstü kaynakları hem farklı farklı oldukları, hem de her yerde bulunmadıkları için eski tarihlerden itibaren ticaret yoluyla gezegen etrafında dolaşmaya başladılar. Bu dolaşım döngüsü kimi ulusların lehine olurken birçoğunun da aleyhine gerçekleşti. Zengin olanlar daha da zenginleşirken fakirler ellerindekini de kaybetti. Dünya ekonomisini yönettiklerini söyleyebileceği

Mikro Ekonomi Kitabında Yer Alan Konu Başlıkları * Mikro Ekonomik Analizin Temelleri: Piyasalar ve Fiyatlar * Talep Teorisi ve Tüketici Davranışları * Arz Teorisi ve Üretici Davranışları * Firma Teorisi ve Piyasa Organizasyonu * Piyasa Başarısızlıkları

Türkiye ekonomisi yeni bir yüzyıla, başarılı değil, maalesef bunalımlı bir giriş yapmıştır. 190lı yılların sonunda ciddi bir ekonomik durgunluğa sürüklenen Türkiye ekonomisi, IMFnin güdümünde uygulamaya konulan "antienflasyonist istikrar programı"nın 22 Şubat 2001 tarihinde çöküşü ile Cumhuriyet tarihinin en ciddi krizlerinden birinin içine girmiştir. İstikrar programı, asıl hedefi olan enflasyonla mücadelede başarılı olamadığı gibi, bugün reel sektörü de etkileyip çok büyük bir ekonomik durgunluğa yol açan

Türkiye ekonomisi son otuz yıl boyunca sürekli bir kriz süreci içinde yaşamakta ve 1990`lardan itibaren "istikrarsızlık-kriz-büyüme-istikrarsızlık" sarmalında bir kısır döngü içine itilmiş görülmektedir. Türk iktisat yazınında yapılan tartışmalar krizin ana nedenini genellikle sadece bir "kamu maliyesi" sorunu olarak görmekte ve krizi doğrudan doğruya kamu ekonomisinin "büyüklüğüne" ve "beceriksizliğine" bağlamaktadır. Ancak bu tür açıklamalar krizin tarihsel gelişimini Türk sosyo-ekonomik yaşamından tamame

Dünyayı yerle bir eden İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra iki ülke, ekonomik alandaki müthiş başarılarıyla öne çıktı. Bir yanda ABD dünyanın süper gücü haline gelirken, diğer yanda Japonya şaşırtıcı bir mucize gerçekleştirdi. Bugün zenginler kulübünün iki dev üyesinin uyguladığı yönetim modelleri, irili ufaklı bütün ekonomiler için paha biçilmez birer kaynak oluşturuyor. Melek Vergiliel Tüz, bu kitabında Amerikan ve Japon yönetim modellerini irdelerken, Türkiye’deki uygulama örneklerine de eğiliyor. (Arka

Geleceğe Bakmak hem bu zorunluluk tasarımını reddetmesi hem de ya piyasa ekonomisi ya da komuta ekonomisi çıkmazını aşıp katılımcı ekonomi adı verilen bir üçüncü yolun uygulanabilirliğini kanıtlaması bakımından çok önemli bir yerde duruyor. Albert ve Hahnel verimli bir ekonominin hiyerarşik çalışma düzenini, eşitsiz tüketimi ve eşgüdümleyici faktör olarak da piyasayı zorunlu kıldığı varsayımına karşı çıkıyorlar. Yazarlara göre ekonomik hayatı dayanışma, eşitlik, özgürlük, adalet ve yaratıcılık gibi temel de

Bazılarımızın, "devletçilik" deyince tüyleri diken diken oluyor. Bunlara göre devlet ticaret yapamaz. Peki, ticareti kim yapar? Ticareti özel sektör yapar. Bu yüzden de özel sektöre çok anlamlı bir ad taktılar. "Hür teşebbüs..." Özel sektör "hür teşebbüs" olunca, bunun karşıtı ne olur? "Esir teşebbüs" değil mi? "Devlet bu işlere karışmasın" diyenlere şöyle bir bakınız. Bunların hepsi de devlet bankalarından aldıkları kredilerle zengin olmuş kişilerdir. - Devlet karışmasın!... Devlet sizlere de kredi verm

Türkiye´de de işsizlik olgusunun son derece önemli bir ekonomik problem olduğu, var olan istihdamın yapısı ve özellikle de eksik istihdam oranları incelendiğinde bu sorunun resmi işsizlik oranlarının çok ötesine geçtiği görülmektedir. Aslında Türkiye´de ekonominin iş yaratma kapasitesi çok önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir ve bu konu üzerinde ciddiyetle durmayı gerektirmektedir. Bu çalışmamızda, Türkiye´de işsizlik ve eksik istihdam sorunu, son yıllarda iktisat kuramında ortaya çıkan emek piyasası

Taşra: Darlık, boğuntu, kasvet, tekdüzelik, kenarda kalmışlık, gerilik, bağnazlık, kavrukluk, güdüklük... Taşra: Saflık, samimiyet, sıcaklık, sahicilik-otantiklik, sükûnet, asûdelik... Buna benzer olumlu-olumsuz klişelerle anılır taşra. Peki o klişelerin ötesinde ne var? Taşraya bu gözle bakmayı, taşra gerçekliğini ve taşra imgesini sorgulamayı deneyen yazılar var bu kitapta. Özellikle de Türkiyedeki taşra deneyimlerine bakan yazılar: Taşrada okur-yazar olma, kadın olma, solcu olma hallerine... Edebiyatta

Bir ekonominin iki yanı vardır: Arz ve Talep. Ekonominin arz yanını temelde emek piyasası ve sermaye piyasası, talep yanını temelde para piyasası içindedir. Dolayısıyla bir ekonomist, bir piyasa ile ilgili analizlerini diğer piyasalardan soyutlayarak yapamaz. Son yıllarda dünyada geliştirilen ekonomik yaklaşımların hemen hemen hepsinin emek piyasası ve ücretlerle ilgili çok önemli katkıları vardır. Bu katkılar ve gelişmeleri ayrıntılı olarak irdelemeden ekonomik analiz yapmak son derece yanıltıcı sonuçla

Yeraltı Ekonomisi, ahlaka ve geleneklere aykırı faaliyetlerden oluşan, organize olmuş suç örgütleri aracılığıyla yürütülen, kaçakçılık, tefecilik, çek senet tahsilatı gibi faaliyetlerin olduğu ekonomikdir. ... (Arka Kapak´tan)

Türkiye´de Ekonomi-Politik Kriz ve Piyasa Ekonomisine Geçiş, 24 Ocak 1980 liberalizasyon hareketi ile başlayıp; mevcut krizle biten ´karma ekonominin devletçilik ayağı´nın çöküşüne tanık olmaktadır. Bu araştırma ile günümüzdeki ekonomi politik krizlerin, içsel ilişkileri analiz edilmeye çalışılmaktadır. ... (Arka Kapak´tan)

Laleli piyasası... "Panayır" havasında bir fasonu üretim ve pazarlama şebekesi... Rus alıcılar, bavul tüccarları... Deniz Yükseker, birçoklarının küçümseyici bir tebessümle izlediği bu "kayıtdışı" ekonomi dünyasının, hiç de küçümsenmeyecek boyutlarına dikkat çekiyor, çalışmasında. "Kayıtdışı" ticaret ilişkileri, bütün dünyada, ihmal edilemeyecek bir ekonomik ölçeğin yanısıra, yüzbinlerce insanı kapsayan bir ilişki ağını ifade ediyor. Büyük tarihçi Braudel`in, "has" piyasa ile kapitalizm çağının büyük çaplı