Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yıllar yıllar evvel, üzerinde yaşadığımız şehirler henüz inşa edilmemişken; Kutsal Barış’ın Koruyucusu, Megara Kralı Byzas, ülkesini tehdit eden bir savaşla karşı karşıyaydı… Halkını savaştan korumak için günlerce düşündü. Bilgeleri topladı, yaşlıları dinledi fakat işin içinden çıkamadı. Ve bir gün, kâhinlere gitmeye karar verdi. Uzun yollar aştı, sabırla bekledi ve nihayetinde kâhinler ona yol gösterdi. “Halkınla birlikte Körler Ülkesi’nin karşısına yerleş,” dediler. Emanetler verdiler ona; denizin derinle
Tükendi
Güneş Sistemi sınıfında Plüton bayılıyor dansaDiğerlerine göre hem yavaş hem de kısaBunu gören Dünya aniden fırladı ayağa“Artık gezegen değilsin,” dedi Plüton’a.En yakın arkadaşı Neptün ağlamak üzereydiMerkür üzüntüsünden o gün de gitti geri“Haydi Plüton, sen de gayret et, hızlan,” dedilerNe yapsalar da Plüton’u ikna edemediler.Plüton’un Dünya Umurunda Değil her yaştan çocuk ve yetişkin için bir farkındalık kitabı, kendimizi olduğumuz gibi sevmeyi öğrenmenin eğlenceli rehberi.
İşten çıktınız, yorgun argın eve geldiniz. Koltuğun karşısında uyuklarken ne zamandır izlemeyi ertelediğiniz o filmi açtınız. Aslında öylesine bakıp geçecektiniz ama izlediniz son jeneriği görene dek ve uyudunuz. Gündelik döngünüzü tamamlayıp ertesi güne başladınız. Evet, şimdiye kadar her şey normal akışında ama otobüsle işe giderken neden dün akşam izlediğiniz filmdeki ana karakteri düşünüyorsunuz ki? Neden esas oğlanla bağ kurdunuz ve sonunda kazandığı için mutlusunuz? Beyninizde neler oluyor? Keşke e
Tükendi
Kıçımı bilgisayarın başındaki sandalyeye ilk koyduğum zamanı hatırlıyorum. Ağır bir yükle başlamıştım. İnsanın canını acıtan bir süreç bu, evet. Sanki gözünüze kıymık batmış gibi. Ellerim ter içinde kalmıştı. Ama aştım. Kolay olmadı, yine de bunu yapmak zorundaydım. Bilgisayarımı açtım ve evet karşımda boş, beyaz bir sayfa!Yazdınız, sildiniz, tekrar yazdınız ve yeniden sildiniz! İlk seyirci, okurdur ve okuru senaryonuzun içine çekmeniz, hikâyenizin dehşetine kapılmasını sağlamanız gerekir. Hey, kâğıtta olmu
Tükendi
Bazen uzun uzun baktık aynalara, gözlerimizin söylediklerini anlamak için. Bazen de başka hayatlardaki yansımalarımızı görmeye niyetlendik. Hatta başkalarının hayatlarındaki akislerimizi görürsek daha iyi hissedeceğimizi düşündük belki, birbirimizi acılarımızdan tanırsak hafifleyeceğimize inandık… Biz onun karşısında öylece dururken kendi sırrını döktü ayna, koca koca ömürler geçti içinden. Farkında olmadan kapıldık gittik aynadan geçen ömürlere; ağlamanın, mücadelelerin, kahkahaların, dostluğun, kültürün,
Tükendi
Sakla anıları gelir zamanı, boşuna mı biriktirdi çocukluğun onları? Asla! Çocukluğun kendine has bir dünyası vardır. Bu dünyada büyülü şeylere yer olduğu kadar mutsuz anılar da yer bulabilir kendine. Bir çocuk, bir kahramanın gelip kendisini kurtarmasını bekleyebilir, yolda yürürken kuşlara bakıp hayallere dalabilir, olmayacak şeylerden korkarak annesinin sıcak kollarında şefkat arayabilir, salıncakta sallanırken her defasında hızını artırarak gökyüzüne kavuşabilme ihtimaline tüm benliğiyle inanabilir, bir
Tükendi
Nostaljik tınısıyla geçmişle şimdinin bağını kuran, yıkılan köprüleri onarıp çocukluğun saf ve içten alanını gezintiye çıkan öyküler… Çocuksu coşkuların, dikiş tutmayan ne varsa bir bir onarmanın kitabı! Yaşamımızın sayfalarını çevirirken çocukluğumuza dair olanları koparıp bir kenara koyarız. O sayfalara yeniden bakmak uzun süre aklımıza gelmez. Oysa çocukluğumuz, bizi biz yapan anlar bütünüdür aslında. Biz ne kadar geçmişte kaldığını düşünsek de hiç beklemediğimiz bir anda çıkan rüzgâr tüm sayfaları savur
Tükendi
Her gün olduğu gibi bu sabah da akrebi, yelkovanı, zamanı ve önemi olmayan saatlerinin zili çalınca yataktan kendilerini sökerek kalktılar. Ayaklarını soğuk, yılanımsı terliklere sokarak uzun süredir kimsenin tatlı tatlı süzmediği suratsız suratlarını aynanın önüne koyup, çirkin dişlerini fırçaladılar. Hepsine birer vahşi batı hüznü boca eden enine çizgili Daltonumsu pijamaları düzgünce katlayıp dolaba koydular ve onlara birer nikâh töreni sıkıntısı iğneleyen gri takımlarının içini etleriyle, etleri tutan k
Aynada gördüğüm kişiyi tanıyorum. Kendini ve hayatını seven, neşeli bir aileye sahip, özgüveni yerli yerinde, dostları yanında, yaptığı işi keyifle sürdürmeye çalışan o şişman kadın benim. Her şey güzel giderken bile hiç hadleri olmamasına rağmen bedenim üzerinden beni eleştirenler de hayatlarında mutlaka bir boşluk olan “o” insanlar. Hemen tanırsınız onları. Sizi gördüklerinde baştan aşağı bir süzerler, ceplerinde hazır bulundurdukları cümleleri sıralamak için fırsat kollarlar ve buldukları ilk anda yapışt
“Beni yakalayamazsınız, yakalayamayacaklar.Çünkü görünmezim onların gözünde tıpkı dünyayı sarıp sarmalayan gökler gibi.”New Orleans Kasabı, ABD“Eldiven bere taktım, beni nasıl buldunuz?”Avcı Katil, TürkiyeMemleketin güneş batmayan, cakası kendinden menkul elit semti Yukarı Galler’de hiç alışılmadık, semtin yüksek ruhuna yakışmayan olaylar oluyor, peş peşe korkunç cinayetler işleniyordu. İnsanlar artık Yüksek Farkındalık Ormanı’nda rahatça yürüyüş yapamıyor, Organik Bağları’ndan meyve-sebze alırken bile kork
Tükendi
Büyük bir bezginlikle kazıdın kendini yataktan ve onu, cinayet mahallini terk eder gibi bırakıp çıktın evden. Mesaine başlamak üzere pek de huzurlu olmayan bir yolculuğa çıktın. “Az bir nefes alayım, ferahlayayım,” derken taksitlere girdin, Zeytinburnu’nda 2+1 ev alma fikri nasıl da iyi geldi… Yetmedi kuyruklarda boy gösterdin, bir yerden bir yere ulaşmak için gereksiz mesafeler kat ettin, yokuşlar aştın işyerinde deliler gibi çalışırken mesainin bitimine az bir vakit kaldığını bilmek hayata bağladı seni.
Tükendi
Modern hayat kisvesi altında istesek de istemesek de uyum sağladığımız hız ve tüketme arzusu bir şekilde içe dönme hevesimizin önüne duvarlar örüyor. Hatırlamak için can attığımız şeylere bile vakit ayıramaz olduk. Bu demek değil ki gelişim ve değişim kötüdür. Asla! Ancak neyi, nasıl ve ne ölçüde kullandığımız mühim. Sınırlarımızı belirlemek zaman zaman zor olsa da, telaşla atan kalbimize de kulak verelim. Şimdi aşkları, oyunları ve duyguları yeniden anımsama zamanı…Çeşitli dergilerde yayımlanan söyleşileri
Tükendi
Yüzyıllardır tartışılan bir konu: Çok gezen mi bilir çok okuyan mı? Bu sorunun yanıtını verebilmek ne kadar mümkün olmasa da her ikisini de doğru kabul eden bir yaklaşımla yola çıkıyoruz, bavullarınızı hazırlayın! 133 ülke gezmiş seyyah Serdar Nazım Kölürbaşı'nın rotasında Güney Amerika’nın incisi Peru’ya gidiyoruz. Pasifik Okyanusu’ndaki sahillerden çöllere, Amazon Ormanları’ndan And Dağları’na, göllerden volkanlara kadar karmaşık bir coğrafyayı sınırları içinde barındıran ülke  tarihi, mutfağı, sosyal yaş
Tükendi
İlişkilerimizde her şeyin yolunda gittiğini düşünürken alabora olduk bazen. Bazılarımız göz göze geldiğimizde kalbimizi kıpır kıpır eden kişiye tutunmak istedik, yaralarımızı onunla birlikte sarabileceğimize inandık belki ama bir şeyi fark edemedik: İkimiz de boğuluyorduk. Farklı geçmişlerle yorgun düşmüş iki kişi nasıl sarabilirdi birbirinin yarasını? Yahut sarabilir miydi? Kişi ancak kendi kendini mi iyileştirebilirdi? Tünelin ucunda hiç ışık yok muydu? Hep aldatacak ya da aldatılacak mıydık? İnsan gerçek
Tükendi
“Rewrite Man, kameraların ardında yer alan bu adama kameraların ardından bakmayı sağlayan bir içgörü kitabı. Alison Macor bize kararlı ve iç çatışmaları olan adamın karakterine ilişkin bir çalışmanın yanı sıra Warren Skaaren gibi senaristleri hem ekibin vazgeçilmez birer üyesine hem de durmaksızın rahatsızlık veren birer yabancıya dönüştüren Hollywood sisteminin çarpıcı bir analizini sunuyor.”(Stephen Harrigan, The Gates of the Alamo adlı çoksatan kitabın yazarı ve senaryo doktoru)“Alison Macor’ın merhum Wa
Tükendi
Bereketli topraklardan yayılan enerji nihayet sahibini buldu. Yeniden doğuşuyla beden ve zihninin sınırlarını en baştan keşfeden Atiye başkalarının göremediklerini gören, duyamadıklarını duyan, mucizeler yaratandı artık. Çünkü Göbeklitepe ona bir hediye verdi. Büyük bir sorumluluğu vardı. Dünyayı bekleyen karanlığı durdurmak, insanlığı felaketten kurtarmak için sayılı günleri kalmıştı. Ama zamandan dışarı adım atmanın yolu yoktu. Zaman her şeyi kaplayan, üretken bir rahim gibiydi. Ve her uyanış bir bellek k
Tükendi
“Elinde tutmuş olduğun kitabı bir kuzgun yazdı. Kapakta adı geçen kadın, ben dosyamı kafamda tamamlayınca yazıya dökme konusunda bana yardımcı oldu, o kadar. Emsalim olmadığı için adımı kapağa yazamazlarmış, öyle dediler. Ben bu ‘emsalsizliği’ iltifat olarak kabul ettim efendim ve, ‘Peki tamam, kadının adı olsun!’ dedim. Bu sebeple kapakta Kadının Adı Var.”Kuzgun.Geçirdiği kaza sonrası hafızasını kaybeden bir kadın, komadan yeni çıkan bir adam ve yıllar yılı hastanenin bahçesinde binbir hikâyeye ş
Tükendi
"Herkesin dünyası, kendine yettiği kadardır." "Nefret, insanı ağırlaştırır." Aklımızdan pek çok şey geçer bazen. Çeşitli hisleri aynı anda yaşar, bunlar arasında bağlantı kurmaya çabalarız. Ya da kaçmak isteriz, ilk defa karşılaştığımız duygulardan. Çünkü bu duygu öyle yenidir ki bizim için, onu anlamlandırmak şöyle dursun, onunla tanışmak bile bizi ürkütür. Ama bilinmezliğin gizeminden olsa gerek, o duyguyu kalbimizde tarifi zor bir halde yaşamaya başlarız. Belki de budur âşık olduğumuzda içimizde uçuşan
Tükendi
“Kadınların sessizlikleri ortak bir sırrı paylaştıklarına yorulsa da aslında kendiliğinden gerçekleşmeye başlayan bu şey, adı her neyse, bir tek onları endişelendirmiyordu.”Sıradan yaşantıları barındıran kendi halinde bir ilçeydi Benekli. Henüz bilmiyordu çatıların neler örttüğünü, oysa her çatının altında ayrı kaderleri, aynı kederleriyle yaşıyordu kadınlar. Bundan henüz, onların da haberi yoktu. Ta ki o programa denk gelene kadar… Televizyonda o program yayınlandığından beri ilçede beklenmedik şeyler oluy
"Dünya küçük değil; keşke olsaydı ve keşke yürürken birbirine değseydi kollarımız hiç değilse. Ama değil. Dünya öyle bir yer değil." "Parmak uçlarımdan yeşeriyorum, bir koku duyuyorum, alın beni, kurutup ufalayın, küçük bir kavanozun içinde, öylece saklayın." Bazen yolda yürürken, bir bankta oturmuş hayatı sorgularken, markette kasa kuyruğunda bekler ya da pazarda aynı tezgâhtan bir şeyler alırken fark etmeyiz yanı başımızda bulunan kişiyi. Ya da fark ederiz de gözyaşlarımızın da kahkahalarımızın da bir o
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1