Herkesin defterinde ölüm bir heves
Bize bahşedilen dilsiz gecelerden
Kar üstünde fistanı yırtık nergis belki de...
Aynı ülkenin rengarenk atlası
Yahut başkalaşan anların kimlik katranları
Tabirnameleri biten aşkların
Herkesin defterinde ölüm bir heves
Geceler Yazılmamıştır bana
Akşam üstleriniz ve gün doğumlarınız arasında
Fark edilmez bir çizgi olurum
Savurur beni geceler amansız
Pınarlanır bana
Terkedilmiş eski usüllerde
Bir dal gece aydınlığı ister
Gök deniz oluğ yarılıverir ansızın
Saklı yüzler peçelerinden sıyrılır
Bir cilvelenmedir başlar,doğulu bir aşk
Yitirip mahremiyetini
Ortalığa saçılır.
Her şey radyodaki sesi kıskanmakla başladı
Şafakta çağanoz kümbeti
Poetik dillerin gölgelerini doldurmada
Azıcık tenhaydı gök
Ve ateşin selamı vardı
Günahsızlara ! ...
Beşinci mevsimdi bizler için
Adına ölüm denilmişti
Yazdan daha sıcak ve kavruk
Çiçekler düşerdi gökten toprağın sinesine
Tadını kokusunu bilmiyorduk hiçbir şeyin
Sonbahar değildi,olsa bilirdik
Dön yandan sarmıştı
Karşı koyamadık
Nereye baksan kırmızıydı
Biraz içimiz geçmiş Biraz dışımız gelecek Doğuştan borçluyuz da her şeye Utanırız demeye alacaklarımızı
Bir şeylerin iyi göründüğü zamanlarda
Rüyada sanır olmuşuz kendimizi
Gece hep yeniden doğan bir dost
Alaca ışıklı uykularda ararız
Ah edip andıklarımızı
konu konuyu açarsa susmayın söz yorulmaz
eşlik edin ağızlara onlarla bir övün yağmuru
onlar ki en uçtan gelenler evreni çöl bilenler
gölge verin üstlerine giydirin her bir yoksulu
çarşılarda herkes aynı renk olsun aynı eğimle
yaram öldü! yaram öldü!
çiçeklerle pıhtıladım ilkin
ve taştan bir kabukla örttüm gözünü
kan
cidarına çarpa çarpa ağlayacak damara çekildi suspus
o damar ki, ağrı dağı kalbimin her güz saklanmaya yükselir zirvesi, atmaya en olmayacak anın şakağında beslenmeye saklanır, dallanmaya
dilimdeki sinsi urun uzanmış kolları olmaya
(uğ)urum: büyümeyen ve fakat çoğalan sesi çocukluğumun yetişkini oynadığım her sahnenin sonunda yapışıp yakama
bir elinde gül sapından kamayla
kaldırıp g/özkabuğunu varlığımın inceden on
"Önder Birol Bıyık, her sözcüğü çivilercesine yerleştiriyor şiirlerine. Her şiirinde Türkçeyi sevindiren bir dil özeni var. Yapısı, biçemi, biçimi, kurgusu sağlam şiirler. Şiirlerin her biri insanı, doğayı ve bunların geleceğini gözeten bir içerik üzerine kurulmuş; amaçlanan tema etkileyici kılınmış. Şiirlerinde içkin olan politik tutum, onun şu dizeleriyle özetlenebilir: "göğün fermuarını çekip/ çamaşırlarını güneşte kurutan zozan/ tarihe düştür şiir/ ihmal edilmiş sözcüklerle yazılır..."
Öyle, Önder Biro
Baştan aşağı giydirilmiş gardıropların karşısında aynaya bakarak soyunmaktan utanan yüzüme Çıplak kalmayı öğrettin
Artık biliyorum! Her insan özünde çıplaktır.
Ona kendim bir ad verdim: Lirbah! Onun adını denizler, gökler, karalar bu adla bilir. Çünkü ona her seslenişimde bu adla seslenirdim. Lirbah! Lirbah... Lirbah'ın ne anlama geldiğini bilmiyorum aslında. Uydurduğum bir şey olmalı! Her nedense bu ad, duyarlıklarımda lirik bir ses, bilge bir yüz ve masallardan çıkıp gelen kız anlamlarına gelen eski bir zaman lekesi gibi durur. Öyle de kalsın isterim açıkçası. Ne zaman bir şiir, bir öykü büyütsem Lirbah'a doğru uçururum. Bir zamanlar ellerime bıraktığı sıcaklık
Soner Demirbaş'ın zamana yayılan ve sabırla kurgulayıp okurlara sunduğu bu kitaptaki deneme, inceleme, çözümleme ve söyleşileri şairin-yazarın kendi külliyatının da bir tamamlayıcısını oluşturuyor.
Şair ve..'deki yazıları okurken yazarın kendi düşüncesindeki ve şiir pratiğine bakışındaki gelişimini (estetik teorisini- sanat kuramını) görebildiğimiz kadar Türk şiirinin değişim ve gelişimindeki örneklere de rastlayabiliyoruz. Bunu yaparken kendine özgü bir dil kullanan Demirbaş, şiir üzerine düşünenlerin bir
"Şiir, şairden içten ve cesaretli olmasını bekler; ama bu cahil cesareti olmamalıdır. Şiire soyunanlar başlangıçtan bu yana yapılagelen onca şiir deneyiminin üstünden atlayıp geçilemeyeceğini kavramak durumundadır. Ancak ondan sonra geleneğin içinden bir ateş gibi geçip kendi şiirini kuracağı noktaya varabilir. Bu süreçten geçmeyenlere sorun. Hiçbiri şiir diye oluşturdukları bir metni şiir sanatı bakımından savunamaz. O metnin neden şiir olduğuna açıklık getiremez. Çünkü bunu yapabilmek için Türkçeyi ve Tür
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.