Cengiz arkadaşın bu tespitinin doğruluğu ileriki aşamalarda ortaya çıktı. Biz Selimiye'ye gelmeden iki ay önce 30 Mart'ta isyan çıkmış, siyasi mahkûmlar tüm siyasi hakları elde etmişlerdi. Bizi karşılamalarını hiç unutmam. İşkenceden zaten yeni çıkmıştık, ürkek ve tedirgindik. İçeri alındığımızda askerlerin yanında iki sivil çok rahat hareketleriyle bizlerle ilgilenip işlemlere yardımcı oluyorlardı. İçimden ?Herhalde bunlar sivil gardiyandır" diye geçiriyordum. Koğuşların önüne geldiğimizde sloganlar, marşl
?denize uzaktan süzülüyorum
uykusuz bir demircinin kulaklarında çınlıyor rüzgâr
seviniyorum
zihnimden geçen bir düşünceye
bir anıya, dağlardaki bir sese, bir insana
onu düşünüyorum gözlerimi sınırlardan öteye
tutarak
orman bu gece ne kadar huzursuz
topraktaki yığınlarda sürekli bir hışırtı var
ağaçların savrulan yapraklarında titreyiş..."
Bu gün dünya'da var olan her şey, ekonomiye göre şekillenmektedir. Bu, toplumların oluşmasından bu tarafa böyle olmuştur. Bu günde, sınıflı toplum olan Kapitalist-Emperyalist dünya sistemi içerisinde böyle devam etmektedir. Ekonomik güç kimin elinde ise, iktidarda onun elinde bulunmuştur. Ekonominin son geldiği noktayı, ülkemiz açısından belirlemek için, iki yılı askın bir araştırma yaptım. Bu konuda, konusunda uzman araştırmacıların eserlerini birbiriyle karsılaştırarak, ekonominin verilerini inceleyerek,
Erdoğan Şenci söylenecek sözü, yapılacak işi olanların yaptığını yapmış: dilin ve kavramların önemini ortaya koymuş. Dil ve kavram! Önemliler mi? Ne yazık ki günümüzde dilin ve kavramların önemi anlaşılmamış olmak bir yana, değersizleştirilmesi için yoğun çabalar harcanmaktadır. Öyle olduğu için bugün kitaplıklarda, yararlanılan kaynaklarda kendisine en az yer bulan kaynakların başında sözlükler, ansiklopediler gelmektedir. Hayır! Elbette ki ilköğretim öğrencilerine hala sözlük kullandırmakta, lise öğrencil
İnsanoğlu zulmün ağasıdır. Bu kadar kan, ölüm ancak insanoğlunun hırsıdır. Herkes yerinde yurdunda yaşarken onlar kendi topraklarında bu hakkı bulamadılar. Ağır makinalı silahların uğultusunda gencecik kızlar, gelinler kendilerini uçurumlardan salarak bedenlerini dağa taşa kurda kuşa yem ettiler. Koparıldılar paramparça edildiler. Dünyanın günahı buradan çıkıyordu sanki, sıraya koyup süngülediler kurşuna dizdiler. Anneler; sesi duyulmasın, bari diğer çocukları kurtulsun diye bebelerini boğarak savaşın içind
1955 yılında Dersim kökenli bir ailenin çocuğu olarak Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Elazığ'da tamamladı. Gaziantep'te matematik öğrenimi gördü... Devrimci mücadeleye lise yıllarında katılan Şenci, bir dönem sonra profesyonel devrimci olarak mücadele içinde yer aldı... 28 Ekim 1980 tarihinde Malatya ilinin Kürecik nahiyesinde jandarmayla girdiği silahlı çatışma sonucunda yaralı olarak yakalandı... 22 ay tutsak kaldı...12 Haziran 1982 yılında Elazığ Cezaevinden arkadaşlarıyla birlikte fira
Bu kitabın temeli, 1982 yılının Mart ayında Elazığ Kapalı Cezaevinde atıldı. Elazığ 2 nolu Askeri Tutukevindeki "İsyan" suçlamasından ceza alan 114 kişilik bir grupla "Cezanın infazı" için Kapalı Cezaevine getirilmiş ve kısmen rahat bir cezaevi ortamı bulmuştuk.
O sıralarda kafamda "Günlük" tutma fikri oluştu. Bu düşüncemi ilk önce Murat Sever'le paylaştım ve hemen işe koyuldum. Tutsaklığımın üzerinden 18 ay gibi bir süre geçmişti. İşe, yakalandığım gün olan 28 Ekim 1980'den başladım. 18 ayı gün gün hatırl
Toplam 10 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.