Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Doktor Şakir Feyzi, Hacı Hanım adlı yaşlı bir kadını altı ay boyunca evine giderek tedavi eder. Şakir Feyzi’den memnun olan kadın, ona bir sır verir. Gençliğinde bir Paşa’nın konağında çalışan Hacı Hanım’a, Paşa bir kitap vererek ona vasiyette bulunmuştur. Bu vasiyette Paşa’nın konağında sakladığı bir definenin yeri yazılıdır. Paşa, ölünce Avrupa’ya kaçan kızı eğer yurda dönerse bu kitabı ona vermesini söylemiştir. Hacı Hanım ömrü vefa etmeyeceğini bildiğinden bunu Şakir Feyzi’den istemektedir. Doktor Şakir
Tükendi
HAVASIZ 4 DAKİKA YAŞARSINIZ, SUSUZ 4 GÜN YAŞARSINIZ, YİYECEKSİZ 40 GÜN YAŞARSINIZ, AMA BİLGİSİZ YAŞAM BOYU ZORLANIRSINIZ. GECELER KARANLIĞA BÜRÜNÜP, IŞIĞIN YAYDIĞI YAPAY AYDINLIKTA GÖLGELER GİDEREK KOYULAŞMAYA BAŞLADIĞINDA; GÖZLERİMİZİ ORAYA DİKER, BİR ŞEYE BENZETMEYE ÇALIŞIRIZ. BAZEN O KARANLIKTA ÖĞRENDİKLERİMİZİ SORGULAR, DAHA ÇOK ÖĞRENMEYİ ARZU EDERİZ. TIPKI ARININ ÇOK ÇİÇEK KOKLAYARAK MÜKEMMEL BİR BAL YAPTIĞI GİBİ, BİLGİ BALI YAPMAK İSTERİZ. “BAL YİYEN ARISINDAN GOCUNMAZ“ Mevlana AYRICA, BU KİTABIN SON
Bu kitaptaki kadınların bir kısmı aileleri tarafından dışlanmış, bir kısmı da toplum tarafindan hor görülmüş kişilikler. Ancak bu kadınların pek çoğunu, böylesi zorluklar yıldıramamış, aksine daha da azimle inandıkları şey uğruna savaş vermişler. İçlerinde tiyatro aşığı olan da var, heykel aşığı olan da. Kimi inandığı ideolojiyle hayat bulmuş, kimi resmettiği tablolarla. Kocasından kaçarak bir hayat yaşayanı da okuyacaksınız, bedensel acılarından kaçarak kimliğini bulanı da. Belki bunlardan birisi sizin hi
Tükendi
Bu kitap, çocuğuna İslâmî terbiye vermeyi amaçlayan ana-baba ile evladının diyalog kurmasına yarayan bir vasıta olarak düşünülmüştür. Bilmecelerdeki ipuçları peşinde koşan taze beyinler, temel İslâmî değerlerle tanışırken cevapları ve açıklamaları onlara okuyan veliler; çocuklarına dinî terbiyeyi eğlenceli ve öğretici bir şekilde verebilmenin mutluluğunu yaşayacaktır. Temel İslâmî kavramlar, ibadetler, dinî şahsiyetler ve tarihî hadiselerin sorulduğu bilmecelerden oluşan bu eser; hece ölçüsü, kafiye ve redi
Tükendi
‘Dans etmek mi insanları yakınlaştırır yoksa yakınlaşmak isteyen bedenler mi dansı kullanır. Avaz avaz bağır çağır. Bazen küçük bir gül yeter sevgine. Aşk, yüksek sesle konuşmayı sevmez. Fısıltılar diyarıdır aşk. Hangi renklere ait olduğunu bilmediğin karmaşık desenler tablosudur aşk. Pembe hayır, kırmızı hayır, mavi hayır... Neyse işte bütün renklere uyar aşk. İstediğin renk ile giyebilirsin aşkı. Ve hangi renge boyalı olursa olsun duvarların hepsine uyumludur aşk'.
Tükendi
Kim çözer, bu düğümü? Bir âlim, bir papaz, bir imam, hepsi bir araya gelse, Var olan, var olmayan güçler birleşse, Çözülür mü, bu kör düğüm?...
Tükendi
Hayatı hüzünlerden ibaret sanırdım. Bir top yumakla oynayan kedi gibi, bu hüzünlerden mutluluk çıkardım kendime. Aşkın tarifini sorduklarında, hep ‘sonsuz mutluluk' derdim. Sonsuza dek süren hiç bitmeyen mutluluk... Yüreğimi hep yerinden çıkaracakmış gibi, çoğaltan güçlü bir nefes gibiydi. Meğer yüreğini durgunlaştıran, zamanın hızla akıp gittiği saatlerin, bir türlü geçmek bilmeyen acısı ile tanışınca, boğulmak istedim derin sularda... Kelebek ömrü gibiymiş aşk. Rengârenk kanatlarıyla, kısacık zamanını eşi
Tükendi
Stefan Zweig, 1920'lerde yazdığı bu romanında sosyetik; ama ikiyüzlü kadınları ve toplumun ahlaki yapısını eleştirel bir şekilde anlatırken psikolojik tahliller de yapar. Fransız Rivierası'nda küçük bir pansiyonda kalan bir grubun arasında evli ve düzenli bir hayatı olan otuz üç yaşındaki Bayan Herniette vardır. Bu kadın, pansiyonda tanıştığı yakışıklı bir Fransız gençle geçirdiği bir kaç saat sonrasında kaçmıştır. Sosyetik hayattan sıkılan ve kaçan bu kadının ahlakını, pansiyonda kalan diğer kadınlar yargı
Tükendi
Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız bir hayat sürdürürken duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki bazı tesadüfî olayların onu nasıl değiştirdiğini, duyan, seven ve yardım eden bir insan haline getirdiğini anlatan bir hikâyedir. Baron Fredrich M. Von R. 1914 yılında Rusya'da katıldığı bir savaşta ölür. Baron, yazı masasına mühürlü bir zarf bırakmıştır. Ailesi bu zarfı açar, gözden geçirir ve aile bu notları yazara verir. Stefan Zweig de notlardaki altı saatlik zamanı, yani olağanüs
Tükendi
"Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu", 1920'li yıllarda kaleme alınmış uzun bir hikâyedir. Bu hikâyede isimsiz bir kadının tek taraflı hazin aşkı ve kaderi, psikolojik çözümlemelerle etkileyici bir şekilde ele alınmıştır. Stefan Zweig, bu hikâyesinde aşkın psikolojik tahlilini taraflardan sadece birinin iç dünyasından yola çıkarak yapmıştır. O taraf, ismi hem okuyuca hem de hikâyenin erkek kahramanı tarafından bilinmeyen ilginç ve bir o kadar da talihsiz bir kadındır. Biz, bu kadını sadece uzun bir mektubun yaza
Tükendi
Korku, genel olarak gerçek bir tehlike ya da tehlike ihtimali karşısında insan düşüncesinin uyandırdığı derin kaygı duygusu olarak tanımlanır. Bu kitapta, avukat eşi ve iki çocuğuyla rahat bir hayat süren saygın İrene Wagner'in gizli aşkı ve bunun yarattığı korku anlatılmıştır. Sekiz yıllık evliliğinden sıkılan bu kadın, burjuva dünyasıçevresinden çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Aslında sevmediği, en ufak bir duygu hissetmediği bir adamla kaçamak bir hayat yaşamak az da olsa İrine'ni
Tükendi
Hikâye, New York'tan Buenos Aires'e giden bir vapurda yaşanır. Dünya satranç şampiyonu MirkoCzentovic, bir turnuva için Buenos Aires'e gitmektedir. Bunu duyan gemideki milyoner, petrol zengini McConnor, Czentovic'e para karşılığı bir el satranç oynamayı teklif eder. Czentovic ise bu teklifi seve seve kabul eder ve ilk partiyi beklendiği gibi rahatlıkla kazanır. Kaybedilen partinin rövanşının tam ortasında, oyuna Avusturyalı Dr. B. adında bir başka yolcu katılır ve bir beraberlik kurtarır. Bunun üzerine McCo
Tükendi
Gogol'un ilki esere ismini de veren üç ayrı hikâyesinden oluşan bu kitabı Bir Delinin Hatıra Deferi, Burun ve Palto adlı öykülerden oluşur. Ne kadar etrafından dolaşılırsa dolaşılsın sahip olunan makam ve mevkilerin insanlar arasında ikiyüzlü bir hiyerarşi oluşturduğunu anlatan Gogol adaletsizlik yüzünden artık çivisi çıkmış olan dünyadaki sıra dışı karakterler ve olayları ele alır. Birbirinden çarpıcı ve hicivlerle dolu olaylar anlatılırken okuyucunun kendisiyle yüzleşmesi ve okurken öfke duyduğu hal ve h
Tükendi
Kitabın yazarı Filibeli Ahmed Hilmi Efendi, "Bu kitabı, gerçek aşkıyla yanan, akılla anlaşılması mümkün olmayan konuları merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim." diyerek takdim etmiştir. "Hayalin Derinlikleri" anlamına gelen A'mâk-ı Hayâl, yirmi üç fantastik hikâyeden oluşuyor. Çağının edebiyat örneklerine öncülük eden, sürükleyici ve derinlikli hikâyeler, aynı zamanda yazarın yeniliklere açık bir kişi olduğunu da gösterir. Ahmed Hilmi Bey, tasavvufî düşünceyi tanıdıktan sonra yazdığı bu hikâ
Tükendi
"Tıpkı bir tren yolculuğunda tren geri geri giderken ileri gittiğinin sanılması, bir süre sonra gerçek yönün anlaşılması gibi bir şeyi anlayıverdi İvan İlyiç." "Tanıdığı biri ölen her insanda olduğu gibi, onlarda da gizli bir sevinç yarattı; çünkü ölen kendileri değil, bir başkasıydı. Herkes "Gördün mü? Ölüp gitti işte, oysa ben yaşıyorum!" diye düşünüyordu." "İçinden hiç çıkmayan ölüm korkusunu aradı, bulamadı. Nereye gitmişti? Korku falan yoktu artık içinde, ölüm de yoktu çünkü."
Dostoyevski'nin isimsiz bir kahramanının kırklı yaşlarında -aslında içinde bulunan bir- yeraltı dünyasından çıkarak geride kalan gençlik çağının büyük çalkantılarını anlattığı bu roman, okuyucusunu kaçınılmaz olarak kuşatıp içine hapseden kahramanının gözünden yaşamın zorluklarını, bu zorluklar karşısında içine düşülen bunalım ve kızgınlıkları anlatarak ilk gençliğin çatışmalarını sarsıcı bir yalınlıkla anlatır. Bir monolog olarak bizzat okuyucunun dilinden seslendirilen yaşama sevinci ve insan sevgisine re
1811 yılına kadar İsveç hâkimiyetinde kalan Finlandiya, bakımsızlıktan bataklık, cahil, ve hasta insanlar ülkesi haline gelir. 1816'da Rus hakimiyetine geçince Rusya'nın verdiği sözle nispeten rahatlar ve kendini toparlamaya çalışır. Finlandiya'nın eski ve yeni tarihini yakından gören Rus yazarı Grigori S. Petrov, bu yenilik ve değişim hamlelerinden etkilenir ve bu kitabı yazar. "Toplumlar mı lideri yaratır, liderler mi toplumu yaratır." tartışmasıyla konuya giren Petrov, her iki görüşü birlikte ele alır,
Bir yanlışlık sonrası hayatı baştan sona değişen bir gencin hikayesi...90'lı yıllarda sağcılıktan, solculuktan habersiz, kendi halinde yaşayan doğulu bir gencin, bir gece ellerinde kaleşnikof silahı, yüzlerinde kar maskesi olan terörle mücadele ekibinin evine baskın yapmasını, gözleri bağlı bir şekilde bilinmedik bir yere götürülmesini, tekme, tokat, elektrik dâhil her türden işkencelere maruz kalmasını, ardından da bir polisin gelip "çok pardon, kusura bakma bir yanlışlık olmuş" demesi ve sonrasında gencin
Tükendi
"Biliyorum ki, insanlar sadece kendilerini düşünerek var oluyor gibi görünseler de; aslında onlara hayat veren tek şey sevgidir. Seven Tanrı'ya, Tanrı sevene yaklaşır." "Şunu sakın unutmayın: Önemli olan tek bir an vardır, o da "şimdi"dir. En önemli an şu andır çünkü bir tek ona sözümüz geçer." "Tanrı'yı sevdiğini söyleyip kendi kardeşinden nefret eden varsa; o bir yalancıdır. Görüp tanıdığı kardeşini sevemeyen, göremediği Tanrı'yı hiç sevemez." "Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan ö
Tükendi
Gözlerinden dökülüp, yanaklarında soluklanan ve aşağılara doğru nazlana nazlana yol alan, en sonunda da o iki şaheser çukurda yani gamzelerinde biriken gözyaşlarında boğulmuştum o otel odasında. İçeride sarımtırak bir hava vardı ve dışarısı zifiri karanlıktı. Gizliden gözlerine bakmıştım, yakıcı bir soğukluk vardı etrafta. Sessizlik işgal etmişti her bir yanımızı, susuyorduk, gözlerimiz konuşuyordu sadece. Acıyı, hüznü, kederi, yalnızlığı ve umutsuzluğu konuşuyorduk ve o kalleş ayrılığı... Gözlerindeki sa
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1