Marx, bir ad-oluştan fazlasıdır, şimdi sadece bir teorik metinler dizisinin yazarı olarak görünse de, büyük bir kavganın, dünyayı değiştirmek üzere harekete geçmiş makinenin parçası, bu parçaları eşsiz bir biçimde bir araya getirerek yaşadığı zaman içinde tarihsel dönüşümün siyasi imkânları için hareket etmekten kaçınmamış biridir. Hem kendisidir hem de onun adıyla anılan bir mücadeleye emek vermiş başkalarıdır. Tekil bir adı, bir çoğullukla (orkestra) birlikte düşünmeye çağıran başlık Marx'ın Orkestrası he
"İyi hekimlik" için mücadele veren tabip odaları birer okuldur. Bu okullarda kimin öğrenci, kimin öğretmen olduğunun belli olmadığı gibi, buralar kimsenin mezun olamadığı, bitmeyen birer okuldur. Bu okulların her kademesinde binlerce hekim gibi yazar A. Özdemir Aktan da bulundu. 2006-2010 yılları arasında İstanbul Tabip Odası Başkanı olarak görev yaptığı dönemde birçok "tarihi" olaya bizzat içinde yaşayarak tanıklık etti. Aslında Türkiye'de gelişen olaylara baktığımızda hepimizin tarihe tanıklık ettiğini am
Muhafazakâr Kentin İnşası adlı çalışmada yazar, neoliberalizmle muhafazakârlık arasındaki bağlantıları Türkiye özelinde inceleyip özenle ortaya koyuyor. Aynı zamanda neoliberalizmin otoriter yönetimler ile sağladığı uyumu vurgularken de ülkede izlemiş olduğumuz merkezi ya da yerel yönetimlerin mekâna müdahale ederken sergilediği sert davranışların, tavizsiz kararların nedeni de açıklanmış oluyor.
Muhafazakâr kentin inşa edilebilmesi için modern kentin mekâna yansıyan simgesel ögelerinin temizlenmesi gerekm
Kapitalist ve kapitalizm öncesi üretim tarzlarına içkin üretim ilişkilerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesini sağlayan en önemli araçlardan birisi emek denetimi uygulamalarıdır. Emek denetimi, kapitalist sınıf tarafından işçi sınıfı mücadelelerine karşı kullanılan bir yönetim stratejisidir. Emek denetim aygıtlarının gelişim ve değişim süreçlerine yön veren temel etken de işçi sınıfı mücadelesidir. Bu bağlamda, çeşitli emek denetim araçlarından bahsetmek mümkündür. Emek denetimine ve bir bütün olarak işlet
Önsevişmesiz Çocuklar, normal şartlar altında (N.Ş.A) başka bir coğrafyada olsa gülünemeyecek bir dünyayı, tam da bize özgü sıcak, içten bir anlatımla okurun önüne seriyor. Yer Erzurum. Kahramanlar, Erzurum'da üniversite okumak zorunda (!) kalan öğrenciler! Gülecekken burnunuzun direğini sızlatacak, kahkahalar atarken gözyaşlarınızın boşanacağı, milli olmayan yerli bir roman. Aşkı, gençliği, eğitim sistemini, düzeni sorgulamıyor Önsevişmesiz Çocuklar; "Buyur buradan yak!" diyor. Gençliğin "memleket"le olan
"Soğuk bir kış günü
-Hava iyice karardı, ha yağdı, ha yağacak dedi annem,
Ve aklına geldi birden:
-Bir şemsiye alayım kendime şuradan,
hazır çıkmışken,"
Renk renk, desen desen, çeşit çeşit şemsiyeler dolu sıcacık bir dükkâna doğru yolculuğumuz. Seçtiğimiz şemsiye çok önemli, değil mi? Başımızın üstünü kaplayacak, ne seçersek onu göreceğiz havaya bakınca.
Seçimlerimizin bakış açımızı yansıttığı, bakış açımızın ise ne gördüğümüzü belirlediği üzerine düşündüren; havaları, kar ve kışı bahara dönüştüren; i
Küçücük, sapsarı, güzel mi güzel bir kanarya boynunu bir o yana bir bu yana bükerek, kapkara minicik boncuk gözleriyle "Beni al," der gibi bakıyor bana. O an verdim kararımı:
"İşte bu," dedim babama,
"En sevdiğim kuş bu işte."
Kanarya öylece kendi kendine gelmemişti kuşların kafeslere konulup satıldığı bu dükkâna. Başından neler geçmişti neler! Bir hikâyesi vardı ki, macera dolu. Neyse ki Ayla Çınaroğlu'nun kahramanları arasından onun dilini bir bilen çıktı da, dinledik hep birlikte kanaryanın macera
ykü ile şiirin birlikte uyuduğu bir kitap Panayırda!
Bu kitapta birbirine uymaz görünen tüm parçalar birleşiyor. Afrika'nın Tanrı Dağı'na tapan kabilesinden, Viktorya Dönemi İngilteresinde yaşayan bir uşağa; Balkan şarkıları yükselen köhne bir tavernadan, Anadolu'nun çay kokulu evlerine; Kuzey Avrupa'nın sık ormanlarından, Halep'in bakır cezvelerinde Türk kahvesi fokurdayan meydanına. Yüzyıllar öncesinden bugüne, bugünden yıllar sonrasına... Aysu Arslantürk, Batı'nın varoluşsal sancılarına, ümitsiz serzeni
"İki farklı dünya. Birisi kül tepelerinin ardında, susuz, denizsiz, şiirsiz, aşksız, insansız Beta. Diğeri yemyeşil, gecesiz, kışsız, şiirli, şarkılı, düşlü, renkli Alfa. İki dünyayı buluşturansa gittikçe sönen Güneş.
Beta'yı küle çeviren Elitler nükleer felaketin yaklaştığını anlayınca Alfa gezegenine göç ederek, sayıca kendilerinden çok olan Çirkinleri, Beta'da kaderlerine terk ederler. Yüzyıllar sonra Güneş'in sönmeye yüz tutması iki halkı yeniden buluşturur. Çirkinler Kusursuzlara, Elitler Mutlara dönü
Betimleme ve atmosfer ustası Mehmet Sürücü'nün muhteşem öykü kitabı Ah Kamilâ, okurlarla buluşuyor.
Sürücü, yazı masasından değil sahici bir dünyadan sesleniyor okura. Yalnız o dünya, yazarın kaleminin ucunda, suya değen söğüt dalları gibi incecik eğiliyor, rüzgârda sallanan örümcek ağı gibi dalgalanıyor, uykulu bir köpek gibi esniyor, rüzgârla denize sürüklenen soğan kabuklarının rengine bürünüp sürrealist bir dünyada yol alıyor. Sıradan imgeler büyülü bir dünyada, bir ressamın fırçasından çıkmışçasına ba
"Feminist Sosyal Politika: Bakım, Emek, Göç" adlı bu kitap sosyal politika alanını feminist bir mercekle inceliyor. 1990'lara değin sosyal politikanın odağına oturan erkek işçinin dışında, ev içi ücretsiz emek, güvencesiz kadın emeği gibi mecralara dümen kıran bir sosyal politika kitabı görüyoruz karşımızda.
Bu kitap, hizmet sektörünün eğreti işlerinde kadınların konumundan, bakım emeğine, göç ve sığınmacılığa kadar uzanan güncel tartışma alanlarını toplumsal cinsiyet deneyimleri üzerinden yeniden yorumluy
Yazışma formatında tasarlanıp yürütülen bir çabanın meyvesi olarak elinizdeki kitap, "beden ve tıp" temalarının "felsefe" ile ilişkilendirilme denemesinden çok daha fazlasını içeriyor.
Bir tıp doktoru ile bir felsefe doktorunun, yani bir hekim ile bir felsefecinin tanığı olacağınız bu karşılaşmasında, ortaklaşılan konular birer vesile kılınıyor ve sözü edilen diyalojik temas, çok geçmeden geniş aralıklara, çatallanan yollara açılıyor.
Dokunan mekikler ile temas edilen uğraklar ise uzadıkça uzuyor: Platon v
Altıncı sınıf öğrencilerinin hayatını istila eden bir şeyler var. İçlerinden biri bu istilayı durdurmak isterse neler olur? Sam, birinci sınıftan beri çocukluğunu çalan ödevlere artık katlanamıyor. Oysa Sam ve arkadaşları çocukluklarını geri istiyorlar! İyi de bu nasıl ve kimden istenir? Çocukların bunu istemeye hakları var mıdır? Ödevlerden çok daha zahmetli bir maceraya atılıyorlar. Çünkü öğrenme arzusunun ödeve ihtiyacı yoktur.
Bu macerada Sam'i aşçı Alistair, matematik erbabı Catalina ve spor dehası Ja
Sosyal bilimlerde ve özellikle sosyoloji alanında bilgi üretim süreçlerinin küresel ölçekteki hegemonik yapısı, son on yıldır gittikçe genişleyen bir eleştiri yelpazesiyle karşılaşmaktadır.
Küresel Güney'de sosyal bilimlerin hızla yükselişiyle dünya sosyoloji çevrelerinde ilgiyle takip edilmeye başlanan Güney Sosyolojisi yaklaşımları, ‘Güney'den öğrenme' süreçlerinin önünü açan bu yelpazenin en güncel parçalarındandır.
Ercüment Çelik bu çalışmada Güney Sosyolojisi yaklaşımlarını Türkiye sosyoloji camiasın
İki bölümden oluşan bu çalışma, neoliberal emek siyasetini esasen hukuka ve yargıya müdahale dinamikleri üzerinden okumaya çalışmaktadır. Bu bağlamda ilk bölüm, ‘çıkarlar alanını' oluşturan iş mevzuatının çeşitli düzenlemelerle ‘işletme hukukuna' dönüştürülmesine ışık tutmakta; sermayenin talepleri doğrultusunda güç kazanan kuralsızlaştırma pratikleri inceleme konusu edilmektedir.
İkinci bölüm ise ‘haklar alanını' oluşturan veya ‘kazanılmış hak' statüsü taşıyan, bugüne kadar bağımsız yargının meselesi olmu
Geometrik şekillerden yola çıkan özgün resimlemeleriyle biçim
kavramı ve el becerisi geliştirmeye yönelik, çeşitli konularda
farkındalık duygusunu geliştiren AYLA ÇINAROĞLU'dan Okul
Öncesi ve Birinci Sınıflar için, eğlenceli kitaplar.
MİNİK YEŞİL KURBAĞA
Güç ve güce gösterilen aşırı yaltaklanmanın yanı sıra özür dileme,
bağışlama kavramları çerçevesinde küçük bir öykü.
Geometrik şekillerden yola çıkan özgün resimlemeleriyle biçim
kavramı ve el becerisi geliştirmeye yönelik, çeşitli konularda
farkındalık duygusunu geliştiren AYLA ÇINAROĞLU'dan Okul
Öncesi ve Birinci Sınıflar için, eğlenceli kitaplar.
DEMET'İN BAHÇESİ
Doğayı tanıma ve sevme, özdeşim kurabilme, emek, emeğin
değeri ve farkındalık üzerine küçük bir öykü.
Geometrik şekillerden yola çıkan özgün resimlemeleriyle biçim
kavramı ve el becerisi geliştirmeye yönelik, çeşitli konularda
farkındalık duygusunu geliştiren AYLA ÇINAROĞLU'dan Okul
Öncesi ve Birinci Sınıflar için, eğlenceli kitaplar.
KÜÇÜK MOR BALIK
Sayı ve renk kavramlarıyla birlikte, arkadaşlık, sosyalleşme,
özdeşim ve farkındalık kavramları üzerine bir küçük öykü.
Geometrik şekillerden yola çıkan özgün resimlemeleriyle biçim
kavramı ve el becerisi geliştirmeye yönelik, çeşitli konularda
farkındalık duygusunu geliştiren AYLA ÇINAROĞLU'dan Okul
Öncesi ve Birinci Sınıflar için, eğlenceli kitaplar.
KÜÇÜK BALIK KIZILCIK
Doğa ve yaşam koşullarının değişimiyle gündeme gelen olumsuz
durumlarda, arkadaşlık ve birlikte davranma, dayanışmanın önemi
üzerine küçük bir öykü.
Geometrik şekillerden yola çıkan özgün resimlemeleriyle biçim
kavramı ve el becerisi geliştirmeye yönelik, çeşitli konularda
farkındalık duygusunu geliştiren AYLA ÇINAROĞLU'dan Okul
Öncesi ve Birinci Sınıflar için, eğlenceli kitaplar.
KIRÇIL HOROZ
Sevginin anlamı ve değeri, zaman kavramı, bilinç, pişmanlık
ve arkadaşlık duyguları üzerine küçük bir öykü.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.