"Ölen
beden imiş
âşıklar ölmez..." Türkçe şiirin öncüsü olarak tarihte ölümsüzleşen bir tasavvuf ve halk şairidir Yunus Emre...
Tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu'ya yaymış bir gönül işçisidir. Aynı zamanda
bir felsefenin de temsilcisidir. İnsanın nesneyle ve varoluşla ilişkisini dizelerinde ustalıkla
işlemiştir.
Var olmanın, hakikate ulaşmak için aklı kullanmanın ve aşka düşüp hiçliğe karışmanın yollarında
çok değerli bir rehberdir Yunus Emre...
Bu kitap büyük ülkü, barış ve özgürlük için Aydın ve Savaşçı Topluluk'un yoluna ışık tutma niyetinin sayfalara bürünüşüdür.
Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" sözünü daha öteye götürmek istersek, "Fertte (bireyde) Barış, Dünyada Barış" diyebiliriz. Dünyada barış ancak kendi gerçekliğine varmış, kendiyle barışmış bireylerle ve liderlerle sağlanabilir. Aslolan kendini bilmek, sevmek ve kabul etmektir. Barış Sanatı'nın doruğu da budur.
Büyük ülkü için...
Bireyde, yurtta ve dünyada barış için...
Doğrulu
"Düşünmek ruhun
kendi kendiyle konuşmasıdır..."
Türk bir ailenin çocuğu olarak bin yüz elli yıl önce dünyaya gelen ve hayatı boyunca
müzik, felsefe, botanik, matematik ve mantık alanında sayısız eserler kaleme alan Farabi,
ilim ve düşün dünyasında "öğretmen" kabul edilen Aristoteles'ten sonra "ikinci öğretmen"
kabul edilmiştir.
Sadece filozofları değil, sayısız bilimadamını da derinden etkilemiş, akımların ve icatların
ilham kaynağı olmuştur.
Varlıklı bir ailenin ferdi olarak saraya yakın olmasına r
Her filozofun düşünce dünyası, kendinden önceki ya da kendi çağındaki başka filozofların düşünce ile örülür. Max Scheler´in kendine özgü bütünü kavrayan görüşü ile dünya karşısında, toplum olayları karşısında, ahlak karşısında aldığı tavır ne kadar kendine özgü olursa olsun, bu tavırda yine de başkaları vardır -ister başkalarının düşüncelerini benimseyerek, ister onlarla çatışarak oslun. M. Scheler´in düşünce dünyasının iyice içine girebilmek için M. Scheler üzerinde büyük etkisi olan görüşleri görmek gerek
Kavram mantığı, bileşik bir nesnenin özcü bir yaklaşım içinde nasıl tanımlanması gerektiğine odaklanan ve bu amacı gerçekleştirmek için gerekli olan alet kavramları, ayrımları ve kuralları inceleyen klasik mantığın temel bölümlerinden biridir. Kavram mantığında bileşik yapılı şeylerin aklî parçaları olduğu varsayılarak bu parçaların beş tümel kavram altına yerleştirilerek nasıl tanımlanacağı, yani kısaca “tanım teorisi” incelenmektedir. Zira klasik mantıkçılara göre tanımlamak bir düşünme türüdür. Düşünmek
Varoluşçu felsefenin öncülerinden Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard Ya/Ya
da'da insan varoluşunun estetik ve etik evrelerine ışık tutuyor. Victor Eremita
müstear ismiyle yayımlanan eserin ilk kısmında Kierkegaard, Epikürcü bir hazcılığı
savunan genç bir adamın ağzından konuşuyor. Birinci kısımdaki estetik yaşam
tarzına cevap niteliğinde olan ikinci kısmın konusunu etik yaşam tarzı oluşturuyor
ve Yargıç Wilhelm'in ağzından anlatılıyor. Birinci kısımdaki şiirsel anlatımın yerini
somut bir dil alıyor ve gö
Hayal gücümün derinliklerinde keşfettiklerim tehlikeliydi. Dickensvari gecekondular, ancak gerçekte mükemmel derecede saygın sayılan çalışan kesimin semtleri vardı. Duvarlarda, demiryolu köprülerinde ve kaldırımlarda tuhaf bir duvar yazısıyla karşılaştım, üstünden çapraz çubuk geçen ters çevrilmiş bir "Y" harfi, çocukça ve basitçe oluşturulmuş, bu sebeple de anında fark edilen bir insan biçimi. Arada sırada beş köşeli bir yıldız iliştirilmiş, çoğu zaman da kargacık burgacık çizilmiş bir orakla çekiç eşliğin
Marx'ı "maddecilik" ile suçlayanlar aynı zamanda Marx'ın öngördüğü sosyalizmi, "maddi kâr motifinin" eksikliği yüzünden bu sefer de alabildiğine yermektedirler! Bu ifadelerde görülen belirgin zıtlık, bizim psikolojide "rasyonalizasyon" dediğimiz bir fenomenle açıklanabilir. Çünkü burada Marx'ın dini ve ruhsal geleneklerimize aykırı olduğu iddia edilen görüşleri, içinde yaşadığımız sistemi Marx'a karşı korumada kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra kapitalizmin insan doğasına uygun olduğunu ispatlamak ve "gerçek
"Gerçekten açıklığa kavuşturmaya ihtiyacım olan şey; bütün eylemlerin
öncesinde mutlaka bilginin gelmesinin gerekmesi hariç, neyi bilmem gerektiği
değil, ne yapacağım. Bu kendi kaderimi anlama, Tanrı'nın benim gerçekte ne
yapmamı istediğini bilme sorunudur. Mesele şu ki, benim için olan hakikati
bulmak; uğrunda yaşamayı ve ölmeyi arzulayacağım fikri bulmaktır."
Søren Kierkegaard
Günümüzde modern insanın abartılı bir bilgi çokluğuna sahip olmasına rağmen
hala kendine "ben kimim?" özel sorusunu yöneltmiyor ol
Filozof Seneca'nın Stoik yazıları yaşama sanatına, akıl ve
ahlakın önemine dair önemli içgörüler taşıyor; tüm
zamanları aşan bilgelikleri ve belagatleriyle de insanlara
derinlikli bir kılavuz sunmayı sürdürüyor.
Tarih boyunca bazı kitaplar dünyayı değiştirdi. Bununla
kalmayıp; bizleri ve birbirimizi görme biçimimizi etkiledi. O
kitaplar ki tartışmalara, muhalif fikirlere, savaş ve
devrimlere esin kaynağı oldular. Aydınlattılar, harekete
geçirdiler,
kışkırttılar,
teselli
ettiler.
Yaşamımızı
zenginleştirdiler
Paul Lafargue (1842-1911): Fransız Marksist, iktisatçı, gazeteci, yazar. Tıp öğrenimi gördü, Londra'da Marx ve Engels ile tanıştı, Birinci Enternasyonal'e katıldı. 1868'de Karl Marx'ın kızı Laura ile evlendi. Paris Komünü'nde faal bir rol aldı. Jules Guesde ile birlikte temellerini attığı Fransız İşçi Partisi'nin en etkili liderlerinden biri oldu. Keskin, yer yer ironik bir dille kaleme aldığı Tembellik Hakkı, ilk kez 1880 yılında haftalık Égalité dergisinde tefrika edildi, 1883 yılındaysa cezaevindeyken ek
İnsanlık var olageldiği günden bu yana ahlaki olanın ne olup olmadığını aramıştır.
Bunun için de insanların davranışlarına doğal olarak insanlarca yahut ta dinlerde
olduğu gibi vahiy aracılığı ile bir sınırlama getirilmiştir. Ahlaki değerler, bu
sınırlamaların, başka bir ifadeyle, başkalarına saygılı olmak koşuluyla,
özgürlüğümüzün en temel ilkesidir diyebiliriz. Bu doğrultuda bakacak olursak en basit
toplum yaşayışından en karmaşık toplum yaşayışına kadar her toplumda ahlaki
değerlerin var olduğu gerçeği,
"Ormanda dolaşırken bir gün kral midas, ağaçlar arasında silenos'u görür ;onun üstün bilgeliğinden faydalanmak için peşine düşer ;sonunda yakalayınca, ona, insan için en üstün iyi olan nedir, diye sorar .silenos susar .kral ısrar edince, bir kahkaha atar, der ki :"var olmamak, varsa hemen ölmek ,yok olmak; budur insan için en iyi olan ."
Ey yüksek insanlar, alt edin küçük erdemleri, küçük kurnazlıkları ,kılı kırk yaran özenmeyi ,karınca gösterişini, acınası rahat düşkünlüğünü ,en büyük çoğunluğun mutluluğu
Bilimsel natüralizmden Deleüzcü Yeni Materyalizme kadar her türlü felsefi
materyalizm modern dünyanın politik ve teorik zorluklarını karşılayamamış,
filozof Slavoj Žižek çığır açan iki önemli yapıtıyla bu yükü omuzlarına almıştır:
HİÇTEN AZ : Hegel ve Diyalektik Materyalizmin Gölgesi ve MUTLAK GERİ TEPME:
Yeni bir Diyalektik Materyalizm Temeline Doğru. Kendisini felsefeyi
güncelleştirmeye, yeni bir temel atmaya adamış bir materyalist olarak Žižek
diyalektik materyalizmin revizyonunu önerirken Hegel'in düşün
18 yüzyılın önemli düşünürlerinden David Hume, İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma adlı eserinde
felsefe anlayışını ve bu anlayışının temel ilkelerini ortaya koyar.
Nedensellik ilkesine getirdiği eleştirilerle felsefe tarihine büyük bir katkıda bulunan Hume, insan bilimini ve
doğasını incelemek amacıyla zihnin içeriğine ve anlama yetisine yönelir. Ona göre zihnin algıları iki forma
bürünür; idealar ve izlenimler. Bütün idealarımızın izlenimlerimizden geldiğini öne sürerek nedensellik
ideasına karşı
Kavramların tarihinden ve özellikle ahlâkî kavramlardan bahsediyorsak, meselelerin geçmişte başladığını ama geçmemiş olduğunu ve hatta geçmeyecek olduğunu anlamak zorundayız. Geçmişi başlatan, bir bakıma meselelerin kendisidir. Bunun en önemli nedeni, kendimizi ahlâkî sorunlarımızla görmeye başlayabilmemiz; kavramlar çerçevesinde de yargılayabilmemiz ve geliştirebilmemizdir. Çünkü sorunlar ne olduğumuzu gösterirken, kavramlar ne olmamız gerektiğini gösterirler. İşte düşünce tarihindeki değişim ve dönüşümler
Eşine az rastlanır üstün zekasıyla tanınmış, yenilmez İngiltere Kralı Sekizinci Henry ile değerli Kastilya prensi birkaç yıl önce ciddi şekilde bozuşmuşlardı. Bu işi görüşmek ve düzeltmek üzere o tarihte sözcü olarak Felemenk e gitmiştim. Yanımda iş ve yol arkadaşı olarak eşsiz insan Cuthbert Tunstall vardı. Kral o sırada kendisine, herkesin alkışları arasında, Canterbury başpiskoposluğunu vermişti...
Kierkegaard, bu kısa lakin anlam ve mesaj yüklü eserinde, İncil'deki Dağ Vaazını temel alarak, insanın varoluşsal gerçeklerini ve koşullarını ince ve yer yer ironik bir dille mercek altına yatırıyor, ve diğer eserlerinde olduğu gibi bunda da dini inanışı eleştirel düşünceye açıyor.
İnsanoğlu, Kierkegaard'un "karşılaştırma huzursuzluğu" dediği şeyden muzdarip; hep olduğundan daha fazlasını istiyor, komşunun bahçesindeki çimen ona hep daha yeşil görünüyor. Kuş gibi hür olma arzusu samimi bir arzu olabilir, l
Yazarlar : Adam Smith,
Adam Ferguson,
Francis Hutcheson,
Colin Maclaurin,
Hugh Blair,
Thomas Reid
Çevirenler :
Gökhan Murteza,
Çağlar Koç,
Coşkun Şenkaya,
Özgür Yalçın,
Eylem Yolsal
Murteza
18.yy'da merkezi Fransa olmakla birlikte tüm Avrupa'ya yayılmış Aydınlanma
hareketinin en önemli ayaklarından biri de İskoçya'dır. Üstelik İskoç
Aydınlanması'nın bu hareket içindeki yeri, sadece tamamlayıcı nitelikte değil, ayrıksı
ve özgündür. David Hume'dan Adam Smith'e, Thomas Reid'den Adam Ferguson'a
kadar felsefe
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 960-980 /
Aktif Sayfa : 49
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.