Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12
İçindekiler • 8 Adet Özel Tasarım Tarot Kartı • Ayraç İstanbul yavaş yavaş buz tutmaya başlıyordu. Boyut değiştirip artık Varta’nın pençeleri arasında olan Mahinev’i İstanbul’da aramaya devam eden kurtlar şehirden yavaşça çekildi ama şehrin buzu çözülmedi. Yılanların nöbet tutmaya başladığı şehirde artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Nigin Bağı’yla mühürlendiği kişinin kim olduğunu anlayan Mahinev, hafızasındaki eksik parçaları tamamlamak için bir yola çıkar. Yaşanan büyük tutulmayla beraber Var
İçindekiler • 8 Adet Özel Tasarım Tarot Kartı • Ayraç İstanbul yavaş yavaş buz tutmaya başlıyordu. Boyut değiştirip artık Varta’nın pençeleri arasında olan Mahinev’i İstanbul’da aramaya devam eden kurtlar şehirden yavaşça çekildi ama şehrin buzu çözülmedi. Yılanların nöbet tutmaya başladığı şehirde artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Nigin Bağı’yla mühürlendiği kişinin kim olduğunu anlayan Mahinev, hafızasındaki eksik parçaları tamamlamak için bir yola çıkar. Yaşanan büyük tutulmayla beraber Var
Herralde Roman Ödüllü İspanyol yazar Andrés Barba, Küçük Eller’de araba kazası sonucu yetim kalmış Marina ile yetimhanedeki diğer kızların sarsıcı karşılaşmasını hikâye ediyor. Marina’nın gelişi dereye atılan taş etkisi yaratır. Beraberinde getirdiği oyuncak bebeği, büyüleyici hatıraları, yaraları ve donuk tavırlarıyla Marina çok farklıdır çünkü. Alışık oldukları düzendeki bu ani değişimle kızların bütünlüğü de çatlak verir; Marina’ya hem tutkulu bir sevgi hem de vahşi bir kıskançlık beslerler. Bilinmeyene
Tükendi
Kimilerine göre aşk; heyecan, Kimilerine göre; acı çekmek, Kimilerine göre sevginin zirvesi, saplantı ya da geçici bir hevestir. Herkesin bir açıklaması, yorumu ve yaşanmışlığı vardır bu konu ile ilgili. Ayakların yerden kesilmesi, Kalp çarpıntısı, Mide krampları, iştahsızlıktır aşk ! Cesaret ve deliliktir bazen! Her an her yerde onu düşünmek, görmek, birlikte olmak isteği, Hayal kurmak, bulutlar da gezinmektir aşk! Bir şekilde herkes farklı şiddetlerde de olsa yaşamıştır bu duyguyu. Her ne kadar aşk acı çe
Tükendi
Şedaraban insanın boşluğuna gelip onu sarsan çünkü tam da o boşluğu anlatan kurgusu ve içeriği ile ustalıkla yazılmış çok etkileyici bir roman. Bir ölüm kalım meselesi hakkında, bir ölüm kalım meselesi gibi kaleme alınmış olan. Şedaraban bir mektup aslında verdiği ilk haberle gözleri açan: Her hayatın bir kör noktası var. Ve insana çarpacak her şey orada yaşar. Hakan Günday İmkânsız bir aşk, uluslararası suç örgütleri, istihbarat teşkilatları, yakın dönem siyasi tarihimizden yansımalar ve
İçindekiler; - Şahane Gelin - Yemin - Zor Kadın - Anlaşma
Tükendi
“Ey Kırklar Dağı’nı kıskandıran kadın!” diye bağırdı Serhat. Bu ses etrafta yankılandığında Mızgin’in içi bir anda canlandı. Gözlerinde biriken yaşlar, uzun bir aradansonra bu kez mutluluk için akıyordu. On Gözlü Köprü, birbirine var gücüyle koşanbu iki âşık için yapılmıştı sanki. Dicle Nehri’nin yükselen suyu daha da gür akmaya başlamışken sımsıkı sarıldı Serhat, Mızgin’e. Yüzünde güller açan kadınıniri siyah gözlerine bakarak mırıldandı: “Mezarımı güldüğün yere ser.” Duyduğu bu cümle karşısında susamayanM
Tükendi
Bazen tünelin ucunda ışık yoktur. Bazen sadece kayıplardan ibaretsindir. Bazen umutlar bile lal olur… Çünkü konuşsalar da kimse duyamaz seslerini. Cemre Erdem; konuşma engelli, şiddet mağduru ama yine de umut etmekten hiç vazgeçmeyen, her yeni günü hayallerini gerçekleştirmek için bir adım olarak gören genç bir kadındır. Sessizlik onun tek sığınağıdır, soğuk ondan bir parçadır. Hayatına giren Kuvars Demirhan, bu sessiz kadının müziğine âşık olur. “Sessizliğe sığınan bir kadın ile onun müziğine â
Tükendi
“Göz kırpıyordu uzaklar, Nisanın ortalarında son trende bekliyordu. Yağmur öylece yağıyor, Bir toprak kokusu, Bir de annemin kokusuydu benimle gelen… Yüklenmişti sırtıma sıla, Sıkışmış göğsümün arasına gidiş, Kaybolmuş gözlerim, Tutulmuş dilim, Çıktım yola şimşekler çakıyor… Yağmur hüngür hüngür yağıyor, Kendine iyi bak diyordu oradan bir ses. Canım annem, Her adım attığımda uzaklaşıyordum, Annemin eşarbından, yeleğinden, fistanından. Gitme diyemedi “git” derken, Ağır yaralıydı, Sözler kesk
Tükendi
Düğün planlamacısı Lina, kendi düğününde mihrapta bırakılmış, geçmişindeki bu talihsizliğe rağmen yeni bir hayat kurmuştur. Büyük çabalarla ayakta tutmaya çalıştığı işini kurtarmak içinse karşısına yeni bir fırsat çıkar. Tek sorun eski nişanlısının erkek kardeşi Max ile birlikte çalışmak zorunda oluşudur. Pazarlama uzmanı olan Max ise markasını genişletmeye ve sektörde iz bırakmaya kararlıdır. Fakat abisinin eski nişanlısı Lina ile çalışacağını öğrenir. Üstelik eski yengesi ondan hiç hoşlanmaz. Çünkü Ma
Tükendi
Kepler62 gezegenindeki çocukların maceraları devam ediyor! Lisa’nın başını çektiği grup, Vallvik’in liderleri olması gerektiğine iyice ikna olmuştur. Bu da, Vallvik’in kızı Marie’nin babasının yokluğunda devreye girmesi demektir. Marie, diğerleri tarafından saygı ve hayranlıkla karşılanır ve bu ilgiden hoşlandığını şaşırarak fark eder. Hiç istemediği halde babasına mı benzemektedir? Babasının gezegenin geleceği için bir tehdit oluşturduğunu düşünen Marie, onu durdurmanın kendi sorumluluğu olduğuna inanır v
Küçük hayallerin peşi sıra yürüyen genç bir kızın dramıyla başlayan Çöl, kaderin cilvesiyle yolları keşişsen Ayşegül ve Cenk üzerinden insan olmak, büyümek, iyileşmeyen yaralar ve hayat üzerine bir hikâye anlatıyor. Aygen Yenigün kitabında aşkın bilinmezliğine, yolların getirdiklerine ve çocukluk izlerinin etkisine dair okuyucuya yeni bir pencere açarken birini sevmenin ne demek olduğunu sorguluyor.
Can dostlarım benim... Sevgili Nidam, Çiçeğim, Sitarem ve Feyzam... Ne kadar küçüktük hayatın acı gerçekleriyle yüzleştiğimizde. Ne kadar kırıktı kanatlarımız. Bizim için şans olduğunu bilmeden, adı “okul” ama gerçekte bize “yuva” olan yerde birbirimizin eksik kanadı olduk. Gördük ki eksik kanatlar uçmaya engel değilmiş. Bize kazandırılan vizyonla, sunulan sevgiyle, verilen eğitim ve öğretimle sadece uçmayı öğrenmedik, aynı zamanda sevmeyi, inandığın şeyler için mücadele etmeyi, hoşgörüyü ve birbirimi
Tükendi
Yaşadığımız dünyanın içerisinde herkesin kendisini anlatacağı bir hikayesi vardır muhakkak. Haşmet'in hikayesi ise yakınları tarafından birer birer terkedilen ve varını yoğunu kaybederek yaşam mücadelesi veren bir adamın hikayesidir. Kimi zaman düşüneceğiniz, kimi zaman güleceğiniz, kimi zaman da acaba diyeceğiniz bu eserde, belki de kendinizden bir pay bulacaksınız. Haydi Haşmet'i tanımaya! “Sen hiç Büyük Anya İmparatorluğu duydun mu?” Haşmet
Tükendi
Bir insan her şeyini bir günde kaybedebilir, peki ona bunları yaşatanlardan bir günde intikam alabilir mi? Genç Savcı, yaşadıklarının ruhunda yarattığı duygu katliamının ceza hükmünü vermek; aşkının kurban gittiği davayı çözmek ve karşısındaki herkesten intikam almak için yola çıktı. Hayatını kader mahkûmuna çeviren Aşk Mahkemesinde hâkim de savcı da sanık da kendisiydi. Ya bu yolda can verecek ya da ona bunu yaşatanların canını alacaktı…
Bir ateş oldu sevmek, sonu da başı da yangın yeri. Azer, küçücük bedeniyle dünyanın yükünü sırtına, aşk acısından küle dönmüş yüreğini ve umut kırıntıllarını da heybesine alarak yaşam dehlizinde kulaç atmaya var gücüyle uğraşıyordu. Ama o, babasının aksine zulümle, işkenceyle ve hayatın zindan aynalarıyla vicdanını kaybetmeden mücadeleye devam ediyordu. O büyük ölüme hazırlık yapan tüm küçük ölümlerine rağmen her gün yeniden diriliyordu. Bulutların güneşi yarması gibi hayatın en acımasız noktasına gitmek
Aşk mı aşk mı?Yaşadığın hangisi?Peki, yaşamak istediğin hangisi?Yaşımız kaç olursa olsun, hepimiz aşk peşinde koşup duruyoruz. Ancak bazılarımız AŞKı coşkusuyla, tutkusuyla, bağlılığıyla üst seviyede yaşıyoruz. Bazılarımız ise küçük meselelerden büyük kavgalar edip, çok acı çekiyor, kırık dökük aşklarla yetiniyor, şikâyet ediyoruz.Oysa hepsi sizin elinizde.Çünkü hangi aşkı yaşadığınız kadın erkek arasındaki dili ne kadar bildiğinizle ilgili bir konu.Bu kitap size ilişki koçluğu yaparken bir yandan da tatlı
Tükendi
Derler ki, başlangıçta insanların dört eli, dört ayağı ve tek bir baş üzerinde zıt yönlere bakan iki yüzü varmış. Bu iki yüz, insanlara eşi benzeri görülmemiş bir kibir veriyormuş. Olimpos’un kudretli tanrısı Zeus, insanların bu kibrini dindirmek için onları tam ortalarından ikiye ayırmış. İnsanın kibri dinmiş dinmesine; ama bu sefer de kendisinden koparılıp alınan diğer yarısını özlemeye, hayatı boyunca onu arayıp tekrar bir olmak için uğraşmaya başlamış. Bu hale aşk denilmiş. Zeus’un insanları ayırıp onla
Tükendi
Yavaşça ayağa kalktı. Gidiyordu işte. Ardı yapacaktı beni. Sildim göz yaşımı kalktım ayağa. Her soruyu anlama çeviren gözleriyle sustu. Bana acıyarak bakıyordu. Noktası çalınmış cümle sonum durdu öylece. "Sana birbirinden güzel yalnızlıklar biriktirdim." der gibiydi. Dudakları kıpırdadı, inler gibi, "Çok çocuk kaldın aşka, kendi gölgesine basmaktan korkan..." diyebildi sadece. İşte gidiyordu. Bir daha hiç dönmeyecekti. Bir daha hiç olmayacaktı. Sadece bir "Gitme!" çıkabildi dudaklarımdan. Yüzüme baktı ve "A
Ayrılığı seçtin mi her şeyi götüreceksin yanında. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde ki ben en çok onları duydum. Gittin mi adamakıllı gideceksin. Hiçbir özlem kalmayacak dönüşleri emziren. Demem o ki dönecekmiş gibi gitmeyeceksin. Büyük git gideceksen! Uçsuz bucaksız, dursuz duraksız git. Telefonun numaraları sesime düşmemeli, yolların yoluma değmemeli. Hiçbir anıya, hiçbir dizeye, hiçbir şarkıya yenilmemeli ayrılık. Şiirler okununca unutulmalı, hasret dokununca uyu
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12