Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 70 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Dışarısı soğuktu. Büyük kümeler halinde çıkan memurlar farklı yönlere dağılıyorlardı. Her akşam olduğu gibi karşı kaldırımdan bir grup meraklı, onların çıkışını izliyordu. Şeyhülislam ve sadrazamın dairesi dâhil olmak üzere tüm devlet birimlerinin içinde Rüyalar Sarayı, halk arasında en büyük ilgi odağıydı; yüzlercesine memurların çıkış saatini bekletecek kadar. İnsanlar, soğuktan yakalarını kaldırmış, sessizce devletin derin işleriyle ilgilenen gizemli memurları dikkatlice inceliyorlardı. Memurların yüzler
Tükendi
“İsim Bayan Unguentine’dir. Bu isimle doğan ben değildim, oydu. Büyük kablonun okyanus tabanına döşendiği günlerde telefonda evlendik, hava bu denli kötüleşmeden çok önceydi; o zaman yapılacak şey, gerçekten yapılacak şey buydu. Bizi bir başrahip, birden çok aboneye hizmet veren ortak bir telefon hattında karı koca ilan etti; en azından telefon hattını, elektrotları ya da bu tür şeyleri kutsadı. Ve tüm isimlerimi, kızlık soyadımı, ön adımı, göbek adımı elimden alarak beni Bayan Unguentine yaptı.” Stanley Cr
Bizden sonra semenderler gelecek! Gelecek semenderlerindir. Semenderler kültür devrimidir. Velev ki kendi sanatları yok; en azından aptalca idealler, pörsümüş gelenekler ve şiir, müzik, mimari, felsefe ve genel olarak kültür adı altında üretilen tüm o muğlak, sıkıcı, demode paçavraların altında belleri bükülmedi. Midemize kramp geçirten o bunakça laflar! Neyse ki insanın o demode sanatını geviş getirmeye başlamadılar henüz; onlar için yeni bir sanat üretmeliyiz! Biz gençler, geleceğin semenderizmine giden y
Artık yana devrilmekte olan güneşin ışıkları, suya yansıyan bizi eğri büğrü gösteriyor. Bir an korkuyorum. Buraya ilk geldiğimdeki o çingene çocuğu gibi değil de, şimdiki gibi temiz, başka giysiler içinde ve arkamdaki kadınla beraber olduğumu kabullenene kadar bekliyorum. Tası suya daldırıp dudaklarıma götürüyorum. Su daha önce hiç içmediğim kadar soğuk ve temiz: Babamın bırakıp gidişinin tadı var suda; hiç orada olmayışının, gittikten sonra bana ait hiçbir şeyin olmayışının tadı. Tası yeniden daldırıp güne
Tarihin kapılarının patladığı, mezarlarının açıldığı zamanlardayız. Ölüler, toplamı hep aynı kalan acılarıyla, mutluluklarıyla geldiler. Bizim gibi onları da aydınlatan güneş ışığına çıkmaları için çağrılmışlardı. Alınlarına bir ışın değdi; sanki bir trilobit avucumun içinde hareket ediyormuşçasına sıcaklığını hissettim. Onların umutlarına katılmamıza izin verildi; nesilden nesile miras bırakılan, hep aynı düş kırıklığına uğramış umuttu bu. Aramızda oturdular, çoğu kez dostla düşman ayırt edilemiyordu; kavg
"Ingalls'ın hayal gücünün ve imgeleminin nesre dönüştüğündeki sahiciliği şaşırtıcıdır. Bayan Caliban, kayda değer bir sonuca ulaşmayan bir aşk hikâyesinin tüm acı-tatlı görünümlerini, melankolisini içinde barındırır." – Joyce Carol Oates "Gerilimi bir an bile azalmayan, son derece ustalıklı yazılmış bir eser." – Ursula K. Le Guin Dorothy, ev işlerinin tekdüze akışı ve evliliğindeki eşitsizliğin yıkıcılığı içinde yuvarlanıp gitmektedir. Bir akşam yine yemek hazırlamak için mutfağa girdiğinde, denek olara
20. yüzyıl Rus edebiyatının en güçlü yazarlarından Varlam Şalamov Kolıma Öyküleri'nde, kendi on yedi yıllık Gulag tecrübelerinden yola çıkar; fakat aktarımındaki nesnellik ve serinkanlı tavır sarsıcıdır. Açlığın, yokluğun, hastalıkların ve Sibirya'nın tüm yıkıcılığını, en ufak acındırmaya bile fırsat vermeksizin anlatır ve bu "soğukluğu" tüyler ürperticidir. Şalamov sefalet, ölüm ve nihayetsiz azaplarla dolu bir dünyada, insanın her ne olursa olsun hayatta kalma mücadelesini, olabilecek en duru ve en çarpı
T. Singer "bir hiç kimsedir. Kendisine karşı bile bir hiç kimse, özellikle kendisine karşı." T. Singer, 34 yaşında başkent Oslo'dan Notodden kasabasına, bir kütüphanede çalışmak ve böylece sıfırdan başlamak için gelmiştir. Aslında Singer'in hayatı, eylemde ve düşüncede, pek çok kez sıfırdan başlayıp başladığı noktaya geri dönmekten ibarettir; zira küçüklüğünde yaşadığı bir utancı hayatı boyunca farklı suretlerde tekrar tekrar yaşamış, yaşadıkça kabuğuna daha çok çekilmiş, kendi ruhunun izbelerine hapsolmuş
Orada kalsaydım, bir ömür mutlu olabilir miydim? Sanmıyorum, hayır. İnsanlar göçer, yaşlanır, ölür ve her köşebaşında bir başka güzellikle karşılaşmaya duyulan o aydınlık inanç söner, tükenir. Ya şimdi ya da hiçbir zaman; mutluluğu ancak havada uçuşurken yakalayabiliriz, yakalayacaksak. Tom Birkin, I. Dünya Savaşı'nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan Passchendaele'den muharip gazi olarak ülkesine dönmüş, hayatı kaldığı yerden tekrar yakalamaya çalışmaktadır. Bir kilise duvarındaki, Orta Çağ'dan kalma fre
Tükendi
Şehrimiz, toprağımız burası, adı ise Fyodor-Kuzmiçsk. Ondan öncesindeyse İvan-Porfiriçsk imiş, ondan da önce Sergey-Sergeyiçsk imiş, ondan önce Güney Ambarları imiş, hepsinden önce de... Böcü'de, büyük bir nükleer patlama sonrası insana ve yaşama dair her şey dönüşüme uğramış ve aşınmış, tarihsel açıdan geriye –adlı adınca Orta Çağ'a– savrulmuş; ama bir şekilde aynı, daha doğrusu bilindik kalmıştır. Radyoaktif bozunmaya uğrayan bu dünyada yaşam, "Önceki Zaman"ın ufak tefek kalıntıları üzerinde edebiyata, ö
Öylesine büzüşmüştü ki cüceye benziyordu. Sarı kaldırım taşları kan lekesiyle kaplanmıştı. Kıpırdamıyordu adam. Böyle cama çarpan, sonra havada uçup üçüncü kattan yere düşen birinin, cama ve kaldırıma çarpma anında hiçbir tarafının kırılmadığının farkına vardım. Çünkü adam, kendisinden artakalan şeyi, o içi boş kabuğu fırlatıp atmadan önce paramparça olmuştu zaten. İçinde ne var ne yoksa çekip almış, sonra da boş kabuğu pencereden fırlatmıştı. Mesleğinin henüz başında genç bir gazeteci, işini bırakıp varın
Büyükler hile yapmaya kalkıştıklarında göz ardı edilemeyecek bir endişeye kapılırlar ve genellikle başarısız olurlar. Ama çocuklar öyle değildir. Bir çocuk en korkunç sırrı bile hiç çaba harcamadan saklayabilir ve bu sırrı kimse ortaya çıkaramaz. Çocuklarının birçok yönünü onlar farkına bile varmadan apaçık görebildiklerini düşünen ebeveynler, eğer çocukları gerçekten bir şeyleri saklamaya karar vermişlerse şanslarının sıfır olacağını nadiren fark ederler. Bir macera romanından çok daha fazlasını vâdeden,
Rus edebiyatının yaşayan efsanesi olarak kabul edilen Lyudmila Petruşevskaya, "yaşamın gölgesi"nin üzerine düştüğü insanların –özellikle de kadınların– yazarıdır. Yaşamın zorlukları, tuhaflıkları ve gizemi karşısında şartlar ne olursa olsun ayakta kalıp yola devam etme gayretindeki insanların öykülerini bazen gerçeklik içinde bazen de gerçekliği aşarak âdeta masalsı bir dünyada anlatır. Bu dünyada, sıradan ile sıradışı arasındaki görünmez perdeyi her aralayışında yeni, taze bir ı
Kültür Devrimi'nden bugüne kadarki kırk yıllık sürede "Halk" sözcüğünün içi boşaltılmıştır Çin gerçekliğinde. Şimdi, Çin'de popüler olan ekonomik terminolojiye göre "Halk" sadece bir paravan şirkettir ve Çin farklı dönemlerde farklı içeriklerle onu kullanarak pazara girer. Yaşamak ve Kanını Satan Adam gibi romanlarıyla tanınan ve modern Çin edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Yu Hua, bu sefer bir kurmaca yazarı olarak değil, ülkesinin ve toplumunun yakın tarihine ve bugününe dair sözü olan bir ay
Tükendi
Elden Düşme Dünya; "güncel" insanlık hallerinin bir Genazino kahramanının zihninde işlenmesiyle ortaya çıkan tuhaflıkların romanı. "Bu manzara alabildiğine hoşuma gittiği halde göğsümde bir sızı hissediyordum. Çünkü güzelliğin acayip tarafı, insanın onu sadece seyredebilmesidir. Bir tarafını alıp evine götüremez veya küçük bir parçasını özel bir yerde saklayamaz. İnsan güzelliğe ancak hep bakar durur, fazlasını elde edemez. Uzun uzun baktıktan sonra yoluna devam etmek zorundadır." Elden Düşme Diinya'nın s
Günler Aylar Yıllar, hayatın zorlukları karşısında hep diri kalabilen bir umudun romanı. Kuraklık, Balou Sıradağları'nda tüm yıkıcılığıyla baş göstermiştir. İnsanlar çareyi evlerini terk edip su ve yiyecek bulabilecekleri yerlere kaçmakta bulurken geride sadece ihtiyar ile kör köpeği kalır ve bu iki kader ortağı, birkaç damla su, bir avuç mısır tanesi, bir karış gölgelik peşinde dolanır durur. Günleri, geceleri en sert, en çetin koşullarla sınanır; zamanın ve mekânın izleri silinip iskeletleri daha da beli
1. Dünya Savaşı'na genç bir teğmen olarak katılan Alman edebiyatının büyük ve tartışmalı ismi Ernst Jünger, bu savaştan on dört yara, beş madalya ve birçoklarınca "belki de yazılmış en iyi savaş anlatısı" olarak tanımlanan bir başyapıtla, Çelik Fırtınalarında ile döner. Kitap yayımladığında henüz yirmi beş yaşında olan Jünger için, savaş edebiyatına bambaşka bir boyut kazandırmasından dolayı "20. yüzyılın Homeros'u" bile denilmiştir. Çelik Fırtınalarında, yazıldıktan tam bir asır sonra, Tevfik Turan'ın Alm
İç savaş sonrası Barselona'nın fakir bir arka mahallesi: Dağılmış aileler, huzursuz yetişkinler, babasız çocuklar, karanlıktan çıkıp gelen tekinsiz tipler... Tüm bunların ortasında kalan on dört yaşındaki Daniel hem tatlı bir kaçık olan yaşlı Kaptan Blay'a göz kulak olmakta, hem veremli güzel Susana'ya evinde arkadaşlık etmekte hem de kızın, uzaklarda bir yerlerdeki babası Kim'le ilgili hayallerini paylaşmaktadır. Ta ki bir gün Forcat adında biri çıkıp gelene kadar... İspanyol edebiyatının dev ismi Juan
Umutsuzluğun Doruklarında, Cioran'ın 23 yaşında, tam da uykusuzluk hastalığının başladığı yıllarda yazdığı ve onu filozoflar katına çıkaran; sonsuz dünya içindeki sonlu insanın anlamı, aşk, acı, sevinç, ölüm ve umutsuzluk hakkında, sert ve ele avuca gelmeyen fikirlerin yoğuştuğu bir kitap. Cioran'ın tüm felsefesinin ve üslubunun "kilit taşı" olarak nitelendirilen Umutsuzluğun Doruklarında, Orçun Türkay'ın çevirisiyle... "Cioran, gözlerimizi hiç durmadan insan varoluşunun hiçliğine yöneltmeye çalışmış, muh
"Arjantinli büyük yazar Chejfec, şüphesiz ki daha çok bilinmeyi hak ediyor. Benim İki Dünyam, geleceğin romanına giden yolun taşlarını döşüyor." – Enrique Vila-Matas Benim İki Dünyam'ın elli yaşındaki yazar anlatıcısı, bir edebiyat konferansına katılmak için Brezilya'ya gider; fakat yazar için önemli olan konferans değil, şehirde yaptığı yürüyüşlerdir. İsimsiz yazar, neresi olduğunu bilmediğimiz bir şehirde haritadan rastgele "büyük, yeşil bir lekeye benzeyen park"ı seçer ve bu noktaya ulaşana dek amaçsız
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 70 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1