Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 156 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Bu kitabın amacı, anne babalara ve evlenme hazırlığı yapan gençlere, sağlıklı çocuklar yetiştirmelerinde yardımcı olmaktır. Ana rahminden ergenliğe kadar bütün gelişim evrelerini ele aldık; bebeğin bakımı ve beslenmesi, çocuk hastalıkları, fiziksel ve zihinsel gelişim, çocuk psikolojisi ve eğitimi konularında ihtiyaç duyacağınız her bilgiye yer vermeye çalıştık. Bu açıdan bakıldığında çalışmamız bir "başvuru kitabı" olarak değerlendirilebilir. Başvuru kitaplarının baştan sona okunması gerekmez. Örneğin, "Ço
1880´Lİ YILLARDA Moskova Üniversitesi´nin bütün profesörleri, öğrencileri ve Moskova´nın aydınlar grubu, büyük bir şaşkınlık yaşıyorlardı. Çünkü tanık oldukları şey, o güne kadar görülmemiş bir şeydi... Üniversitenin en genç Matematik Profesörü S. A. Raçinski, Üniversitedeki kürsüsünden istifa edip ayrılmış, Rusya´nın Smolenska Eyaleti´nin Tatevo Köyü´nde öğretmenliğe atanması için, Eğitim Bakanlığı´na bir dilekçe vermişti.Bilim dünyası onunla övünürken ve bir çok Matematik bilgini ondan önemli buluşlar bek
Selçuklular: Kurdukları yüksek medeniyetle Osmanlı'ya örnek oluşturdular. Anadolu'yu fethedip Türk ve İslam yurdu haline getirdiler. Haçlılarla mücadele edip, İslam âleminin koruyuculuğunu üstlendiler... Kurdukları kervansaraylarla, hastaneler ve camilerle gittikleri yerleri imar edip güzelleştirdiler. Bilim adamlarını koruyup kucak açtılar. Gazali, Mevlana, Nasreddin Hoca, Yunus Emre gibi dev düşünürlerin yetişmesini sağladılar...
Selçuklular: Kurdukları yüksek medeniyetle Osmanlı'ya örnek oluşturdular. Anadolu'yu fethedip Türk ve İslam yurdu haline getirdiler. Haçlılarla mücadele edip, İslam âleminin koruyuculuğunu üstlendiler... Kurdukları kervansaraylarla, hastaneler ve camilerle gittikleri yerleri imar edip güzelleştirdiler. Bilim adamlarını koruyup kucak açtılar. Gazali, Mevlana, Nasreddin Hoca, Yunus Emre gibi dev düşünürlerin yetişmesini sağladılar...
Selçuklular: Kurdukları yüksek medeniyetle Osmanlı'ya örnek oluşturdular. Anadolu'yu fethedip Türk ve İslam yurdu haline getirdiler. Haçlılarla mücadele edip, İslam âleminin koruyuculuğunu üstlendiler... Kurdukları kervansaraylarla, hastaneler ve camilerle gittikleri yerleri imar edip güzelleştirdiler. Bilim adamlarını koruyup kucak açtılar. Gazali, Mevlana, Nasreddin Hoca, Yunus Emre gibi dev düşünürlerin yetişmesini sağladılar...
Selçuklular: Kurdukları yüksek medeniyetle Osmanlı'ya örnek oluşturdular. Anadolu'yu fethedip Türk ve İslam yurdu haline getirdiler. Haçlılarla mücadele edip, İslam âleminin koruyuculuğunu üstlendiler... Kurdukları kervansaraylarla, hastaneler ve camilerle gittikleri yerleri imar edip güzelleştirdiler. Bilim adamlarını koruyup kucak açtılar. Gazali, Mevlana, Nasreddin Hoca, Yunus Emre gibi dev düşünürlerin yetişmesini sağladılar...
BİR GÜN KÖROĞLU´NUN atını çalmışlar. At da atmış hani; çok kıymetli, çok akıllı yağız bir küheylanmış. Biçare Köroğlu, atını bulmak için diyar diyar dolaşmış. Nihayet İstanbul´da bir at pazarında bulmuş atını. Satıcılar Köroğlu´nu tanımıyorlarmış. Köroğlu ata talip olmuş. "Hele bir bineyim ama" demiş. "Bir bakalım bu küheylan rahat mıdır, huyu nasıldır, gidişi iyi midir?" Köroğlu´nu daha yanına varır varmaz, kokusundan tanımış olan hayvan, o üzerine biner binmez şimşek gibi koşup gözden kaybolmuş. Tozun dum
Tükendi
BİR GÜN hamama gitmiştim. Güzel huylu ve sevimli bir dosta rastgeldim. Bana hoş kokulu bir parça kil verdi. O kile sordum: "Sen misk misin, yoksa amber misin? Senin bu güzel kokun, beni kendimden geçirdi." Kil bana şöyle cevap verdi: "Ben basit bir kil idim. Fakat bir zaman, gül ile arkadaş oldum. Onun güzel kokusu bana sindi. Yoksa ben, sıradan bir toprak parçasıyım." SADİ-İ ŞİRAZÎ, Şark-İslâm edebiyatının en büyük şairlerinden biri ve ´gazel´ ikliminin, kokusunu asırlardır yitirmemiş gür bir goncasıdır.
Tükendi
BİR KİMSE, bir öküzün ayağına batmış olan bir dikeni çıkardı. Bir zaman sonra da, vefat edip gitti. Vefatından sonra Hoca Sadri namındaki büyük bir Allah dostu onu rüyasında gördü. O adam, Cennette gülistanlık bir yerde gezinmekteydi ve diyordu ki: "O diken yüzünden, benim için burada ne güller ekildi!" ooo Elinden geldiği kadar merhamet et ki, zahmetlere düştüğün vakit, herkes sana acısın. Birisine iyilik ettiğin zaman, "Ben efendiyim, beyim; o ise bana muhtaç bir zavallıdır" diye kendini büyük görme! "Zam
Tükendi
Başarılı ve ünlü bir doktor. Kitap kurdu bir yazar. Ve Serap, meslektaşlarının hayranlığını kazanmış bir reklamcı. Beklenmedik bir hastalık, kaderin birleştirdiği yollar, içten dostluklar ve herkesin kendi içindeki yolculuğu. Acaba yollar nereye çıkacak? Selim Gündüzalp insanımızın acısını duyan ve toprağımızın çocuğu olmakla nasıl bir sorumluluk taşıması gerektiğini bilen bir yazar. Dört yüz sayfalık eserini enfes bir Türkçe ile dokumuş. "İdealist, ünlü bir doktor, genç, güzel, akıllı ve başarılı bir
Tükendi
Türkçe'nin, deyimler yönüyle zengin bir hazineye sahip olduğu şüphesizdir. Hepimiz konuşmalarımızda ve yazılarımızda bu hazineden faydalanırız, ama çoğumuzun, kullandığımız deyimlerin kaynağından habersiz olduğu da bir gerçek... Bu durumun önde gelen sebeplerinden biri, deyimlerin ilk kullanıldığı durum ve olayların öykülerine ulaşabileceğimiz derli toplu bir çalışmanın hâli hazırda bulunmayışıdır. İşte Deyimler ve Öyküleri dizisi bu eksikliği gidermek amacıyla hazırlandı...
Tükendi
Bir Gün Köroğlu'nun atını çalmışlar. At da atmış hani. Çok kıymetli, çok akıllı yağız bir küheylanmış. Biçare Köroğlu, atını bulmak için diyar diyar dolaşmış. Nihayet İstanbul'da bir at pazarında kendi atını bulmuş. Satıcılar Köroğlu'nu tanımıyorlarmış. Köroğlu ata talip olmuş. "Hele bir bineyim ama" demiş. "Bir bakalım bu küheylan rahat mıdır?" Köroğlu'nu daha yanına varır varmaz, kokusundan tanımış olan hayvan, o üzerine biner binmez şimşek gibi koşup gözden kaybolmuş. Tozun dumanını ardından naralar atan
Tükendi
Hülya, arayışlar içinde bir genç kız.. Kafası sorularla dolu. Gerçek nedir? Kadın Nedir? Sevgi Nedir? Hülya´nın sorularıyla çevresinde döndüğü üç ana konu başlığı... Karşılıklı mektuplaşmalar şeklinde sürüp giden bu kitap, ele aldığı konuları sağlam bir mantık örgüsü içinde sunuyor ve merkezine şaşmaz bir ölçü koyuyor: "Söylenen her söz, ileri sürülen her fikir, ya bir gerçeğe dayanır; yahut da söyleyen şahsın kendi kanaatinin eseri, şahsi düşüncesinin ürünüdür. Şu halde değişmez ve sabit bir gerçek ola
Tükendi
Ölüm ´hayatın sona ermesi´nden öte birşeydir; demek ki, ölümü hayatın sona ermesi şeklinde açıklayan yaklaşım, kuru bir totolojiden ibarettir; demek ki, yaratılan ve bir ´yaratma fiili´ olarak dikkat gerektiren yalnızca hayat değildir, ölüm de bir ´yaratma fiili´ olarak aynı derecede dikkat istemektedir. Hayata anlamını veren şey, gerçekte, ölümdür. İnsanoğlu şu dünyada hiç ölmeden yaşıyor olsaydı, herhalde, bu hayatın bir ´emanet´ olduğunu, emanetin kendisine verilmiş olduğunu hiç mi hiç düşünemeyecekti.
Tükendi
DİL, KAVRAMLARDAN OLUŞUR, kavramların sembolleri de kelimelerdir. Düşünmenin, anlamanın ve anlatmanın aracıdır kelimeler. Kalbimizde filizlenen duyguları ve zihnimizde yeşeren fikirleri başka insanlara taşıyan posta güvercinleridir onlar. Bir dili iyi kullanmak için bu anlam elçilerini yakından tanımak gerekir. "Tanımak" kelimesini, bir kelimenin anlamını "açık" ve "seçik" bir biçimde, gerektiğinde tarif edebilecek kadar bilmek mânâsında kullanıyoruz. Tanımlayamadığımız bir kavramı tanıdığımızı söyleyemeyi
Tükendi
Fikir hayatımızı zînetlendiren her yeni, güzel, faydalı esere; aklımızın kapısını, kalbimizin penceresini açıyoruz. İman terazisinde tartılan ve kabul gören her eser artık ´bizim´ olmaktadır. İşte, elinizde tuttuğunuz ´Hikmet Pırıltıları´ isimli bu eser de, değerli âlim ve mütefekkir Mehmed Kırkıncı Hocaefendi´nin kaleme aldığı, ´bizim´ olmuş bir kitap: Sorulan ya da akla gelen sorulara kısa ve mukni cevaplar. ´İmân Hakikatları´nın daha güzel anlaşılmasını sağlayan doyurucu izahlar. Ele alınan konulara ve
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 156 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8