Örgütsel sosyalleşme hem bireyin doyumu, hem de örgütün etkililiği için vazgeçilmez bir kavramdır. Çünkü, insanın örgüte uyumu, üretkenliği, başarısı, kariyerinde başarılı olması, işten doyumu, başarılı bir örgütsel sosyalleşme yaşantısına bağlıdır. Bireyin, örgütünde başarılı bir sosyalleşme yaşantısı geçirmemesi halinde ise, işte başarısızlığı, uyumsuzluğu, hatta işten ayrılması söz konusu olabilmektedir. Örgütsel sosyalleşme ile toplam kalite yönetimi arasında olumlu bir ilişki vardır. Kaliteyi üreten

Emperyalizimin İslam dünyası üzerindeki en büyük oyunu,Müslümanların hiçbir şeye gücü yetmeyen bir acizler topluluğundan ibaret olduğu kanaatini yerleştirmesidir.Rabbimizin"Gevşemeyin,üzülmeyin,inanıyorsanız üstün olan sizsiniz."buyruğu,üzerimizdeki ataleti atmak için tek başına yeterli değil midir?

Ekonomik çöküntü, konjonktür gerilemesi, savaşlar, yıkım, nefret, kardeş kavgası, şiddet, uyuşturucu tüketimi, suç, kadınların ve çocukların hor görülmesi, kabalık ve zulüm neden tüm dünyada artıyor?; Arno Gruen´ın sorusu. İnsanlık, insanlığa ne olduğu, insanı insan yapanın ne olduğu; Çocukların başka çocukları öldürdüğü, insanların birbirine acımasızca davrandığı bir dünyada yaşıyoruz ve Gruen kitabında bunlara bir çıkış yolu arıyor. İlkel toplumları, ruh hastası olarak adlandırılanları ve ölüm kamplarında

Bireyselleşme süreci kendimiz olabilmek için kendimizle çok açık olarak yüzleşmek cesaretini göstermeyi gerekli kılmaktadır. Kişiliğimizin beğenmediğimiz karanlık yönlerinden kaçmak, onları dışa yansıtmak ya da onları değişik meşruluk maskelerinin arkasına saklamak hiçbir şekilde bireyselleşme sürecinin gelişimine katkı sağlamamaktadır. Bilakis böyle bir tavır bizi kendimize yabancılaştırmakta ve kişiliğimizin tek boyutlu ve çocuksu düzeyde kalmasına neden olmaktadır.

Örgütsel zekanın oluşturulmasında, örgütteki insanların ortaklaşa düşünüş ve davranış biçimlerinin önemli öğelerinden biri olduğu söylenebilir. Bu anlamda örgütsel aptallık, örgütün başarısızlığına hatta varlığı yitirmesine neden olan ortaklaşa düşünüş, davranış biçimlerinin sonucu olarak değerlendirilebilir ve örgütün yapısına, işleyişine, havasına ilişkin örüntüleriyle açıklanabilir. Şimdi durup düşünün! Çalıştığınız örgütte varolan düşünüş ve davranış biçimi hangisi? Siz hangi düşünüş ve davranış biçim

Bir örgütün yalıtılmış ve yalnız bir biçimde işlev görmesi, bir başına hareket ederek başarılı ve etkili olması bir hayli güç, neredeyse olanaksızdır. Bu kitabın yazılmasında da etkili olan bu tespit, kamu siyasalarının oluşumu ve uygulanması süreçlerine katılan kurumsal ya da kümesel aktörler kadar, bireyler bakımından da geçerlidir. O halde karşılaştıkları kısıtları aşmak, üretken kapasitelerini geliştirmek ve temel uğraşlarında açılımlar gerçekleştirmek isteyenler; karşılıklı yarar ve hakkaniyet ölçüleri

İşletme, Pazarlama, Eğitim, Psikoloji, Ekonomi gibi birden fazla disiplinin bilgi birikimi ve araştırma bulgularını yansıtan ve bütüncül bir yaklaşımla ele alınan kitapta özel sektör ve devlet sektörünün deneyimleri birleştirilmeye çalışılmıştır. Bu çaba kitabın içeriğine titiz bir ele alış olarak yansımıştır. Bu çerçevede kitapta, önce ele alınan kavramın ne olduğu, kişisel gelişim olgusu içinde ne anlama geldiği, dayandığı temel teori ve kuramlar, kavramın eğitiminde neler olması gerektiği, örnek uygulama

Örgütlü suçlar, geniş anlamda yolsuzluk kavramının içindedirler... Örgütlü suçlar, meslekileşmiş, akılcılaşmış, uluslararası nitelikleriyle belirginleşmişlerdir... Ekonomik küreselleşme, sermaye ve kişi akışı, iletişimdeki gelişme, ülkeler arası ilişkiler ve bağımsızlıklar, sınırların açılması, egemenliğin gevşemesi bu suçların işlenmesini kolaylaştırmaktadır... Bu yapıt, gerek çıkar amaçlı ve gerek Türk Ceza Yasasında yer alan örgütlü suçlarla ilgili yazılı hukuku ve uygulamayı ele almaktadır. Bu başarılı

Örgütsel bağlılıkla ilgili görüşlerin kapsamlı bir şekilde tartışıldığı bu kitabın, ülkemiz eğitim sisteminin bu alandaki sorunlarına ışık tutacağı ve eğitim yönetimi araştırmalarına katkı sağlayacağı umulmaktadır.

Sevgi ve özgürlük bir arada nasıl var olacaklar? Birbirlerine nasıl bağlanacaklar? Acaba sevgi ve özgürlüğün birbirleriyle hiçbir ilişkisi yok mu? Özgürlükle sevginin ilişkisi ancak yaşanılarak anlaşılacak bir şeydir. Sevgi iki bireyin özgürce karşılaşmalarından doğar. Ama özgürlüklerin karşılıklı olarak yağmalandığı bir evlilikle sonuçlanabilir. Sevgi her zaman hissettiğimiz, özgürlük ise her zaman istediğimiz bir şeydir. Özgürlük gelenekleri, toplumdaki sözleşmelerimizi yener, sevgi ise, sonuçları belli

Muzaffer Şerif´in (Başoğlu) adı Türkiye´de daha çok, 1948´deki "Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Olayları" vesilesiyle geçer. "Komünistlik" karalamasıyla cadı avına maruz bırakılan ve üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenlerden biridir. Şerif, bu olayın ardından Türkiye´den ayrılmıştır. Onun uluslararası sosyal psikoloji literatüründe saygın bir yer kaplayan ve artık Muzafer Sherif olarak anılan çehresi ise, Türkiye´de o kadar fazla bilinmiyor. Doğumunun yüzüncü yılında hazırlanan bu derleme, bu büyük bil

‘Psikiyatri, çağdaş dünyanın işleyişinde ne eksikse onu tamamlıyor, bu sayede doğasında taşıdığı kaçınılmaz çelişkilerden insanı ve insanlık sistemini kurtarıyor’’. Bir tıp dalı olan psikiyatriye böyle bir işlev biçen yazar, ‘‘Bilimlerin Vicdanı Psikiyatri’’de bu tezini kanıtlamaya çalışmanın yanı sıra ruh sağlığıyla ilgili çevrelerde genellikle el değmemiş alanlar olan, ‘‘düşünce tarihindeki dalgalanmaların psikodinamiği’’, ‘‘bir sembol üreticisi olarak inasan’’, ‘‘ruh-beden ikilemi’’, ‘‘psikoterapinin bil

Bugün Eski Yugoslavya´dan Orta Afrika´ya, Hindistan´dan Türkiye ya da Cezayir´e dünyanın pek çok bölgesindeki çatışmalar kimlik mefhumu etrafında düğümleniyor. Ölümcül güçlerini sözde bir "kültürel kimliğin" muhakkak bir "siyasal kimliğe" denk düştüğü varsayımından alıyor bu çatışmalar: Geçmişte bir yerlerdeki saf, bozulmamış bir kültürel öze atıfta bulunarak kendilerini dayatıyorlar; insanların dışına çıkamayacakları değişmez kimlikleri olduğu yanılsamasını yayıyorlar. Değişmez bir gerçeklik gibi sunulan,

Kamuoyunun psikolojik temelleri... Tutumlar ve kamuoyu... Toplumsal etmenler ve kamuoyu... Siyasal düşüncenin doğası... İkna amaçlı iletişimler ve tutum değişikliği... Kitle iletişim araçları ve kamuoyu... Michael A. Milburn sosyal psikoloji ve siyasal bilgiler alanlarında yetişmiş, Harvard Üniversitesi Mezunu, birinci sınıf bir araştırmacı ve bir siyaset psikolojisi profesörüdür. Yukarıdakiler onun elinizdeki kitapta işlediği konulardan bazılarıdır. Kitap kamuoyu ve siyasetle ilgile