Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 19 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bir vesile ile elinize geçmiş olan bu kitap aslında Peygamber Efendimizden sonra İslâmi, İlâhi ve İrfâni hakikatleri günümüze kadar taşıyan ehli hâl ârif ve göklerdeki yol gösteren yıldızlar misali, Kevser nehrinin yatağı, taşıyıcıları olan güzide irfân ehli gizli kahraman, tevazu sahibi gönül yiğitlerinin "Silsile-i Uşşâkıyye"deki ibretlerle dolu sahih hayat hikâyelerinden bahsetmektedir. Bu tür silsileler diğer yollarda da vardır. Ancak bizim sırat-ı müstakim kaynaklarımız bu "silsile"de geçen muhterem a
İslam geleneğinde genellikle önermeler ve hükümleri (kazâyâ ve ahkâmuhâ) başlığı altında ele alınan iki önerme arasındaki mantıksal ilişkiler konusunu, bu ikinci kitapta, mantıksal içerme ve eşdeğerlik bakımından yorumlamaya çalıştık. Öte yandan Müslüman mantıkçıların Aristoteles'in basit kıyas sistemini kabul edip, daha da geliştirdiğini biliyoruz. İşte yine bu eserimizde Müslüman Dünyada kullanılmış basit kıyas mantığını, Batılı Ortaçağ formülasyonundan ayrı olarak, yeni, basit bir formülasyonla kurmaya ç
Tükendi
İslam dünyasında mevlid merasimleri Fâtımîler zamanında başlamıştır. Fakat Ehl-i Sünnet nezdinde asıl şöhretini kazandıran ise Erbil Atabeyi Muzafferüddîn Kökböri olmuştur. Kökböri'nin mevlid merasimlerini anlamlı kılan bir diğer husus ise Endülüslü büyük bir ilim adamı, kültür tarihçisi ve aynı zamanda seyyah olan İbn Dihye el-Kelbî'nin et-Tenvîr fî Mevlidi's-Sirâci'l-Münîr adlı eseri kaleme almış olmasıdır. Kökböriye sunulan bu eserde; Hz. Peygamber'in nesebi, vasıfları ve efdaliyetinin farklı bir üslupla
El-Münkız mine'd-dalâl İmam Gazzâlî'nin kendi zihinsel ve rûhî serüvenini İslâm kültüründe benzerine pek rastlayamadığımız bir tarzda anlattığı eserdir. Örneğine az rastlanır bir otobiyografi olmasının yanı sıra 5./11. Yüzyıl İslâm dünyasının inanç ve fikir hareketlerini değerlendiren muhtevası ile İslâm düşünce tarihinin en özgün türlerinden biridir. Başta Türkçe olmak üzere çeşitli dillerde çeviri ve neşri bulunan el-Münkız'ın ilk tahkikli neşri 1939 yılında Dımaşk'ta gerçekleştirilmiştir. Ancak bu neşir
Tükendi
İnsanın fıtratında var olan ve ona doğuştan ilham edilen yaratıcısını arama, bilme, tanıma ve ibadet etme duygusu evrenseldir. Bu sebeple insanın olduğu her yerde din, dinin olduğu yerde de ruhî-mistik bir yapıdan bahsedilebilir. Mistisizm dinler arasında akıp giden büyük bir ruh nehri olarak görülse de, inançlardaki mistik unsurların birbirleriyle ortak yönleri olduğu gibi, onları farklı kılan yönleri de bulunmaktadır. İslam dünyasında ortaya çıkan mistik, deruni, ahlâkî hayata; ruhanî fikir ve hareketlere
Tükendi
Erken dönem mizah ve eğlence edebiyatını içeren kaynaklar doğru analizlerle değerlendirildiğinde, toplumların zaman ve mekân farklılığına rağmen gülme paydasında bir araya geldikleri görülmektedir. Duygu ve zevklerin evrenselliği prensibi, tarih boyunca Türk kültürünü de oldukça etkilemiş ve diğer kültürlerin mizah malzemeleri, özgün edebiyatımız içerisinde yoğrularak renkli figürler ortaya çıkarılmıştır. Dini, coğrafi ve sosyal etkenler göz önünde bulundurulduğunda Türk mizahının en çok etkilendiği kültürl
el-Münkız mine'd-dalâl İmam Gazzâlî'nin kendi zihinsel ve ruhî serüvenini İslâm kültüründe benzerine pek rastlayamadığımız bir tarzda anlattığı eserdir. Örneğine az rastlanır bir otobiyografi olmasının yanı sıra 5/11. yüzyıl İslâm dünyasının inanç ve fikir hareketlerini değerlendiren muhtevası ile İslâm düşünce tarihinin en özgün ürünlerinden biridir. Başta Türkçe olmak üzere çeşitli dillerde çeviri ve neşri bulunan el-Münkız'ın ilk tahkikli neşri 1939 yılında Dımaşk'ta gerçekleştirilmiştir. Ancak bu neşird
Tükendi
Hayat; Özgürlükle Anlam kazanır. Özgürlük olmazsa, sanat mı, edebiyat mı, hayatın tadı mı, evrenin engin maviliği mi kalır? Benim için yazı deyince, şiir, öykü, roman ve deneme gibi edebiyat geleneğinin ürünlerinden önce, özgür ve tek başına kendi içine dönen ve bu sayede kelimelerle yeni bir dünya kurmaya çalışan insan gelir gözümün önüne. Benim için yazar olmak, insanın kendi içinde "sınırlarını bilen" gizli ikinci kişiyi, o kişinin iç dünyasındaki duygu atmosferini sabırla ve yıllarca uğraşarak keşfetmes
"Allah'ın ilk yarattığı şey akıldır yani kalem." İbn Arabî İnsan ağaç ve kitap. İnsan ağaç ilişkisinin sürekli olduğunu anlatmak için şöyle derler: Beşik de ağaçtan tabut da. Fakat biz şimdilik bu konuyla ilgilenmeyeceğiz. Kitap için Batı dillerinde kullanılan book/Buch, kayın ağacı anlamına gelen boc'dan, codex ise ağaç gövdesi manasına gelen caudex kelimesinden türetilmiştir. Kitap ise Arapça, toplamak, dikmek, bağlamak, inci tanelerini dizmek, deri veya kumaş parçalarını birbirine eklemek, yazmak gibi
Tükendi
Muhterem okuyucular, on beş yaşında başladığım tasavvuf hayatımın yaklaşık şu an altmış beşinci senesindeyim. Yedi senesi vekil, kırk senesi asil görevli olmak üzere toplam kırk yedi sene hem eğitim hem de irşad ile geçmiştir ve hâlen aynı şekilde geçmeye devam etmektedir. Bu süreç içerisinde, gerçekten çok zor zamanlar geçirdiğimiz gibi, çok güzel zamanlar geçirdiğimiz de vakidir. İşte elinizde bulunan bu kitap, güzel geçirdiğimiz zamanlarımızdan birinin oluşmasına sebep olan, âdeta bir mükâfat niteliğind
Tükendi
Tasavvuf tarihine baktığımızda bazı sûfîlerin kendi dönemlerinde değerlerinin bilinmeyip vefatlarından sonra kıymetlerinin anlaşıldığını; bazılarının hayatta iken değerlerinin anlaşıldığını ancak öldükten sonra unutulduklarını görürüz. Bununla birlikte bir kısmının ise hem hayatlarında iken, hem de vefatlarından sonra kıymetlerinin bilindikleri ve unutulmadıkları bir gerçektir. Seyyid Mehmed Emin Kerkûkî sözleri, görüşleri, yetiştirdikleri ve kurduğu tekke ile kendi dönemine damgasını vuran, sonraki asırlar
Tükendi
Bursa'nın yaşayan sekiz güzel adamını yazdık. Onların bu dünyadaki seyr'ini. Bir yȃdigȃr bırakmak istedik öncelikle kendimize. Sonra yaşadığımız bu güzel şehre. Bir güzel hȃtıra. Yazmak, onların seyr'ini anlatmak ne mümkün. Ne haddimize. İşin aslı, gayemiz onları anlamaya çalışmak. Anlamak mümkün mü? Hem anlamasak ne olur ki? Modern bir problem değil mi anlamak. Biz onları anlamasak da severiz. Sahi güzel insanları biz niye yazarız, niye anlatırız. Bu biraz da kendimizi anlatmak değil midir? Onlardan çok k
Ebû Abdurrahman es-Sülemî yaşadığı dönemde (5/11. Asır) ilim ve devlet adamları tarafından takdir edilmiş, eserlerine değer verilmiş bir sûfîdir. Kaynaklarda kendisine 100'ü aşkın eser nispet edilir. Eserlerinin bir kısmı zâhid ve sûfîlerin hayatına, bir kısmı Kur'ân tefsirine bir kısmı da ahlâk, âdâb, melâmet, fütüvvet gibi tasavvufî konulara ve gruplara dairdir. Hiç kuşkusuz onun Tabakâtu's-sûfiyye isimli eseri sûfîlerle ilgili günümüze ulaşmış en eski biyografi derlemesidir. Sülemî eserinin mukaddimesind
Tükendi
Mutasavvıflar, önceki zâhid ve sûfîlerin menkıbelerini okumanın, onların sözlerini anlayıp bellemenin yol gösterici, irşad ve terbiye edici özelliği olduğuna dikkat çekerler. Onlara göre her pirden bir söz ezberlemenin ve isimlerini anmanın tasavvufî yoldaki manevi nasibin elde edilişine vesile olacaktır. Bunun aksine onları inkâr etmenin, küçümsemenin ve sözlerine değer vermemenin ise ilahî hakikatlerden mahrum ve perdeli olmaya delâlet edecektir. Tasavvuf tarihinde yazılan ve günümüze ulaşan ilk tabakât
Tükendi
el-Münkız mine'd-dalâl İmam Gazzâlî'nin kendi zihinsel ve rûhî serüvenini İslâm kültüründe benzerine pek rastlayamadığımız bir tarzda anlattığı eserdir. Örneğine az rastlanır bir otobiyografi olmasının yanı sıra 5./11. Yüzyıl İslâm dünyasının inanç ve fikir hareketlerini değerlendiren muhtevası ile İslâm düşünce tarihinin en özgün türlerinden biridir. Başta Türkçe olmak üzere çeşitli dillerde çeviri ve neşri bulunan el-Münkız'ın ilk tahkikli neşri 1939 yılında Dımaşk'ta gerçekleştirilmiştir. Ancak bu
Tükendi
Bu kitapta, Müslüman bir ârif olarak Mevlânâ'nın dinî düşüncesinin, tasavvufî anlayışının ve ibadet hayatının boyutları örnekleriyle anlatılmış, onun nazarında tasavvufî terbiyenin nasıl bir süreç içinde gerçekleştirilebileceği gösterilmeye çalışılmıştır. Yine Mevlânâ'nın çağırısının günümüz insanına ne söyleyebileceği üzerinde durulmuş ve ayrıca Mesnevî'nin özeti mahiyetinde olan ilk on sekiz beytin şerhi yapılmıştır.
Tükendi
1960'lardan itibaren Türkiye'den Almanya'ya göç eden Türkler asimile olmadan tutunabilmek için kendilerine özgü, çoğu kendiliğinden gelişen kültürel ve siyasal toplumsallaşma biçimleri oluşturmuşlardır. Bu kitap Türklerin Almanya'ya göç ve yerleşme sürecinde oluşturdukları dini ve kültürel referans guruplarının kuruluş felsefesi, gelişme ve fonksiyonları yanında Almanya'daki Türk varlığının kimlik, aidiyet, uyum ve dışlanma ile asimilasyon konularına ilişkin düşünce ve eğilimlerini analiz etmektedir.
Tükendi
Alanında yazılan ilk kapsamlı tasavvuf terimleri sözlüğü niteliğini taşıyan Istılahâtu's-sufiyye'de 500 kadar tasavvufî terim, daha kolay bulunabilsin diye ebced sırasına göre izah edilir. Kâşânî Istılahât'ta kavramları açıklarken büyük ölçüde İbnü'l-Arabî'nin tanımlarından istifade etmiş, bu tanımları bazen genişletirken bazen de olduğu gibi aktarmıştır. Her ne kadar amacının, sufilerin ıstılahlarının daha anlaşılabilir hâle getirmek olduğunu söylese de söz konusu gayreti bazı kavramların tam olarak anlaşı
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 19 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1