Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Hürriyet kavramının bir tanımı yapılabilir mi? Elinizdeki eser bu soruya olumlu cevap verileceği düşüncesiyle yazıldı. Sözlüklerde hürriyet kelimesi karşısında birkaç tanım bulmak mümkündür. Mesela; zorlamanın yokluğu, tutuklu olmayan bir varlığın hali, bir eylemde bulunma veya bulunmama hali iktidarı gibi. Tanımların sayısı arttırılabilir. Yapılan tanımların hiçbiri, tam ve tümel bir tanım değildir. Sık sık kullanılan hürriyet kelimesi ile farklı anlamlar kastedildiği için herkes tarafından kabul edilebil
Dil yalnız insanlar arasında iletişimi ve mevcut bilgilerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan bir vasıtadan ibaret değil, aynı zamanda varolanları tanımak için yeni bilgiler elde etmede yol gösteren bir reh-berdir. Eğer dil olmasa idi medeniyet de olmazdı. İnsanla diğer canlılar arasındaki farkların başında insanın bir dile sahip olması gelir. Toplum açısından bakınca; dil bir milletin Ben'ini oluşturur. Bu bakımdan millî kültürün en önemli unsuru dildir. Bir toplumda anadil toplumun bireylerini birb
Şimdi, bu adamların zincirlerini çözdüğünü, bilgisizliklerine bir son verdiğini düşün; her şeyi aslında nasıllarsa öyle gördükleri zaman nasıl davranırlar? Bu tutsaklardan birini alalım, ayağa kaldırıp başını çevirelim ve zorla yürütelim. Işığa baksın. Bu hareketlerin hepsi birden ona acı verir; önceden sırf gölgelerini görmüş olduğu şeylere bakarken gözleri kamaşır. Ona şöyle diyecek olsak: "Daha önce gördüğün her şey birer gölgeden ibaretti; oysa şimdi hakikate yakınsın, gerçek nesneleri ve dosdoğru görüy
Fransız Sosyoloji Okulunun kurucusu olarak Durkheim ve mensupları olarak da Halbwachs, Henri Hubert, Marcel Mauss, Marcel Granet ve Lévy-Bruhl gösterilir. Felsefi menşei bakımından Auguste Comtea dayanırlar. Her ne kadar Lévy-Bruhl, bazı ilkelerde, Durkheima karşı ise de eserleri genel olarak bu okulun an fikrine bağlıdır. Bu sosyoloji cereyanı Türk fikir hayatına da tesir etmiş ve Ziya Gökalp tarafından temsil edilmiştir. Fransız Sosyoloji Okuluna göre mantığın menşeini incelerken ilkin, mantık terimi üze
Bu çalışma, Türk toplumundaki kader ve kısmet inançları ile bu inanç çerçevesinde oluşmuş tutum ve uygulama-ları konu edinmektedir. Bu nedenle çalışmamızın başlığı da Türk Toplumunda Kader ve Kısmet İnancı şeklinde olmuştur. Kader konusu İslam dininin inanç esasları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Ancak akait ve kelam kitapları içerisinde kısmet inancı şeklinde ifade edebileceğimiz bir kavrama rastlamak mümkün değildir. Bununla birlikte, Kader ve kısmet konuları birbirleriyle ilintili konulardır. Çünk
Fas Adâlet ve İhsan Cemaati lideri Abdüsselâm Yâsin 1928'de Fas/Merakeş'te doğdu. Erken yaşta Kur'ân-ı Kerim'i ezberledi. Arap dili ve din ilimlerini öğrendi. Önemli idari görevlerde bulundu. Eğitim Bakanlığı'na bağlı yetiştirme kurumlarında yöneticilik yaptı. Uluslararası pedagoji ve eğitim kongrelerinde Fas'ı temsil etti. Yabancı dil öğren-imi ve farklı fikir ve felsefe akımları ve ideolojiler hakkında geniş ma-lumat edinmeye ilgi duydu. Fas'taki Kadirî şeyhlerinden Haj Abbas el-Bucişî'nin sohbetinde ve m
Tükendi
Vazife ve Mesuliyet kitapçıklarının çevrim yazı ve incelemeyle yayımlanması Türk eğitim tarihine, son dönem Osmanlı toplumunda modernleşmenin zorunlu bir gereği olarak ortaya çıkan kamu eğitimi düşüncesinin aydınlar tarafından nasıl algılandığını ve toplum üzerinde nasıl gerçekleştirilmek istendiğini göstermesi bakımından anahtar rol oynayacak eserlerden biridir. Özellikle gençliğinden itibaren Fransız Pozitivizmine aşırı bir ilgi duyan, sadece düşüncelerini değil, günlük yaşantısını bile Pozitivist bir dis
İstanbul'da ilk matbaa, 1493 yılında Yahudiler tarafından kurulmuştur. Müslüman tebaaya ait ilk matbaa ise 1727 yılında İbrahim Müteferrika'nın öncülüğünde kurulmuştur. Müteferrika matbaasında basılan ilk kitap, Vankulu Lügatı'dır. Bu eserin basımı, 1729 yılında tamamlanmıştır. Müteferrika matbaası kurulana kadar Osmanlı'nın gayrimüslim tebaaları Yahudi, Ermeni ve Rumlar matbaacılık faaliyetleri yürütmüşlerdir. ibrahim Müteferrika öncesi yaklaşık iki buçuk asırlık zaman dilimindeki Yahudi matbuatıyla ilgili
Düşünce tarihinde Süryânî düşüncesinin önemi, antikitenin İslam dünyasına aktarılmasında oynadığı roldür. Süryânî düşünürler bir yandan Antik Yunan düşüncesinin önemli eserlerini Arapçaya çevirirken, öte yandan islam filozofları ile teolojik ve felsefî tartışmalar içine girmişlerdir. Bu düşünürlerin en önemlilerinden biri, Yahya İbn 'Adî'dir. Onu diğer Süryânî filozoflardan önemli kılan yönü, İslam filozoflarının metafizik sistemlerine alternatif bir sistem kurma teşebbüsüdür. İbn 'Adî'nin bu teşebbüsünü an
Yahudi toplumunu diğer milletlerden ayıran en belirgin özellik, sahip oldukları inanç ve bu inanç çerçevesinde şekillenen dünya görüşleridir. Merkezinde Yahudi kutsal kitabı Tora'nın yer aldığı bu dünyagörüşü, öteden beri Yahudi halkının Yahudi olmayan toplumumlardan soyutlanmasına neden olmuştur. Kendi kendini tecrit yöntemi olarak da tanımlanabilecek bu durumun aslında Mısır esaretiyle birlikte başladığı söylenebilir. Zira bu tarihten itibaren Yahudilerin, bulundukları toplumlar içerisinde kendine özgü bi
Yahudilerin Kur'an'la teması, Hz. Muhammed'in Medine'ye hicretiyle başlamaktadır. Kur'an'ın iniş sürecinde islam Peygamberi'yle dini-siyasi kavgalara giren Yahudilerin, Kur'an'ın içeriği ve islam'ın siyasi anlamda şekillenmesi konusunda da önemli bir yer tuttukları görülmektedir. Böyle olunca Yahudiler, Kur'an'ın en temel konuları arasında yer almışlardır. Bunun yanında güçlü yazılı ve sözlü kültürleri, İslam geleneğine birçok konuda malzeme sunarak İsrailiyat denen bilgi havuzunun oluşmasına sebep olmuştur
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3