Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 25 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
yüreğimi serdim sehere evsizlere, ev olsun . . . gidenlerin ardından ağıtlar yakmayacağım sevincimin sesine uyandırdım yüreğimi . . . sonsuzluğa giden o gemi ne olur incitmesin yüreğimi göğün kapkara bulutları değmesin ne olur kabuk bağlamış yaralarıma hayal de, umut da olsa büyüsündeyim hâlâ gelecek güzel günlerin demindeyim /değmeyin ne olur, uzatmayın yolları.
Tükendi
Özlemin dili yok, susarsın Sustukça kalmaz hâlin mecalin Ah çektikçe yüreğin sızlar Bir köşeye çekilirsin Yaslanacak bir sine yoksa Damla damla birikir yüreğinde acı Gözyaşları yanaklarından dökülür Yansa da için, susarsın Yürekte izi kalır Yalnızlık zor Tutulacak bir el yoksa Dizlerin tutmaz olur Yapraklar düşercesine kurur Tükense de umutların Unutulsa da hatıraların Mutsuzluk diz boyu Umutlanacak bir yürek yoksa
Tükendi
Macaristan Rüyası, 2000 yılına ait, Londra-Macaristan arasındaki gezi serüveninin; sosyal, psikolojik ve kültürlerarası bir anlatısıdır. Yazar, bu yol serüveninde gezerek gözlemlediği coğrafyayı, karşılaştığı insanları, deneyimleri(ni) ve duyguları(nı), sade, akıcı bir dille bireyi yabancılaşmaya zorlayan koşullara, ‘toplumsal el âleme' meydan okuyarak; fikirlerini ve yaşadıklarını, ‘kadınca' bir imbikten geçirerek aktarıyor. Yazar, bilinçaltına gömdüğü ayrıntıları cesaretle yakalıyor ve güçlenen duygusal k
Tükendi
titrek rüzgârların kambur ezgilerine inat sana gelen bütün yollara mısra döküyorum kavuşmaksa eğer sonu kalan ömrüme ilmek ilmek ecel dokuyorum ah roşna! sensiz bu dünyanın karanlığından korkuyorum roşna! susma, söze gel! kelimelerin mimikleri vardır cümlelerin de gülüşleri seninkiler gamzeli.
Tükendi
bıraktım, yitik düşler diyarında sakalımın incinen yanını değince gözlerin gözlerime sardı içimin semasını alevler ve kavurdu düşlerimin en ıssız kıyısını . . . alev alev yanan yüreğimin hasret kokan tarafında bir avuç kor ve tınısı dinmemiş ezgilerle gelmeliyim ezgilerle ve sıyrılarak şehrin kaypak yüzünden en kitabî duruşla gelmeli ve eşiğine yüz sürmeliyim.
Tükendi
Akşamdı Ufkun kızıllığa büründüğü andı Hızlıca yanıma geliverdi Nefes nefeseydi Derin bir iç çekti Buyurun, dedim Yutkundu Gözleri sabitlendi Yüzü kasıldı Dondu kaldı Damlayıverdi gözyaşları Ardından bakakaldım Tekrar buyurun, dedim Utandı, söyleyemedi Hep sustu.
Tükendi
Aforizmalar ya da -Özgür Bir Ruhun Asi Cümleleri-, duygu ve düşünce yüklü, yer yer ruhu çalkantılarla boğuşan, inişleri ve çıkışları sert çizgilerle belirlenmiş dizeler demeti. Özlü ve ahenkli, samimi ve içten örülmüş kelimeler geçidi, ama bir o kadar da argo yüklü! Yazarın fiyakalı sözleri, muzipliği eserde kendini gösteriyor. Yaşama dair veciz deyişler, kısa ve sarsıcı cümlelerle âdeta hayatı tiye alıyor. Yazaroğlu, kendiyle barışık, kendiyle dalga geçiyor; özgünlüğü özünde benimsemiş biri. "Aforizmalar"d
Tükendi
Kıyma bu güzelliklere diye Yalvarmakta mıdır? Merhamet dilenmek için Silik yeşil Soluk sarı Paslı kırmızı Ne kadar hüzün rengi varsa Son bir ümitle sunmakta mıdır? Ya da çaresiz ölüme giderken Bir ikindi güneşinin eteğinde Adam gibi teslim etmek midir Yeni mevsimlere nöbeti?
Tükendi
Neden mi bu kitap? Çünkü ebeveynin çocukla açılan mesafesini başkaları doldurur bilinsin istedim. Neden mi bu kitap? Çünkü çocuklar sevdiği insanların değerlerini alıp ruhuna işler bilinsin istedim. Neden mi bu kitap? Çünkü her çocuk ayrı bir dünyadır bilinsin istedim. Neden mi bu kitap? Çünkü büyükler için ufacık olan; çocuklar için çok büyüktür bilinsin istedim. Neden mi bu kitap? Çünkü bizi birbirimize bağlayan ortak hikâyelerdir bilinsin istedim. Neden mi bu kitap? Çünkü değerler çocuklara; çocuk ilacı
Tükendi
Ruhuyla bedeni uyumsuz gibi geliyordu sanki Osman'a. Ayakları büyüyüp, ayakkabılarına olmayan çocuk gibi, bedeni ruhuna hep küçük geliyor, bu da acı veriyordu. Bu tür durumlarda da deyiş ve türkülere sığınıp bağlamanın tellerinden yükselen melodi esintilerine ruhundaki sıkıntıları savurarak kurtulmaya çabalıyordu. Osman'ın en çok dinlediği türküydü Sarı Gelin. Kimdi bu Sarı Gelin? ... İçi boşalmış bir teneke kutu gibiydi Osman. Yerinden kalkıyor, anahtarını ve montunu alıyor, evden çıkıyor. Yağmur damlaları
Tükendi
Bunca zaman oldu bizim ellerde Uçtun semalarda biraz gel beri. Gitti gelmez oldu yaban ellerde Turna bana yârdan al gel haberi. Bir seher vaktinde evinden çıkmış Evin duvarına kurşunlar sıkmış Hem hayata hem de bana darılmış Turna bana yârdan al gel haberi. Vedasını yazıp asmış kapıma Yâr gidişi neler aştı başıma Cana ateş, zehir koymuş aşıma Turna bana yârdan al gel haberi. Belli ki o da hep yanıp ağlamış Ağladıkça bağrı yara bağlamış Düşmeyen anlar mı nasıl dağlanmış Turna bana yârdan al gel haberi.
Tükendi
1972 baharında Saliha'ya çeyizlik alınması için Yasin, Nurihan'a beş bin lira verdi, düğün tarihi belirlendi. Nisan ayında düğün sakin bir şekilde iki aile arasında yapıldığında; rüzgâr uğuldadı, yağmur çiselemeye başladı. Gökyüzü o gece kızgınlığını, nefesini estirerek, kulak zarını delercesine gürleyerek, şimşekler çakarak, deli bir yağmur yağdırarak hissettirdi. Batman Çayı kudurmuşçasına akıyordu. Sanki çay yağan yağmurla birlikte ağıtlar yakıyordu. Doğanın bu hâline köylüler de şaşırmışlardı. O yıl ya
Tükendi
Dudaklarının kıyısında sevgi mi hüzün mü ne olduğu belirsiz duygulardan müteşekkil çizgiler... ve ziftleşmekten kurtarmak ister gibi kalp otağını, gözyaşı barajlarında yıkanır Tamara. Cehaletin tüm karanlığını cübbesinde taşıyan keşiş, bir ağ gibi atar bu ulvi sevdayı dalgalara. Şair vurur usul usul bu acıyı zılgıtlara. Ve gece... lacivert gece, zifiri gece... alır zalimden nazenin yari. Vuslatı "firak" libasına sararak sunar çifte ruhlara. Öyle bir sevinç ki bu ancak acısı yankır kayalıklara; "Ahhhh......
Tükendi
Neden mi bu kitap? • Çünkü geleceğimiz olan yavrularımı iyi yetiştirmek istiyorum. Neden mi bu kitap? • Çünkü zihinsel etiketlerimin artısını ve eksisini bilmek istiyorum. Neden mi bu kitap? • Çünkü sağlıklı şekilde tartışarak istişare kültürü kazanan bireyler yetiştirmek istiyorum. Neden mi bu kitap? • Çünkü öz güvenli, öz saygılı ve başarılı bireyler yetiştirmek istiyorum. Neden mi bu kitap? • Çünkü aile bütünlüğünün önemini kavramak ve onu bir arada tutmak istiyorum. Neden mi bu kitap? • Çünkü kendi
Tükendi
Yandı sönmeye yüz tutmuş umutlar Peygamber dudağında okunan Kutsî âyetleriz biz Sözümüz Allahu Ekber Özümüz Hak kelamı Ümmet-i Muhammed'iz biz İlâhî müjdelerden veririz selâmı Şehâdet bayrağına sarılan Musab bin Umeyr'iz biz Secdeler ettik Allah'a Düşmanı titreten Hamza yürekleriz biz Bir dirilişe geçti ansızın ruhlarımız Allah dedikçe dudaklarımız Yürekler bir aşkla coştu Hep bir ağızdan şehâdet duyuldu Tank tüfekle değil gücümüz Biz ellerimizi semaya kaldırır Bir merhamete sığınırız
Tükendi
Ruhum Bir Bukalemun, samimi itiraflar ve iç hesaplaşmalarla örülü ‘duygu durum dökümleri'nden oluşuyor. Yer yer argo diliyle şekillenen bu ruhsal gelgitler, isyankâr bir gencin kader notları aynı zamanda. Hayatla ve dünya ile uyumsuz ‘mutsuz bir bilincin' yansımaları olan bu metinlerin öne çıkan en belirgin özelliği, apaçıklığı, numara yapmaması, hasbiliği, gösterişten ve maske takmaktan olabildiğince uzak, ne ise o olarak konuşan, anlatan ‘sayrıl bir dili' okuyucuya deklare ediyor. Dünyaya ve dünya içre ki
Tükendi
Toprağın, bağrına kabul ettiği nice hakikate karşın asıl mezar kendi bedenimiz değil midir? Acılarımızı, dertlerimizi bir eşelesek nice kemikleşmiş ıstıraplar, nice fosilleşmiş hatıralar ve nice toz zerreciğine dönüşüp berhebâ olmuş mutluluk kırıntıları çıkarırız gün yüzüne... Yüzleşmeye cesaret edebilsek, nice güzelliklerin gözünü oymuşuz, nice iyiliğin yüzünü çizmişiz, nice bereketin belini kırmışız çok daha iyi anlarız. Nice gönül köprülerini hodgam bir selin önünde tayfuna tuttuğunuzu insaflıca hatırlay
Tükendi
Şamar atılmış suratıma sanki! Tepemden bir balyoz yemiş gibi, bardağı kıran suçlu çocuk, öğretmeninden disiplin cezası almış öğrenci, ev sahibine küstahlık yapan misafir. Boşuna yola çıkmaya, arpanın hesabını yapmaya kalkma! Arpa boyu bile boyunu aştı. Içsel yolculuğa çıkmaya kalkma! Kırk fırın ekmek yemen, hatta bir kırk daha yemen gerek, adam olmaya. Tövbe estağfurullah deyip, sözde "deli" den dersimi aldım. Ben deli olmaya bir arpa boyu yol alamadım vesselam.
Tükendi
Gözümün gönlüme açtığı belâ Beni bedenimden sürdü evvelâ Sürgün ruhum elemine müptela Bûsegâhın ne yeminler bozdurur Gözümün gönlüme kazandığı can Vuslatın nasıldır cefan heyecan Gözümün gönlüme açtığı yara Kanattığın kalbe git merhem ara Gitse bî-intihâ hangi diyara Meftununu kölem diye gezdirir
Tükendi
Güneş akşam vakti guruba yavaş yavaş yaklaştığında üstüme ağır ağır çöken hüzünler, beni rakamların ve sayıların olmadığı, ancak altından hiçbir rakam ve sayının çıkamayacağı, hiçbir muhasebecinin veya matematik profesörünün altından kalkamayacağı bir hesaplaşma âlemine, yüreğimin derinliklerine götürür. Orada bulurum bütün zamanın birikintisini ve küflenmiş tortularını... Dünyanın en büyük uyuşturucu tacirlerinin peşinden koşabileceği kadar büyük miktarda saf bir uyuşturucu barınır orada. Çünkü orda kendim
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 25 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1