Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bir tay ki aşk ola kalbini yeryüzüne çarpacak
Tükendi
eve oğulsuz dönen babanın dilinde tuz birikir ölüm eski bir alışkanlıktır aynalaşır orada asfalt sonlarında kibar bir lehçe ile susar çirkin herkes bunu bilir lâldır şart mıdır dağı sevmek için oğulsuz kalmak kuğu bir boynun can kırkları ile terlediği gizli bir anlam bulur dağın yüzünde sesimin sarkacını salarak at koşumlarına ve inandım her evin kebir bir kibir biriktirdiğine ve inanın insanın evinin insanın kabri olduğuna
Tükendi
Yozlaşmayı Farket Toplum Senin Düşmanın
Tükendi
Ey beni baştan çıkaran kan karanfil Gücüm yok yeni bir seyirsiz gösteriye Ellerim ellerinsiz el değildi bir zaman Zaman bitti mi dersin, sarıyor geriye
Tükendi
Ece Ayhan, yanlış şairim benim!" Enis Batur'a, o dört kollu şair'e Ece Ayhan'dan mektuplar. Bir öğrenci defteri'ne yazılmış sıkı mektuplar. Etikçi, tarihçi ve mektupçu bir şairden, etik, tarih, siyaset, şiir ve hayat çıkmaları. Haydar Ergülen
Tükendi
Yabancıyız. Bazen toplum içinde, bazen ailemiz, arkadaşlarımız içinde bile, bazen de kendimize bile yabancıyız. Ya bu yabancılık; gelenekleri, kültürü, yaşam tarzı farklı olan bir toplum içindeyse? Ya bu farklı toplum, yabancılığımızı her adım başı bize hatırlatıyorsa? Dahası, bu yabancılığımızı bir türlü aşinalığa, biz olmaya, bizden olmaya dönüştüremiyorsak? Yüreğimizi ağırlığıyla ezen, başımızı bulutlara erdiren aşkımız bizi kurtarabilir mi? Sevdiğimizin kollarında eriyip yok olur muydu yabancılığımız? Y
Tükendi
Sadece bir çift elmas küpe ondan geriye kalan... Tılsımlı bir taşın gölgesinde bir varmış, bir yokmuşlar arasında kararsız kalmış,değeri bilinmemiş, ezilmiş, hırpalanmış, hor görülmüş genç bir kadın, bir gurbet gelini, Elmas... Anadolu'nun küçük bir köyünde başlayıp Belçika'nın Antwerpen şehrine uzanan bir gurbet yolculuğu... Aynı başlangıç, iki farklı sonla Elmas'ın hayat hikâyesi... Onun da herkes gibi gerçek olmasını istediği hayalleri vardı!
Tükendi
bu gök, bu metal kuşlar saçını ağartmış dağlara çok ıstırap başını alıp gidemez ki uçurumlar ürpertili çalı dipleri kan revan iyot kokusundan umudunu kesmedi hiç insanın kimsesi kendisidir
Tükendi
"Neyi görmek istersin?" diye sormuşlardı kör bir çocuğa ve kırmızı demişti o. Peki ama rengin terazisi nerede ve kırmızı neye benzer? Rüzgâr herkesin ellerine kırmızıyla gelir ve allık sürer yanaklara. Okulun en güzel kızının ayakkabıları hep kırmızıdır. Karnımın ağrısını geçiren, sıcak kiremit parçası... Gökkuşağının en can alıcı yeri. Kedilerin ayaklarının altı, deniz fenerlerinin ışığı ve sobada yanan kar suyu... Alsancak'da her yer al... Sesler kulakları yakar, kulağım kızarır. Çayın içi-dışı, suyun kal
Tükendi
ölüm, tasarlanır bir yere koşulur, dünya'dan uçurtma yapılır. ruhun çiçekleri niye yoktur?
Tükendi
Hepimiz çocuk olduk... Farklı oyunlar oynayıp, farklı yerlerde büyüse de hemen her çocuğun pek çok ortak noktası vardır. Mesela hayalleri sınır tanımaz. Çocukların küçük hayallerinden daha büyüğünü düşünmeniz mümkün değildir.. Mesela çocukların canını acıtmak zordur. Acısa bile, reaksiyonunda direniş vardır, acıyı hafife alma ve baş kaldırış vardır, meydan okuma vardır. "Acımadı ki" diyerek her şeye rağmen ayağa kalkar ve acıyı biriktirmeden yaşama sil baştan devam ederler. Ve içindeki çocuğu öldürmeye
Tükendi
kainatın yeni bir dekoru var. günyüzüne çıksın, yeraltındaki yatak. burası, zamanın yasakladığı taht. üstünde, hemcinsiyle ibadet edilen mutlak! ruhların dolunayı; bu bedende süzülen parmak. sınırı silinen her ülkede, aşka beraat!
Tükendi
her evde ölmeye hazır bir yalnızlık var her veda sevmek deniyorsa tendeki her vurguya evet bir yanlış daha taşınıyor yalana ne var ki bir kez daha kandırıyorum içimden geçen fırsatı önsözde yer almıyor uzaklıklar
Tükendi
İçimde bir cem daha var buluyorum geçerken aheste aheste içimden Şimdi hepiniz yüklenseniz şu bulutun eli hangimize dokunur yüzü alnı nasıl bungun buruk rengi hangi meclisten sorulur?
Tükendi
Karaoğlu'nun öyküleri, bir ruh muhasebesinin notları. Geçmişten bu- güne, anıların izleğinde, çeşitli kentlerde hep içe tutulmuş bir ışıldak. İçinde bireysel ve toplumsal hüzün bir arada. Bir açlık grevini anlatan öykü, gerçekten bir kuşağın hatta her kuşağın bir noktalama durağı. Çocukluk, ilk gençlik saptamalarını bulamayınca bir hüzün travması yaşıyor. "İçimdeki yarayı giyiniyorum," diyor. Öykü başlarındaki alıntılar, sevdiği şairlerin de öyküye bizi hazırlayan dizeleri, onun edebiyatı algılayış yolunu
Tükendi
Çağdaş bir Divan yerinelliğiyle tıkabasa; benzetilerle tatlanmış dizeler. Alper daha önce eleştirisini duygusal-dramatik hatta trajik bir planda gerçekleştirmek istiyordu. Acı'yı söylemekti işi. Sınama şiirinde ise yerinellik humor'a götürüyor onu. " Ve Yusuf Alper 'i Zamanın Kırılan Aynasında sevmek. Anadolu şiir duyarlığını dipten sürdürüyor Yusuf. Büyük hüzün. "Biliyorum ölüm yok yaşamada Dostların geçip gitmesi var ancak" Bu iki dize çok çağrışım uyandırdı bende. Genç şairler üstüne düşünelim diyor
Tükendi
Fantezi kapaklı, kulaklı, iplik dikişli, özel kâğıda özenli basım Arka Kapaktan: ŞEHRENGİZ, bir şehri övgü diliyle anlatan; anlatırken, o şehrin güzellerine, güzelliklerine, toplumsal hayatına ilişkin söyledikleriyle şehrin bir başka yüzünü göstermeyi amaçlayan bir mesnevi türü. Kayıtlarda, 16. yüzyılda Mesihi ile başladığı ve 18. yüzyılın sonuna kadar kullanıldığı yazılı. Bu süre içinde, birçoğu günümüze ulaşmamış 68 yapıtın kaleme alındığı; bunların 8 ya da 9unun Bursaya ait olduğu biliniyor. Bursa
Tükendi
İlk kitabı Kanayan Şiirler için yazdığım bir yazıda şunları yazmışım o günler: Alperin çevresinde dolaşıp bir yontu gibi somutlaştırmak istediği hüzün, yalnızlık, kalabalık içinde tekbaşınalık... gibi izlekleri bir şiir başlığında buldum ben: Umutla Sevgili Şiirle Evli. Alperin, 1970li yılların dağdağası içinden, birçokları gibi, militan bir şair olarak çıkmamış olması, ancak onun kişiliğini yapan bazı özelliklerle açıklanabilir. Bundan on yıl önce kendisiyle yapılan bir konuşmada şunları söylüyor şair: Ben
Tükendi
Araştırıcılık ve titizliği bir arada yürütüyor Peker. ESER GÜRSON Hüseyin Peker, bozuk düzenin yaşamdan neler eksilttiğini, insan değerlerinden neleri silip süpürdüğünü aşırı jestlere kapılmadan anlatmaktaydı. KONUR ERTOP Peker'in fal'a bakması aydınlar içinden seçme anlamına geliyor.. Böyle şiirler üzerinde uzun uzun durulsa yeridir. HÜSEYİN CÖNTÜRK
Tükendi
Ey sevgili, sen gittiğim ve öldüğüm ateş ülkesi hâtıra ile jesti çek al, kan ve taş dâhil insan tabutu kadardır ömür ve uzaklık gözyaşıyla ölçülmez bu yüzden ana rahminden musalla taşına insan ağladığı kadardır bil ve anla, bıçak taşta insan insanda sınanır sevgilinin aynaya bakması gitme isteğidir, insan gider her aşk yedisine çağrıldığı gece intihar eder
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 31 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1