Kuvvetle muhtemel isyandır,
Su sol elimdeki bıçak.
Birazdan ansızın dönüp,
Kendimi öldürebilirim...
Bir bakıma yağmurdur,
Öpüşleri anımsamak.
Ya da kendi tenimdir,
Dokunup ağladığım...
Göğsüm ki deminden beri,
Yani bin yıldır,
Çiçek açmaktadır...
Bana benden başka her şeyle
Tahammülü olan dünyanın içinde
Solgun, kırık, buz kesmiş yüzleriyle bakan insanlar tanıdım
Ne düşmeye vardı ayaklarım
Ne de kalıp cesaret göstermeye
Ama en çok beni yıkan
Yağmurlu günlerde pencere ardından baktığım insanların
Birer sevgili olmasıydı
Birer intikam mahsulü
Birer kin güdümü
Ve
Sana benden başka her şeyle
Tahammülü olan dünyanın içinde
Sorgusuz sualsiz, dimdik, gülümseyen yüzleriyle bakan insanların
Karşısında ne gitmeyi uygun buldum kendime
Ne de kalıp sana ken
Bir yasın üstünü örtüyor
Ölmekle gitmek arasındaki eşikte
Zamanın sancısı değişiyor durmadan
Kuşlar kendisini topluyor
Olmadı işte
Bir şiirin göğüs kafesine bir kuşu sığdıramadık
Kitap Tanıtım Yazısı : (Arka Kapak)
Bir çiçek gibi açamadığını biliyorum artık
Neden orada durduğunu
Uzak olduğunu
Yaram var çünkü
Bu açan çiçekler üzerinde kan gölü yaram
Bir gün gibi doğamadığını biliyorum artık
Neden hep perdelerin olduğunu
Onları hiç açmadığını açamadığını
Ispanyol paça kollar gibi kendinden sarktığını
Çiçek baskısı sert zemine belki at derisi
Neden hala renklenemediğini
Göğe bakınca göğü
Bana bakınca beni kucaklayamadığını
Kesinlik, ben de mi uydurdum seni? Bilmiyorum.
Bana ait değilsin ve yalansın.
Benim çocukluğum bağlarda geçti,
Üzümün olgunlaşmasını gün gün takip ettim, bunu bilirim.
Şaraba inanırım, özsuyudur efsanelerin
Hatırlayınca bunu hafifledim.
Oturdum kalbimi dinledim:
Sevdiğim kadınlar bana yeşil gözlüydü,
Ben onlara çocuk.
Sonra Roland Barthes'ın "Çağdaş Söylenler"
Kitabında yakaladım seni, yalancı kesinlik diye.
Anladım ki şiiri ilgilendiriyorsun;
Ama sıkıcı bir gün gibi.
Bu sabahlar
Her sabahlar
Ve akşam vakti
Güzel bir hisle
Ölüyoruz hep
Dünya şaşkın
Tutumuza
Bir çiçek
Nasıl deliyorsa
Betonu
Öyle bir delilik
Siirin
Çatlamış arıyla
Kodluyoruz
Kendimizi
Karanlığa
Miskin kerhanesini
Ve muazzam bir yokluğu
Altı günde yarattı
Ah'ım
Yedinci miskindi
Yoktu yani
Onca yokluk içinde bir yok
Yaratılmamıştı
Yedinci yalanına ilk kendimiz inandık
Bize bir miskin lazımdı
Ben miskin olamayacak kadar mecalsizim
Sana geldim
Vazoma bıraktığın mimozalar
Uyanmasın diye güyündüğüm çölden hırkamı
İliklemeden
Parmak uçlarıma basarak
İndim basamakları
Bir
Bir
Sana geldim
Karşı kıyıda yanan ışığına ulaştım
Kat ettim denizi geceden adımlarımla
Şehrin kuytu sokaklarından öyle
Senin için geçtim
Bir
Bir
Kitap Tanıtım Yazısı : (Arka Kapak)
Aşırıya kaçılmış neşter kokusu kolumda
Ve bir o kadar pıhtı merakı avuçlarımın
Hangi tavan arası hayali beni cezbeden
Gorki'nin çocukluğunda
Duvarlara sürterek bağışıklık oynadığım
Sonradan kabukkaldıran yaralarım
Saatimi cüzlere bölen bir tanrı
Tanısam belki sevebileceğim
Kanatlı kölelerinden
Dilekçe alacağım var sayfalarca
Yastığımla arz ettiğim
Yardım çığlıkları
Nefesim, hastalıklı birinin yaşam kulacı
Deniz derin, martı çığlıklı
Sevinmeliyim çünkü
Seni soluyorum
Sesimiz olsa, sözümüz olacak
Henüz köşeden geçmemiş ilk aşkımız
Ve beklemek denen zaman aşımı
Hiç uğramamış yanımıza
Kırmızı bir metal
Paslanırken kaburgamda
"Eleştiri, mevcut düzenin kendisi hakkında verdiği kesintisiz söylev, onun övgü dolu monoloğumudur? İlişkilerdeki fetişist katıksız nesnellik görüntüsü, bu ilişkinin şairler arasındaki ilişki olma özelliğini gizliyor olmalı ki en ezici yüzeysel tezahürleri bile göremez hale gelmiş eleştiri tek yanlı olmaktan kurtulamıyor.
Eleştiri, varoluş koşullarındaki pratik değişiklikler dahilinde bilinçsizliğin korunması gibi algılatılıyor. Tecrit üzerine kurulu olan eleştirel sistem döngüsel tecrit üretimidir oysa. 2
Korkuyorum anne insanlar çok var,
Tufan dolusu su yutuyorum.
Yanlış güneşe yolculuk etmişim,
Israrlı bir ızdırap göğüs kafesimi deliyor
Sentetik bir mutluluk dikiyorlar göz kapaklarıma
Biliyorum bu gülümse bana ait değil
İntihar edemem yerime bakacak kimse yok
Bir elma bahçesinde ilk günahı sergiliyorum
Devlet hastanelerine düzenli olarak gözyaşı bağışlıyorum
O hikayedeki palyaço bir tabanca satın alıyor
Hayatına koyduğu nokta bir kurşun genişliğinde
Göğe yükselemeyecek kadar ağırlaşıyor ruhla
İhanet ediyor tarih,
Medine Adıyaman'a göçtü.
Şimdi bir peygamber mi lazım,
Olmak mı lazım?
Hangi vahiye sığınsam da yargılansız evrimsiz insan,
Bir çağın yanılgısında masumiyet kayıp
Var mıydı bilmem
Rivayeti mutlu bir masal
Bir kız çocuğunun masalı yarıda kesilir
Ve yine yanıldı bir çokbilmiş,
Tekerrür etti tarih ve cinnet dirildi.
Bir çocuk büyüdüğünün farkında değil,
Bir elinde şeker diğerinde kına,
Bir çocuk büyürken anne oluyor,
Gölgesini yitiriyor yarının oyununda.
Yarım kalan masalı hayal oluyor,
Kestim attim kafamdaki suçu
Yüzüme kavuştum.
Bir çocuğu alip rahmimden öpemedim, doğru.
Bir çocuk saçlarimi öpemeden kesip attim örüklerimi, doğru.
Sorma ilk kim öptü saçlarimi.
En çok öpenler kirdi...
Kirilmiş olanin ardina düşerken yoruldum.
Öbür taraf çoktan hazırmış merasime
Birinci sınıf karşılama yaptı melaike
Ciltler dolusu günah defterini serdiler önüme
Tek fasikül çıktı karşıma sevaplar
Fakat tek kelime itiraz etmedim Allah'a
Tevekkül ettim bahtıma güvenerek
Bütün silahlar ondaydı, gözlerimi kaçırdım topuzundan
Razı oldum ağzından çıkacak tek söze
Tam eğilip elini öpecektim ki utandırdı beni
Ellerime sarılıp alnına götürdü, soğuk terlerimi sildi, avucuma binbir çiçek bıraktı
Allahlığını unutup, aynı yöne savrulan birer ok gibi kucakladı
"Thaless Al-Rhazess, özyaşamsal öykülerden yola çıkan düşsel serüveninde olmamanın, olamamanın öyküsünü anlatmaya devam ediyor. Ankara'dan Tunceli'ye, Romanya'dan İstanbul'a savrulan, ‘ben' olmayı ve yaşamı sorgulayan bir göç öyküsü..."
tabanlarımızın göklerine yabancı delikleri
elbette önce ölüm, sonra maske için serpiyoruz
hoşlanmıyorsun, kızma bana fakat / biz bu örtüleri
seni katliam tanığı yapmamak için örtüyoruz
darmadağın deliler dediler, öldürelim
sebepsiz eşiniyor, dediler, öldürelim !
Kuran, Allah'ın tüm insanlara hiçbir ayırım yapmadan bahşettiği hava gibi bir nimettir.
Bu nimet insan bedenindeki tüm organların çalışmasıyla doğrudan ilişkilidir. Her ne kadar din
uzmanları kendini bu bedenin akciğerleri gibi görse de, alınan nefes tüm organların farklı
fonksiyonlar icra etmesini sağlar. Dolaysıyla Kuran'ı sadece din uzmanları yorumlamamalı.
Aynı zamanda tıpçılar, mühendisler, veterinerler, hukukçular, asker ve polisler, ziraatçiler,
biyologlar, kimyagerler ve diğer insanı ilgilendiren tü
Her seferinde aynı şeyleri tekrarlıyordum ben de. Zaten öyle olmaz mı ? Yerküre, uzayın sonsuz boşluğunda öylece döner durur. Koskoca evren dururken, hep aynı yerlerde kalır. Geceden çıktığını zannedersin her gündüz ama sonra yine gece olur. Kıştan çıktım diye düşünürken o yaz başı sonra yine kış olur. Biz insanlar da tıpkı bir gezegen gibi tekrar tekrar aynı şeyleri yaparız. Aynı karanlıklara girer aynı aydınlığa aldanırız.
Herkes mutlu olmak ister. Zaten birilerini, birşeyleri öldürme çabası hep bundandı
Toplam 25 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.