Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 631 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Kullanılan organ güçlenir, kullanılmayan zayıflar. Beyin ve hafıza kasları, kol ve bacak kaslarına benzer; spor yapan insanın kasları güçlenir, yapmayanın zayıflar. Beyin öğrendikçe ve hafıza ezberledikçe kuvvetlenir. Beyin sporlarını yapmayanların unutkanlıktan veya zekâ geriliğinden şikâyet hakları yoktur. Herkes daha zeki olabilir, beynini daha verimli kullanabilir. Bunun için zekâ geliştirici etkinliklere önem vermeli ve zihin antrenmanları yapmalı. Özellikle anne, baba ve eğitimciler, çocukların
Bu kitapta, İslâm Hukuku içerisinde muâmelât olarak isimlendirilen bölümün borçlar hukuku ile ilgili konularına yer verilmiştir. Birinci bölümde; borç, borcun unsurları, hükmü ve borcu sona erdiren durumlar ele alınmış, ikinci bölümde; başta satım akdi olmak üzere diğer akit çeşitleri, üçüncü bölümde ise; şirketler hukuku üzerinde durulmuştur. Ayrıca ele alınan bütün konuların klasik İslâm Hukuku kaynaklarında nasıl ifade edildiğine örnek teşkil eden Arapça metinler ve çevirisine yer verilmiştir.
İslam inanç esaslarının temelini teşkil eden ilâhiyât bahsi, kelâm ilminin en önemli ve kapsamlı konularındandır. Sahâbe döneminin sonlarından itibaren Allah’ın varlığının ve birliğinin delilleri, zâtı ve sıfatları başta olmak üzere ulûhiyet meseleleriyle ilgili tartışmalar ve mühim düşünce ayrılıkları ortaya çıkmaya başlamıştır. İslam inanç esasları alanında özgün düşünceler serdeden yetkin ilim adamlarından biri, aynı zamanda Mâtürîdiyye mezhebinin kurucusu olan Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’dir. Mâtürîdî, Ehl-i
Çocukların söz dinlememelerinin başında ilgisizlik gelmektedir. Çocukların sıkıntılarına gereken ilgi gösterilmediği zaman, çocuklar söz dinlememe adına hırçın olacaktır. Gerekirse ilgi çekmek için istenmedik davranışlara yönelecektir. Güç çatışması haline getirilen iletişim şekli, söz dinlememeye neden olmaktadır. "Benim dediğim olacak!" diye katı kurallarla belirlenen ilişkilerde, başlarda kaybeden çocuk gibi görünse de, sonunda pes eden anne baba ve kazanan çocuk olacaktır. İsteklerin güçle yaptırıldığın
Hasan-ı Basri Medine'de doğmuş, Müminlerin annesi Ümmü Seleme'nin gözetimi altında büyümüş, ilmi, irfanı ve hikmetiyle hem Arabin hem Acemin saygınlığını kazanmış bir şahsiyet olarak kendinden sonraki tüm Müslümanlar için de örnekliğini sürdürmüştür. Müslümanlar arasında dinin anlaşılması ve yorumlanması bağlamında ortaya çıkan tüm itikadî, fikhî ve tasavvufî yorumların başlıca kurucu şahsiyetlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Kelam, Fıkıh, Hadis ve Tefsir gibi temel İslamî ilimlerin oluşmasında tabiin
Müslümanlar Hz. Peygamber'in vefatı sonrasında yaşanan siyasi, kültürel ve ekonomik alanlardaki hızlı değişimlere uyum sağlamakta zorlandıkları için farklı görüş ve düşüncelere hep mesafeli olmuşlardır. Bu yaklaşımdan en fazla nasibini alanlardan biri Mutezile'dir. Oysa Mutezili fikirler, ömrünün çoğunda Mutezili olan Eş'âri ve Mâtüridi tarafından kültürel havzamıza dâhil edilmiştir. Öte yandan Mutezile, yekpare bir düşünce sistematiği bulunmayan, birbirinden özgün düşünürlerin altında barınabildiği bir yap
"Allah (c.c.)'a hamd ederim. Alemlere rahmet olarak gönderilen, mahlukatın seçkini, peygamberlerin önderi Resûlullah Efendimize de salât ve selam olsun. Bu telif Mekke-l Mükerreme'de Şeriat Fakültesi Tarih Bölümü'nde öğrencilere verdiğim derslerdir. Gözden geçirerek önemli olmayan haberleri ayıklayıp çıkardım. Sağlam ve önemli olanlarını kısalttım. Bilgileri en güvenilir kaynaklardan aktardım. Bunların başında elbette ki Kur'ân-ı Kerim gelmektedir. Âyet-i kerîmelere oldukça çok yer vererek konuları onlarla
Kitabımız, iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, çocuklara Allah sevgisini öğretmek için yapılması gerekenleri anlattık. İkinci bölümde ise, "Çocuklara namazı nasıl sevdirebiliriz?" sorusunun cevabını ararken, konuyu, çocukların yaşını, zekâ seviyelerini, kişiliklerini ve çevresel şartlarını da göz önünde bulundurarak ele almaya çalıştık. Çocuklara bu değerleri öğretirken, onların yaş seviyelerini dikkate alarak bilinçaltlarının göz önünde bulundurulması gerektiği üzerinde durduk. Bilinçaltının daha iyi a
Önderler, toplumların başarı kazanıp zirveye çıkmasın da ya da tam tersine yok olmaya doğru gidişlerinde büyük bir rol oynayan şahsiyetlerdir. Elbette lider tek başına her şey değildir. Ama onlar toplumu yönlendirmede en önemli rolü oynamışlardır. İşinin ehli güçlü liderler, toplumsal dinamikleri harekete geçirerek bölgesinde ve hatta dünya çapında büyük gelişme ve sıçramalar gerçekleştirebilmekte ya da başlatabilmektedirler. Burada ele alacağımız Murabitlar Devleti'nin lideri Yusuf b. Taşfin de kendi toplu
Beş asır boyunca Müslümanlar'ın önderliğini temsil eden Abbasi halifeliği, İslam tarihinde Osmanlılar'dan sonra en uzun ömürlü devlettir. Abbasiler, uzun süre Müslümanların siyasi hayatına hakim olmuş, son anına kadar da İslam dünyasının manevi liderliğini sürdürmüştür. Bu tarihi süreçte dini, sosyal ve kültürel alanda çok büyük değişimlere şahit olunmuştur. Değişimlerin yaşanılan sürecin siyasi hayatıyla doğrudan irtibatı bulunmaktadır. Binaenaleyh asırlar boyunca gerek İslam aleminde, gerekse o dönemin bi
"Akıllı insan, başkalarının aklından faydalanır. Kitap okumak, konferans, panel, seminer dinlemek başkalarının aklından faydalanmaktır. Ömrünü gençlerin eğitimi ile geçiren bir öğretmen ve yazarın tecrübelerinden faydalanmak size yepyeni ufuklar açacaktır. Ali Erkan Kavaklı, "Başarıya Götüren Yol"da 40 yıllık tecrübelerini paylaşıyor; öğrencilerinin başarılarını, başarılı insanların hikâyelerini anlatıyor ve gençlere ömür boyu takip etmeleri gereken yol haritası çiziyor. Kitaptaki bir gaz hikâyesi şöyle
Düşünce dünyası ve sınırlarının genişletilmesi, kavramlar ve terimlerle sağlanır. Hukukun ve fıkhın hem teoriye hem de pratiğe dönük iki yönü vardır. Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, bu iki alanla uğraşanlar, ayrıca düşünceyle ilgilenenler için bir başvuru ve başucu kaynağı olarak sürekli okunması gereken bir kitaptır.Müslüman bir ferdi anlayabilir.
Unutulmamalıdır ki, Hulefa-i Raşidin dönemi Hz. Peygamber'den (sav) sonraki İslâm tarihi sürecinin en önemli kısmına tekabul etmektedir. Gerek ilk Müslümanlar'ın siyasî, sosyal ve dinî faaliyetleri, gerekse İslâm dininin pek çok kıtada yayılış tarihinin iyi ve doğru anlaşılabilmesi, bu zaman diliminin sağlıklı bir şekilde anlaşılmasıyla doğrudan ilgilidir. Kanaatimizce bütün bir İslâm tarihi sürecinde olduğu gibi, ilk dönem hadiselerinin de aynı şekilde hiç bir ön yargı taşımadan, samimi gayr
İslâm tarihinde Muaviye b. Ebû Süfyanın Hz. Hasandan halîfeliği devralmasıyla başlayıp Mervan b. Muhammedin öl-dürülmesine kadar geçen döneme Emevî Asrı adı verilir. Gerek Hz. Peygamber (sav) devrinde yaşamış sahâbe ile ondan sonraki nesil arasında bir zaman köprüsü olması, gerekse bu süreçte meydana gelen hadiselerin Müslüman-ların zihninde derin izler bırakmış olması sebebiyle, Emevîler devleti İslâm tarihinin üzerinde en fazla tartışma yapılan dönemini teşkil eder. Bu tarihi sürece dair akademik, entelle
"Neden Namaz? Çünkü namaz, imandan sonra Rabbimizin en çok üzerinde durduğu bir ibadettir. Hz Peygamberin hayatının ayrılmaz parçasıdır. Namaz hayatın ta kendisidir. Hiç bir şekilde terkine izin verilmemiştir. Buna rağmen günümüz Müslümanlarının en çok ihmal ettiği kıymetini bilemediği bir ibadettir. Dolayısı ile karşımıza iki sonuç çıkıyor: Namazını kılamayanlar ve kıldığı halde gereken önemi veremeyenler."
Elinizdeki bu eser, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İslami İlimler alanında ve disiplinler arası bir nitelikte aynı adla yeni açılan Tezli ve Tezsiz Yüksek Lisans Programı öğrencileri için bir referans kitap olarak hazırlanmıştır. Disiplinler arası yaklaşımla dört farklı boyutta ele aldığımız bu çalışmanın tebliğ, davet ve irşat alanında nicelik ve nitelik olarak henüz yeteri kadar bilimsel çalışmanın yapılamadığı ülkemizde başkaca çalışmalara öncü olmasını ümit ediyoruz.
Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu tarihten günümüze kadar sayısız askeri isyan ve darbe meydana gelmiştir. Bu isyan ve darbeler, Osmanlı Devleti’ni çok sarsmış, yıpratmış hatta yıkılışına da sebep olmuştur. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmasına rağmen bir süre sonra darbeler kaldıkları yerden aynen devam emiştir. Birinci kitabımızda Osmanlı’nın kuruluş tarihi olan 1299’dan Kurtuluş Savaşı’nın başladığı 1919 yılına kadar meydana gelen askeri isyan ve darbelerin perde arkasını her yönüyle incelemi
Cenâb-ı Hakk’ın muhabbet ve sevgisine nail olan Akşemseddin Hazretleri, onun sevgili bir kulu olmuştur. Elde ettiği bu rıza sayesinde o, ömrünü kıymetli işlerde, hayırlı amellerde harcamıştır.Yüce Allah’ın lütuf ve sevgisi sayesinde o, nefsini tanımış, fena işlerden hep yüz çevirmiştir. Allah’ın metin ipine sımsıkı sarılan Akşemseddin Hazretleri, kalbini masivadan korumuş, ihlas ve samimiyete bürünmüş, her türlü isyan ve günah kirinden uzak durmuştur. Şeytan ve nefse karşı esaslı bir duruş sergileyen Ak
Ailemizin İslamî kimliğini muhafaza etmek, Sevgili Peygamberimizin sünnetine hayatımızda daha fazla yer verebilmek, Çocuklarımıza İslamî kimlik ve bilinç kazandırmak, Aile ortamını aynı zamanda bir okul yuvasına dönüştürmek, Aile bireyleriyle birlikte etkin ve verimli bir şekilde zaman geçirebilmek, Dinimizi öğrenirken öğretmek; öğretirken öğrenmek, Kitap okumayı ailemizin bir alışkanlığı hâline getirmek, İş ve arkadaş toplantılarımıza Resulullah’ı misafir etmek için, Sevdiklerimizle her gün veya her hafta
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 631 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1