Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 370 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16
Eski dünyanın her kıtasında devletler kurarak izler bırakan Türklerin tarihiyle bugün bütün devletler yakından ilgilenmektedir. Günümüzde Türklük Müslümanlıkla özdeşleşmiştir. İslam öncesi Türk tarihini, Müslümanlığın kabul edildiği tarihe kadar inceleyen dört ciltlik eser. "Az veya yanlış bilinen tarihimizin dönemlerini veya kurumlarını ele almış yazar. Hunlar, Tabgaçlar, Siyenpiler ve diğer boyluklar dönemimizle ancak o sahalarda uzman olanlar ilgilenirler; fakat köklerimiz oralarda yatmaktadır. Onları i
Endülüs'ün müslümanlardan temizlenmesi "Rekonquista" (geri alma, yeniden fetih) olarak adlandırılıyor... Türklerin/müslümanların Balkanlar'dan ve Anadolu'dan çıkarılması ise aynı çerçevede "Şark meselesi" olarak tanımlanıyor. Fransız tarihçi Albert Sorel, "Ne zaman ki Türkler Avrupa'ya ayak bastı, Şark meselesi başladı..." diyerek 19. yüzyılın sonunda Avrupa zihnini açıkça ortaya koyuyor: Avrupa için "Garp meselesi" olan Endülüs, "Şark meselesi" var oldukça, Türkiye'nin gündeminden çıkmaz! Bu müzmin "mesele
1-Uygarlık Kavşağında Osmanlı İmparatorluğu 2-Osmanlı İmparatorluğu'nda Dağılma Süreci 3-Osmanlı İmparatorluğu'nun Yıkılması 4-Ulusal Bağımsızlık Savaşı 5-Türk Devrimi'nde İç Siyasal Gelişmeler (1923-1950) 6-Türk Devrimi'nde Dış Siyasal Gelişmeler (1923-1950) 7-Atatürkçülük ve Devrimin Kurumsallaşması 8-Sonuç ve Ekler
Anadolu Türk tarihinin dönüm noktalarından birisi de Beylikler Devri'dir. Anadolu'da kurulan bu beyliklerden, Türk tarihinde kayda değer kültürel miraslar günümüze intikal etmiş bulunmaktadır. Bu mirası gelecek kuşaklara aktarmak için bölgede var olan eserlerin öncelikle tanınmaları ve tanıtılmaları gerekir. İşte bu amaçla Batı Anadolu'da kurulan Türk beylikleri ile ilgili yapılan araştırma ve incelemeleri değerlendirerek yeni tespitleri ortaya koymak üzere bir dizi sempozyum düzenlenmesi düşünülmüştür. Bu
Tükendi
"Herkes İçin Türk Tarihi" adını verdiğimiz bu eser, Türk Dünyasında ortak bir bilinç oluşturma hedefine yönelik olarak, dört bin yıllık bu ortak tarihi ve kütürü incelemektedir. Eser üslup olarak meslekten tarihçi olmayan aydınlara ve kamuoyuna, yani yediden yetmişe herkese hitap edecek şekilde kaleme alınmıştır. Türklüğün "Dünya Devleti" rolünü oynadığı Osmanlı İmparatorluğu dönemi, bu özelliğinden dolayı diğer konularına göre biraz geniş tutulmuş bulunmaktadır.
Tükendi
Koçgiri aşiretlerini incelerken ırkçılık bağlamından çok inançsal bağlamda bir bütünlük içinde oldukları görülüyor. Onbirinci yüzyılda Müslüman oldukları Kızılbaşlık (Alevilik) inancını taşıdıkları, Anadolu'ya geldiklerinde ancak onaltıncı yüzyıldan sonra Alevi adını aldıkları görülüyor. Horasan'dan gelen oniki Türkmen aşiretinin de Türk oldukları ancak Anadolu da gördükleri baskı ve zulümden sonra Türkçelerini terk ederek Kürtleştikleri anlatılmaktadır. Hatta inançlarından vazgeçemediklerinden ötürü diller
Tükendi
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" temennisini hepimiz biliriz. Şairimiz sonuna kadar haklıdır bu dileğinde. Fakat biz istesek de istemesek de tarih devam ettikçe bu tür sorunlarla karşılaşmamız ihtimali vardır. Ve böylesi durumlarla karşılaştığımızda ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı bilmek için başvuracağımız kaynaklar bellidir. Allah'ın kitabı, Allah resulünün hadisleri ilk başvuru kaynaklarımızdır. Sonra ise kendi tarihimizin sayfalarına bakar
Bu eser, Türk ve Müslüman dostu Butler Johnstone tarafından kaleme alınmış ve 1876 yılında Oxford ve Londra'da basılmıştır. (The Turks: Their Characters, Manners and Institutions). Johnstone, Osmanlı devletinin çöktüğü, eski değerlerin sarsılmaya başladığı bir dönemde bile dünyaya fazilet dersi verecek dersi verecek kadar sağlam bir topluma sahip olduğumuzu dile getirmektedir. Yazar bu kitabında Türklerin ırk üstünlüğünden, necip kavminden söz etmiyor, o bedenden çok ruhla; şekilden çok muhteva ile ilgile
Tükendi
Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi efendi, üç arkadaşı Musa Bey, Ali Bey ve Emin Bey'le can sıkıntısından atlarına atlayıp Acıpayam'a doğru at koşturmuşlardı. Arada bir de durup son günlerin olaylarını konuşmuşlardı aralarında. O gün, tekmil Anadolu'da olduğu gibi büyük bir yas vardı Denizli'de. Herkesin içi kan ağlıyordu. Müftü son konakladıkları yerde sakalını sıvazlıyor, iri taneli tespihini çekiyor, ara sıra da belinden hiç eksik etmediği toplu tabancayı yokluyordu. Yunan askerinin 15 mayısta İzmir'e ayak bas
Tükendi
İskitlerin tarihte oynadıkları rol, çeşitli kaynaklar geçen adı, yayıldığı kültür coğrafyası, kimliği, siyasî tarihi ve kültürünün ortaya çıkarılması bu çalışmanın özünü oluşturmaktadır. İskitler, "Atlı Kavimler Medeniyeti"nin önemli bir halkasını oluşturmakla beraber, "Bozkır Kavimleri" arasında gerek siyasi tarihleri, gerekse kültürleri bakımından önemli bir yer tutmaktadır. Çin Seddi'nden Tuna nehrine kadar çok geniş bir sahaya yayılmış olan İskitlerin, aynı zamanda Kafkaslardan Anadolu'ya ve hatta Mısır
Tükendi
Batı ucu Tarsus; Kuzey sınırı Malatya ve Mardine dayalı bulunan Memlûk Devleti 1250-1517 tarihleri arasında varlık göstermiştir. Özellikle kuzey sınırında bulunan pek çok şehir Mercidabık ve Reydaniye savaşlarından sonra Osmanoğullarının eline geçmişti. Bu devirde Osmanlı hakimiyetine geçen önemli bir Anadolu şehri de Anteptir. Beş bölümden oluşan esere bir Memlûk şehri olarak Tarsusla başlanmakta, müstakil bölümlerinde ise Malatya, Ayıntâb ve Mardin şehirlerinin tarihi ortaya konulmaktadır.
Tükendi
Canım hamdır pişmemişem, Al hallacı çal kurtulam, Gün batanda men yok olum, Her seher başdan gurulum, Apardım illerin yükün, Boynum bükük Göktanrıma, Yoktur borca tahammülüm, Can borcum var al kurtulum.
Tükendi
Beydili, Oğuzların Bozok koluna tabi Yıldız Hanın oğullarından birinin adıdır. Başka bir ifadeyle Oğuz Hanın torunlarından ve Oğuzların 24 boyundan biridir. Oğuzların Anadoluya göçüyle birlikte Beydili boyunun da Anadoluya ve diğer Ortadoğu ülkelerine yayıldığı bilinmektedir. İlk Başta, diğer Türkmen toplulukları gibi yarı göçebe bir hayat tarzı süren Beydili oymakları, Osmanlı döneminde 7. Yüzyıl sonlarından itibaren Suriyede Rakka yöresine mecburi iskâna tabi tutuldular. Neticede, başarısızlıkla sonuçla
Tükendi
Binlerce hadisenin ve çözümlenememiş büyük ilahi sırların harmanında kavrulan ve pişen Türk kavimleri; Malazgirt Zaferiyle birlikte eşiğinden içeri girdikleri Anadolu topraklarında yeni bir dünya ve yaşama düzeni kuruyorlardı... Bu toprakların vatan haline getirilmesinde ecdadımızın ne derecede büyük gayretler gösterdiğini, ne derecede büyük sıkıntılar ve çileler çektiğini, nice canlar verdiğini yeni nesillerin çok iyi öğrenmesi, bilmesi ve buna göre kandisini modern çağa hazırlayarak vatanını yeniden vata
Günümüzde Rusya Federasyonunda Çuvaşistan Özerk Cumhuriyetinde varlığını sürdüren Çuvaşlar, ilk Türk- İslam devletleri arasında sayılan İdil Bulgarlarının torunlarıdır. Yaşadıkları topraklar 16. yüzyılda Rus işgaline uğradıktan sonra yoğun bir şekilde Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma faaliyetlerine maruz kalmışlardır. Misyoner faaliyetleri, Hıristiyanlığa ait dini literatürün Çuvaşçaya çevrilmesi, özelllikle Çuvaşlardan Hıristiyan din adamlarının ve öğretmenlerin yetiştirilmesi bu yöndeki önemli girişimler
Tükendi
Türkçenin en eski metinleri üzerine Türkçede ortaya konan ilk çalışma... 1892 yılında "Finlandiya Asar-ı Atika Cemiyeti" "miftahı na-ma'lum " bir hurufatla yazılmış metinlerin bulunduğu bir atlas neşreder. "Kopenhag darülfünunda filoloji muallimi olan mösyö (Tomsen) 1893 senesinde şu müşkil muammayı hal" ve "keyfiyeti enzar-ı cihana vaz'e" der. Bu metinler, ilk neşrinden sadece 10 yıl sonra Türkçenin de anzarına vaz' edilmek üzere hazırlanmış ancak yazarı hayatını kaybedince matbaa ile tanışması mümkün olam
Tükendi
Yunanlıların Etniki Eterya kışkırtmalarıyla Türkleri İstanbul'dan kovma rüyasıyla başlayan bir savaş... Ruslar karşısındaki mağlubiyeti hafızasına kazınmış ve girilecek savaşı kaybetmekten çekinen ve kararsız kalan bir padişah, sınırların pervasızca ihlal edilmesine tahammül edemeyen bir kumanda heyeti... Tarihimiz pek çok zaferlerle doludur... Bu savaşı ayrıcalıklı kılan ise, diplomatlar diplomatı Abdülhamid Han ile gözü pek askeri komuta heyetinin en güzel uyumluluğudur. .1897 yılında başlayan ve Osmanlı
Tükendi
İçindekiler; Önsöz Giriş Zorunlu Göçlerde Yeni Bir Soluk: Bir Sürgün Sosyolojisi Mümkün Müdür? Karadeniz Kıyılarından (Batumdan) Orta Asya Kırsallarına Sürgün Karadeniz Türklerine Çıkan Bir Yol Haritası Orta Asya'da Karadenizli Türklerle Yaşamak Niçin Sürgün Karadeniz Türkleri? Araştırmanın Taşıdığı Riskler Birinci Bölüm: Araştırmanın Metot ve Teknikleri 1.1. Sürgün Karadeniz Türklerine Ulaşmanın Dayanılmaz Hafifliği 1.2. Yolculuk Öncesi Ön Kabuller 1.3. Kuşaklar Arası Kültürel Farklılıklar Bağlamında Ya
Tükendi
İçindekiler; Önsöz Hatırlatma Giriş: Kayânîler Hakkında Tarihî Kaynakların Tanıtımı I- Kaynakların Tanıtımı II- Kayânîlerin Tarihini Yazmanın Zorlukları Birinci Bölüm: Kayânîlerin Kökeniyle İlgili Kuramlar I- Kayânî Sözcüğü Üzerine II- Kayânîlerin Kökeniyle İlgili Kuramlar İkinci Bölüm: Kayânîlerin Türklüğü I- Kayânîlerin Türklüğü Hakkında Kanıtlar II- Kayânîlerin Türklüğü Üçüncü Bölüm: Kayânîlerin Tarihi ve Coğrafyası I- Kayânîlerin Tarihi A-Zerdüşt ve Zerdüştlük (Magizm, Magianizm, Mesûsilik) B- Kayâ
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 370 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16