-Osmanlı Devletinin tek kurşun atmadan kazandığı savaş hangisi? -Eiffel Kulesi'ni tam iki kez satan dolandırıcı kimdi? -Eistein'in ölümünden sonra, beyni niçin 55 yıl boyunca gezdi? -Kamyon şoförlüğü yapan İngiltere Kraliçesi kim? -Havucun gözlere iyi geldiği yalanının altında yatan İngiliz oyunu neydi? -Hitler için casusluk yapan dünyaca ünlü modacı kimdi? -Hz. İsa, çocuklara gerçekten de bir Haçlı Seferi emri verdi mi? -Çikita muzun ocakları söndüren ve kan döken sömürgeciliği gerçek mi? -Napolyon

Etyemezlik yalnızca bir besidüzen değil; bir yaşam anlayışı, yaşayış sayılır. "Yeğ" bir yeryüzü için çok gereklidir. Acımasızlığın, giderek kıyıcılığın ne denli yaman olduğunu söylemek aşırı. İşte, sevecenliğin isterlerinden biri etyemezliktir. Kişi kendisinde de, çevresinde de olumsuzluk istemiyorsa, et yemekten titizlikle kaçınmalıdır. Yoksa acı çektirip öldürerek türlü sorunların çözümsüz bırakılmasına katkıda bulunur. Bu betik etyemezlere, etyemez adaylarına biraz olsun dayanak verme ereğiyle yazıldı. E

BURCU YANIKLAR1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından, Rus türklükbilimcisi Vasili Radloff'un da yardımıyla çözülen "Türk Alfabesi", aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kopenhag Kraliyet Bilimler Akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır. Bundan 2 yıl sonra İkdam gazetesinin 1895 yılında Osmanlı'da duyurduğu bu çalışmalar, bunu izleyen 2 yıldan sonra Necib Asım tarafından 1897 yılında Osmanlıca olarak yayımlanmıştır. Kopenhag'taki "ilk bildiri"nin özeti sayılabilecek bu yapıt, bir k

Eğitim, özünde ideolojik bir eylemdir ve bundan dolayı da ideolojilerin mücadele alanıdır. Okullarda öğrencilere okuma-yazma, basit bir takım hesaplamaların yanı sıra nasıl düşünmeleri gerektiği, doğru ve yanlışın kriterlerinin ne olduğu kısaca hayata yönelik bir bakış açısı kazandırılır. İdeolojilerin toplum içerisinde dolaşımının sağlayan en etkili güç siyasi iktidarlardır. Ülkeyi yönetme iddiasında bulunan her siyasi iktidar, kendi içinde bir ideoloji barındırır ve bu ideolojisini toplum içerisinde farkl

Her şeyden önce diğer bilge ve iyi Tanrı'ya, sonra da burdakilerden daha iyi olan ölmüşlere kavuşacağıma inanmasaydım ölüme içerlememekle yanlış yapmış olurdum doğrusu. Ama şimdi, her ne kadar kesinkes kanıtlayamasam da, emin olun, iyi insanlarla buluşacağıma inanıyorum. Dahası, iyi bir efendi olan Tanrı'yla da buluşmayı umuyorum. Hiçbir şeyden emin olmadığım kadar öteki dünyanın varlığına inanıyorum. "Ne yani Sokrates, bu düşünceyi kendine saklayıp gitmeyi mi düşünüyorsun, bizimle paylaşmak istemiyor musu

Gecenin en sessiz yerinde, burnumdan sızan kanı kulağıma yönlendiren rüzgâr bile ürkmüştü; tepkisizce dikenlere basıp uçuruma çıkışımdan... Korkutucu karanlık, kanlı ayaklarımdan korkarak kaçışıyordu etrafımda... Çocuk bedenimde güzel durmazdı gelinlik; o an, sarp kayalıkların bana hediye edeceği başka bir beyazlık arzuladım...

Bedirhan, büyük bir şehrin meydanında simit satarak ailesine katkıda bulunan küçük bir çocuktur. Meydana gelen siyahlar giymiş, esrarengiz bir adam çocuğun dikkatini çeker ve çocuk, siyahlı adamın hareketlerini titizlikle incelemeye başlar. O an meydanda bulunan Ömer amca, Berduş Salih ve sarışın kadınların da hikâyeye dahil olmasıyla yıllar önce uzak bir coğrafyada yaşanan bazı olayların herkesin hayatına az veya çok etki ettiği oraya çıkar...

İlkokul üçüncü sınıf öğrencilerimizden 12. sınıf öğrencilerine kadar tüm öğrencilerimizin keyifle okuyacağı serinin ikinci kitabını okuyucuların yüreklerine takdim ediyoruz.Birinci kitabımızın devamı (Ömer'i Maceraları-1) niteliğinde olan bu çalışma toplam altı öykü bulunuyor. Öykülerimiz sizleri zaman zaman Anadolu'muzun uzak köylerine tabiatın en zengin görseline, insanlarının sıcacık samimi yaşamlarına götürecek. Zaman zaman da doğa güzelliğini ve doğal insani özelliğini kaybetmemiş kasabalara şehirlere

İlkokul üçüncü sınıf öğrencilerimizden 12.sınıf öğrencilerine kadar tüm öğrencilerimizin keyifle okuyacağı bir kitap takdimi ile sizleri baş başa bırakıyoruz. Öykülerimiz sizleri zaman zaman Anadolu'muzun uzak köylerine tabiatın en zengin görseline, insanlarının sıcacık samimi yaşamlarına götürecek. Zaman zaman da doğa güzelliğini ve doğal insani özelliğini kaybetmemiş kasabalara şehirlere indirecek. Özünde gerçek hayatın içinden imbikle çekilen yaşanmışlık öykülerini görme şansına sahip olacak okurlarımız.

Türk alfabesinin, belgelenebilir 2500 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. En sağlam ürünlerini Göktürkler döneminde vermiştir; bunlar, günümüzde Orkun Yazıtları olarak anılır. Taşa yazılan bu yazılarla birlikte, kağıt üstüne yazılı ürünlerimiz de bulunmaktadır. Kitap biçiminde bir de Irk Bitig adlı yapıt günümüze ulaşmıştır. Uygurların Göktürkleri yıkmasından sonra işler değişti. Kendi yazı düzeneğimizi bir kıyıya koyup, Soğd kökenli alfabeyi işlekleştirmelerinden sonra, ulusumuzda kopukluklar yaşanmaya da

Bilge Tonyukuk, anlatıldığı gibi Fars veziri kişiliğinde değildir. Gerçekte o bir vezir de değildir. Tam tersine o, İlteriş diye bilinen Yıldırım Kağan ile birlikte Göktürklerin iki kurucusundan birisi; hatta birincisidir. Dahası, ulusal geçmişimizdeki kimliği belirsiz kahramanımız olup destanlara konu olmuş Alper Tunga da Tonyukuk'tan başkası değildir. Öyle ki, Bilge Tonyukuk Göktürkler zamanındaki Atatürkümüz; Atatürk de bu zamandaki Bilge Tonyukukumuzdur diyebiliriz.

Büyükbabadan torununa uzanan yaklaşık yüzyıllık bir geçmişin gönül bahçesinde açan kır çiçekleri, güller ve begonyaların aşk temalı şiirler bulacaksınız. Kuşaklar arasında değişen ve güzelleşen sevgi temasının renklerini göreceksiniz. Dede ve toruna ait birer kısa biyografisini ve Karadeniz Bölgesinin güzelliklerini şiirlerde bulacaksınız. Sevdalanmış bütün yüreklere merhem olacağını biliyor ve bu kitabı sizlerin engin yüreklerine sunuyoruz.

Emekli emniyet müdürü Arif Bozdemir'in çocuklara yönelik yazdığı polisiye çizgiroman Canko, Bursa'da yaşanan magandalık olayını açıklığı kavuştururken ortaya çıkan macerayı anlatıyor. Renkli çizimleriyle desteklenmiş öykü, içimizden çıkan bir kahramanın öyküsünü çocuklarla paylaşmaktadır.

Niçin bu kitabı okumalıyım? Milli Eğitim Bakanlığına bütün özel ve kamu kurum kuruluşlarının yöneticileri, öğretmenleri ile velilerimizin yararlanacakları bu kaynağı şiddetle tavsiye ediyoruz. Ayrıca lise ve üniversitede öğrenim gören öğrencilerle bütün akademisyenlerin fayda edineceği güzel bir eser. Kitabın birinci baskısı bitmiş, ikinci baskısıyla karşınızdayız. Herkese ve her kesime hitap eden kitabımızın akıcı bir dile sahip olduğunu göreceksiniz. Umutların tükendiği yerde yeni ümitlere yelken açacağı

Irk Bitig dilimizə Fal Kitabı (Falname) kimi tercüme edilir. İlk söz olan ırk (irk), fal demekdir. Soy, menşe menasını ifade eden söz dilimize sonradan keçmedir. İrk sözünün arabca manası bitkinin kökü demekdir. Dilde çox işlendiyi üçün elave mena da kazanmışdır. Arab manşali söz 16. asırda dilimize keçmişdir. O dövre kadar irq dilimizde fal sözü kimi istifade edilmişdir. Irk bitig-deki ırk sözünü ırak (ıraq) diye okumamak üçün bir sebeb yokdur. Buna göre ırak bitig > uzak bitig (ırz çevrilmesinden - zetaiz

Bugün her Türk, kendisinin ne denli Şamanist düşünce, gelenek ve oluşumlarlaar yapılandığını öğrenmek isteğindedir. Hatta, düya toplumları dahi, sosyolojik yapılarında bu kültürün ne gibi etkileri olduğunu araştırmaktadırlar. Ama en çok Türklerle özleştirilmesi, bizi daha yakından ilgilendirmektedir. Gatta, XVIII. yy. Fransız tarihçisi Joseph Deguignes, Şamanizmi "Türklerin ulusal dini" olarak niteler. Neden, ondan beslenen kültürümüz, geleneğimiz, göreneğimiz, tarihimiz, hep eleştirilmiş ve suçlanmıştır.

Güzel günlerimizde, sırf vicdanımızı rahatlatmak için samimiyetsizce ettiğimiz kısacık şükür dualarımızın yerine ulaştığını düşünüyorsak, yanılıyoruz. Oysa hepimiz O'nun adını yalnızca dara düşünce anıyoruz. İşte! Tam da burada konuşmamız gereken konu bu; darlıkta edilen şükür duasının meyveleri...

Yakın zamana kadar on yıllar boyunca kitapçı raflarının önemli bir kısmını ne hikmetse bu toplumun değerleriyle çelişen, hatta Milletin değerlerine, inançlarına karşı açıkça savaş ilan etmiş ve bu savaşı halen devam ettiren kişilerin eserleri hep işgal etti! Toplumun büyük bir kesimini hor gören, onları yok sayan, onlara ?bidon kafalı", ?göbeğini kaşıyan adam", ?kömürcü", ?makarnacı", ?örümcek kafalı"... vb ithamlarla hakaret etmekten geri durmayan bu zihniyetteki (mankurt) yazarları, bu aziz Milletin bir

Sekiz ve onaltı yaşlarında ilkokulu bitirmiş köy çocuklarıydık. Öğretmenlerimizin, kitaplardan ve kendi bilgilerinden bize anlattıkları kadar dünyayı tanıyorduk. Bizim daha bilgili okumuş insanlar olmamız için öğretmenlerimizin önerisiyle babalarımız bizleri Köy Enstitülerine gönderme kararı aldılar. Çorum'un Çıkrık Köyü'nün yakınlarındaki iki kasabadan başka hiç bir yer görmeyen, onbeş çocuk olan bizleri, yakınımızdaki Mecitözü kasabasına kadar götürüp bir kamyona bindirdi babalarımız. Gideceğimiz yollar b

Türkmeneli'nden İŞİD-in esir aldığı kızlar, gelinler Arap pazarlarında 25 dolara satılıyordu. Siyaset mantığıyla hareket eden dostun haklıdır, senin seçimin yanlıştır. Siyasetçiden dostluk beklemek alenen aptallıktır. diyen Azerbaycanlı yazar Eluca Atalı, Türk dünyasında yaşanan olayları kaleme aldığı bu kitabında; Azerbaycan, İran ve Irak Türkmeneli'nde esarat ve boyunduruk altında yaşayan Türklerin sorunlarını günyüzüne çıkarmıştır.