1996 Kasımı'ndaki Susurluk kazasının ardından başlayan süreçle, kapkaranlık koca bir tarihin sayfaları aralanmaya başladı. Zira toplumda büyük travma yaratmış cinayetler ve cinayet girişimleri, 12 Eylül öncesindeki provokasyonlar, Güneydoğu'daki yargısız infazlar ve daha birçok yasadışı faaliyetin ardında gizli bir örgütün olduğu ortaya çıkmış; örgüt yavaş yavaş deşifre olmaya başlamıştı. Eldeki ipuçlarından ve tanıklıklardan yola çıkarak, "devlet içinde devlet" yapılanmasını, hem de "Ergenekon" adıyla, ilk

Bu kitapta, düzmece bir dava neticesinde yüzlerce geleceğin gasp edilişini ve itibarlarının ayaklar altına alınışını okuyacaksınız. Sürüklenen bir psikoloji içinde gelecek ve itibar savaşı verilişine şahitlik edeceksiniz. O zamanın bir emniyet yetkilisi olan İstanbul Emekli İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat YILMAZER'in, Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK soruşturmalarının hepsinin Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN'a arz edilerek sürdürüldüğünü ve tutuklamaların kendisinin talimatı ile yapıldığını" söylemesine karşın

Türk toplumu, son derece önemli ve radikal bir toplumsal değişme süreci geçirmektedir. Bu süreç toplumumuzun tarihî gelişiminin bir sonucudur. Bu toplumsal değişme, sadece sayıya münhasır bir niceliksel değişme değildir; "niceliksel değişme"nin belirli bir 'eşik değeri'ne ulaşmış ve artık bir "niteliksel değişme"ye münkalib olma aşamasına gelmiş radikal bir değişmedir. Asıl sancılar bundandır. Kanaatımıza göre, söz konusu bu hâdiselerin üstünü kaplayan toz dikkatle tâmik edilirse, bütün bu vakıaların, va

Darbecilerin seçim barajlarını aşarak, bağımsız aday olarak seçilip meclise gelmiş, DTP'ye geçerek grup kurmuştuk. Daha meclise gelir gelmez işin başında anlamıştık, işimiz kolay değildi. Hakkımızda bini aşkın fezleke düzenlendi. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, siyasi partiler kapatılmaya devam etti, yöneticileri cezalandırıldı. En son partimiz DTP kapatıldı, eş başkanların milletvekilliği düşürüldü, belediye başkanları görevden alındı tutuklandı, seçilen milletvekilleri yıllarca cezaevinde tutuldu. Mecli

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), iktidara geldiği ilk günden kitabın kaleme alındığı 2015 Ekim'ine kadar geçen zaman diliminde birçok önemli uygulamaya imza atmış, çeşitli nedenlerle dokunul(a)mayan alanlara dokunmuş, birçok alanda taşları yerinden oynatmış ve yapıl(a)mayanları yaparak tam anlamıyla bir reform hükümeti olmuştur. Siyasi, ekonomik ve toplumsal birçok alanda gerçekleşen bu reform hamlelerinin en önemli alanlarından biri de kamu yönetimidir. Elinizdeki bu kitap da söz konusu alana eğilmiş ve k

Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluşunun 100. yıldönümü nedeniyle hazırlanan bu eserin amacı; Türk istihbaratının geride kalan yüz yıllık süreç içerisinde hangi aşamalardan geçerek günümüzdeki haline nasıl dönüştüğünü anlayabilmektir. Kitap, istihbarat çalışmalarını gerek teorik düzeyde gerekse pratik çerçevede uygulamış konunun uzmanları tarafından kaleme alınmıştır. Dolayısıyla iki alan eş güdümlü olarak çalışılmış, sahada yaşanan deneyim var olan tarihsel ve teorik alt yapıyla süregelen mikro ve makro düzeydek

Bu kitabı kaleme alırken amacım; Yüce devletimize son yıllarda musallat olan Paralel İhanetin Çetesi'nin ülkemizde oynamış oldukları oyunları ve algı operasyonlarını işin içinde bizzat olayları yaşamış bir insan olarak deşifre etmek ve ülkemizde huzur ve barışın yeşerdiği bu günlere taşıma azmindeki insanların yanında kötülüklere karşı mücadele azmimizi ortaya koymaktır. Doğruları bilmek her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hakkıdır. Bu kitap ile ülke güvenliğimizin devletin içine kadar girmiş çeteler tara

Yanlış yerde doğru mekân, Cumhuriyet rejiminde de saray olmaz! Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri Tezcan Karakuş Candan, Ali Hakkan, Av. Gökçe Bolat, tarihin, mimarinin, hukukun ışığında, Kaçak Saray'la mücadeleyi anlatıyorlar. Son zamanlarda "nedeni bilinmeyen" yangınlarla da gündeme gelen Atatürk Orman Çiftliği arazisinin talan edilmesiyle yaşanan kibrin, israfın ve hukuksuzluğun öyküsü... * AKP, çiftlik arazisini neden Cumhuriyet'le hesaplaşma alanı olarak görüyor? * Kaçak Saray'ın inşasında yas

Son yıllarda siyaset alanında yaşanan kapsamlı değişim, vesayetin geriletilmesi, sivil siyasetin güçlenmesi, özgürlük alanlarının genişlemesi sayesinde senelerce şiddet sarmalına mahkûm edilen Kürt sorununun da siyasi yollarla çözümü için umut veren çabalar ortaya kondu. Devletin; şiddetle bu meselenin hallolmayacağını, inkâr ve asimilasyon siyasetinin sürdürülemeyeceğini, bunun toplumsal yarılmayı giderek derinleştirdiğini anlaması neredeyse otuz yılı buldu. Otuz yıllık savaşın tüm alanlarda yol açtığı tah

Araştırmacı yazar Rıza Zelyut, geçmişten günümüze İslamın kimler tarafından nasıl yozlaştırılıp istismar edildiğini irdeliyor. Din ve siyaset konularının çok boyutlu ve karmaşık tartışmalarına açıklamalar getiriyor. Türkiye'ye gerçek İslam diye dayatılan Arap İslamının gerçek yüzünü gösterip bunun sorumlularını açıklıyor. Bu eser, dinin siyasallaştırılması sürecinin derin tarihini ve günümüzdeki yansımalarını gözler önüne seriyor. Eserin sonunda, ünlü düşünürlere ait siyasi metinler yer alıyor. İslam din

Metin Aydoğan'ın, 'Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye' başlıklı iki büyük ciltlik çalışması, ülkemizin 20. yy. boyunca yaşadığı çalkantılara, öyle değişik, o kadar alışılmadık -fakat doğru ve gerçekçi- açılardan öyle ışıklar tutuyor ki, 'tespitleri' ve 'sonuçları' çok daha fazla alakaya layık. Zincirleme tartışmaları yapılmalı, kapsamlı eleştirilere açılmalı ve ortaklaşa okunup irdelenmelidir. Metin Aydoğan bu eseri ile, 12 Eylül 'parantezi'nden bu yana sona ermiş gibi görünen, bu ülkeyi ve tarihini anla

Enver Aysever 2007 yılında, Hrant Dink cinayetinden düşünce özgürlüğüne, Cemaat-siyaset ilişkisinden siyasi davalara, cumhurbaşkanlığı seçiminden AB sürecine, Kürt sorunundan sanatçı-aydın duruşuna dek güncel konuları yorumlamış ve "Yaralısın Türkiye" demişti. Aysever Yaralısın Türkiye'nin genişletilmiş yeni baskısında, o günden bugüne yaraların sarılmadığını, aksine çok daha puslu bir havada ve geleceksiz, hasta bir toplumda yaşadığımızı söylüyor ve ekliyor: "Anlayacağınız 'Yaralısın' demek yetmiyor, 'Ağı

"Bu kitap, önemli bir dönemi geleceğe aktararak; Laik, Demokratik, Sosyal bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde özellikle son dönemde yaşanan kimi açılımların, toplumumuzda yapılan dönüşümlerin nelere yol açtığını, ulvi ve milli değerlerimizin de altını çizerek, ülkemizin teminatı genç nesillerin hatırlaması için kaleme alınmış olup; yaşanan olayları tarafsız bir gözlemle anlatmaktadır..."

Ben de ülkemdeki pek çok aklı başında, görgülü ve bilgili insan gibi, Tayyip Bey ve partisinin Türkiye'yi artık geri dönülmesi bence pek mümkün olmayan fecî bir âkıbete mahkûm etmiş oldukları kanaatindeyim. Bu âkıbetin, Türkiye'nin artık bugünkü sınırlarına sahip olmayan bir ülkeler topluluğu şeklinde tecellî edeceği kanaati bende her geçen gün kuvvetleniyor. Bu fikrimin temelinde de ülkemizin başındaki büyük sorunun ne AKP ne de Tayyip Bey olduğu inancı yatıyor. Tayyip Bey de, AKP de, Türkiye'nin yakasına

Yolsuzlukla mücadele çabamızın bir gereği olarak hazırlanan bu çalışmada, kömür yolsuzluğuyla ve maden cinayetleriyle ilgili özet tespitler ve bu tespitlerin dayandığı belgelere yer verildi. Halkın kaynaklarını üç beş yandaşa peşkeş çekmek yetmiyormuş gibi, sırtından para kazandıkları maden emekçilerini de göz göre göre ölüme göndermekten çekinmediler. Evet, Orhan Veli'nin dediği gibi, "Yüz karası değil, kömür karası"dır o emek çilerimizin üzerine sinen. Çünkü onlar açısından, "Böyle kazanılır ekmek parası

AKP took office in 2002 with the promises to consolidate democracy, institutionalize the rule of law and deepen respect for human rights. After a period of reforms on the path to EU membership, the party has turned against its own success. Why has the AKP changed and gone authoritarian? How Turkey drifted from being a 'model country' that reconciles Islam with democracy to a country of political chaos and civil strife? What went wrong in Turkey? Is Turkey under the AKP rule a case for illiberal democracy or

Bu çalışmanın odaklandığı üç politik lider, genel hatlarıyla solun kalıcılaşan, nesnelleşen kimlik özellikleriyle özdeşleşmiş isimlerdir. Mustafa Suphi yurtseverliğin, Şefik Hüsnü parti önceliğinin, Behice Boran sosyalizm vurgusunun maya tutmasında ihmal edilemez katkılarıyla anılmalıdırlar. Ancak buraya kadar... Mirasın özeti de aşağı yukarı budur. Eğer solun, tarihin akışı içinde oluşmuş ve gelecek kuşaklara devrolacağı kesin bir geleneği olsaydı, işler daha kolay olurdu. Oysa bizde, geçmişten bir gelenek

*Dolmabahçe'deki sırlı görüşmenin detayları neler? * 2004'teki MGK'da , AKP , Hizmet'i bitirme sözü verdi mi? *Dershanelerin kapatılmasındaki asıl amaç neydi? *17 Aralık, bir yolsuzluk operasyonu muydu? yoksa bir darbemiydi? *Dışişleri dinlemelerini cemaat mi yaptı? *Davutoğlu , Erdoğan'ı taklit mi ediyor? *Gülen Cemaati, CIA ya da MOSSAD'a mı çalışıyor? *Tahşiye operasyonunun aslı nedir? *MİT'in Suriye'ye binlerce TIR silah gönderdiği doğru mu? *Erdoğan'ın üniversite diploması sahte mi? Sürükl

27 MAYIS 1960 DARBESİ SONRASI... KÜRT MESELESİ'NDE ESKİ YÖNTEME DEVAM: 485 KÜRT SİVAS KAMPI'NA... TALAT AYDEMİR'İN 1962 VE 1963'TEKİ DARBE GİRİŞİMLERİ. 1964 KARARNAMESİ İLE YUNAN UYRUKLARIN SINIRDIŞI EDİLMELERİ, BATI İLE İLİŞKİLERDE AŞK VE NEFRETE DEVAM... TÜRBANIN KAMUSAL ALANA ÇIKIŞI, KAVEL VE PAŞABAHÇE GREVLERİ, 15-16 HAZİRAN OLAYLARI, 12 MART 1971 MUHTIRASI, TİP'İN KAPATILMASI... 1974 KIBRIS HAREKATI, 1978 MARAŞ KATLİAMI VE BİZİM ÇOCUKLARIN 12 EYLÜL 1980 DARBESİ... MİLLİ GÖRÜŞ VE 27 ŞUBAT

Kürt sorununda çatışmayla geçen otuz küsur yıldan sonra ilan edilen Çözüm/Barış Süreci, bugün belirsiz bir dönemeçte. Henüz hangi adımların atıldığını, neyin neden ters gittiğini doğru dürüst anlayamadan çatışma günlerine dönüleceği korkusu yaşıyoruz. Türkiye'de ve komşu ülkelerde olup bitenleri anlama, sürecin olanak ve zorlukları üzerine bilgilenme ihtiyacı kendini her zamankinden fazla hissettiriyor. Barış Açısını Savunmak bu amaçla hazırlanmış bir kitap. Türkiye Barış Meclisi'nin Şubat 2015'te düzenled