Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 944-960 / Aktif Sayfa : 60
Eski Türk Edebiyatı, Klâsik Türk Edebiyatı, Divan Edebiyatı vb. isimlerle anılan altı yüz yıllık muhteşem hazine henüz bütün açıklığıyla keşfedilmedi. Yayınlanan her değerli çalışma, bu hazinenin yeni bir cevherini gözler önüne seriyor. Akçağ Yayınları olarak daha önce de Klâsik Türk Edebiyatı alanında eser veren kıymetli akademisyenlerin makalelerini derleyip yayınlamıştık. Başka başka dergilerde çıkmış, bazılarına ulaşmanın oldukça zor olduğu böylesi makaleleri bir araya getirmenin önemi erbâbınca malumdu
Kitabü'l Ef'al, Kıpçak Türkçesinin söz varlığını içine alan diğer sözcüklerde ve eserlerde bulunmayan sözcükleri içermesi bakımından dönemin söz dağarcığına katkıda bulunmaktadır. Eser, iki dilli sözlük olması yönüyle, Türkçenin anlatım gücünü göstermesi ve yabancı sözcüklere karşılık bulması bakımından da önemli bir kaynaktır. Elinizdeki çalışma, Kıpçak Türkçesiyle yazılmış Kitabü'l Ef'al'in ses ve biçim bilgisi bakımından özelliklerini belirleyerek Türk dilinin geçirdiği aşamaların ve dildeki değişiklikl
Kıbrıs ağzı, Türkiye Türkçesi ağızlarının bir uzantısı olarak Kıbrıs'ta konuşulan Türkçedir. Kıbrıs ağzında Türkiye Türkçesindeki ağızlardan çeşitli özellikler görülür. Bu durum, 1571'de Kıbrıs'ın Osmanlılar tarafından fethinden sonra Anadolu'nun çeşitli yörelerinden Kıbrıs'a iskân için gönderilen atalarımızın, kendi ağız özelliklerini de Kıbrıs'ta yaşatmalarından doğar. Tarih kaynaklarından çıkarılan sonuca göre, Kıbrıs Türklerinin kökeni, önceleri Konya çevresinden, daha sonra da İçel, Antalya, Yozgat v
Tükendi
Günümüz Türklük Bilimi Araştırmaları Türk dünyasında yaşayan Türk toplulukları arasındaki karşılaştırmalı araştırmalara yönelmiş durumdadır. Türkçenin özellikleri ve yaşayan Türk lehçelerinin karşılaştırmalı şekil ve cümle bilgisiyle ilgili çalışmalar, ayrıca Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi ve Özbek Türkçesine ait örnek metinlerin cümlelerinin tahlilleri bu kitapta toplanmıştır.
Ömer Seyfeddin 1884 yılında Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu. 1903 yılında Harp Okulu'nu bitirdi. Genç Kalemler dergisini çıkardı. Balkan savaşlarına katıldı. Yunan esir kampında 10 ay esaret hayatı yaşadı. Kabataş Sultanîsi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1920 yılında 36 yaşında öldüğünde kısacık hayatına pek çok güzel hikâye sığdırmıştı. Harem, Yüksek Ökçeler, Kaşağı, And, Diyet, Kütük, Penbe İncili Kaftan, Ashâb-ı Kehfimiz, Primo Türk Çocuğu, Horoz, Nezle, Türkçe Reçete, Perili Köşk bu güzel hikâyeler
Tükendi
Yazı senin. Bir cümleyi buradan alıp öteki tarafa taşıyabilirsin; bir cümleyi tümden kaldırıp bir daha gelmemek üzere metnin dışına atabilirsin. İstersen, şimdi, şu anda bitirebilir, istersen nefesin tükenene kadar sürdürebilirsin bu yolculuğu. Üstelik her adımını kendinin ve yalnız olarak belirlediği bir yolculuk bu; üstelik, öncesinde defalarca üzerinden geçtiğin halde görmediğin bir ayrıntı, bir dönemeci, bir çukuru, bir ağaç kümesini, bir bahçeyi görerek kendine şaşmıyorsun sadece, yaşıyorsun da bütün b
Tükendi
Son dönem öykü yazarlarımızdan Osman Çeviksoy'un Sana Seni Anlatmak adlı öyküsü, Milli Eğitim Bakanlığının Öğretmenler Arası Ödüllü Kitap Yarışmasında ikincilik ödülü aldı. Aynı adı taşıyan bu öykü kitabında, Sana Seni Anlatmak ile birlikte, 12-15 yaş grubu çocukların zevkle okuyacaklar birbirinden güzel yedi öykü daha yer almaktadır.
Tükendi
Gökalp, fikirleri ve etkinlikleriyle Cumhuriyet Türkiyesi'nin temellerini kuranlar arasında yer alır. Onun hakkında pek çok kitap yazıldı. Bununla birlikte en yanlış tanınan aydınımız Gökalp'tir. Bu kitap, onun bir bütün halinde ve kendi gerçekliğinde tanımak isteyen okuyucular için hazırlandı. Gökalp, yeni zamanların son Türk filozofudur. Çağdaş düşünce hayatımız onunla başlar. Ondan bize kalanlar, yeni felsefimizin ve sanatımızın temelini oluşturdu. Ancak açılan bu düşünce madeninin ufukları, o kad
Tükendi
1983 yılında dönemin Felsefe Dergisi için Murat Katoğlu, Ordinaryüs Prof. Ekrem Akurgal ile bir araya gelir ve iki gün sürecek bir söyleşi yapar. Her konuya geniş perspektiften yaklaşan Akurgal söyleşi içinde, üniversite, bilim, sanatın ulusal ve evrensel değerleri, laiklik, milli kültür, üslup ve orijinalite sorunlarına da değinir. Genişletilmiş bu baskısında Knidoslu Aphrodite, 1983'ten bu yana hala tartışılan ve tartışılmaya devam edecek birçok konuyu içeriyor...
Tükendi
Sakın aldanma, inanma, kanma... Yalan dolan makaraları yine sağılmaya başlanacak, yine elimizdekiler kapılıp deve yapılacak; toklar çekilip biraz da açlar yalanacak... Bu işin künhü budur! Polis zannedeceksin, harami çıkacak; nimet diye gideceksin, tuzak çıkacak; melek görünecek, şeytan çıkacak... Gözünü açmazsan yine yumurtalar cılk çıkacak! Hülasa artık her sakallıyı baban sanma, her lafa kulak asma, kabadayılığa yekûn tut, efeliğe kapılma... Bu benim sana baş nasihatim: Gözünü aç, ayağını tetik at, yine
Gaspıralı bu kitapta bir araya getirilen yazılarında, günümüzde de gündende olan bir konuyu; Türk ve İslam dünyasının "modernleşme" problemlerini ele almakta, bu dünyanın Avrupa ve Rusya ile nasıl ilişkiler kurması gerektiğini, Rusya Müslümanlarının sosyal, siyasi ve kültürel hakları uğrundaki mücadelerini ve kendisinin düzenlemek istediği Dünya Müslümanları Kongresi hakkındaki teşebbüs ve düşüncelerini açıklamaktadır. Derlenen bu eserleri; İsmail bey´in Rusya Müslümanlarını tek başına değil, Türk-İslam ale
Refik Halidin romanlarını soluk soluğa okuduğum dönemlerdi. Bugünün Saraylısını birkaç kez okumuş, bir türlü doyamamıştım. O yüzden bazı sahnelerini ezbere hatırlarım. Onu çağrıştıran Dişi Örümcek de çok hoşuma giderdi. Hele Nilgün, bir dönem, başucu kitabım oldu. 2000 Yılın Sevgilisine gelince, beş-on sayfa okuduktan sonra, beni adamakıllı şaşırtmıştı. Bir zaman kaymasında geriye, geçmişe yolculuk... Aslında her şey en olağan roman sahneleriyle başlıyor: Fahirle Güldal, birbirlerini tanımayan genç adamla g
Refik Halid, Minelbab Ilelmihrabın devamı niteliğinde olan Bir Ömür Boyuncayla ülkemizin meşrutiyet, mütareke ve cumhuriyet dönemlerine ait yaşantılarını anlatmayı sürdürüyor. Lübnan, Suriye ve Turkiyedeki anılarını yazarken, kronolojik bir sıra takip etmeyen Refik Halid, anlatımında geçmişe ve geleceğe gidip gelerek toplumdaki siyasal, sosyo- kültürel değişimleri ve benzerlikleri göz önüne seriyor. Tarihimizin önemli bir bölümünü farklı pencereden bakarak daha iyi değerlendirmeyi sağlayan Bir Ömür Boyunc
Tükendi
Ölümsüzlüğün peşindeki Gılgamış'tan Mısır tanrılarına, Midas'tan Troya Savaşı'na, Doğu'nun bilgelerinden Zerdüşt'e, Roma'nın kuruluş öyküsünden Büyük İskender'e ve Arşimet'e; Yaratılış, Oğuz Kağan, Ergenekon destanlarından Mete'ye, Attila'ya, Kürşad'a; Bedir'den, Uhud'dan, Ali'den, Osman'dan Harun Reşid'e; Satuk Buğra Han'dan, Gazneli Mahmud'dan Alparslan'a, Melikşah'a, Hoca Ahmed Yesevî'ye, Yunus Emre'ye; Doğu'nun ve Batı'nın, millî tarihimizin ve efsanelerimizin belirleyici hikâye ve hadiselerinin güzel n
Tükendi
Artık kimin ne söylediğinin, ne kadar doğru söylediğinin önemi yok. Neyi, kimin, neden söylediğinin önemi var. Bilgi köleliği burada başlıyor. Bilgi köleliğini de reddediyoruz. Tüm modern ve geleneksel kurumları da. Tüm değişim araç ve modellerini de. Tüm üretim araçları ve modellerini de. Tüm mülkiyet ve varoluş biçimlerini de. Tüm modern ve geleneksel duygulanım ve dolayım biçimlerini de... Bize dayatılan her türlü varoluş biçim ve biçemlerini de...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 944-960 / Aktif Sayfa : 60