Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Doktor Rıza Nur, Türk siyasî hayatının en renkli simalarından biri. 1879’da doğdu, 1942’de öldü. Askerî Tıbbiye’de öğrenim gördü, mezun olduğu okulda hoca oldu, Binbaşı rütbesine kadar yükseldi. 63 yıllık ömründe, II. Abdülhamid döneminin ağır havasını soludu; II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında Sinop’tan milletvekili seçildi; İttihat ve Terakki’nin çalkantılı yönetimine karşı çıktı ve bu yüzden hem öğretim üyeliğinden çıkarıldı hem de rütbesi indirildi, askerlikten istifa etti. Balkan Savaşlarında, silah al
Tükendi
Hem Hatırlar Hem Gülerim, Servet-i Fünûn şairlerinden Hüseyin Suat Yalçın'ın Akşam gazetesinde yayımlanan anı yazılarının derlendiği bir kitap. Osmanlı Devleti'nin son yıllarından Cumhuriyet'e uzanan bir süreci kapsayan bu anılar, devrinin siyasî meselelerine, toplum yapısına, basın hayatına, edebî kimliklerine yönelik dikkate değer gözlem ve değerlendirmeleri içeriyor. Servet-i Fünûn şairleri arasına Cenap Şahabettin aracılığıyla katılan Yalçın, Tıbbiye öğrencisiyken tanışıp etkilendiği Cenap Şahabettin'in
Tükendi
Türk basınına önemli katkılar sağlayan ve basın tarihimizin önemli simalarından olan Velid Ebüzziya, Millî Mücadele'ye yazılarıyla ve M. M. Grubu üyeliğiyle aktif bir biçimde katılmıştır. Millî Mücade sürecindeki önemli hizmetleri gözetilerek İstiklâl Madalyası'yla taltif edilen Velid Ebüzziya, hem Millî Mücade yıllarında hem de Cumhuriyet'in ilan edilme süreci ve sonrasında objektif, cesur, sorumlu ve etkin bir gazeteci olarak basın tarihimizin seçkin adları arasında yer almıştır. Cumhuriyet'in ilanı sonra
Tükendi
Varlık'tan Garip'e Türk Rönesansı'nın Şiiri (1933-1941), modern Türk şiirinin en hareketli dönemlerinden biri olan 1930'lu yıllarda belirmiş şiir anlayışlarıyla süreli yayınlardaki şiir verimini dönemin koşulları içinde değerlendiren bir çalışma. Cumhuriyet rejiminin kültür ve sanat politikalarına ağırlık verdiği bu yıllarda Varlık, Servet-i Fünûn, Yücel, Kültür Haftası, Ağaç, Ses, Yeni Edebiyat Gazetesi, İnsan, Kopuz, Orhun, Oluş, Gündüz, Çığır, Marmara, Yedigün ve Aramak gibi birçok süreli yayın varlığını
Tükendi
Dergâh'tan Varlık'a Erken Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri (1921-1933), Cumhuriyet'in ilanından sonra edebiyat dergisi olmak iddiasıyla çıkan süreli yayınlar taranarak oluşturulmuş bir şiir evreninin incelemesidir. Onlarca farklı yayından derlenmiş yüzlerce şiir, ölçütleri belirlenmiş bir inceleme yöntemiyle eleştirel olarak değerlendirilmiştir. Bu geniş kapsamlı araştırma, içinde yer alan şairler ve şiirler hakkında daha önceki çalışmalarda ileri sürülen birtakım varsayımsal koşul veya kabullerden uzaklaşarak
Tükendi
Anlama Arzusu, modern Türk romanı ve hikâyesi üzerine yazılmış kapsamlı yazılardan oluşuyor. Edebî metinlerin çok anlamlı ve katmanlı yapısına yoğunlaştığı bu yazılarında Mustafa Kurt, ele aldığı konu ve sorunları metinler üzerinden değerlendiriyor. Sait Faik Abasıyanık'tan Ahmet Hamdi Tanpınar'a, Necip Fazıl Kısakürek'ten İlhami Bekir Tez'e, Celâl Nuri İleri'den Abdülhak Şinasi Hisar'a, Hüseyin Su'dan Bekir Şakir Konyalı'ya kadar farklı yazarların metinlerine bir "anlama arzusu" ile yaklaşılan bu yazılarda
Tükendi
M. Kayahan Özgül, Seke Seke Ben Geldim-Sekmeler V'te, edebiyatın antagonisti olmayı sürdürüyor. Sekmeler dizisinin ilk cildinden beri, ciddi ve ağır edebiyatın hafif yanlarını, kendini de hafife alarak karaladığı minik notlarla oluşturmaya çalışıyor yine. Bu, birçok şeyi bilen "tilki"nin değil, önemli bir tek şeyi bilme niyeti taşıyan "kirpi"nin uğraşı. "Kirpi olmak, ‘cénacle' içinde yalnız kalmaktır. Sadece kendinize has küçük bir (sayıyla 1) uzmanlık alanı yaratmak için kirpi olmayı seçerken, çıkacak di
Tükendi
Metin Savaş, Defne Ağacını Budamak'ta, sanatın vazgeçilmez kaynaklarından mitolojiye yoğunlaşarak edebiyat eserlerinde mitosların farklı biçimlerde belirişini bir romancı dikkatiyle değerlendiriyor. Yazar, yalınkat bakış açılarının dışına çıkarak özgün yorumlara ve saptamalara gitmeye çalışıyor; tarih öncesi akıldan başlayarak göstergelere, arketiplere, edebiyat ve zaman ilişkisine, millî roman ve evrensel roman sorununa, sanatın psikolojik ve sosyolojik zeminine bakıyor ve edebiyatın alt metinleri arasında
Tükendi
Sadeddin Nüzhet Ergun'un çalışmalarının ağırlık noktasını, Türk edebiyatı tarihi ve buna bağlı olarak Alevî-Bektaşî edebiyatı, kendi deyimiyle "mezhebî zümre edebiyatları" oluşturur. Pir Sultan Abdal, onun bu bağlamdaki araştırmalarının ürünlerinden biridir. 1929'da yayımlanan bu eser, Pir Sultan Abdal'la ilgili kitap bütünlüğündeki ilk çalışmadır. Sadeddin Nüzhet Ergun, bu önemli kitabında, yayımlandığı yıla gelene kadar Pir Sultan Abdal'la ilgili bibliyografyayı verdikten sonra şairin hayatını, şöhretini,
Tükendi
Psikanalizin Temel İlkeleri, entelektüel alandaki yoğun üretkenliği çok sayıda disiplinin yararlandığı zengin bir kaynak oluşturan Jacques Lacan'ın Écrits adlı kitabından çevrilmiş iki metni içeriyor. Türkçe'ye ilk kez çevrilen bu metinlerde, Lacan'ın psikanalize ilişkin kavram haritası kendiliğinden belirginleşiyor. Metinleri Fransızca aslından çeviren psikiyatrist ve psikanalist Mutluhan İzmir, yazdığı oylumlu giriş yazısında, Lacan psikanalizini, hem bir hekim hem de bir entelektüel olarak değerlendiriyo
Tükendi
Siyah Kere Mavi, yarım kalmanın ve tümlük arzusunun sözle bedenleştiği şiirleri içeriyor. Bunlar, bir vakit gelip de herkesin yaşayabileceği o yakıcı durumla, ayrılıkla eksilen bir öznenin, yalnızlığını dünyaya yaydığı şiirler. Yaşama ağrısının dünyanın farklı yerlerinde zaman zaman avutulduğu hissedilse de yalnızın derinden derine yaşadığı, bir yerlere sığamama duygusu. Şiirlerin bütününden, yalnızlıkla ölüm arasındaki mesafeyi bekleyişin tuttuğu hissediliyor. Anlatımcı şiire yakın durmamakla birlikte Ergi
Tükendi
Saklı, öykünün şiire saygı duruşu denebilecek bir kitap. Ergin Çiftçi, Saklı ile Korsanlar Seyir Defteri Tutmaz adlı kitabındaki öykülerden hayli farklı bir yolda ilerliyor. Saklı, birbirinin izini süren on beş öyküden oluşuyor. Bir dizenin peşine düşülen bu uzun öykü, okurun "Katil kim?" sorusuyla uyanan merakını, birbirinin içine geçen yaşamların açtığı patikalara sürüklüyor. O patikalarda ilerlerken, bir üniversitedeki edebiyat topluluğunda şiirin bir araya getirdiği gençlerin ömürleri boyunca nasıl bir
Tükendi
Sesin Sahibi; "Zeytinler Toplanınca", "Düğme", "Tuvaletçinin Çocukları", "Macun", "Bir Kış Kahvesi", "Güvercinler Neyli Sever?", "Meydan Durağı", "Bir Ağustos Akşamı İki Yabancı", "Cumartesi Postası", "Yitik Zamanın İçinde", "Haybeci", "Ev Yemekleri Lokantası", "Altı Yüz Elli Yedi" ve "Merkezden Aşağı Karınca" adlı on dört öyküden oluşuyor. Öykülerin merkezinde taşra, kasaba ve kırsal çevre yer alıyor. Öyküler, her ne kadar olaylar üzerinden kurgulansa da olay anlatımında klasik öykü geleneğindeki çizgisel
Tükendi
Modern Türk edebiyatı kuşbakışı bir nazarla dahi incelendiğinde 1891-1944 yılları arasında yayımlanan Servet-i Fünun/Uyanış dergisinin edebiyat tarihimizde oynadığı önemli rol hemen göze çarpar. Önemli edebiyat topluluklarına ev sahipliği yapan ve kuşakların yetişmesini sağlayarak tam anlamıyla bir "okul" olan Servet-i Fünun'un bu kadar uzun süre yaşamasında, kuşkusuz, sahibi Ahmet İhsan Tokgöz'ün payı büyüktür. Tercüme ve telif olmak üzere pek çok kitaba imza atan Ahmet İhsan Tokgöz'ün en önemli eseri Matb
Tükendi
Yarım asırdan fazla bir süre yayımladığı Servet-i Fünun/Uyanış dergisiyle edebiyatımızda önemli bir boşluğu dolduran Ahmet İhsan Tokgöz, matbuat tarihimizin öne çıkan simalarından biridir. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Ahmet İhsan olmasa Servet-i Fünun muharrirleri, Ebüzziya olmasa Namık Kemal yarım kalırdı." sözü, hayli anlamlıdır. Tanpınar'a göre Tokgöz, ülkemizde "yeni edebiyat"ın oluşmasında "edebî inkişaf"ı sağlayan yayıncıların başında gelmektedir. Bu kitapta Ahmet İhsan Tokgöz'ün Matbuat Hatıralarım'ını t
Tükendi
Mehmet Can Doğan, Güzel Sayfa-Popüler Edebiyatın Sapa Yolları'nda, dergi ve gazetelerin herhangi bir sayfasındaki bir yazıyı merkeze alarak, dairesel bir hareketle bu yazının gerek şair veya yazarın yazma sürecinde gerek edebiyatın gelişimi veya değişiminde nasıl bir göstergesel değer taşıdığını ve edebiyat kurumunun söz konusu yazı yayımlandığı günlerde nasıl işlediğini gösteriyor. Varlığı bir olguya karşılık gelen metinlerde, bu olgunun ne olduğunu belirginleştiriyor. Sıradan gibi görünen bir metnin yayım
Tükendi
İyiler ve Galipler görünürde birbirinden bağımsız iki ihtiyarın öyküsünü anlatıyor. İlki, yazgı rüzgârının sonuna bıraktığı talihinde başına gelecekleri kabul etmeye hazırlanırken; diğeri daha müdahaleci, daha kontrolcü tutumuyla sorumluluğu üstlenmeye çalışıyor. "Yansıma", pişmanlıkların itiraf edilemediği bir yaşamın; bugünün geçmiş, geleceğin bugün tarafından belirlendiği için asla değiştirilemeyeceğinin, olduğu gibi kabullenilmesinin öyküsü. Ne kaybettikleri için üzgün ne kazandıkları için bahtiyar... H
Tükendi
Mahmut Yesari'nin ölümünden iki yıl önce, 1943'te yayımlanan Bir Aşk Uçurumu adlı romanı, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın iş ve işçi hayatını anlatan ilk örneklerindendir. Çulluk romanıyla fabrika işçilerinin hayatını gündeme getiren Yesari, Bir Aşk Uçurumu'nda sadece iş hayatını değil aynı zamanda işinden haksız yere çıkarılan çalışanların yaşadıkları olumsuzlukları da realist bir biçimde gözler önüne serer. İstanbul'un arka sokakları roman kahramanı Fikri ve Remziye üzerinden anlatılır. Adıyla popüle
Tükendi
İlhan Berk 1988'de yazdığı mektuplarının birinde, "Yahu Enis, sen insanı deli edersin, bilmem bunu biliyor musun?" diye sesleniyor Enis Batur'a. 1975-2005 yılları arasında yazdığı mektuplarının tamamında, bu duygu ve ton hissediliyor. İlk mektubunu yazdığı tarihte İlhan Berk elli yedi, Enis Batur yirmi üç yaşında. Ama mektupların hepsinde eşit bir ilişki belirgin. Genç bir şairi, metnin içinden görüyor İlhan Berk ve onun duyuşu üzerinden gençlik aşısı yapıyor sanki kendine. İlerleyen yıllarda yazdığı bazı m
Tükendi
Trablusgarp Harbi'nin başlamasıyla birlikte, Mahmud Şevket Paşa'nın emriyle Erkan-ı Harbiye'de bir özel şube kurulur. Bu şube, askeriyenin diğer birimlerinden bağımsız çalışarak, Trablusgarp Komutanlığı'na para, erzak, silah ve cephane sevkiyatı sağlar. Aziz Samih İlter, 1911–1913 yılları arasında, özel şubenin kararı ile Hasan Talip adı ve bir tüccar sıfatıyla Tunus'a giderek bölgeye yapılan sevkiyatı yönetir. Trablusgarp Harbi'nin Gizli Cephesi, onun Trablusgarp Harbi'ndeki görevine ilişkin hatıralarınd
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1