Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Vanessa Lemm'e göre, Nietzsche'nin felsefesinde hayvan rastgele seçilmiş bir tema olmadığı gibi, sıradan bir metafor da değildir. Aksine, hayvan Nietzsche'nin bütün korpusunu kendi etrafında örgütleyen bir ağırlık merkezidir. Bu bakımdan Nietzsche'nin her bir hayvanı, düşüncesine özgün pratikler ve anlamlar kazandıran kurucu öğeydi. Elinizdeki kitapta Lemm bir yandan Nietzsche'deki hayvan temasının izlerini sürerken, bir yandan da hayvanlık-insanlık, unutma-anımsama ikilikleri üzerinden ilerleyerek insanın
"Dünyaya geç kalış olarak geldim, bu çağ benim zamanım değil, bu görünen şehir, şu sorgu odası, sıkış sıkış betonlar, renksiz bir tavan, esrimeler, kalkışımlar, içerdekiler, eskimiş bir zamanın ressamıyım ben vaktinden çok sonra doğma lanetiyle, dünyaya gelmesi gereken çağından çok sonra ayak basan yeryüzüne, belki de Cezanne'dan önce gelmeliydim." "Çirkinliği de içinde barındırabilecek kadar güzel, bütün kötülükleri kapsayacak bütün akşamüstlerini saracak, bütün sıkıcılıklara kucak açacak, bütün boğucu zam
Tükendi
‘'Tıpkı dünyaya köle olarak geleceği kesinleşmiş bir yavrunun kaza kurşunu olmadığını iddia etmek gibi, yalancısınız, istençli doğum ve genleşen budaklı secere, eşittir eksi yalnızlık, eşittir artı gelir. Yalanlar gırtlağa uzanan parmaklara dönüşmüş ki iç döktürüyor zorla, sözler bulut oluyor, yüzüne çöküyor, ağlayamıyorsun ve basık ve kasvetli havaya rağmen kaypak bir sol adımdan sonra ne olursa olsun geleceğinden emin olduğun sağ adımın gibi, adı kesinlik ve tadı yok, embr
Tükendi
Kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan kahvehanelerin ayrıksı bir bölümüyle; daha önce karşılaşmayanlar için sokağın ve hayatın neredeyse mükemmele ulaştığı ve her zaman söylendiği gibi sokağın sanatının aslında yüzyıllardır süregeldiği bir kesit beklerken; haberdar olan okuyucu içinse derinliklerine bir daha dalabilme olanağı sağlıyor bu metinler. Orada meydan şairlerinin ve semaların eşliğinde Zil İzzetlerden Arnavudun kahvesine, büyük ustalardan geçerli usullere, zor bir maninin gizeminin levhalara yazıl
Tükendi
"Anlamayacaklarını biliyorum, bu ormanda ne işleri var bilmiyorum ama anlamayacaklar, kaybolacaklar aşağıya ininceye kadar, buraya çıkmalarının hata olduğunu düşünecekler. Tıpkı benim bu vakitte salyangozların bulunmadığı bu vakitte burada olmamın hata olduğunu anlamam gibi, salyangozları bulduğum asıl yere, burada aşağıdaki geniş düzlüğe, çamların ve çörlerin bulunmadığı, bitimsiz otların sardığı düzlüğe gitmeden burada, bildiğim ama yine de benim olmayan, beni yabancılayan ve benim kendimi yabancıladığım
Tükendi
"Bizi korkutacağından emin olduğumuz çok az canavar vardır" Andre Gide Müzik, edebiyatın içine çok az eserde bu denli kusursuz ve tedirgin edici biçimde girebilmiştir. Lovecraft bize benzersiz bir müziği dinleterek, ruhumuzu korkunun doruklarında dolaştırıyor. Bu müziğin büyüleyici etkisiyle ayaklarımız yerden kesiliyor, başımız dönüyor. Korkunun bütün yardımcıları iş başında.
Tükendi
"Bizi korkutacağından emin olduğumuz çok az canavar vardır" Andre Gide Edebiyat tarihin en sevilen yazarlarından Çehov, gerçekten de korku öyküsü yazıyor muydu? Okuru korkutabilmek, ağır bir nehir gibi akan öykülerin başarabileceği bir iş miydi? Bu kitapta, Çehov'un sizi ürpertecek üç öyküsüyle karşı karşıyasınız. Ürkütücü bir Çehov, korku tarihinin sıradışı tatlarından biri.
Tükendi
"Bizi korkutacağından emin olduğumuz çok az canavar vardır." Andre Gide Sonsuz yaşam arzusu ve insanlık tarihi kadar eski olan bu hayalin getirdiği düş kırıklıkları, Heidegger'in Deneyi'nde kolkola gidiyor. Usta yazar Nathaniel Hawthorne, kaybedilen gençliğe duyulan özlemin insanı bir canavara dönüştürmesinden yola çıktığı bu enfes öyküsünde okurdan derin bir sarsıntıya hazır olmasını talep ediyor.
Tükendi
"Bizi korkutacağından emin olduğumuz çok az canavar vardır." - Andre Gide Boş bir otel odası. Karanlık bir kış gecesi. İnsanın en eski korkularından olan hayaletler bu hikayeye otel odasından sızıyor. Yalnız başına bir gece yarısında yatağın yanında beliriyor. Ve korkunun nesnesi olan biçimini bir hikayeyle taçlandırıyor. Gotik edebiyatın en önemli isimlerinden olan Le Fanu'dan gözlerinizi alamayacağınız bir metin.
Tükendi
"Şu herkese ustalıkla unutturulacaktı ki, Türkdönmez cephede değil yatağında ve hain bir düşman kurşunu yiyerek değil, aşırı alkolün etkisi altında gaz vanasıyla öpüşerek ölmüştü." "Türkdönmez'in tahmin ettiği gibi ölüsevici ve sapık bir yurttaş olsaydım, aynı zamanda merhametli de olduğum için, bu politik ölü gömme töreninde elbette herkesin yaptığını yapacak ve yalnızca onunla yaşadığım iyi zamanları hatırlayıp iyi anılarımızdan söz edecektim. Binyılların birikimiyle, bizim sapık toplumumuzun sapık cenaz
Metafor, metonimi, kaplamlama ve ironi oturgaları üzerinde yükselen tarih anlatısının bilim olmadığına ve Türk tarih anlatısının da kimi metaforlar -Anadolu'nun Fethi, Haçlı Seferleri, Türk Korkusu vb.- üzerinden yazıldığına dikkat çeken yazar, "Ermeni Soykırımı"nın bir metafordan ibaret olduğu ve Türkler'in Anadolu'yu fethinden söz edilemeyeceği iddiaları ile ezber bozuyor. Dahası, Türkiye'nin geleceğine talip olanlar için ne Londra'nın, Washington'un, ne de Das Kapital'in merkezî öneminden dem vurulamayac
Tükendi
"Bizi korkutacağından emin olduğumuz çok az canavar vardır." - Andre Gide Edebiyatımızın ayrıksı temsilcisi Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan her sayfasında sizi tedirgin edecek cinlerle ve gulyabanilerle örülü bir kitap. Korku ve tedirginlik sayfaların arasından sizi yakalayacak ve uykularınızı kaçıracak. Sakın bitirmeden uyumayın.
Tükendi
Bizi korkutacağından emin olduğumuz çok az canavar vardır Andre Gide Kehanetler ne kadar etkilidir? Ya bu kehanet bir maymunun pençesini nesnesi haline getirirse, ya bu pençe hareket edip dilekleri gerçekleştirme vaadinde bulunursa? Gotik edebiyatın başyapıtlarından biri olan Maymun Pençesi filmlerden Stephan King'in Hayvan Mezarlığı'na kadar yarıklardan sızmayı becerebilmiştir. Bu klasik Türkçe'de ilk defa okuyucuyla buluşuyor
Tükendi
Okura hayalgücünün yüksekliklerine büyülü bir gezi vaat eden Ay'a Yolculuk, 124 yıl sonra ilk defa, özgün dilinden yapılan yetkin bir tercümeyle Türkçede. Tarihin farklı zaman ve uygarlıklarında insanların en büyük tutkusu olmuştur başka yerlere yolculuk yapmak. Ve insan binlerce yıldan beri gördüğü Ay'a yolculuk yapmayı en eski zamanlarda bile düslemistir. İlk baskısı 1892 yılında yapılan bu küçük hazine, on yıllar boyunca sadece bir avuç insanın bildiği bir gizem olarak varlığını sürdürdü. Ay'a Yolculuk,
Antoine de Saint-Exupery 1900 yılında Fransa'da doğdu, tıpkı Küçük Prens'te anlattığı gibi pilotluğu seçti. Bunun yanısıra edebiyatla uğraştı ve bütün dünya onu kitaplarıyla tanıdı. Bugüne kadar 250'den fazla dil ve lehçeye çevrilmiş olan Küçük Prens, dünyanın dört bir yanında yüz milyonlarca çocuk tarafından heyecanla okunan ölümsüz bir yapıt.
Tükendi
?Kimseyle konuşmazdı o zamanlar da, şimdi de. Sıkı sıkıya sarıldığı bir alışkanlığı daha. Uzun süre bakamazdınız ona, sezdirmeden de olsa. İrkilirdiniz onu gözlemekten. Sanki ?bir ben bakabilirim kendime? diyen sessiz bir anlaşma sürmüştür önünüze ve uyarsınız buna ister istemez.? ?Edimler çoktan tüm gerçekliğini yitirmişti bellekte.? ?Ona göre iki ayrı bellekteki iki değişik nesneye anı denemezdi ve bu yüzden de gerçekte anının hiçbir zaman olmadığını ve olamayacağını ileri sürerdi.? ?Ayrışık kaplarımızda
"Kavram, dokunuşlananı anlatanın dokunulan oluşuyla sığara düşen sığınamayışlık kanırtısı; göğüsten yüreğe usul, yokben'den değilben'e uzanış; kaburgasal engel paranoyası. Göz seyreder ve seğirir. Gözü seyirir adamın. Odalarında otalanmaktadır." "...koku? Bir leş kokusu geliyordu burnuna; çürümesinin engellenişinin direncini yitirmesiyle geçen süreyi tela? etmek istercesine bir bozunumun kokusu. Yanmakta olan bir kısmının acılar içindeki cıyırtısı. Et bağırır mı? 'Yemek hazır!' diye bağırdı kadın. Karınc
Ücretli çalışmanın kıyısından, kenarından, üzerinden değil, içinden bakarak Orhan Kemal'i kelimenin her iki anlamıyla da okumanın neye benzeyeceğini gösteriyor yazar. İçinden yazmakla dikizlemek arasındaki fark da, 18 satırlık bir dipnotun son cümlesinde bir çengel atıyor zihinlere. Türkiye'nin yakın tarihi, batının modernleşmesi, romanın piyasa yapan kaldırım orospuluğu, politik iktisattan sosyolojiye, tarihten edebiyata gezintimizde, okuma parçaları dünya içinde dünya kuruyor. Orhan Kemal'de İşçi-Oluş'ta
Tükendi
"Cebrail Aleyhisselam Tanrı'nın buyruğu ile cennetten sandalye getirdi, yere koydu ve Adem'i üzerine oturttu." "Beni kucaklayabilecek yalnızlık yabancının kendim olduğu bir yalnızlık türü olabilirdi." "Bir musluk başının, bir pencere kanadının yada bir kapı süngerinin bile cümle içinde özne olabildiği dil dünyasında, Adem Bey'in özeneceği bir yükleme özne olma heyecanının silinmeye yüz tutmasını anlayışla karşılamalı." "İnsanın özüne daha yakın bir basamakta konaklayan kabile reisi egemen rolüne uygun ha
Tükendi
'Davut tek başınaydı, kendinin bile masumiyetine, sıcaklığına, ellerinin sıradan bir akşamüzerine dokunurken gösterdiği ilginin gerçekliğine veya bir kadına değdiği anda onda bulunan kendinde içkin sonsuzluğu kendi sonuna eklemeyi düşünmesindeki inceliğe ya da paslı bir demir parçası gördüğü zaman beliren hayat ve ölüm hakkındaki buyurgan bilgeliğine; böyle acınası, garip ve saçmasapan bir dünyada tek başına olmanın onu acılardan yalıtabileceğine inanmasındaki ahmaklığa bile isteye inanıyor, güveniyor, alda
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1