Sevgili Okur, İlhan Berk bu mektupları Enis Batur'a göndermiş, Enis Batur da şimdi bize gönderiyor. İlle aç, ille oku diyeceğim. Bir elinden de sen tut. Büyüt onları. Bu mektuplar; şair, ressam kimlikleri yanında, sıkıntı ve kaygılarıyla, telaşı ve heyecanlarıyla insan Berk'i gösteriyor sana. İlhan Berk'i daha iyi tanımak isteyen, onun poetikası, şiir serüveni, resim ve çeşitli konulardaki düşüncelerine ilgi duyan herkese çok şey söylüyor bu mektuplar. Yalnız Berk'e mi? Hayır. Enis Batur'un şiirine, yaz

Ben ol gece fi tarihine gittimdi Dalgaların üstünde sessiz süzüldüler İgildi öptü, öyle gönendim ki Son ilikleri de koptuğunda ceketimin Dogancılar Parkı'na iniverdim Dedi, hangi uçuşta eksildin? Ne gibi sözler kaldı sende

Çoğu zaman da tehlikeli bir sözcüktür 'uyanmak' ve o sözcük, kimi zaman başınıza iş açacak kadar kıldan ince, kılıçtan keskin oluverir. Uyandınız mı, gözünüz açıktır bir kere. Gözünüz açık olduğundan, bazen öylesine bakmış olsanız da; gördüklerinizle yeniden kurarsınız hayatı. Bakmak o kadar tehlikeli değildir ama görmek sizi bir iğne deliğinden geçmeye zorlayabilir, bir kılıcın üstünde yürümeye de.

Ey beni kızgın günün alnında oynatanlar Ey suların yardan attıg?ı suskun çocuk Beni benden alanlar sel olup götürenler Nerede geçmis?im s?imdim ve geleceg?im Sen suların önünde kayalara tutun, dur Ben senin için ne ag?lar sarkıtırım? Ates?li dünyanın önünde su ol, yag?mur Ben alevden bir top, dünyaya savrulurum

Son yıllarda yayımlanan ilk kitaplar arasında, hayranlıkla okuduğum tek kitap. İyi, iyi, pekiyi! Görülsün isterim. - Harun Atak Bana iyi bak, ben, Yalnızlık'ım Beni, kalbimde, gizlendig?im yerde buldular yordular, acı bir çöküntüye: Gölgeler, paldır küldür devrildi üzerime gölgeler: Küldür Beni yarat, beni koru, beni yok et

Sadece ölüm var, korkunç kıtalar bir melek var suların yokuşunda ayın gölgesinden başını kaldıramayan Biliyorum, hiçbir şey geçmeyecek İçimde büyük, bakır rengi duvarlar

"Üstümüze üstümüze gelen'i ciddiye alan, o şeyin üstüne üstüne giden şiirin, bizim için (ve kendisi için) yeni imkânlar yaratma ihtimali yüksektir. Şiir, gürültü-patırtıya, kir-pasa, yalan-yanlışa yönelerek, temiz'e, ilk'e, tek'e duyulan o gizli özlemin hakkını daha iyi verir. Tamer Sağır ikinci kitabında tam da bunu göze alıyor. Teo-patoloji ile teo-terapi arasında, hiç'ten hep'e gidip gelerek, kulağı, gözü, kalbi tırmalayan şeylerle didişiyor. Beşeri coğrafyanın "zaman ayarları"yla oynayarak, yeni bir işk

"Ortalama okuyucunun romanlarda yaşamak istediği aşklar, tutkular, hareketli ve parıltılı hayatlar yok onun metinlerinde. Tersine ekonomik bir dil kullanarak kaleme aldığı roman ve öykülerinde alışılageldik tarzda bir hikâye anlatıcılığından mümkün olduğu kadar kaçınıyor Peker... Ne olağandışı başlangıçlar var yapıtlarında, ne sürprizlere yer verilmiş, ne de okuyucuyu rahatlatan, duygulandıran sonlara. İşi, kasaba kahvesi, evi ya da meyhanesi arasına sıkışmış, dümdüz, beklentisiz bir hayatı anlatmaya koyulm

'Üzerinde örümceklerin gezindiği, nemli bir ruhun' öyküleri. Anlatının daha gerçek olduğunu duyuracak denli yalın, çıplak ve o sadelik içinde büyülü. Kahraman Çayırlı, öyküde nicedir yitirdiğimizi sandığım samimiyeti, çıplaklığı, giderek ruhun en çıplak görünümlerini ve kavurucu sıkıntısını anlatan dili yeniden keşfediyor. Zeytin'in vatanından eser rüzgârlar cabası. Ve bir labirenti andıran bilinçaltının kuytuları... Kahraman Çayırlı'nın öyküleri, öykü evrenimize yeni bir soluk getiriyor. -Sadık Yalsızuça

Emin Kaya; İkinci Yeni'den edindiği engin tecrübeyi, önce sessiz görüntüsüne yedirerek, sonra da onu imgelere ve ironiye yaslayarak, yazdığıyla şakalaşıyor. Dizelere olan saygısıyla, aklına kırbaç olduğu diliyle sesleniyor. İçine kapanık bir şiirin, dışa vurunca çağlayan dokusunu şiirde gösteren gelgit hali. Aynayla sorunlu güleryüzünden ödünç aldığı bileti susmakla çözüyor. Emin Kaya okunduktan sonra vazgeçilmeyecek bir ozan. Hüseyin Peker