Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 944-960 / Aktif Sayfa : 60
"Biz onunla kimsesizliğimizi sırtlarımıza dişledik. Dört duvar arasında her şey olur. Utandırmayın beni. Aman!" "Çok günlerimiz geçti beraber. Yedik, içtik, güldük, eğlendik, geldik, geçtik. Hayat ne tuhaf. Orda da yaşam akıyor. Burada da. Sen ordasın ben burada. Ama bize benzeyen kimse yok. Uzağında olmak, bir yumağa dolanmak. Dal serçesi. Artık günleri şöyle sayıyorum; sensiz öncesi, senli, senli ertesi, sensizlik öncesi, sensizlik öncesi ertesi, uzun sensizlik. Ve daha ötesi. Var mı ki?" Esra Erdoğan'
Such was the physical aspect of the men that were dispersed around the cabin. The camp lay in a triangular valley between two hills and a river. The only outlet was a steep trail over the summit of a hill that faced the cabin, now illuminated by the rising moon. The suffering woman might have seen it from the rude bunk whereon she lay,- -seen it winding like a silver thread until it was lost in the stars above. Yazar Hakkında: Kullanılan Reklam Mecraları : Facebook, Instagram, Google
Tükendi
Ünlü yazarların küçük öykülerinden derlediğimiz Savaş Öyküleri seçkisinde Zweig'dan Poe'ya, Daudet'den Kipling'e kadar savaşı, savaşın zalimliğini, haklılığını ya da haksızlığını anlatan öyküler okuyacaksınız. Kimi öyküde savaş yüzünden acı çekenleri, kimisinde yurduna uzak düşenleri, kimisinde de sancağı düşürmemek için canını veren kahramanları tanıyacak, savaşın acımasız ve soğuk yüzünü hissedeceksiniz.
"Buzdan bir kütle, mumyadan bir heykel gibi izledim kaderimi. Babam yanımda olsa bir tokat atar kendime getirirdi beni." Çocukluk düşlerinden yapılmış bir evin gölgeleri içinde babanın hayaletiyle karşılaşmak... Portobelloda, George Orwellın evinin önündeki kaldırımda oturup Tanpınar okurken zamansız sevgiliyle karşılaşmak... Kuledibinde, her şeyini bir Hopper çizimini elde edebilmek için harcamış bir adamla karşılaşmak... Ölüme çeyrek kala, bir balık lokantasında küçük kızının genç kadın haliyle karşılaşm
Yüz gün oldu babam öleli. Ölümün bana bu kadar yaklaşabileceğine inanmazdım. O hep küçük bahçemde dolaşır, duvarları yoklar, oradan çatıya akıp tahta nalınlarıyla üzerimizde gezerdi. Ama kapıyı zorlayıp içeriye kadar girebileceğini ve bunca yılın Nalbant Asımını soluksuz bırakacağını düşünmemiştim. Gece herkes uyurken koyduğum gözlerin tam yüz gündür aynı kavanozun içinde Nalbant Asım! Hâlâ mavilikleri durulaşmadı. İzmir Postasının Adamları, öyküleriyle son yıllarda adından söz ettiren Ahmet Bükenin ilk
"Aynı dili konuşuyorduk; kelimeler yakın anlamlar taşıyordu birbirimize; ama ne olduğunu bilemediğim bir engel, bir engebe, aşamadığımız bir yabancılık seziyordum, cümlelerin birbirine bağlanmasını zorlaştıran bir pütür... Aksan ya da vurgu farkı değil, daha derin, kelimelerin, cümlelerin ruhuyla ilgili bir farktı galiba. Onun misafir dedikleri benim bildiğim misafirlerden miydi mesela, emin olamıyordum. Ayıp dediği bildiğim, sakladığım ayıplardan başkaydı mutlaka. Dar odalarda, cılız ışıkta, kalın, tozlu
Tükendi
Hermann the Irascible H.H. Munro "There is a time for everything," said the King; "there is a time to yield. Pass a measure through the two Houses depriving women of the right to vote, and bring it to me for the Royal assent the day after tomorrow."
Tükendi
Yerle Gök Arasında, Komutan Anti ve Bıcırın Günlüğü ile tanıdığımız yazardan bir tutam masal. Kral Olmak İsteyen Dinozor, yazarın ezberi bittiğinde çocuklarına kendi dağarcığından anlattığı masallardan bir demet. O bir zamanlar diye başlayan, çocuklarla yetişkinlerin birlikte paylaştıkları tatlı, sıcak anların simgesi olan masallar arasında, vazgeçilmez bir yer edinecek altı ayrı masal. Masal anlatmayı, okumayı, özlemiş miydiniz? Çocuklar, siz?
Stefan Zweig, 1881'de Viyana'da dünyaya geldi. Avrupa'da iyi bir eğitim gördü. I. Dünya Savaşı sırasında İsviçre'de ikamet etti. Savaş sonrasında ilk evliliğini Frederike von Winternit'le yaptı. 1934'te Nazi baskısı nedeniyle ülkesini terk etti. 1939'da ikinci evliliğini Lotte Altman'la yaptı. Sonra New York'a, ardından da Brezilya'ya gitti ve buraya yerleşti. 1942'de intihar etti. Çeşitli sebepler söylense de bu intiharın asıl sebebi hiç bilinemedi.
"Fitzgerald, birçok eseriyle beraber, yazarlıkla doğru dürüst ilk tanışmamdı." –Richard Yates Ölümünden sonra New York Times tarafından "farkında olduğundan çok daha iyiydi çünkü hem gerçekte hem de edebi anlamda bir nesli icat etmişti..." diye tanımlanan F. Scott Fitzgerald, Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi'nde tersten yaşanan bir hayatı anlatıyor. 1860 yılında ihtiyar bir adam olarak doğan Benjamin, büyüdükçe gençleşmeye başlar ama o da herkes gibi savaşa katılır, âşık olur, üniversiteye girer, çocukl
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 944-960 / Aktif Sayfa : 60