Buraya Kısıldık Sanırım, belleğinde, hayallerinde, ölümlülüğünde veya toplumun ikiyüzlülüğünde hapsolmuşların diline ve yaşamına yoğunlaşan bir kitap. Geçmiş ve gelecek arasında iradeyi ve şimdiyi sorgulayan anlatıları kapsıyor, çok farklı karakterler üzerinden hayata karşı galip gelememenin hikâyesini anlatıyor.
Aslı Akarsakarya’nın ilk öykü kitabı Düşe Kalka, 2009 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne değer görülmüştü. 12 yılın ardından yayımlanan Buraya Kısıldık Sanırım, yazarın ikinci öykü toplamı.
Yazar
Amerikan sinemasının dâhilerinden David Mamet, hem oyun ve senaryo yazarlığında hem de yönetmenlikte, bilhassa dehasından yola çıkarak, kendisine özgü bir kanal oluşturabilmiş bir isimdir. Mamet, sinema üzerine yazdığı kitaplarda da bu özelliğini açıkça ortaya koyar. Daha önce yayımladığımız Film Yönetmek Üzerine kitabında gördüğümüz o dehayla, Bıçağın Üç İmgesi’nde daha net bir şekilde karşılaşırız. Bıçağın Üç İmgesi, Mamet’in dehasını, dramaya imgesel bakışını, tarihsel, politik ve “literal” anekdotlar üz
Beyaz Savunma, 2000’ler şiirinin başucu kitaplarından. Şiirde şahsileşmeye, şiirdeki öznenin şiire müdahil olmasına, gündelik yaşamın şiire dahil olmasının tekniğe dönüşmesine, doğrudanlığın estetikle buluşmasına olanak sağlayan bir okulun en önemli derslerinden biri, Beyaz Savunma. Estetiği, yaşamın savunmasında bulan şiirlerOsman Konuk, 1961 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk düzenli yazı ve şiirleri yayın kurulunda da yer aldığı Yönelişler
N.N. Sukhanov’un 1917 Rus Devrimi [Devrim Üzerine Notlar] adlı çalışması, toplamda 7 ciltlik, binlerce sayfalık bir uzama sahiptir. İlk olarak Berlin’de yayımlanan çalışmanın Stalin yönetimindeki Rusya’da yayımlanması mümkün olmadı.Sukhanov’un “Devrim Üzerine Notlar”ı, Rus Devrimi literatüründe kabul görmüş ilk on kitaptan biri olarak gösteriliyor. Yazar, Şubat Devrimi’nden Ekim Devrimi’ne, Nisan Günleri’nden Temmuz Günleri’ne 1917’yi baştan sona kapsayan notlarla detaylı bir Rus Devrimi tedrisatı çıkarıyor
Mehmet Erte'den 11 yıl aradan sonra yeni bir şiir kitabı: Çatlak.
Kitabın "Çatlak" başlıklı ilk bölümünde Erte'nin sadece Alçalma'nın (2010) ardından kaleme aldığı şiirler değil, Suyu BulandıranŞey'in (2003) yazım sürecinde doğduğu halde ait olduğu bütüne nihayet kavuşan iki şiiri de var. "Çatlaktan Sızanlar" başlıklı ikinci bölümde ise şair kendini gerçekleştirme serüveninde şimdiye dek gizlediği yüzünü, bir bakıma tarihöncesini açıyor okura. Çatlak, bize kurduğumuz dünyaların dayanıksızlığını, artık taşın
Denk denirdi eskiden, hurç, çuval, sandık, bohça, heybe, yerine göre. Sonra çanta, bavul, valiz, k. İskender'le Waliz oldu. Bagajı
var dendi kimileri için. Orhan Pamuk, babasının Batı'ya giden bavulundan dem vurdu. Haydar Ergülen'de ise bambaşka bir imgenin
adı oluyor bu taşıdıklarımız; açılanı, pek açılamayanı, çünkü dolmayanı, ikiye hatta üçe çıkıp katlananı, bir daha kapanmayanı,
sonsuza yelken açanı...
Kitabın bir aşamasında "kendimi artık geçmiş zaman anlatıcısı gibi hissediyorum" diyor şairimiz. Bana
her şey bende tükeniyor
yeni bir şey başlıyor bende tükendikçe şeyler
bildiğimi sandığım ve bilmediğim eşittir
her adımım başka bir anlam
anlamak tümseklerden ve çukurlardan geçiyor
anlamak hayretten ve şaşkınlıktan
tökezlemeye bin şükür
anlamak yıkmaktan ve yıkılmaktan geçiyor
kanamaya bin şükür
anlamak kanımın sıcaklığından geçiyor
denge ve iyilik sıkıcı
insan gürültülüdür
denge sanki varoluşumu azaltarak geçiyor
Edebiyatta etrafına "kim nasıl yazıyor" diye bakmadan yazan kaç yazar kaldı? Ozan Can Özübal'ı "sırtını dönerek" yazdığı için çok seviyorum. Ansızın değişik bir hikâye ile çıkıp geliyor. İtlaf öyleydi. Bataklık öyleydi. Şimdi de Mavna. Romanın adından başlayalım: Mavna. Nedir mavna? Yük taşıyan kişiliksiz bir sal, ancak çekilirse, itilirse su
üstünde hareket edebilen kendiliksiz kaba bir dikdörtgen prizma, bir ahşap ölü... Özübal'a göre bir "varoluş durumu mavna. Çağdaş bir hal bence, hepimizin yaşadığı dur
İnsan kendisine ara veremiyor.
Felaket başlamadığında bir rol biçemiyor kendi edisine.
(Bu panayırda kendini kaybetmenin)
Duvarlarına ‘Kahrolsun Duvarlar' yazamıyor, yazamaz da.
Ka hrolsun Nirengiler Yaşasın Rüzgârlar.
Kahrolsun Mecaz Sevmeyenler Yıkılsın Mecalsizler.
Kahrolsun Kahırcılar Yaşasın Yalnızlıkçılar.
Kahrolsun Fetretçiler Yaşasın Cemciler.
(Rüzgâr çıkaranları sevmenin)
İnsan kendisine ara veremeyendir.
YAZAR HAKKINDA: Olcay Özmen, 1982, Bursa. Aslen Ardahanlı. 2006 yılında Yaşar Nabi Nayır Şiir
Bir İntihar Üstüne Söylenti'deki öyküler, bir filmin bağımsız fragmanlarını anımsatıyor.
Birbirinden uzaklaştıkça birbirine daha sıkı bağlanan görünmez ipler, sıradanmış gibi hikâyeleri, süreklilik
içerisinde sade bir dille örüyor. Öykülerin hemen hepsindeki boşluk, olasılık, zaman ve rüya gibi mefhumlar
İlker Aslan'ın metinlerinde ince ince işleniyor. Davet veya çağrı değil. En alelade anınızda karşınızda beliren
gölge, Bir İntihar Üstüne Söylenti.
A ma bütün bunlar birer rüya. Bölük pörçük. Sonra uyanacak
Amerikan sinemasının önde gelen oyun ve senaryo yazarlarından, Pulitzer ödüllü David Mamet, aynı zamanda kendine has bir yönetmen. Film Yönetmek Üzerine, Mamet'in Columbia Üniversitesi'nde verdiği beş dersten oluşuyor. Onun ‘film görüşü' Hemingway'in "[ö]yküyü yaz, tüm güzel güzel satırları çıkar ve öykünün hâlâ işe yarayıp yaramadığına karar ver," sözleriyle açıklanabilir.
Film Yönetmek Üzerine kitabının omurgasını oluşturan diyaloglarda, Mamet'in o zamana dek "güzel ve betimleyici olan" tarafından ele ge
insanlar
biz işte burada yan yana yürüyen
bazen değen gözleri, omuzları birbirine
siz sirkecide trene binenlere cankurtaranda karışan
bu üç beş kişi biz, bu yol, bu telaş nereye
ben de sizin gibi iki kol iki bacak ama ben zamana ucube
bir gözüm yanağıma sarkar kamburum var korkmayın
korkmayın tutarım kendimi avuçlarımla toplarım yerine
YAZAR HAKKINDA: Uğur Aktaş, 1976 yılında Yalova'da doğdu. Şiirleri 1997 yılından itibaren çeşitli
dergilerde yayımlandı. ışıldayan kara dördüncü şiir kitabı. Diğer şiir kitap
Beklediler Gitmedik, Necmiye Alpay'ın Yaklaşma Çabası'ndan sonra şiir üzerine yazılarının bir araya geldiği ikinci kapsamlı toplam. Çağdaş Türkçe şiir üzerine oluşturduğu bir tür antologyanın ikinci ve panoramik bir görünümünü daha sunuyor Alpay. Beklediler Gitmedik, bir bakıma, bir direncin de kitabı; günümüzde tür olarak üzerinde daha az düşünülen şiirin bir savunması adeta.
Kitap, sadece Dağlarca, Gülten Akın, Ece Ayhan, Ahmet Telli, Birhan Keskin, Didem Madak gibi sayısız isim üzerine düşünmüyor, Cendr
Srećko Horvat, Der Freitag gazetesinin deyimiyle, "kuşağının en heyecan verici seslerinden biri". Birçok önemli çalışmaya imza atan Hırvat düşünürün Aşkın Radikalliği kitabını "aşk külliyatında" sıra dışı bir çatlak olarak okumak gerekli. Yazar, Ekim Devrimi'nden İran Devrimi'ne, Tahrir Meydanı'ndan Gezi Parkı'na, İbn-i Arabi'den Rimbaud'ya, Lenin'den Humeyni'ye, Kollontay'dan Che Guevara'ya, "özgür aşk"tan Teslis inancına ve sevginin tasavvuftaki dört makamına, Bir Aşk Söyleminden Parçalar'dan Cehennemde B
Mustafa Bayram Mısır bu çalışmasında tarihsel materyalist metodolojiden hareketle kapitalist devleti analiz ediyor. Mısır, kapitalizm ile devletler arasındaki ilişkiyi tartışmayı sürdürebilmek için öncelikle kapitalizmi tarihsel bağlamı içinde görünür kılmaya çalışıyor. Ardından Devlete Karşı Kamu Hukuku'nda tartıştığı egemenlik kuramlarının ötesine geçerek, toplumsal bir formasyon olan, başka deyişle üstyapının bütün işlevlerini üstlenmediği gibi işlevlerinin önemli bir kısmı da üstyapısal olmayan kapitali
Kırmızıda Beklerken; günlükten hikâyeye, hikâyeden denemeye tüm biçimleri sınayarak şiire dahil eden bir kitap. Güncel bir müdahale.
Gücünün temsilini; kimsesizlikten ve herkesten alan bir şiir. Osman Konuk, son dönem şiirimizin sessiz ustası... Kırmızıda Beklerken ile yeniden aramızda, Edebi Şeyler'de..
neden bir şey olmuyor diyor sonra
bardaktaki zehri sinsice uzatırken
--bir şey olmamasının en az bin beş yüz şekli var--
Biri ölüyor mesela, biri yani önemsiz biri
Bir şey ölmüş diyorlar, bildiğimiz e
Ben sana dolanan halatlarımdan başka
Seni çekmeliyim sıralı kıyılarıma
Hrant Dink'in rütbesi sökülmüş
Ve saçları üçe vurulmuş askerlik fotoğrafında
Bak öyle durmadan kendine saplandığında bir son yoktur
Teybet Ananın ölüsü günlerce sokaklarda bırakıldığı sırada
"Uygun şüphenin" öldürülme bahanesi sırasında
Boşluğuna sığamamana hayat denmesi sırasında
Denizatı olsaydın anneni daha az severdin belli ki
Çünkü taşınmanın bırakılmaktan daha hayati olmasında
Katip Bartebly'nin iskemlesinin
İçerik Tanıtımı:
Sanıyorum, artık bir insan
Sesi duyulmaz burada,
Yalnızca bir rüzgâr taş çağdan
Vuruyor kara çıkrıklara.
Ve anlaşılan, kaldım ben
Bir başıma bu göğün altında
Mustafa Bayram Mısır, bu çalışmasında tarihsel materyalist metodolojiden hareketle egemenlik kuramlarını tartışıyor. Yazar, Leon Duguit'den ilhamla, egemenliği bir dogma olarak nitelendiriyor. Günümüzde, ulus devletin geçirdiği dönüşümlerle birlikte egemenliğin sonu mu tartışmaları el ele ilerlerken, Türkçe literatürde çoğu kaynak egemenlik dogmasına yönelik klasik yaklaşımı takip ediyor. Mustafa Bayram Mısır ise, Carl Schmitt çizgisinin karşısında konumlanarak, devletin bir niteliği olarak egemenlik kavram
Onur Akyıl, Dün Gece Çok Gençtim ve İmparator ve Köstebek adlı öykü kitaplarının ardından üçüncü öykü kitabıyla okurunun karşısında. Az Kazanan Yoldaşlar Çok Kazanan Yoldaşlar isminden de anlaşılacağı üzere, tipik bir Onur Akyıl kitabı: ironik, naif ve trajik...
Onur Akyıl, olay ile durum arasındaki şeffaf çizgiyi ihlal eden bir yazar. Yazar öykülerinde, insanın ve anların kırılgan kurgusallığını resmetmek istercesine; insanlık durumundan, yaşamın çaresizliğinden, durmadan değişen güncelliklerden trajikomi
Toplam 84 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.