Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47
Eski geleneğin kimi kalıplarım sürdürmekle birlikte, Taaşşuk´u Talat ve Fitnat (Talat ve Fitnat´ın Aşkı), yazınımızda Batılı yöntemle yazılmış roman türünün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. 18 yaşında yetim bir çocuk olan Talat Bey, bir yaşındayken öksüz kalan, babasını tanımayan bir kız olan Fitnat´a ilk görüşte aşık olur. Ancak kızı sokağa bile çıkarmayan tutucu bir adam olan babalığı tütüncü Hacıbaba aksi, dediğim dedik bir adamdır ve üvey kızına kendi ölçütlerine göre bir koca bulmak istemekt
Bu kitabı, hakikat sırrına ermiş vicdanlar, naif konuları seven insanlar zevkle okuyabilirler. Bir asırdır, bu muhit ve bu millet hayli alimler yetiştirdi ve daha birçokları yetişecektir. Okuyucularıma sunduğum bu hikayeler (Acaba hikaye mi?!) düşüncesine mazhar olursa kendimizi bahtiyar sayarız. Çünkü bu hikayeye rağbet, hakıkadere eğilim gösterme manasını taşıyacaktır. Bu ise okurlarımızdan uzak görülmez. Bu muhterem millet, içinde hakikat düşüncesi taşıyan binlerce hassas yürek mevcut olduğunu yar ve ağ
Tükendi
Fitnat'ın boynundan kopup Ali Bey'in elinde kalan ip, hâlâ elinde duruyordu. Çünkü, insanın aklı başında değil­ken bir şey elinde bulunursa, bırakmayı yahut bir tarafa at­mayı düşünemez; ne hâlde bulunursa o hâlde kalır. Biraz sonra, ipi tespih yerine elinde gezdirmeye başla­dı. Meğer bu ip, bir muska ipi imiş. İpin bir köşesinde mus­ka da asılı duruyormuş. Bu muska, Ali Bey'in eline dokun­duğu gibi, dikkatini çekti: "Ah! Muskaymış! Ah, bu muska! Benim bir öpücük almaya muvaffak olamadığım ve olama­yacağ
Tükendi
İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.
Tükendi
âmi Paşazâde Sezâî, Meclis-i Âlâ ve Meclis-i Âliye üyesi ve Maarif Nazırı Abdurrahman Sâmi Paşanın oğludur. Büyüdüğü konak dönemin edebiyatçılarının toplandığı bir edebiyat çevresiydi. Bu konakta Farsça, Arapça, Fransızca, Almanca; Londrada görev yaptığı yıllarda da İngilizce öğrendi. Madrid Sefirliği görevinde bulundu. I. Dünya Savaşı başlayınca İsviçreye geçti, savaşın sonuna kadar orada kaldı. 26 Nisan 1936 tarihinde, İstanbulda, zatürreeden öldü. Sergüzeşt romanı, yazarın, Tanzimat devri Türkiyesinde hâ
Tükendi
Edebiyatımızda, başlı başına insan ruhunun derinliklerinde olup bitenleri ele alan ilk roman, Mehmet Rauf'un Eylül'üdür. Yazar genellikle bu büyük yapıtıyla anılsa da, aslında farklı türlerde romanlar da yazmıştır. İşte, Define belki de onların en ilginci; polisiye-macera türünün bir örneğidir. Erzurum'da çalışan bir doktor olan Şakir Feyzi, bir tesadüf eseri hayatının nasıl değiştiğini anlatacak size. İstanbul'a yolu nasıl düşecek, aşkı nasıl bulacak, türlü belalardan nasıl kurtulacak? Şakir Feyzi, polisi
Tükendi
Birbirince sarılmışcasına bağlı ve sevinç verici sevdalı bu iki kalp,mevkiin latifliğine baharın bereketine, seyrin eğlencesine, tenhalığın lezzetine, muhabbetin etkisine ve hallerine dair her ne hissettilerse, birbirine açılarak bildirdiler. Ali Bey'in hınçları; yeni başlamış namuslu bir sevdanın trajik hayallerinden oluşuyordu ve varsayımlarının dehşetini şairane şakacılık, safça serbestlik altında saklamaya çalışıyordu. M e h peyke r'in duyguları ise iyi kabul edilmiş şehvetli bir eğilimin sevinçli zev
Bizim Felâtun Bey, varlıklı olduğu için, "kibirli" ve azametinden geçilmemesi gerekiyordu. Ama onun hâli bunun tam aksineydî. Alafrangalık hâli malum ya! Herkese alçak gönüllük göstermeye, herkesin yüzüne gülmeye insan mecburdur. Hatta bazı kere Felâtun Beyin yanında bulunan uşağı kendi beyini bir gayet tatlı ve nazikçe ve saygılı konuşuyor görünce; "Bu efendi bizim beyin pek dostu olmalıdır" inancına düşerdi. Lâkin o adamdan ayrıldıktan sonra Beyefendinin kızgınlığından çıldırmak derecesine geldiğini ve ha
Sergüzeşt, Samipaşazade Sezai'nin yazdığı, 1888'de yayınlanan romanı. Türk edebiyatında romantizmden realizme geçiş eseri olarak kabul edilir. "Sergüzeşt", macera anlamında bir kelimedir. Esaret konusunu ele alan ve bir paşazade ile cariyenin uygun görülmeyen aşkını anlatan kitabın kahramanı, Kafkasya'dan getirilip konaklarda halayık olarak çalıştırılan Dilber'dir. Roman; halkı eğitmeyi, köhnemiş kurumları ve düşünceleri değiştirmeyi amaçlayan Tanzimat dönemi düşünce sisteminin kölelik kurumuna yönelttiği t
Tükendi
Araba Sevdası, Recaizade Mahmud Ekrem'in 1898 yılında yayımlanan romanıdır. 1889 yılında yazılan eser, Türk edebiyatında ilk realist roman örneği olarak kabul edilmektedir. Bihruz Bey tam da dönemin burjuva gençliğinin olması gerektiği gibi Fransız kültürüne hayran züppe bir gençtir. Ona göre Türkçe kaba ve yetersiz bir dildir. Türkler kaba ve medeniyetten yoksun insanlardır. Türkçe gerekmediği sürece konuşulmamalıdır. Ama o dönem yüksek memur ve tüccar çocuklarının genelinde olduğu gibi Fransızcaya da haki
Tükendi
Lejla, svjetska ljepotica poistovjetila se sa Medznunım. U ogledalu vremena postala je masta zalijubljenoga. Lejla je bila zelja njegova, ali zelja mu je postala neost variva. Medznun je umro ne ostvarivsi svoju zelju, ali postao je primjer zaljubljenogava.
Tükendi
100 Temel içerisinde yer alan ve ilk türk psikolojik roman olarak kabul edilen Eylül Kitabı, Süreyya ve onun karısı Suat ve akrabaları olan Necip Beyile aralarında geçen olayları anlatmaktadır.
Tükendi
Cenap Şahabettin, edebiyat tarihimizde Edebiyat-ı Cedide adı da verilen Servet-i Fünun devrinin tanınmış şair ve yazarlarından biridir. Şiir sanatında Tevfik Fikretle birlikte yahut yer ve tesir yönünden ondan sonra sayılan önemli bir temsilcisidir. 1871 yılında, bugün Makedonya sınırları içinde bulunan Manastır şehrinde doğdu. Cenap Şahabettin, başarılı bir öğrenci olduğu için, ihtisas yapmak üzere devlet tarafından Parise gönderildi; orada dört sene kadar kaldı ve edebiyatla da ilgilenerek pek çok Fransı
Tükendi
100 Temel içerisinde yeralan Felâtun Bey ile Râkım Efendi veya Felâtun Bey'le Râkım Efendi, Ahmet Mithat Efendi'nin 1875 yılında yazdığı romandır. Tanzimatıtaki ben ortaya çıkan ilk Türk romanlarının anateması "yanlış batılılaşma" üzerine kurulmuştur. Karakterlerden Felâtun Bey, batılılaşmayı yüzeysel olarak yorumlamış ve sefa hayatı süren biridir. Râkım Efendi ise ona karşıt bir karakter olarak kurulmuştur.Oldukç açalışkan ve tutumlu biridir.Romanın sonunda bu dönem romanlarından bekleneceği üzere Râkım Ef
Tükendi
100 TemeliçerisindeyeralanArabaSevdası, Recaizade Mahmud Ekrem'in 1898 yılında yayımlanan romanı Türk edebiyatında ilk realist roman örneği olarak kabuledilmektedir. Romanın kahramanı BihruzBeytamda dönemin burjuva gençliğinin olması gerektiği gibi Fransız kültürüne hayran züppe bir gençtir. Ona göreTürkçe kabave yetersiz bir dildir.Türkler kabave medeniyetten yoksun insanlardır.Türkçe gerekmediğisürece konuşulmamalıdır.Ama o dönem yüksek memur ve tüccar çocuklarının genelinde olduğu gibi Fransızcaya da hak
Tükendi
100 Temel içerisinde yer alan İntibah Kitabı, İntibah, Türk Edebiyatı tarihinde ilk edebi roman olarak değerlendirilir. Romanda romantiz makımının etkisi görünür.Özellikle romanın başında yeralan uzun Çamlıca tasviri, romantiz metkisinin örneklerindendir.Bununla birlikte, roman boyunca Osmanlı kültürüne de sıkça atıf yapılır, her bölümün başında Divan edebiyatı şairlerinden bir beyitin yeralması budurumun örneklerindendir.Romanın konusu, Türk halkedebiyatının eski meddah hikâyelerinden "Hançerli Hanım"ın öy
Tükendi
Cenap Şahabettin, edebiyat tarihimizde Edebiyat-ı Cedide adı da verilen Servet-i Fünun devrinin tanınmış şair ve yazarlarından biridir. Şiir sanatında Tevfik Fikretle birlikte yahut yer ve tesir yönünden ondan sonra sayılan önemli bir temsilcisidir. 1871 yılında, bugün Makedonya sınırları içinde bulunan Manastır şehrinde doğdu. Cenap Şahabettin, başarılı bir öğrenci olduğu için, ihtisas yapmak üzere devlet tarafından Parise gönderildi; orada dört sene kadar kaldı ve edebiyatla da ilgilenerek pek çok Frans
Tükendi
Gazeteci-Yazar Ahmet Rasim, tahsiline, Sofular Mahalle Mektebinde başladı. Darüşşafakadan birincilikle mezun oldu. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra tamamen gazeteciliğe ve yazarlığa yöneldi. Döneminin pek çok gazete ve dergisinde muhabirlik ve savaş muhabirliği yaptı. Fen, edebiyat, mizah, tarih, hatıra, ilim vb. konularda yazdı. Devrinin edebî gruplarından ayrı bir yol izledi. Zamanının çok okunan yazarlarındandır. Şiir, hikâye, roman, deneme, hatıra, seyahat, tarih, araştırma vb. her türde eserler v
Tükendi
Sergüzeşt, küçük yaşta Kafkasyadan İstanbula esir olarak getirilen küçük bir kızın satıldığı değişik konaklarda başına gelenleri anlatan bir eserdir. Romanda esirlik kurumu şiddetle eleştirilmekte ve bu durumun insan haklarına aykırı olduğu belirtilmektedir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47