Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2
“Ölümsüz ruhum verdiğin sözü tut ynut yalnız geceyi ve yanan günü unut.” – Arthur Rimbaud 19 yüzyılın yoksul ve isyankâr sokaklarında, zengin ve tutkulu sözcüklerle sembol yüklü bir karabulut gibi dolaşan büyük şair Arthur Rimbaud’nun tekinsiz ayak izlerinin anekdotudur bu kitap. Topluma ve entelektüel camiaya ısınamayan bir uyumsuz, yersiz yurtsuz bir yürüyüşçüdür o. Şiiri çok genç yaşlarda şehirde bırakıp sokaklardan çöllere geçse de yazdıkları edebiyat tarihinin akışını değiştirecek kadar özgün ve ateşli
Birgili Mehmed Efendi, bir dâru’l-hadîs şeyhi olarak ilme verdiği emek kadar, sosyal, dinî ve siyasî hayatta yaşanan çözülmeler karşısındaki farkındalığı ve çözüm arayışları ile de tarihimizde yer etmiş bir aksiyon insanıdır. Onun yüksek makamlar vaat eden başkent hayatından uzak durarak asude bir kasabada sürdürdüğü tedris, telif ve irşad faaliyetlerinin merkezinde, hem halkı hem de ilmî ve idarî çevreleri İslâm’ın bid’atlardan arınmış sahih öğretilerine, yani Kur’ân ve hadis ile şekillenmiş Ehl-i sünnet y
Anadolu Selçukluları devrinin en güçlü ve çok yönlü fikir ve aksiyon adamlarından biri olan Ahî Evren (Şeyh Nasîrüddin Mahmûd), Ahî teşkilâtının kurucusu olarak da bilinmektedir. Onun şahsiyeti, ilmî ve fikrî yönü asırlarca meçhul kaldığı gibi eserleri de hayatı ile birlikte tarihin karanlıklarında unutulmaya mahkûm edilmiştir. Bunun en önemli sebebi Anadolu’da uzun süre devam eden Moğol iktidarının yarattığı ve sürdürdüğü ağır siyasi ve fikrî baskıdır. Bu eser Ahî Evren’in, “Tebsıratü’l-mübtedî ve tezkiret
Denizini arayan bir küçük nehir gibi Belh’ten yola çıkan Muhammed Celaleddin, zorlu yollar, kızgın çöller aşmış, içindeki sevgi ırmağını besleye besleye, nihayet ilim, irfan tohumlarını yeşertecek mümbit topraklara, Konya’ya gelmişti. İlimde derinleşmek ve öğrendiklerini insanlara eşsiz bir sabır ve sevgiyle öğretmek çabası onu gönüllere taht kuran bir âlim yapmış, o artık dillerde Mevlânâ Celaleddin diye anılır olmuştu. Bu eser, Mevlânâ’nın hayatını, kendisinin “Hamdım, piştim, yandım.” diye
Eş‘Arîlik İle Şâfiîlik Sınırlarını Aşan Özgün Kişiliği Ve İleri Düzeydeki Akılcılığı Sebebiyle Eleştiri Oklarının Hedefi Hâline Gelen Cüveynî, “Kündürî Fitnesi-Eş‘Arî Mihnesi”Nin Akabinde Sürgün Kervanına Katıldı, Bağdat’ın Kozmopolit Yapısından Engin Bir Tecrübeyle Ayrıldı Ve Mekke’de Uzun Süre Dinî Vazifeler İcra Etti. Hayatı, İlmî Kişiliği, Görüş Değiştirdiği Konular Ve Kendisine Yöneltilen Eleştirilerle Türkçede İlk Kez Cüveynî’yi Tüm Yönleriyle Müstakil Ve Kapsamlı Bir Şekilde Ele Alan Bu Eser Okurunun
İbn Haldûn gerek İslâm âleminde gerekse dünya düşüncesi tarihinde özel bir yeri bulunan büyük bir düşünürdür. Düşünceleri özgündür ve kendi alanında tektir. İslâm’daki aklî ve fikrî hayat bir süreklilik gösterdiği, sonra gelen bilginler öncekileri tamamladıkları veya onların görüşlerini devam ettirdikleri hâlde İbn Haldûn kendisinden evvelki bilginlerin bir devamı değildir. Kendisinden evvelki düşünür ve bilginlerden çok faydalanmakla beraber o hem metot hem içerik bakımından bağımsız bir bilim dalını, özgü
İslâm hukukçuları, Hz. Peygamber’in vefatından itibaren, Kur’an ve sünnetin sınırlı sayıdaki nasları ile sınırsız ve sayısız hayat hadiselerine çözüm bulabilmek için çeşitli yorum nazariyeleri geliştirmişler ve bu bağlamda, İslâm hukuk tarihinde, İslâm kültür ve medeniyetinin yönelişlerine etki eden birtakım hukuk ekolleri meydana getirmişlerdir. Bu ekollerden biri de Hanbelî mezhebidir. Elinizdeki eserde, Hanbelî mezhebinin kurucu imamı olarak kabul edilen Ahmed b. Hanbel’in hayatı, eserleri, öğrencileri,
Hacı Bayram Veli hazretleri, Ankara’nın Kara Medresesinin profesörü Molla Nûman Efendi iken, Somuncu Baba hazretlerinin manevi terbiyesi altına girdikten sonra, kendini her yönüyle topluma adamış, toplum için çırpınmış, halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğunun bilincine ulaşmış, Anadolu’nun manevi kumandanlarındandır. O, toplumun sıkıntısına, problemlerine katlanmış, bu amaçla sosyal yardım sandıkları kurmuş, yoksullara, yetimlere, dullara, gariplere, yolda kalmışlara, ilim talebelerine yardım etmiştir. De
Hicretle birlikte Peygamber Efendimize (s.a.s.) Medine’de hizmet etme bahtiyarlığına erişen ve bunu en güzel şekilde gerçekleştiren Ebû Eyyûb el-Ensârî, milletimizin deyimiyle Eyyûb Sultan, hayatı boyunca Peygamberimizin hizmetinde bulunmasıyla adından sürekli söz ettirmiştir. O, bize Efendimize (s.a.s.) karşı aşkı ve onu misafir edişi esnasındaki titizliği ile, cihad meydanlarındaki gayretleri ile Allah için, din için, mukaddesat için ne tür fedakârlıklara katlanmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. İk
İslâm inanç, ibadet, ahkâm, ahlak, kültür ve medeniyete varıncaya kadar insana hayatın her alanıyla ilgili öğretiler sunar. Temel dayanaklarını Kur’an ve Sünnet’in oluşturduğu bu öğretiler İslâm’ın ilk asırlarından itibaren gelişmeye başlamış ve zaman içerisinde çeşitli ilim dallarına dönüşmüştür. Böylece sîret, megazi, hadis, fıkıh, kelam ve tasavvuf gibi İslâm’ı farklı veçhelerden inceleyen disiplinler ortaya çıkmıştır. Tasavvufun gelişmesinde büyük katkıları olan Cüneyd-î Bağdâdî hicrî III. asırda Bağdat
Zirvesine tırmanacağı günün hayaliyle Ağrı Dağı’nı seyreden bir çocuk... Her şeyi merak eden, bıkıp usanmadan bilginin peşinden koşan Fuat... Büyüdüğü zaman günde 17 saat masa başında çalışacak, 27 yabancı dil öğrenecek 60’tan fazla ülkede 400 bin civarında el yazması eser inceleyecekti. Fuat Sezgin, ortaokul yıllarında kafasını kurcalamaya başlayan “Müslümanların bilimler tarihine katkısı nedir?” sorusuna eşsiz bir cevap bulacaktır.
Türkiye’nin ilk radyoloji profesörü Salâhattin Mehmet Erk’in yaşamı kısa bir ömre sığdırılan uzun bir mücadele hikayesidir. Bu mücadelenin izleri, görevi gereği sık sık ayrılmak zorunda kaldığı eşi Sabahat Hanım’a yazdığı mektuplara ve kartpostallara yansımaktadır. Trakya, Balkanlar ve kanlı çarpışmaların yaşandığı Filistin Cephesi’nden ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında eğitim amacıyla gittiği Viyana ve Almanya’nın çeşitli kentlerinden gönderdiği mektuplar, dönemin Anadolu ve Avrupa’sına tanıklık etmektedi
Tükendi
Johann Sebastian Bach, 1685 yılında Almanya’da doğmuş, 1750 yılında Almanya’da ölmüştür. Günümüze 3 pasyon, 3 oratoryo, 5 mass, 6 monet, 265 kilise kantatası bırakmıştır. Mütevazi ve sade yaşamıyla hayatını müziğe vermişti. Çağdaşlarında olan kibir onda yoktu. Belki de bu saygılı ve ciddi duruşu nedeniyle tarih kitapları Bach’ı fazla yazmaz. Bach 21 çocuğuna bakmaya çalışan, çalışkan, müziğe aşık biriydi. Bach ailesinden Sebastian Bach gibi yetenekli, yenilikçi bir müzisyen çıkmadı. Belki de atalarından mir
2 Haziran 1918’de, Soissons yakınlarındaki bir hendekte, rütbeli bir asker ile bir er, havan topu mermilerinin bombardımanı altında saatlerce birlikte vakit geçirmek zorunda kalmıştı. Rütbeli asker Firmin Gémier’nin ekibinden bir komedyendi, diğeri ise Jean Jaurès’in oğlu Louis. Humanité gazetesinin kurucusu olan cesur adam Jean Jaurès her zaman öteki olanın elinden tutmuş ve haksızlığa karşı sesini yükseltmişti. 1912’de Avrupalı işçileri birlik olup “Savaşa Savaş Açmaya” çağırmıştı. Ne var ki 31 Temmuz 191
Gürciyev, Asya Kıtası’nın en ücra köşelerinde çoğu insanın hayal bile edemeyeceği yolculuklara çıkar. Doğu Medeniyeti’nin bilinmeyen veya yanlış anlaşılan yönlerini gözler önüne seren bu serüvenlerde insanlığın en temel gerçekleri, sıra dışı tesadüfler veya doğaüstü müdahaleler diyebileceğimiz mistik mucizelerle iç içe geçer. Modern teknolojinin yardımı olmadan çölleri, vadileri, dağları ve nehirleri aşarak kıtayı bir uçtan bir uca keşfeden Gürciyev, kendi düşünce sisteminin yapıtaşlarını oluşturan fikirler
Tükendi
“Hepimiz arasında yalnızca bir kişinin diğerlerinden her nasılsa gözle görülür bir şekilde farklı olduğunu fark etmeye başladık; o, bizim kendisine özel bir ilgi göstermemize neden oldu. Bu kişi kimseyle ilgilenmiyor, arkadaşlarıyla yakınlık kurmamaya dikkat ediyor, kimseyle konuşmuyor, tamamen kendi köşesine çekilip bizden uzak duruyor, hatta sürekli aynı yerde ve tek başına sınıfın bir köşesinde, pencerenin yanında oturuyordu. Her zamanki gibi dirseğine yaslanıp profesörün söylediklerine aldırış etmeden t
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2