Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 44 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hayatını Ehlibeyt’e hizmet etmeye adayan Seyyid Süleyman Belhî hazretleri, Kur’ân’ı anlamada Efendimizin (s.a.a.) şu hadîsini kendisine şiar edinmiştir: “Size iki ağır emanet bırakıyorum. Onlara tutunursanız dalâlete düşmezsiniz: Allah’ın Kitâbı ve ıtretim olan Ehlibeyt’im. Bu ikisi, [Kevser] Havuzu’nda bana kavuşuncaya dek asla birbirlerinden ayrılmazlar.” Kur’ân-ı Kerîm’in ancak ve ancak Ehlibeyt İmâmları’nın tefsir ve tevilleriyle anlaşılabileceğini beyan eden Hz. Seyyid, onların faziletlerini ve bu konu
Tükendi
Bektâşî babası, Celvetî ve Sâdî şeyhi Yusuf Fâhir Baba, Üsküdar'ın son nâzenînlerinden olup, kûşe-i harâbâtta karar kılmış melâmet meşrep bir zâttır. Gelin Ey Nâzenîn Canlar adı ile neşredilen dîvânında, Ehlibeyt meveddetini ve vahdet-i vücûdun nâzik noktalarını büyük bir aşk, irfan, dirâyet ve coşkunluk ile terennüm etmektedir. Muhteşem bir geleneği ve zevki şahsında cem eden Fâhir Baba, dîvânını kendisine âyine etmiş gibidir. Bu âyineye bakan, gâh ağlayacak gâh gülecek, gâh celâllenecek gâh ferah edecek
O, her makamda ve mertebede ayrı bir yüz, her yüzde ayrı bir güzellik, her güzellikte ayrı bir aşk, her aşkta ayrı bir gamze, her gamzede ayrı bir eda, her edada ayrı bir işve, her işvede ayrı bir naz ve her yerde ayrı bir başlangıç gösterir. Bu nedenle dîvâne ve perişan âşık, türlü hâllere ve sevdalara uğrar. Gâh kabz, gâh celâl ve gâh bast mazharı olarak, zevk, şevk, safâ ve cemâl üzre naz ve niyâzla sıfatlanmış olur. Böyle olunca, ârif niçin kendisini belirli bir itikâdla ve hâlle kayıtlasın?
Tükendi
Rifâiyye'nin Sayyâdiyye kolu hakkında ilk kez yapılmış geniş çaplı bir araştırmanın neticesi olan çalışma, sahasındaki boşluğu dolduracak önemli bir kaynak eserdir. Sayyâdiyye kolunun sahibi Hz. Pîr-i Sânî Ahmed İzzeddin es-Sayyâd'ın hayatını, tarikat faaliyetlerini, eserlerini ve halifelerini konu edinen ilk bölümde; "modern bir tabakat kitabı" denilebilecek kıymetli bir biyografi çalışmasının yanı sıra, Rifâî-Sayyâdî postnişînlerinin birbirleriyle olan akrabalık ve tarikat ilişkileri de yer almaktadır. Ki
Hz. Peygamber'in atalarının her biri, kendi asırlarının nuranî kandili ve parıldayan meşalesiydi. Zamanlarındaki insanları tevhide ve insanî faziletlere yönlendirirlerdi. Bu ulvî şahsiyetlerin her birinin hayatını anlatabilmek için onlarca cilt kitap yazılması gerekir ki, şu cihana gelmiş seçkin zâtların fazilet ve azametlerinden bir nebze kaleme alınabilmiş olsun. Peygamber'in büyük dedesi Hz. Hâşim; dedelerinin bütün liyâkatının vârisi, Hz. İbrahim'in vasîsi, Hanîf dinin davetçisi, seyyidlerin serçeşmesi,
Hz. İbrahim'den kaldığına inanılan teber, mürşid elinde ise, Âl-i Muhammed düşmanlarından teberrîye, zulme divan durmadığına ve dervişlerinin nefs putunu kırmaya azmettiğine işaret etmektedir. Teber eğer derviş elinde ise, "Teberrâ ehlindenim, kendi nefsimin çıkıklarını da elimdeki teber ile düzeltmeye azmettim." mânâsına gelmektedir. Sırrî Kalender bu nutuklarında bir taraftan Ehlibeyt tevellâ ve teberrâsını, İnsân-ı Ekmel ve Ekber'in mânâsını izah ederken, diğer taraftan da mâneviyat sahasındaki çarpıklık
Mısrî Âsitânesi son postnişîni Mehmed Şemseddîn Mısrî, ârif, nâzenin, müdekkik bir âlim ve velûd bir yazardır. İzahları ve ortaya koyduğu delilleri taassuptan uzak olup; okuyucuyu düşünmeye sevk eden, vicdanı, akl-ı selîmi, doğru muhakemeyi, araştırmayı ve tecrübeyi esas alan lâtif bir üslûba sahiptir. Devrinin seçkin simâları arasında nâdide bir yere sahip ve "Mısrî-i Sâni/İkinci Mısrî" unvânına lâyık Şemsî-i Mısrî'nin dört risâlesi, Hakikatperest Olalım adı altında bir araya getirilmiştir. Bunlardan Cûyb
Tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunundan sonra Hacı Bektaş Dergahı'nda neler oldu? Pirevi'nin son postnişîni Salih Niyazi Dedebaba kimdir? Bektaşi yoluna yaptığı hizmetler nelerdir Salih Niyazi Dedebaba Arvanutluk'a neden gitti? Arnavutluk'ta Bektaşilik faaliyetleri nasıl gelişti Salih Niyazi Dedebaba'nın hicreti sonrası Bektaşi dergahları ve mensuplarının karşılaştıkları zorluklar nelerdi? Salih Niyazi Dedebaba nasıl ve niçin şehid edildi? Niyazi Dedebaba'dan sonra Arnavutluk, Türkiye ve Mısır'da d
Hz. Âmine, Hz. Fâtime bint Esed, Hz. Hatice hakkında kaleme alınmış nadir eserlerden biridir. Hz. Âmine: "Her canlı ölür, her yeni eskir, her şey yok olur. Ben de yok olurum ama adım her zaman yaşar. Çünkü ben bir hayır bıraktım, Muhammed gibi pak bir evlât doğurdum." Hz. Rasûlullah: "Fâtime bint Esed, Ebû Tâlib'den sonra bana en iyi davranan kimseydi. Annemden sonra bana ikinci bir anneydi. Ebû Tâlib, hayır ehli ve sofrası herkese açık bir insandı. Fâtime bint Esed de, bizleri sofranın başına toplardı. P
Tükendi
Üsküdarlı Seyyid Mustafa Hâşim Baba'nın, Vâridât'ının yanı sıra dokuz mektubunu da içeren bu çalışmada, Hâşim Baba ve yolu hakkında bugüne kadar bilinmeyen pek çok husus gün ışığına çıkmaktadır. Meraklısı için son derece orijinal bilgiler içeren eserdeki fotoğraflar da, tarihî birer vesika hükmündedir. "Şu cihâna dâim gelip giden Mu­hammed-Ali'dir ve Muhammed-Ali'nin devri dâimdir." haki­katine istinaden Devr-i Dâim ismiyle yayınlanan Hâşim Baba'nın Vâridât'ı; tamamen insan merkezlidir ve insan muamması çö
Tükendi
Vücud-ı Mutlak'ın zuhür sebebi Cenab-ı Muhammed, onun da zuhürunun baisi Hakikat-i Fatimiyye'dir. Bundan dolayıdır ki, Hazret-i Fatime için "Ümmü Ebiha / Babasının Annesi" buyurulmuştur. Hazret-i Betûl'ün zatını idrak edebilmek imkan dairesinde olmadığından; evsafını tahsil hususunda beşeriyete hediye edilmiş manevi hazinelerden biri de, onun isimleri, sıfatları ve künyeleridir. Bunlardan altmış üç tanesi, "Hazret-i Fatime'nin İsimleri" adlı eserde bir araya getirilmiş ve günümüzün kıymetli hattatlarından
Tükendi
Son dönem Bektaşi babalarından Yusuf Fahir Ataer'in, Tarih Dünyası, Yeni Tarih Dünyası, Tarih Coğrafya Dünyası dergileri ve Son Havadis gazetesinde neşrettiği yazı dizileri, ilk defa bir araya getirilerek okuyucuya sunuluyor. Geniş bir araştırmanın ve tecrübenin neticesi olarak ortaya çıkan bu yazılarda; ilk dönem İslam tarihi ve Kur'an-ı Kerim ile alakalı tartışmalı mevzular, Ehlibeyt'in yaşadıkları, Şiiliğin ve Sünniliğin doğuşu, Anadolu Aleviliği, Aleviliğin kolları, usulleri, erkan ve itikat farkları,
Tükendi
Hazret-i Mevlâna, Mesnevî-i Şerîf hikâyeleri ile herkesin nasiplenebileceği bir sofra açmıştır. Tercümeleriyle bu sofradan istifadeyi kolaylaştıran Fazlullah Rahîmî Efendi; son derece kıymetli şerhleriyle de, her idrak seviyesindeki insanın zevk alabileceği irfan dersleri sunmaktadır. Kitabı okuyacak olanlar, hayatın zorluklarına dair çözümleri ve derin mânâlara ait incelikleri bir arada bulabileceklerdir. Son dönem Osmanlı Mevlevî büyüklerinden pek çoğunun kutup kabul ettiği Hazret-i Abdülkâdir Belhî'den
Tükendi
Seyyid Ahmed İzzeddin es-Sayyâd hazretlerinin içtihat etmiş olduğu Sayyâdiyye kolu, Rifâîliğin en meşhur koludur. Bu kolun, 19. yüzyılda karizmatik kişiliğiyle öne çıkmış temsilcilerinden biri de, Seyyid Ebu'l-Hüdâ es-Sayyâdî Efendi'dir. Ebu'l-Hüdâ Efendi'nin, ?Rifâî-Sayyâdî Seyyidleri" ismiyle Türkçeye kazandırılan eseri, neseben ve tarikaten mensup olduğu Rifâî-Sayyâdî silsilesindeki zâtların kısa biyografilerini içermektedir. Kitap yayına hazırlanırken, Sayyâdî Âsitânesi başta olmak üzere, Sayyâdî kolu
Tükendi
Rifâiyye'nin Maârifiyye kolu hakkında neşredilen eserlerin üçüncüsü olan Kisvenâme, gerek dervişler gerek kültür tarihçileri için hazine değerindedir. Eserde, Hazret-i Pîr Seyyid Ahmed er-Rifâî'nin on sekizinci batından torunu ve Maârifiyye kolunun sahibi Fethü'l-Maârif hazretlerinin kisveler hakkındaki içtihatları, oğlu ve halifesi Ali Sâbit Efendi tarafından teferruatı ile anlatılmaktadır. Sâbit Efendi, tarikatte kullanılan hiçbir objenin gelişigüzel tayin edilmediğini, dikiş sayısından rengine kadar,
Nefesleri ve yazıları ile Hakk Muhammed Ali aşkını dile getiren Vîrânî Abdal, tasavvuf tarihimizin önemli simalarından biridir. Tek mensur eseri olan Fakrnâme, Alevî ve Bektaşî inancı ile Hurufîliğin bir arada işlendiği bir risâledir. Eserde ele alınan konular, tasavvuf, tarikat erkânı ve hurufîlik başlıkları altında değerlendirilebilir. Tasavvufla ilgili konular, ağırlıklı olarak Hakk'ın bilinmesi, Muhammed ve Ali'nin hakikati gibi hususları kapsamakta ve eserin tamamında arka planı oluşturmaktadır. Tarika
Tükendi
Ehlibeyt'in bâtınî yolu, Hazret-i İmâm Rıza efendimiz ile Horasan'a ulaşmış, orada Türkler ve diğer bölge kavimleri ile buluşmuş ve zamanla İslâm coğrafyasının her yerine yayılmıştır. Hazret-i Fethü'l-Maârif de, söz konusu yolun bu topraklardaki en önemli temsilcilerinden biridir. Rifâiyye'nin Maârifiyye kolunun sahibi Fethü'l-Maârif hazretlerinin ve silsilesinden altı halifenin nutuklarını içeren Maârifî Nefesler, Ehlibeyt'in bâtınî yolunun inceliklerini beyan etmektedir. Hakikat-i Muhammediyye ve Sırr-ı
Hazret-i Mısrînin, vahdet-i vücûd hakkındaki temel fikirlerini beyân eden bu risâle, sadece genel kabullere ters gelebilecek ifadeleri değil, bu meseleye bağlı pek çok konuda da farklı görüşleri içermektedir. Özellikle mezhepler ve tarihi olaylar hakkındaki yorumları oldukça sıra dışıdır. Hazret-i Mısrînin tasavvuf anlayışı hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için, bizzat kendisi tarafından kaleme alınmış bir risâleden daha iyi bir kaynak olamaz.
Onuncu yüzyılda yaşamış ve bir Ehl-i Sünnet âlimi olan Hâkim en-Nişâburî'nin, Ehlibeyt'in fazîletlerinin tartışıldığı bir meclisteki iftiralara karşı kaleme aldığı eserde, Hazret-i Zehrâ hakkındaki hadîsler, Sünnî kaynaklardan derlenerek bir araya getirilmiştir. Ancak kaynaklar o derece çelişkiler barındırmaktadır ki, aynı şahıstan nakledilen bir hadîste Hazret-i Zehrâ'nın fazîletleri ve uğradığı haksızlıklar anlatılırken, diğer bir hadîste ona ait fazîletler başkalarına nispet edilme yoluna gidilerek bir i
Zâhirî ve bâtınî güzellikleri aynı anda kendisinde barındıran isimler vardır. Bunlardan bir tanesi de Zeyneb'tir. Hazret-i Rasûlullah, bu ismi önce kızına, sonra da torununa vermiştir. Ruhu gökyüzünün suyundan daha temiz, kalbi aynadan daha berrak, derin bir kavrayışa ve idrake sahip, gözlerini kâinattaki en şerefli ailede açan bir kız çocuğu hakkında ne söylenebilir... Âlemde eşi benzeri olmayan bir babanın gözetiminde, azamet, şeref ve fazilet bakımından kadınların en üstünü olan bir annenin kucağında büy
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 44 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1