Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 44 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Bektaşî tarikati, Cumhuriyet sonrası tasavvuf araştırmaları içinde en çok ilgi çeken konulardan biri olmuştur. Ancak tüm gayretlere rağmen, bu nâzenin yol hakkında tam ve doğru bilgilerin ortaya konulduğunu söyleyemeyiz. Elinizdeki eser, dergâhların açık olduğu zamanda yaşamış, devrinin ârif ve kâmil mürşidlerinden feyz almış, âlim bir Bektaşî babasının kaleminden çıkmış olup, bu sahada önemli bir boşluğu dolduracaktır. Hasan Cemâlî Baba'nın risâleleri, "Vahdet-i vücûd hakkında Bektaşîlerin itikadı nedir?
Yüceliği, Allah'ın selâmı ve Rasûlullah'ın meveddeti ile mühürlenmiş olan Hatice kimdir? Şahsiyeti, faziletleri, İslâm'ın ortaya çıkıp yayılmasındaki hizmet ve himmetleri nelerdir? Kureşî'nin büyük bir dikkatle hazırladığı çalışma, ömrünü Rasûlullah'a ve onun davasına adayan Hazret-i Hatice'nin, İslâm'ın zuhuru ve güçlenmesi için ortaya koyduğu benzersiz himmet ve feragati şükran hisleri ile yâd ettirmektedir. Zira Hazret-i Hatice'nin evi, Hazret-i Peygamber'in en zor zamanlarında mutlu olduğu müstesna b
Tükendi
İrfan sahiplerine göre hayat, insanın kendinden kendine yolcuğudur. Bu yolculuğun, şeriat, tarikat, mârifet, hakikat ve hakikatler üstü hakikat safhaları hakkındaki ledünnî işaret ve hikmetler, Kerbela'da kanla yazılmış aşk destanının içine gizlenmiştir. "Kerbela nedir? Hüseyn kimdir?" sorularına, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da herkes kendi irfanı nispetinde cevap verecektir. Çünkü insân-ı ekmele göre Kerbela, sadece tarihte yaşanmış bitmiş bir olay değil, kâinatın kıvamını temin eden sırların ve
Seyyid Seyfullah Külliyâtının ikinci cildi olan Risâleler, modern insanın âşina olmadığı kadim bilgiler, müellifin ledünnî şerhleri ve bizzat tanıdığı zevât hakkındaki hatıraları ile okuyucuyu başka bir dünyanın içine sürükleyecektir. Çalışmada yer alan dört risâleden ilki, Seyyidlik Şerefi adlı risâle olup, seyyidlere ve ümmete nasihatler içermektedir. Eserde, kimi zaman tarihi olaylara, kimi zaman da âyet ve hadîslere dayanılarak edilen nasihatlerin yanı sıra, seyyidlere karşı yapılan eleştirilere de ce
Seyyid Seyfullah Külliyâtının ilk cildi olan Manzum Eserler, ihlâs, irfân ve aşk ile terennüm edilmiş nutuklardan oluşmaktadır. Son derece akıcı bir üslûpla ve maharetle kaleme alınmış olan Külliyât, okuyucuyu âdeta karşı durulamaz coşkun bir nehir gibi içine çekerek derin bir ummâna sürüklemektedir. Ehlibeyt meveddeti ve vahdet-i vücûd gibi tasavvufun en yüksek seviyedeki konularının işlendiği eserde, dinî mükellefiyetleri yerine getirirken dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında da ufuk açan şerhler bul
Tükendi
Müellifinin âhirete göçüşünden yüz doksan sene sonra, ilk defa neşredilen Dem-i Vahdet adlı eserde, geleneksel İslâm telâkkileri, her dem yeniden doğarız" mefhumunca "yeniden" yorumlanmaktadır. İçinde bulunduğumuz fikrî çeşitlilik ortamında, ciddî, vicdanlı ve hakikate teşne kimselerin hemen dikkatini çekecek olan kitap, Osmanlı zamanında neşredilseydi, müellifin hayatına mal olabilecek kadar, din, insan ve kâinat hakkında, tehlikeli ve bir o kadar da aykırı sözler içermektedir. Aklımıza ve gönlümüze lâhut
Tükendi
Enel-Hakk sadâsını çıkaran Mansûr değil sensin. Erinî niyâzı ile Tûrda feryâd eden sensin. Tecellî eden nûrun sahibi de tâlibi de sensin. Bir taraftan Yûsuf şivesiyle kendini ayân edersin, bir taraftan Yâkup kıyafetiyle Yûsufa nazar edersin. Önce âlemde her güzelin güzelliğiyle cilve edersin, sonra âşık gözüyle onları seyredersin. Güzelliğinin cilvesi şekilden uzaktır. Fakat cümle şekillerde tecellî etmek hikmetin, kudretinin îcabıdır. Âleme zerreler sûretinde tecellî ederek gâh hûri ve gâh beşer şeklinde g
Keşkül ve Asâ'dan sonra, Sırrî'nin nutuklarının toplandığı üçüncü eser: Nefîr-i Sırrî İnsanın hakikatine dâir bazı hususları ehline açan ve okuyucunun dikkatini, kendinde gizli olan hazineye çeken nutuklar, ten kabri içinde ölüm uykusunda bulunan canlara İsrafil'in sûrunu hatırlatacaktır. İlk iki kitaptan farklı olarak, Nefîr'de yer alan nev-i şahsına mahsus düz yazılar, hayat, kâmil insan, madde ve mânâ, nefs terbiyesi, kurban, Rûm sırrı, tarîkatin kökeni ve tarihindeki dönüm noktaları, Regâib kandili ve
Bir hadîs-i kudsîde, Hazret-i İnsân'ın şânı hakkında, "Ben insanın sırrıyım, insan benim sırrımdır." buyuruluyor. Bu sır sahiplerini her cephesi ile tanımak, yine o sırra sahip olanlarca mümkün, tanıtmak ise imkânsız gibidir. Böylesine zor bir durum karşısında imdâdımıza elinizdeki kitap gibi eserler yetişmektedir. Hazret-i Mısrî'nin silsilesinden gelen Şeyh Mustafa Lûtfî Efendi hazretleri, pîrinin hayatının zâhirî kısmına âit bilgileri büyük bir titizlikle bir araya getirmiş, Hazret-i Mısrî'nin hatıraların
Tükendi
Eserde, Kitap'tan ve hikmetten pek çok meselenin perdesi, her çağın insanına hitap edebilecek tazelikte kadîm sözlerle aralanmıştır. Alışılagelmiş tasavvuf literatüründen farklı bir tarzda, Hakîkat-i Muhammediyye'nin de üstünde bir hakikate ve sırra sahibiyet ile söylenmiş zâtî sözler ihtiva eden kitapta, bugüne kadar rastlamadığımız yepyeni terimler ve ifadeler kullanılmıştır. Örneğin, Pençe-i Âl-i Abâ'nın Allah olduğu; bu sözlerin sahibinin Kur'ân'a tâbi olmayıp, vahyeden makamından konuştuğu; sözlerinin
Mısırda yaklaşık beş asır varlığını sürdüren Bektaşî geleneğinin son postnişîni olan Ahmed Sırrı Dedebaba, aynı zamanda 20. yüzyılda Bektaşîliğin en önemli temsilcilerinden biridir. Hayatı ve eserleri ile Bektaşîliğin yakın tarihine ışık tutan son Dedebaba, Ahmed Sırrı Dedebaba, Arapça olarak kaleme aldığı Ahmediyye Risâlesi isimli eserini ve Türkçe nefeslerini bizlere yâdigâr bırakmıştır. Hazret-i Pîr Hacı Bektâş-ı Velînin hayatı, Bektâşî tarîkati, Mısırda Bektâşîliğin tarihsel gelişimi ve Kaygusuz Sultan
Tükendi
Son dönem Osmanlı tarihinde, Mevlevîliğin Şems kolunun ve Kalenderiyye meşrebinin temsilcilerinden biri olan Şeyh Hasan Nazif Dede Efendi, eserlerinde Mevlevîliğin bugün pek konuşulmayan bâtınî meselelerini incelikle kaleme almıştır. Nazif Dedenin yüksek eğitimi, irfanı ve ince zevkiyle coşkun ifadelere bürünen sözleri, okuyucuyu bambaşka bir dünyanın içine çekiyor. Çalışmanın birinci bölümünde, vâridat kabilinden nutuklardan oluşan Dîvânçe; ikinci bölümünde ise, genel olarak tarîkatlere, özel olarak da Me
İslâm âleminin ihtilaf noktasını nerede aramalı, nerede bulmalıyız? İslâm dininin esasları içinde ihtilaf sebebi olacak bir şey yoktur. Ancak tarihî süreçte ortaya çıkan önemli bir ihtilaf, İslâm âlemini parçalayıp birliğinin temelini kemirmiştir. Bizce bu ihtilaf, Âl-i Muhammed tarihinde ve Rasûlullahın evlâtlarının hukukunun gözetilmesi meselesindedir. Ümmetin esas ihtilafı bu dâirede olduğu gibi, birliği de bu dâirede olmalıdır. Teşrih ve Muhakeme adlı kitabımızı bu nedenle kaleme aldık ve ihtilaf noktal
Gülzâr-ı Haseneyn, Hazret-i İmâm Hasan ve Hazret-i İmâm Hüseyin efendilerimizin başından geçen yakıcı olayları anlatan ve mübarek evlâtları (Hidâyet İmâmları) hakkındaki rivâyetleri beyân eden tarihî ve ibret verici bir eserdir. Her Ehlibeyt muhibbinin ve Peygamber efendimizin hânedânını seven her müminin kütüphanesinde bu faydalı eserden bulunması elzemdir. Eser ayrıca bir rahmet vesilesi ve dostlara bir yâdigâr olması niyetiyle hazırlanmıştır. Bir matem meclisinde meveddetle okunduğunda, bu kemter muhibb
Tükendi
Osmanlı İmparatorluğu'nun son demlerine, Cumhuriyet'in kuruluş devrine şahitlik eden, Üsküdar'ın muhabbet ehli şahsiyetlerinden Rifai şeyhi Hayrullah Taceddin Efendi'nin hayatı ve nutuklarını ihtiva eden bu kitap dönemin tasavvuf hayatına ayna tutuyor.
Mehmed Ali Hilmi Dedebaba hazretlerinin Divan'ı titiz bir çalışma ile Revak Kitabevi tarafından gönül ehline arz olunur. Bir ismi de Tarîk-i Nâzenîn olan Bektaşilikteki nazenin irfana, meveddet ve kemâle bu Divân-ı Şerîf kafi burhandır.
Tükendi
Hazret-i Fâtime hakkında şirin, samimi, az sözle çok şey anlatan, önsöz mahiyetindeki bu eserle kalplerdeki Ehlibeyt muhabbeti coşacak... Okuyucuların, bu kitapçığın başını çektiği daha detaylı akademik eserleri heyecanla bekleyecekleri muhakkak görünüyor.
Tükendi
İlk bölümü Kâdirî tarîkatine ayrılmış olan eser, ikinci bölümde Arûsî tarîkatini anlatmaktadır. Türkiye'de neredeyse hiç tanınmayan bu tarîkat hakkında, kendisi de bir Arûsî şeyhi olan Filibeli Ahmed Hilmi Bey tarafından kaleme alınmış değerli bir kaynak. Tarîkatin Türkiye'deki seyrini de okuyucuya sunan ve bugüne kadar yayınlanmamış fotoğraflarla zenginleştirilmiş elinizdeki baskı, meraklılarının heyecanla beklediği bir çalışma. ÖNSÖZ Arûsî tarîkatinin ilk müessisi Medyeniyye, Çeştiyye ve Şâzeliyye ricâl
Sırrî Kalender mahlaslı zâtın ilhamlarının bir araya getirildiği serinin ikinci kitabı olan eser, irfân yolcularının eline verilmiş nûrânî bir asâ... Takdim Keşkül-i Sırrîden sonra, bu kitapta arzolunan nutuklara Asâ-yı Sırrî ismi verilmiştir. Asâ-yı Sırrî, Hakkın Elindeki nedir? sorusuna karşı Hazret-i Mûsânın sohbeti uzatmak için asâsının fürûat ve teferruâtını bahane etmesi gibi, sohbet-i Cânâna bir bahanedir. Kelimelere değil mânâya nazar edenlerin veya etmek isteyenlerin zevk-yâb olmaları dileğiyle.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 44 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2