Genç kız ablasıyla tartıştı "Allah`ım şu ablama öyle bir kellik ver ki, bir daha kafasında saç çıkmasın" dedi. Sonra huzursuz oldu. Gitti ablasına arkadan sarıldı "Allah`ım ben neler yapıyorum, hayatta tek bağım, tek dalım olan ablama, nasıl böyle derim?" dedi, bedduasını geri aldı. Burnuna vuran gri saçlarının mis kokusuydu. Aralarında sevgi denizini gördü. Ve her dalga bir öncekinden daha büyüyordu. İşte masum sahnelerle süslü, gürül gürül akan acı tatlı bir hayat öyküsü.

"Herkese içini dökemezsin ama yüreğini görürler engelleyemezsin" diyerek kitabına başlayan yazar bize unutmak üzere olduğumuz duyguları hatırlatmayı amaçlamış, kendine özgü bir anlatım tarzı olan bu kitap yakın gelecekteki kitaplar serisinin ilk basamağını oluşturuyor. Karşımızda hiç yılmamış bir yazar var edebiyat dünyasında kendine önemli bir yer bulacağına inanılan genç yazarın ilk kitabı DUYGU KIRINTILARI

Serinin ilk kitabında tanışma öyküsü anlatılan Defne, Deren, Yiğit ve Alinin serüven tutkusu devam ediyor. Okulların sömestr tatiline girmesi ile çocuklar kar tatiline giderler. Önce yolculukta sonra da katıldıkları bir gezide çeşitli maceralar yaşarlar. Hâlbuki esas macera hemen yanı başlarındadır. Dikkatlerini çeken bir grup gizemli adamın yasadışı işler yapıyor olmasından şüphe eden ekip kısa sürede haksız olmadıklarını anlıyor. Karşılarında bir kaçakçılık çetesi olduğunu fark ettiklerinde ise cesaret

İnsanın kendini, dünyayı ve Tanrı'yı arama çabasının ürünü şiir. Bir başka değişle şiir; şairin kendi iç dünyasıyla ya da toplumla çatışmasının sonucunda ortaya çıkan ve acının imbiğinden süzülen bir yaratı. Ve yazmak Charles Bukowski'nin dediği gibi "Enfes güzellikte bir kadınla sevişip üzerine para almak gibi bir şey."

Aslında dünya köhne bir harabedir. İnsanlık sözlüğünde sevgi bizim canımızdır. Biz birbirimizi onunla hissederiz. Bilin ki bu dünya bir handır. Bizler içinde yaşayan birer imtihanız. Bazılarımız dersler alırız; kimimiz umursamayız. Oysa yapacak o kadar çok şey var ki! Hiç farkında olmadan gidiyor gençliğimiz. Bazen kader oyun oynar bizlere, bazense güldürür. Mutlu olduğumuzda seviniriz, acı yaşadığımızda çökeriz. Bunları yaşatansa biz insanlarız birbirimize. Yalnızlıktan bunalır, soru sormaya dost ararız ve

Ben de bir cadıyım. Ben cadılığı imkansız görüneni başarmaya inat etmek olarak gördüm hep. Önüne sıfat eklerseniz kötü de, tatlı da, iyi de, deli de, her bir şey de olur o cadı... Değişmez tek yanı, sonuca odaklı inadı cadılar hep masallarda geçerdi oysa ben hayatı masal gördüm her zaman masallar mutsuz bitmez hiç hep gökten 3 elma düşer, mutlulukla kahramanlar kendi işine gider. Ben,hep ardlarında bıraktıklarına takılırdım çocukken de. Prensesi prens sonunda bulur, kurtarır, mutlu olurlar.

Hüzün matemi, daha çok kendine ayrılıkları ilham alarak, yalnız kalan bir yüreğin feryadını, şiir yardımı ile sözcüklere aktaran bir şiir kitabıdır. Bu alanda yaklaşık üç yıl önce, kalemimin gelişmesi adına ele aldığım şiirlerin, beni zamanla daha çok kendine çekmesi, belli bir birikimin oluşması ve bu şiirlerin kendine arkadaş bulması amacı ile ve yayın hayatına merhaba demek için bu küçük kitabı yazdım. Yine de şiir kitabımın son halini alıp sizlere ulaşması elbette kolay olmadı. Bunun için gerekli düzen

Hepimiz belli bir yere varmanın telaşı ile çıktık ve düştük yollara. Kimimiz kara gecenin zifirinde çıktı sıcacık yatağından. Kimimiz zaten sokak ortasında bihaberdi sıcak yataklardan. Sabahın ilk ışıklarında çıkan dostlar da epeyce çoktu. O uçak kullandı gitmek için, sen otobüs, ben ise yaya gitmek istedim. Birileri ise kayıkla attı fırtınalı denizlere kendini. Öyle telaşlıyız ki altta kalanın halinden bihaber üstte olan. Serpildik oradan oraya dağıldık kum misali. Arada sevip aşık olabilen varsa ne mutlu

Kendi kendine yaşarsan, sevgiliyle değil de hayalinde evlenirsen onunla, sonun kaçınılmaz oluyormuş. Şunu da anlamış bulunuyordum ki kimse kusursuz değilmiş. Görmek istediğimizle gördüğümüz aynı olmayabiliyormuş. ................... Düşün hasta olmayan birini. Ne başı ağrıyor ne de dişi. Hastanenin önünden geçerken biri, hastasın diye tuttu elini. Ne olup bittiğini anlayamadan ameliyat masasında buldu kendini. Karar verildi. Çıkarılacaktı yerinden kalbi. Uyuşturmadan attılar neşteri. Bağırta bağırta aldı

Kadın Hastalıkları sürekli kendisini yenileyen ve birçok temel ve klinik bilim dalındaki gelişmelerden etkilenen bir bilim dalıdır. Doğum hekimliği ise benzer özellikleri yanında sanat yönüyle dikkati çekmektedir. Kadın hastalıkları ve doğum eğitimini ilk kez alan, bilgilerini güncellemek isteyen veya çeşitli sınavlara hazırlananlar için Çetin Kadın Hastalıkları ve Doğum El Kitabı`nın kullanışlı bir kaynak olması hedeflenmiştir. Kadın hastalıkları ve Doğum konuları ; Genel Jinekoloji , Jinekolojik Endoklino

Yazınsal türler içinde şiirin ne olduğu ve hangi konuyu işlemesi gerektiği sorunsalı uzun zamanın tartışmalarından biridir. Evet şiir nasıl yazılır: Emekle mi yoksa ilhamla mı? İlham, bazı şiirlerin çıkış noktası olabilir ama asıl olan birikim ve emektir diye düşünüyorum. Peki şiir nedir, şiirin konusu ne olmalıdır? Şiir güzelliğin ifadesidir. gibi bir Recaizade Ekrem Bey yaklaşımı yapmak ve/veya bir tanıma sokmak doğru değil şiiri. Tanımı en zor yapılan (belki de yapılamayan) türlerin başında gelir şiir.