Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Mitoloji Setimiz, tarihin ilk yazılı destanı Mahabharata Destanı 1.Kitabı Adi Parva, Ramayana Destanı 1. Kitap Bala Kanda ve mitolojiden kaynaklı kurgusal romanlar; İlk ve Son serisinin “Yaratılış” “Ölümün Doğuşu” “Hermes” ile Aykan Abay kitaplarından oluşmaktadır. Mahabharata “Adi Parva” “Bir yüzyıl boyunca doğmamış olan ben, annemin rahminde örtülerin altında saklanmış olarak Bhrigu soyuna mensup herkesin hatta doğmamış olanların yok edilirken attıkları çığlıkları duydum. İşte kalbimin öfkeyle dolduğu zam
Tükendi
“Kıskançlık senin algılarını kapatmış. Ben senin için, seni öldürürüm! Evet, doğru duydun. Geriye kalan ben olurum ve acıyı ben çekerek ölürüm.” Bu eserde, birbirine girmiş hikâye ile kahramanın yazmış olduğu tiyatro metnini birbiri içinde okuyacaksınız. Farklı olmanın ne demek olduğunu değil, takıntılı insanların düşünce biçimini görmenizi sağlamak için kelimeler art arda dizildi. “Tanrı ve Tanrıça’nın buluşması sizler için inanılmayan bir mitoloji olarak geliyor ama değil, hepsi gerçek. Bizlere ucu
Kimseye söyleyemediğin şeyleri herkese söylemek için yazarsın. Yalnız ve bir derdi olan yazar, tanımadığı bir kişiye fısıldar ihanetlerini, kıskançlıklarını, derin düşüncelerini, yalnızlığını, aşkını, hüsranlarını, hatalarını, yalanlarını, başarısızlıklarını, beceriksizliklerini, sırlarını… Yazdıkça da kendini keşfeder, kabul eder. Yalnız yazılır. Bir yalnız daha vardır: Okur. Yalnız olduğunu düşünen yazar ve okuru yazı birleştirir. Bir büyünün etkisine girmişlerdir. Yalnız değillerdir artık. Yalnız v
Destanlar; özellikleri itibarıyla aklımızın alamayacağı sayısız olağanüstü motiflerle süslenmiş, bir milletin karşılaşılan olaylara karşı verdiği tepkileri anlatır. Ancak bu kesinlikle uçan, kaçan, yok olan savaşçıların anlatıldığı “eğlencelik” bir yazım türü olduğu anlamına da gelmez. Destanlar kendi içlerinde sırlar barındırırlar. O dönemin toplumunun bildiği ve geleceğe aktarılması gereken sırlar. Pisagor’dan çok önce MÖ 1.000 tarihinde yazıldığı artık kesinleşen Baudhayana Sutralar’da, 1,414215 olara
Tükendi
"...rutin iş haline gelen kapıyla dövüşüne devam etmek için bir elinde yastık, diğerinde kapı tokmağıyla sürünmeye başladı. Hırpalanmış kapıya boylu boyunca baktıktan sonra onun yenilmez olduğunu düşündü. Gözleri etrafta sert, keskin ve sivri bir nesneyi arıyordu. En azından çatal, kaşık gibi bir şey olsaydı..." Hangi zamanı, nerede yaşadığının farkında değildi. Gerçeğin içinde mi, yoksa dışında mıydı? Doğru neydi ve neyin arayışındaydı? Gerçek, hayal, rüya üçgenindeki yaşananlardan hangisi gerçeği yansıtı
Anonim olduğu konusunda bazı söylemler olsa da tüm dünya Bharata soyunun destansı hikâyesini, kendinden önceki ve sonraki zamanları bilme gücü kendisine verilmiş olan Krişna Vyasa Dvaipayana'nin yazdığı yüz bin beyitten oluşan Mahabharata anlatısıyla öğrendi. Dünyada, kitap haline getirilmiş ilk destanı Mahabharata, Sanskrit dilinde (Sanskritçe) yazılmış olup on sekiz kitaplık bir dizidir. Ana kaynağından şiirsel anlatımına sadık kalarak Ayâsya tarafından yorumsuz çevrilmiştir. Bu destan kendi içinde kend
"Bir yüzyıl boyunca doğmamış olan ben, annemin rahminde örtülerin altında saklanmış olarak Bhrigu soyuna mensup herkesin hatta doğmamış olanların yok edilirken attıkları çığlıkları duydum. İşte kalbimin öfkeyle dolduğu zamanlardı bunlar. Ne annem ve babam ne de hamile kadınlar ile soyumun mensuplarına hiç kimse yardım etmedi kurtulsunlar diye ölümden. Ve benim annem hiç kimsenin onları korumadığını bildiği için beni bu şekilde sakladı. Eğer yeryüzünde adaleti sağlayacak tek bir kişi olsaydı bu günahın işle
"Bu evrenin sualleri bol... Göz kamaştıran, kafa karıştıran bir konu bu, üzerine düşünmek bile başlı başına bir kaos hali yaratabilir, tıpkı hiç düşünmemenin de yaratabileceği gibi bir kaos. Ama her ne olursa olsun bu dünya bir şekilde dönüyor, bu ağaçlar bir şekilde oksijen üretiyor ve işin özü insan bir şekilde yaşama ayak uydurabiliyor. Doğduğumuz zaman ciğerimizi yakıp ağlamamıza neden olan oksijen hayat boyu ciğerimize yerleşiyor. Söylemek istediğim şey sevgili okur, her şey olabildiğine, bu sayfalar
Tükendi
Koltuk, teklisinden... Eski ve tozlu sehpaya uzatılmış ayaklar... Yorucu bir öğle vaktinin ardından bastıran, uykuya yenilmek üzereyken saldırıya geçen irkilme... Emin adımlar... Fazlasıyla emin adımlar... Askılıktan alınan palto daha sırta geçirilmemişken dışarıdaki havayı takdim etmek için açılan pencereye doğru giden ayaklar. Aşağıya sarkan beden ve taşıdığı kafa, o kafanın içinde koşturan ne idiği belirsiz şeyleri iyice artıran sert rüzgar. Son bir titreme, korku ve ardından gelen yürek sökücü cesaret.
Tükendi
"...daha yakından görecektim, gördüm gördüm yakından gördüm çok yakından... Annemin ‘Pekcan!' diye seslenirken gözlerini gördüm, beni kaldırıma itti." Bir anın bir bakışla kenetlendiği bir yaşamın dünyasını okuyacaksınız. Her yaşamın ana kaynağı kendisidir. Pekcan Sert ise kaynağını ceza olarak yaşıyor. Bir Ankara Hikâyesi'nin dördüncü kitabı olarak karşımıza çıkan Gölge Araf'ta, eserin merkesi olarak bağımsız bir eser olarak değerlendirilebilir. Lakin unutulmamalıdır ki bu hikâyede herkes başkarakterdir.
Tükendi
Yıl 2700... İnsanlar ışınlanmadan uçmaya, son model robotlardan uzayda yaşamaya kadar her şeyin sırrını çözmüş ama tatmin olmayıp teknolojinin son noktasına geldiklerini ve artık başka yapacak icat kalmadığını düşündükleri için artık insanları robotlaştırmaya ve onların üst modellerini yapmaya başladılar. Tüm baz istasyonları ve nükleer santraller aynı şehre kuruldu. Bu şehirde ve etrafında fakir ve nükleer santrallerden dolayı akli dengesi bozuk insanlar yaşıyordu. Derisinin altına çip yerleştirilip beyinl
Tükendi
"Ben öldürdüm. Ama suçlu ben değilim. Suçlu ölen, suçlu öldüren değil." Ölüm denen illet, benimle beraber annemin karnında büyüdü ve benim içimde dünyaya geldi. Bu nedenden dolayı - ben- öldürdüm. Ama suçlu ben değilim, diyorum. Eğer bir suçlu bulmak istiyorsan annemi kandıran yılan var. İkna olmadıysan babamı inandıran annem var, seni suçlayan babam var. Lakin ben suçlu değilim, benim günahım yok. Öldürdüğüm kardeşimin suçu var, benim yok. Tek masum benim. Bir gün dünyaya geri ge-leceğim ve "Sunak sunacağı
Tükendi
"Yusuf atları dörtnala kaldırmıştı. Genç kız yaylının iç taraflarında bir köşeye büzülmüş ve elleriyle iki tarafına sarılmış düşünüyordu. Araba taşlara çarparak fırlayınca veya hızla dönünce: ‘A! A!' diye hafif bir ses çıkarıyor ve sonra susuyordu. Birdenbire içini endişeler kaplamıştı. Bu yolculuğun sonundan korkuyor gibiydi. Nereye gidiyorlardı? Tabii eve... Acaba ha-kikaten eve mi? Muazzez, Yusuf'un yüzünü arkadan ve pek az görebiliyor fakat bu çehrede neler olduğunu tamamen biliyordu." Özellikle romanla
Tükendi
Bütün gizemler üçlemeyle başlar. Bir olgu kendini üçe tamamlamışsa artık kendi içinde bir bütün olarak dışarıya tamamen kapalıdır. Kendi içinde her defasında baştan sona doğru evrilir. En tepe noktasında sonun geleceği bellidir. Son geldiğinde sükût nefes aldırır ve sonra yeniden başlar. Bu nedenle hayat üç defa kutsanır, ölüm üç defa kutsanır ve hepsinden önemlisi nefes üç defa kutsanır. Çünkü kendini üçe tamamlamayı başarmış olan aslında evrenin kendisiyle birleşmeyi de başarmıştır. Bu nedenle "Üç sonsuz
Tükendi
Bazen kötü yaşanmışlıkların geçmişte kaldığını düşünür, tüm bu olanları değiştiremeyeceğini anlardı. Anlamış olması, yeni planlar yapmasına neden olsa da başarıya ulaşamıyordu. "Ömrümü adayacağım bir şey söyleyin bana, uğrunda ölmek dahi huzurdur." yazmıştı bir kere defterine. Her şeyin doğrusunu bildiğini sanmak, bundan emin olmak bile anlamsızdı. İnsanların birçoğu iki kere ikinin dört ettiğini bir ezber sonucu öğrenmişti. Yaşadıkları hayat; toplumun, ailelerinin onlara sunduğu bir ezberin neticesiydi.
Tükendi
"Sen Voyvoda Vlad'ı tanıyor musun? En büyük yanılgıdır, tarihe birilerinin görüş açısından bakmak. "Evet, doğru duydun. Ben sizin bildiğiniz tarihin çok öncesinde yaratıldım." Bildikleriniz, size anlatılan yalanlardı. Siz yalanları gerçek sandınız. "Tek şartım var: Vampir ırkının benden geldiğini sizden başkası bilmeyecek. Gerisini konuşacağız." Vampirlerin babası yoktur, annesi vardır ve sadece o ve sizler bileceksiniz. Birkaç diyalog alıntısı ve bunlar hakkında düşüncelerimizi okudunuz. Anlatılmayan g
Tükendi
Olur ya kimi geceler bir sıçramayla uyanırsınız da gözlerinizin daldığı o zifirî boşlukta kimi yazılar akar soldan sağa, yukarıdan aşağıya ve sizden bilmem kimin yüreğine. Her satırda gizli binlerce mana ya da kalbiniz cereyan içinde titrerken dişlerinizin arasından zangır zangır dökülen cümleler vardır. Bedirhan Bey "Saatlerimizi Ayarlayalım" dediği vakitler bir yerlerde takılı kalmıştı vakit. Belki birinde belki de bir anda kilitliydi anımsanması gerekenler. İşte bahsi geçen mısralar hepimizin hayatının b
Tükendi
Gözyaşlarımı yağmura bıraktığım zamanları, Her günün akşamında içimin içime sığmamasını, Kederlerimi, Yaktığım milyon tane sigarayı, İçtiğim her kadehi, Yalnız başıma gezdiğim her sokağı, Ve kendi kendime yaşadığım o kocaman aşkı unutamadım, Ama nasıl hissettiğimi unuttum... Yazar Selcan Kuloğlu gülüşü güzel tüm adamlara adadığı bu kitapta aşkı ve sevdayı çok güzel anlatmış. Eski sevdaların farklı olduğuna değinen kitapta kendinizden mutlaka bir şey bulacaksınız. Ben çok beğendim, güzel seven tüm kadınlara
Tükendi
"Büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birdenbire durdum. O andaki hislerimi, özellikle aradan bu kadar sene geçtikten sonra, anlatmama imkân yok. Yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. Resimleri seyredip geçenler, vücutlarıyla beni sağa sola itiyorlar fakat ben olduğum yerden ayrılamıyordum. Bu portrede ne vardı?.. Bunu anlatamayacağımı biliyorum; yalnız, o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi, biraz gururlu ve çok kuvv
Tükendi
İnsalığı gölgelerin arasından gizlice korumakta olan yarı karga yarı insan ırkının üyesi Svein Larian, doğarken annesini, on yaşındayken babasını kaybetmişti. Hiçbir şeyi kalmamışken benliğini her şeyiyle ona adayacağı kadınla tanıştı. Hayatının dönüm noktasında olan Svein, taptığı kadının gözetiminde büyürken, bu kadının emirleri doğrultusunda dostlarını bile gözünü kırpmadan öldürebilen bir makineye dönüşecekti. Aldığı son emirle İdam Senfonisi'ne giden Svein, ölümle burun buruna gelecekti ve bunu ödülü t
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1