Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 200-220 / Aktif Sayfa : 11
Bu kitap, felsefe tarihinin büyük düşünürü Sokrates'in hayatına ve felsefesine kısa bir giriş yapma niyetindedir. Sokrates gibi büyük bir şahsiyetin düşünsel gelişimini izlemek güç bir iş ve Taylor, bu güç işe girişiyor. Yazar, Sokrates'in üç tarihî kaynağından, Platon, Aristofanes ve Ksenofon'dan beslenen entelektüel bir biyografi ortaya koyuyor. Sokrates'in Atina'sında dönemin atmosferini, Anaksagoras'la ve Archelaus'la bağını, yaşamının dönüm noktalarında Orfizm ve Delfi Kehanetinin yerini sergiliyo
Mâturîdîliğin Kur’ân ve Sünnet’i akla tâbi kılan “akılcı” bir mezhep olduğu, Mâturîdîlerin de “Mürciî” ve “Ehl-i Rey” düşüncesini temsil ettiği çeşitli çevreler tarafından farklı amaçlarla gündeme getirilen bir iddiadır. Elinizdeki eserde bu iddia, nübüvvetin en önemli konusu olan “mûcize, kerâmet, nüzûl-i Îsâ” bağlamında Ebû Hanîfe, Mâturîdî, Rüstüfağnî, Nesefî, Sâlimî ve Saffâr’ın da aralarında olduğu önde gelen Hanefî âlimlerin eserleri esas alınarak tarihsel bir sıralama ve nesnel bir metotla araştırılm
İnsan tınısını yitirdi. Modern dönemin insana bütün yapıp ettiklerini bu tek cümle ile özetlemek mümkün. Tını, dikey boyutta Âdem’e bahşedilen ve onu tüm mahlukat karşısında eşsiz kılan bir nevi şahsına münhasırlıktır. Bu özgün anlam ile varlık sahnesine adım atan insanın yeryüzünde üstlendiği halifelik de bir yandan mezkûr tınıyı ikame etmeye matuf bir şekilde dikey rabıtayı her daim diri tutmayı, öte yandan da yatay boyutta yaşama sanatı dâhilindeki ilişkilerini tını temelli inşa ederek mahlukatla olan mü
Benim Gözümden Dünya'da, Albert Einstein'ın hayata, yaşadığı dünyaya ve bilimsel çalışmalarına dair görüşlerini bulacaksınız. Büyüleyici, esprili ve zekice gözlemler, büyük bir kalbi ve az rastlanır bir aklı açığa vuran samimi itiraflar...Benim Gözümden Dünya, bu özel kişiliği, kendi yazdığı ya da başkası tarafından kaleme alınan hiçbir kitapla kıyaslanmayacak bir açıklıkta gözler önüne seriyor. Einstein insanlığa, yardımlaşmanın hakim olduğu barış dolu bir dünyaya ve bilimin yüce amaçlarına inanıyordu. "İ
Tükendi
“Bu kitap … modern hukuk felsefesi ve önde gelen davaların zarif bir sentezi olduğu kadar Ronald Dworkin, C. Edwin Maker gibi önde gelen hukuk teorisyenlerinin pozisyonlarını eleştirmektedir...” S. B. Lichtman, Choice “Bu kısa, anlamlı kitapta Waldron, okuyucudan –en azından– nefret söyleminin, hedef aldığı kişilerin gözünden nasıl hissedildiği üzerine düşünmelerini ister... Öyle ki bu şekilde, herkes ‘evinden çıktığında ayrımcılığa veya hakarete uğramayacağını veya terörize edilmeyeceğini bilebilsin.’” Kat
Felsefe tarihinin önemli akımları, genellikle bilimsel düşüncenin önemli gelişmeleriyle birlikte yol almıştır. Platonculuk matematiğin ortaya çıkışına, Dekartçılık Galileo’nun astronomideki keşfine, Kantçılık Newton mekaniğinin sistemleştirilmesine bağlıdır. Viyana Çevresi de, 20 yüzyılın başındaki fiziğin krizi, mantığı yenileme ve matematiğin temellerini sorgulama çabalarının ortasında doğdu. Viyana Çevresi, Alman olan her şeye, Kant’ın a priori bilgi anlayışına, Alman dünyasında Kant sonrası ortaya çıkan
Analitik Felsefeye Giriş, "Kadın niçin öldü?" sorusu ile başlayıp "Hayvanlarla ilişkilerimiz nasıl olmalı?" sorusuyla bitiyor. Bu iki soru, kitabın çok dinamik bir içeriğe sahip olduğunu ve her gün karşı karşıya olduğumuz sorunlara yöneldiğini gösteriyor. Felsefe, merak uyandırmasına rağmen zor bir alan olarak görülüyor. Kitaplar, bazen bu zorluğu gidermek için felsefenin yöntem ve sorunlarının dışına çıkıyor. Bu durumda tarih anlatıları, filozof hayatları veya kavram bilgileri ile dolu sıkıcı kitaplar ort
Tükendi
Bugün bir külliyat haline gelmiş olan Oruç Aruoba kitaplarına 1990´da de ki işte ile başlamıştık. de ki işte, geniş bir okur kesimine felsefi, şiirsel metnin keyfini tattırdı. Felsefe okumayı onlarla, yüzlerle sayılabilecek okur çevresinden çıkararak binlerce insana, en başta da genç kuşaklara yaydı. 1986-88 yılları arasında yazılmış olan de ki işte, daha önce yayımlanmış tümceler ve daha sonra yayımlanan yürüme adlı ciltlerle birlikte Yürüme Üçlüsü´nü oluşturmaktadır. de ki iştenin bugün de Oruç Ar
Tükendi
Doğar, yaşar ve ölürüz. Çoğu zaman yaşama derdinden doğmayı es geçeriz. Oysa doğum, derin bir aşkınlık içerir. Yanlış doğan insan yaşam iradesini geliştirmeden ölür. Dışarıdan dayatılan kurallar, insanı doğal kimliğinden ve dünyadaki ikametinden uzaklaştırır. İnsan doğadan uzaklaştıkça üretilmiş bir nesneye dönüşür. Oysa plasentanın yerini alan sosyokültürel temellerden ve aileden ‘kendimiz’ olarak çıkabilmenin yolu, ‘nefesimize başvurmak’tır. Bu kitapta filozof ve psikanalist Luce Irigaray, dünyayı, kadın
“Klasiklerin ‘zamansız’ oldukları söylenir, işte tam da bu yüzden ‘çok zamanlı’dırlar. Bu kitabın yapmaya çalıştığı gibi, siyasal düşünce felsefesinin doğrudan bu çok zamanlı yapıtlara dayanılarak anlatılması gerçekten çok önemli.” Bu kitap politika felsefesinin serüvenine ‘klasikler’ üzerinden giriş yapmaktadır. Klasik yapıtlar bize temel soruları sormayı öğretir. Düşünce tarihindeki bütün kırılmaların bu ‘yeni soruları sorabilme’ yeteneğiyle ortaya çıktığını hatırladığımızda, klasikleri okumanın önemi bir
Mantık ilmi, “kurallarına uyulduğunda zihni, düşünme ameliyesinde hatadan koruyan alet-i kanuniye” olarak tarif edilmiştir. Tarifteki “kurallarına uyulduğunda” kaydına dikkat edilmelidir. Bu kayıttaki incelik; nahiv öğrenen herkesin dilde hatadan korunmuş olmadığı gibi mantık öğrenen kimsenin de düşünmede hatadan korunmuş olamayacağıdır. Aksine, zihnini ve dilini hatadan korumak için ihtiyaç duyulduğunda kurallara uymak ve onları daima göz önünde bulundurmak gerekir. Tarifteki “alet” kaydına da dikkat
Felsefe, 'irfan sevgisi', dünyaya dair bitmek tükenmek bilmeyen merak ve ilgimizin bir ürünü, merakın yavrusudur. Felsefe aracılığıyla en temel soruların cevaplarını ararız: Bildiğimiz şeyleri nasıl bilebiliyoruz ki? Tanrı var mı? Nedir şu güzellik denilen şey? Bu hayatı yaşamak mı gerek? Ben neyin nesiyim? Dümenin başındaki Peter Cave felsefenin tüm ana konularını büyük bir şevk ve berraklıkla bizi eğlenceli bir serüvene çıkarıyor. Cave siyasi felsefeden girip mantıktan çıkarken, yolculuğu Stoacı
19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant'ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan "Eristik Diyalektik" yöntemini tariflendiriyor. Bir tezin objektif olarak "doğruluğu ve haklılığından" ziyade dinleyicilerin gözünde "geçerliliğine" odaklanan, savunu, tartışma ve argüman kullanımında karşı tarafı alt etmenin yollarını felsefi "hileler" ile açıklayan Schopenhauer,
Aşk, insanlık tarihi boyunca bizi hep büyüledi. Peki, felsefi bakış açısıyla aşk ne anlama geliyor? Nora Kreft bu soruya cevap vermek için ilginç bir yola başvuruyor: Hayali bir akşam yemeğinde sekiz ünlü filozofu bir araya getirerek aşk, dostluk ve arzu hakkında tartışmalarını sağlıyor. Sokrates, Søren Kierkegaard ve Iris Murdoch gibi düşünürler bu kitabın içinde kafa kafaya veriyor; aşk ve bilgelik hakkında fikir alışverişinde bulunuyor, flört uygulamalarının gerekliliğini tartışıyor ve aşkın kişisel özer
Cemal Yıldırım'ın elinizdeki eseri, mantığa giriş yapmak ve okumalarını ilerletmek isteyenler için başucu kitabıdır. Yazar, mantığın neliği ve yöntemi, temel kavramları, geleneksel ve modern mantık konularını birçok örnekle ve özce ele almaktadır. Başta felsefe ve matematik olmak üzere, olgusal bilimlerin temelinde yer alan kavram ve ilkelerin vazgeçilmez çözümleme aracı olarak mantık, doğru düşünme kaygısında olan tüm okurlar içindir. Eserin ‘Mantık Okumaları' kısmında ise Yıldırım'ın diyalektik mantık ve
İçinde yaşadığımız dünya ‘olası dünyaların en iyisi' midir? İman hakikatleri, aklın hakikatleri ve pozitif hakikatler ile çelişir mi? İyinin ve kötünün sorumlusu Tanrı mıdır? Tanrı neden günaha izin vermiştir? İnsanı sınırlayan adalet ve evrensel hak kavramları Tanrı için de söz konusu mudur? Tanrı'nın varlığı, insan özgürlüğü ve özgür irade ile çelişir mi? Felsefe tarihinde çığır açan Teodise eseri içerisinde Leibniz'i başta M. Bayle ve çağdaşlarına karşı bir argümanlar savaşı içerisinde, bu sorulara ve
Bu eser, Alman filozof Immanuel Kant'ın, insanlığın en eski arayışlarından biri olan "Barışı nasıl tesis etmeli?" sorusuna cevap arayışının ürünüdür. Şüphesiz bu soruyu ilk soran Kant değildi. Augustinus, Aquinalı Thomas, Erasmus, Leibniz, William Penn ve Saint-Pierre de bu soruyu sormuşlar ve cevabı tanrısal argümanlarda bulmuşlardı. Ancak Kant hem soruyu hem de cevabı değiştirdi. O, ‘barış'ın değil, ‘ebedî barış'ın peşindeydi. Cevabı ise tanrısal ve dinî değil, ‘hukuki' temelde verecekti. Kant'ın bu
“Tüm faaliyetlerin görünmez merkezi olarak ve üzerine çekilen tüm perdelere rağmen her yerden görünen cinsel ilişkinin insanlık âleminde oynadığı önemli rol her şeyin karşılığıdır. Savaşın nedeni, barışın amacı, ciddiyetin temeli, şakanın hedefi, tükenmez espri kaynağı, tüm imaların anahtarı, tüm gizli göz kırpmaların, tüm dile gelmemiş taleplerin anlamı, gençlerin, çoğu zaman yaşlıların da gündelik düşüncesi ve özlemi, ahlaksızlığın saatlik düşüncesi ve iffetli olanın iradesine karşı sürekli yinelenen rüya
"Modern dünya, Tanrı'yı kaybetmiştir ve şu anda onu yeniden aramaktadır. O'nu kaybetmesinin sebebi, Hristiyan tarihinin gerilerine doğru uzanmaktadır. Tanrı ile ilgili öğretide, kilise tedrici bir şekilde Tanrı'ya üçlü bir şahsiyet ilave ederek semitik Tanrı kavramına geri döndü. Bu anlayış, ispatlanamaz ve dehşete düşüren bir derecede açık bir kavram hâline geldi. Sorgusuz dinsel gelenek tarafından desteklenen bu anlayış, toplumun tutucu dürtüsü tarafından ve bu gayeyle tesis edilen tarih ve metafizik tara
Karl Marx ve Friedrich Engels'in Feuerbach Üzerine Tezler, Alman Köylü Savaşı, Kapital, Anti-Dührıng ve mektuplarından seçmeleri içeren Din Üzerine eserini Murat Belge çevirisi ile sunuyoruz. "Dini insan yapar, din insanı yapmaz. Başka bir söyleyişle din, henüz kendini bulamayan ya da kendini yeniden kaybetmiş olan insanın kendinin bilincinde olması ve kendini duymasıdır... Dini sıkıntı, hem gerçek sıkıntının dile getirilişi, hem de gerçek sıkıntıya karşı bir başkaldırmadır. Ezilen yaratığın iç geçirm
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 200-220 / Aktif Sayfa : 11