Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Ankara, uzun tarihi boyunca çeşitli devletler tarafından yönetilen, işgal edilen, kuşatma altında tutulan, bazen yakılan-yıkılan ama her zaman stratejik önemini koruyan bir şehirdir. Frig, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini yaşayan Ankara, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi, uzun tarihinin şaşırtıcı terkipleri ile doludur. Yaklaşık bir asır evvel Ankara'nın önce Millî Mücadele merkezi, ardından da başkent seçilmesi, şehrin yıldızının yeniden parlamasını hazırlamıştır. Ankara, özellikle ba
Tükendi
Şiirin öldüğü veya daha hafif bir söyleyişle ölmekte olduğu iddiası, zaman zaman ortaya atılır. Ama şiir, her seferinde iddiayı geçersiz kılar. Ölen, yerleşik beğenilerdir; yaşayan ise tazeleyici atılımlardır. Seksen iki yıl önce Ulus gazetesinde yayımlanan "Şiir ölüyor mu?" sorulu ankete verilen cevaplar ve bunların doğurduğu yankı; şaire, şiire ve bunların algısına ilişkin önemli bir uyarandır. Ankette görüşleri alınan şairler dışında anketin açtığı ufukla şiirin durumunu değerlendiren şairler de vardır.
Tükendi
George Orwell'ın kült romanı. 1984 evreninde iktidar bütün ağırlığıyla gündelik hayatın her anında hissedilir. Vatandaşların özel ve mahrem hayatlarını kısıtlayan iktidarın ideolojisi asla sorgulanamaz. Vatandaş gibi görünen insanlar aslında köledir. 1984'ün devleti, bir canavardır. Lidere tapınma elzemdir. 1984'te tasarlanan Okyanusya toplumu, yabancı toplumlar karşısında, kendine tapınma hakkına sahiptir. Okyanusya ülkesi bütünüyle tapınaktır. Burada sadece liderin iradesi geçerlidir. Günümüzde çok iyi b
Tükendi
Birinci Dünya Savaşı'nın ülkeyi kasıp kavurduğu, ülkenin işgal edildiği günler... Kadınların hem eğitim hem de üretim alanında var olmaya çalıştığı, üstelik işgalcilere karşı erkeklerle omuz omuza mücadeleye girdiği yıllar... Bir aşk üçgenindeki çıkmazı görüp kendini feda eden Osman Fahri'nin şiirlerinden damıtılıp Şükûfe Nihal'in gönlüne sunulmuş mektuplar... Bir Osmanlı subayı olan babasının isteğine boyun eğerek erken yaşta evlenen Şükûfe Nihal, kocasından ayrıldıktan sonra Darülfünun'da öğrenim gören i
Tükendi
Bahtsızlığından doğan bir sanatçıdır Cemal Nadir. Liseyi bitirmemiş, hususi tahsil görmemiş, dolgun bir sanat muhitinde yetişmemiş, aile durumu da toplum hayatı da hedefi için ona alan açmamıştır. Otodidakt bir kişilik olarak var etmiştir kendini. Kısa ömründe yüzbinlerce resim-karikatür çizmiş, karikatür albümleri yayımlamış, mizah sayfası hazırlamış, sayısız yazı yazmış, kitap kapakları yapmış, dergi çıkarmış; Amca Bey, Ak'la Kara, Dalkavuk, Dede ile Torun, Salomon, Tonton, Yeni Zengin tiplerini yaratmışt
Tükendi
Çiğ ve Mahrem, Mehmet S. Fidancı'nın beşinci şiir kitabı. Kırın ve doğanın getirdikleriyle nefesi açılan, kentten aldıklarıyla varlığı sınayan, anılarla kişinin nasıl oluştuğunu duyan şiirler. Her birinin çekiç ile örsün arasında bir duyarlılıkla yazıldığı rahatlıkla hissediliyor. Fidancı, şiirine özgü hale getirdiği söz­cükleriyle ve hem ses hem de anlam düzeyinde yakaladığı ritimle ölüm-dirim, varlık-yokluk, unutma­hatırlama gerilimini duyuruyor. Çiğ olanı, yaşantıyla mahremleştiriyor. nasıl anlatayım ıs
Tükendi
Kurmacanın Peşinde, Türk edebiyatının hikâye ve roman birikimini merkeze alan bir çalışma. Kitapta, önce kurmaca ve gerçeklik ilişkisi değerlendirilerek kavramsal çerçeve çiziliyor. Ardından Ahmet Mithat Efendi'nin roman yazma yöntemi, hikâye tekniği bakımından "Letâif-i Rivâyât", erken dönem Türk modernleşmesinin "Araba Sevdası" üzerinden yorumu, Halit Ziya ile Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları arasındaki ilişki, hikâyede üstkurmacanın hikâyecilik dersi olarak belirişi, postmodern anlatılarda moderniz
Tükendi
Metaforlarla çevrili bir dünyada yaşıyoruz. Kimi metaforlar güçlü çağrısıyla hayatı önemsizleştirip ölümü güzelleştiriyor. Freud'un hayatının sonlarına doğru yoğun ilgi duyduğu "insanın thatanos -ölüm arzusu- eğilimi" metaforlar üzerinden "hayat" buluyor. Kimi zaman şiire kimi zaman şarkılara, ateşli söylemlere dayalı olarak geliyor ölüm çağrısı. "Gözünden perdenin düştüğünü sananlar" hâlâ mağaranın duvarına bakıyor olabilirler. Yanlış bilgiyi siler, yeni teoriler geliştirebilirsin, mağara duvarı mı değil m
Tükendi
Suphi Nuri İleri, aydın bir ailenin üç oğlundan biridir. Ağabeyi Celâl Nuri, 1918–1924 yılları arasında önce Âti adıyla yayımlanan, ardından İleri adını alan siyasî günlük bir gazete çıkarır. Bu gazete, işgal yıllarında Millî Mücadele'nin İstanbul'daki sesi olur; Cumhuriyet'le birlikte yeni rejimi destekler. Celâl Nuri, 1920'de Malta'ya sürgün edilmesi ve yurda döndüğünde milletvekili olarak görev yapması nedeniyle gazetenin başında değildir. Onun yokluğunda İleri, kısa bir dönem Sedat Nuri'nin, ardından Su
Tükendi
Türk edebiyatında eleştiri, en sıkışık alanlardan biridir. Gazete ve dergilerde yazan eleştirmenler kavram kullanmaya uzak durup yüzeysel iddialarla oyalanırken akademi öznel değerlendirme yapmaktan çekinir. Gerçi, 1990'ların eşiğinde akademi, önceki dönemlere göre kendini epeyce geliştirdi, yeniliklere daha cesur bakma yeteneği kazandı. Artık akademide yeni dönem şairleri hakkında da kapsamlı makaleler yazılıyor, tezler yapılıyor. Edebiyat dünyasında ise farklı bir gelişme gözleniyor. Eleştirmenlerin çoğu,
Tükendi
Korsanlar Seyir Defteri Tutmaz, "Vazosunu Kıran Çiçek" ile açılıyor; yazmanın hem de bir kurgu ile dünya yaratmanın gerilimini haber veriyor. "Bulanık Sular", insanın varlığını hissettiği aşkla derinleşiyor. "Salyangoz Mevsimi"nde, benliği bütünüyle kaplayan, ele geçiren bir derinleşme karşılıyor okuyucuyu. "Estella", bir ömrü kuşatan veya yankısını geleceğe yayan bir çığlık. "Çakıl Taşları", anıların akıntısıyla incelen yaşı belirsiz birinin kendine kapanması, kendindeki "Işıltı"yı görmesi. "Masum Bir Yen
Tükendi
Ermeni kalesinin yokuş yolu... Dağın yamaçları ıssız ve sessiz. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi. Kalenin yıkıntıları ormanın göğsünde can çekişmekte. Aklımda hep vedalaştığımız gün... Asırları deviren dostluklar bakışlarla vedalaştı, kelimeler haramdı dudaklara. Göz göze konuştuk birçok şeyi. Karine, gitmeyi bilmeyen kadın... Benden hiç gitmedi. Gözleri bize "Beni özlediğinizde kaleye bakın, ben hep orada olacağım." demişti sanki. Evet, ben o harabeye bakıyorum şimdi. Biz oradayız Karine. O sıcak elinden
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2