Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 87 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Gizlerle, sırlarla dolu tılsımlı bir kent olan Istanbul, 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in fethiyle birlikte Islamiyet'le tanışır. O günden itibaren üzerinde yaşayan ilim, irfan ve gönül sahibi zatlar ebediyete intikal ettiklerinde yine Istanbul'un çeşitli köşelerinde huzura kavuşurlar. Tasavvuf ilminin temsilcisi bu önemli zatların mezarları türbe haline getirilmiş ve isimleri günümüze kadar yaşatılmıştır. Bu kitapta kentin anlamına gizem katan bu türbelerden en çok bilinenleri aktarılarak yâd edilmektedir.
Elinizdeki polisiye romanda, Galip adındaki bir polis, sıra dışı bir cinayeti çözmeye çalışırken kendini esrarengiz olayların tam ortasında bulur.Galip bir yandan cinayetin üzerindeki sır perdesini aralamaya çalışırken, diğer yandan kendi içinde gelgitler yaşamaktadır. Bir solukta ve zevkle okuyacağınız bu kitaptan kısa bir alıntı: "Hayat, üzülmek için yetersiz bir karanlık; mutluluk derseniz,fazla soluk bir resim. Işte hepsi bu kadar... Insanlar, kural koyanların kurallarına hapsolup düşünmekten, hayal kur
Bir çocuk öykülerle büyür,bir ülke öykülerle beslenir,destanlaşarak vatan olur.Bu kitap bir ülkenin,bir tarihin izdüşümünde, gerçeğin anaforundan süzülerek gelen öykülerle Vatan'ın gerçek tanığı... Kurgusal bir roman ama aynı zamanda da bir ülkenin, Vatan'ın panoraması. Bu kitap, toplumsal belleğimizin vicdanı,zihinsel hafızası,düşsel bir serüvenin doğru rol modeli. Sarı saçlı mavi gözlü adam: "Bana bak çocuk" dedi, "vatanı ruhundan çıkarırsan ölürsün çocuk!" "Bu vatan saraylardayaşayan üç beş hanedanın soy
Bu kitap, gelenek ve din kaynaklı dogmatik düşünceye karşı özgür düşüncenin kıvılcımını ateşlemeyi hedeflemektedir. Elinizdeki kitabın amacı, monoteist dinler tarihindeki yanlış bilinenlere bilimsel ve tarihselci yaklaşımlarla ışık tutmak, beyinlerimizin emansipasyon (özgürleşme) sorunsalını çözmek ve zihinsel prangalardan kurtulmak adına küçük de olsa bir adım atmaktır. Bu kitabın cevap aradığı sorulardan bazıları şunlardır: Dini ve kültürel dogmalarımız ile gelenek ve dilimizin güncellenememesi, sürmekte
Muhterem efendiler, uzun ve ayrıntılı Nutuk'um, mazi olmuş bir devrin hikâyesidir. Burada, milletim ve gelecek evlatlarımız için dikkat ve uyanıklığı sağlayacak açıklamalarda bulunduysam kendimi mutlu sayacağım. Bu Nutuk'umda, milli varlığı sona ermiş varsayılan büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını, ilim ve fennin en son esaslarına dayalı milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu ifade etmeye çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli sıkıntılardan doğan uyanışın ve b
Din nedir, dindar kime denir? Çocukluğundan itibaren dinci çevrelerin içinde yer almış olan Din Bilimleri Uzmanı Nazif Ay, bu sorudan yola çıkarak, siyasal İslamın içyüzünü ve bilinmeyen, saklanan yönlerini, kendine has vurucu üslubu ve mantığıyla okura sunuyor. Yazar, tarikat ve cemaat yapılarından kaynaklanan hastalıklı ortamın İslam'ı nasıl ahlaktan uzaklaştırarak "İslam'ın kıyameti"ni hazırladığını olgularla ortaya koymaktadır."Dindar" kelimesinin sözlüklerdeki anlamı gidecek, o kelimeyle kendisini ifa
"Gerçek bir kadın olmak ve dişi enerjimizi layıkıyla kullanabilmek için ne yapmak gerekir?" Seda Diker, Aslında Giden Erkek Yoktur'da, kadınların kaygılarını, özgüvensizliklerini, bilmedikleri ya da unuttukları dişiliklerine nasıl kavuşabileceklerini gerçek hikâyelerden örneklerle anlatıp kadınların hayatına ışık tutuyor. Aslında tüm bu olumsuzlukların kaynağına inince, "ilahi sevgi", zihinsel ve duygusal arınmayla yaşanan zorlukların üstesinden gelmeyi, umutsuzluğa sırt çevirmeyi, en önemlisi de kadınlar
Tükendi
Praksagora: "Kazıyacağım kökünü çıplak kalmanın, Muhtaç olmanın, Kavganın, Dövüşün, Borçluya gelen haczin...Anlatacağım size nasıl olacağını! Yeni icatlar gerekiyor, derin anlamları olan! Öyle yeni kurallar gerekli ki bize; Ne yapmaya ne de söylemeye cüret edilmiş olsun, bugüne kadar... Dinleyin: Gelecekte, her şey, ortak olacak! Ve her şey herkese ait olacak, Zengin de kalmayacak, yoksulda. Her şey herkese eşit verilecek, Ve özellikle de yaşam! "Bu kitapta sadece günümüzün yaşam tarzına ve içinde bulu
Tükendi
Aşka yükseliş başlıyor "Böylesine güzel bir aşk potansiyeli varken, neden yaşamıyorsun? Sen uzanıp beni almadıkça, ben her zaman bu aşka esir kalacağım." Aşkın esareti olduğu gibi, suçluluğun, korkunun, hatta öfkenin de esareti vardır. Kim bilir kimler sana sinsice suçlu hissettirerek istediğini yaptırıyor. Korkutarak manipüle ediyor. Senden daha güçlü olanın kölesi olabilir, taciz ve kötülüklere maruz kalabilirsin. Ya da yarım yamalak ilişki tekrarlarını sonsuza dek yaşayabilirsin. Öyleyse ayağa kalk...
Tükendi
Ustaca yazılmış kelimeler değildir aşk, ne hüzünlü şarkılar, ne de duvar yazılarıdır. İnsanın içinde ve dışında aynı anda başlayan,etrafındaki her nesnede izini bırakan, bitti sanılsa dahi sonlanmayan bir maceradır. Hayatın düz bir çizgi olmadığını, her şeyi gerçekleştirme gücümüz olduğunu hatırlatır bize. Sonsuzluğa en yakın noktamızdır, aşk. ''Dayanabileceksen terk et beni ; Dayanamayacaksan kabul etmelisin her şeyimle beni''...
Songül ASLAN-Anne İnsanları çok sevmeni, insanlara güvenmeni sana ben öğretmiştim, şimdi çaresizim ve ne söyleyeceğimi bilemiyorum." Mehmet ASLAN-Baba ?Özom'un romanını yazmayı düşündüm fakat bana göre olmadığını anladım. Herhalde her satırında, her sayfasında mum gibi erirdim ve sonunda ne ışık kalırdı ne de ben." Beste ASLAN-Abla Özgecan, bir gün ?kadınlar neden sardunyaları çok sever" diye sormuştu, cevap veremediğimi görünce ?ikisinin de kırıldıkça yeşeren dalları var, o yüzden" demişti. Barış ASLAN-K
Masmavi gözlerindeki parlaklık göz alıcıydı. Evin içinde belirdiğinde Reşha aynen bıraktığı yerde oturmuş, iki elini yüzüne kapatmış hüngür hüngür ağlıyordu. Hiç sesini çıkarmadan ayakta öylece bekledi. Reşha bir süre sonra ellerini yüzünden çekerek ağlamaktan şişmiş olan ve kan çanağına dönen gözleriyle Sarika'ya baktı. Karşısında duran mavi gözlü cin oldukça heybetli görünüyordu. Uzun boylu, iri kıyım olan Sarika'nın üstünde boydan boya parlak beyaz inciler dizilmiş uzun yeşil renkli bir elbise, belinde s
Meleklerle Mucizevi Zayıflama'nın yazarı Ayşın Ceyhan'ın bir sabah kapısı çalınır. Karşısında uzun zamandır görmediği arkadaşı Nalan durmaktadır ve ilk sözü şudur : ??Acilen zayıflamak istiyorum !'' Mucizelere inanmayanları şaşırtan, yaşamın anlamını sorgulayan, tüm kapıların anahtarının sevgi olduğunu gösteren bu romanı okuduğunuzda, şişmanlığın mutsuzluğun bir çeşit dışavurumu olduğunu göreceksiniz. Nalan bu zayıflama yolculuğuna çıktığında, tüm değer yargılarını gözden geçirmek zorunda kalır ve b
Şimdi oradaydılar.Aynı kare içinde. Birlikte. Elleri, hafif hafif Karahan'a dokunuyordu Beysin'in. Gözlerine bakıyordu çömeldiği yerde,onun yemyeşil gözlerine. Demek gözleri açık gitmişti. Başındaki tacını okşadı,buz gibi elleriyle. Susuyordu Karahan, sonsuza dekkral olarak susacaktı böyle. Ama şimdi seviliyordu. Öpülüyordu bile. Okşanıyordu durmaksızın kanlı tenli. Gözlerine belki ilk defa böylesine sevgiyle bakıyordu biri. El değmemiş bir ölü sayılmazdı artık. Onu aşk çarpmıştı ama iyi ki çarpmıştı.
Tükendi
"IŞİD köye girdi! IŞİD saldırıyor!" Jinan günün birinde mutlaka köylerini terk etmek zorunda kalacaklarını biliyordu. 2014 yazının başından beri yaklaşan tehlike bölge içinde yayılmıştı. Sadece kendi dünyasında değil aynı zamanda Irak'ın kuzeyinde, Suriye sınırına yakın Sincar Dağları eteğinde yaşayan Ezidilerin dünyasında da bu ürkütücü tehlike vardı. İslam Devleti cihatçıları, dinsel ve etnik azınlıkları hedef olarak belirlemişti. Jinan 4 Ağustos'ta, IŞİD savaşçıları tarafından, ailesi ile birlikte esir
Rutin hayat içinde kendine yer bulmaya çalışan bir ruhun dünyayı dolaşması Sebebi Sensin Bu Gidişin... Genç yazar Necip Fazıl Kızılkaya, kitabıyla hem aşka hem de iç dünyamıza bir yolculuk yapıp kendimizi sorgulamamızı sağlıyor. Manevi aşkla insana duyulan aşkın gelgitleri hayatın amacına odaklanmamıza, kendimize bir çıkış yolu bulmak için çırpınışlarımıza, insan ruhunun karmaşasını anlamaya çalışmamıza bir yol açıyor Necip Fazıl Kızılkaya. Şiirsel dokunuşlarıyla hüznü uyandırıyor, sorularıyla aşka bakmam
Zeynep Sönmez ilk romanında toplumca kanıksadığımız ahlaki yozlaşmayı sorguluyor. İhanetten Sonra adlı bu romanda, yediden yetmiş yediye, adına hayat denerek normalleştirilen şeyin altında farkında olmadan ezilen iki kadın ve bir erkeğin yaşamı romanın odağını oluşturmaktadır. Sevgi zannedip sarıldıkları duygunun toplumumuzda çelişkileri yüzünden nasıl değişip can yaktığını anlatıyor. Roman, Türk modernleşmesinin bireylerde yarattığı şaşkınlığı sorgularken, uzun zamandır Türkiye'yi yöneten zihniyeti de un
Sözler, seslerin yüzümüze nakşeden dövmeleridir. Doğu, bu gök kubbenin altında vuku bulmuş tüm bilgelerin gölgesidir. İşte bu gölge ile dövme arasında salınıyor imgelerimiz. Bir kadının elleri olur yaşamın zarafeti; dünyanın teninden insanın ruhundaki uçurumlara tırmanmıştır; sanat, edebiyat ve felsefe olmuştur kendi oluşunun seyrinde. Doğu'nun bilgeleri sözün kıyılarında gezinir; düşlerimiz onların hatırına esirgemez bizden kendini. Her solukta sözcüklerle tazelenir yaşam tutkumuz. Yaşamın sert, köşeli ve
Tam da tarih çökerken beliren ateş insanlarına çiçek atmıştır Stefan Zweig. Her çağın yenilmişlerine, uzağı iyi görenlere, kenar insanlarına, menzili yurt tutanlara, uçurumlara tırmandıkça burçlara düşenlere, çığ altında kalsa da kulağında karanfil taşıyanlara adamıştır yazma yetisini. Unutmadık bizler de, buğulu bir şafak vakti diz çökmüş dünyaya veda eden Zweig'ı. Öyle ki Zweig, acı kemirdikçe yüzünü gülmeye cüret etmiştir; esirgemeden söylemiştir sözünü; söylemiş ve ruhunu kurtarmıştır! Zweig gibi sevme
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 87 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4