Derya deniz Içinde gemiyim kayık
Biçerim denizleri yatarım ayık
Deniz yükü taşırım içerim yayık
Su içinde yüzerim gemiyim kayık
Her yükünü taşırım yük üstüme yık
Denizler küstü bana yıkıldım artık
Petrol mazot pis artık kirlendim artık
Battı balık yan gider yüzerim batık
Denizler küsmüş bana bütün limanlar
Martılar pelikanlar balık adamlar
Demirlerim paslanır içime damlar
Dertli başım üstünde tüter dumanlar
Dümenim kara benim ak pelikanlar
Ağlarım gözyaşlarım denize damlar
Ağlarım balık ağlar beyaz martıla
Eski bir Çin atasözüne göre kötülüğü istenen kişiye "İnşallah ilginç zamanlarda yaşarsın denilirmiş." Gerçekten çok ilginç bir zamanda yaşıyoruz. O kadar ilginç ki, cahiliye döneminde kız çocuklarını toprağa gömüp ardından ağlayan babalara, eşini darp edip toprağa veren, ardından ağıt yakan kocalar arasında hiçbir fark yoktur. İkisi de cahilliğin en uç noktası ikisi de "insaf" denilecek olaylar. İnsaf romanı, sevgiyle, rahmetle yaşamamız gereken dünyanın zahmete dönüşmüş, insafla biten hali.
Yazarken hem güldüm hem düşündüm. Özellikle de paylaşım ve paradoks sorularını görünce şaşıracaksınız.
Soruları yazarken La Fontaine ile yarıştım. Yarışı kimin kazandığına kitabı okuyunca siz karar verin.
Çukurova'nın eşkıyaları gibi belalı bu soruları okurken, aklınızın sınırlarını zorlasa da büyük bir keyif alacağınızdan eminim.
Beyin fırtınası sorularıyla beyninizin sınırlarını zorlayacak, ama yaşamda başarıların kapısını da aralayacaktır.
Siz yine de beyninize sahip olun. Fırtınaların esiri olmayın.
En Güvende Büyüdüğün yerdir bir çocuğun kalbi.
Ki Ben en çok bu yüzden korkarım
En çok da çocukluğundan insanın
Sen bir çocuğun ahını alacağına
Canımı al Rabbim
Kıracağına kalpleri, kırılsın kanadım benim.
Biliyorum
Hiçbir şiirin değeri bilinmez
Ben ne bir Uyar'ım ne de bir Süreya
Taktik bilmem söz bilmem
Azeri bir şair diyor ki;
Sensiz yaşayabilmerem
Canın Sağolsun
Ufku delen güneş en hasta haliyle geceyi sererken gündüzüme, bitimsiz bir aşkın geri dönüşlerine katlanmak daha beterken bu acı dolu yürek, son baharım derken, dudakların bakışlarıma çarparken gerçek misin sen?
Söyle !
Yoksa hangi düşten uyanmış bir düş yolcusu?
Uzan boylu boyunca düşlerime.
Belirsiz nefes alışları değil mi bu seni beklemelerce geçen yüzyıllarca ?
Koyu bir sevda sararken sudaklarımı
Sen diye okşayacağım kaçıncı kelimedir bu...
Şiirlerime konuk olmuş hayalin salınırken küçük patikalardan rü
Kırkların Sesi Şairler Grubu'ndan olan Hatice Opak, grubun en üretken şairlerindendir. Ancak bugüne kadar yüzlerce şiirini kitaplaştırma olanağı bulamamıştır. "Sana Sevgimi Yolladım" şairin ilk kitabı olmaktadır. Yüzlerce şiir arasından seçilerek meydana gelen bu kitabın okunacağı, beğeni kazanağı beklenir.
Şiir okuyucusu, şiir dünyası bu kitapla yeni bir şairle tanışacaktır."Sana Sevgimi Yolladım" hemen ele alınacak, fakat sonra düşünüp tartışılacak bir şiir kitabıdır. Şair şiiri ile tartışmayı kabul etmi
Ey dipdiri meyyid, iki el bir baş içindir.
Davransana... Eller de senin , baş da senindir!
His yok, hareket yok,acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyler değildin.
Mehmet Akif Ersoy
Yükü deruni duygular olan
Latif ruhların iz bırakan buluşmaları...
(Uzm. Psikolog Çiğdem Öztürk)
Yazmak, insanın kendi enginliğine attığı bir kulaç gibidir.
İnsanın hem daha ileriye hem daha derine götürür...
Kapitalist sistemin varlığı toplumsal direnişi bir zaruret hailne getirmiştir.
Salt fiziki direnişle değil, ideolohjik, politik, manevi, ahlaki ve kültürel direnişle karşı çıkmak elzem hale gelmiştir. Demokratik, özgür, adalet ve eşit karakterli, hedefli güçlerin bölünmüşlüğünden, en çok egemen düzen sahipleri ve onların iktidarları faydalanıyorlar. Kendi varlıklarını sürdürme ve pervazsızca davranmalarının arkasında, emek ve demokrasi güçlerinin birçok faktörün yanı sıra bu zafiyeti yatmaktadır.
Dünyadak
Sivas'ın Suşehri ilçesine bağlı Sökün köyünde doğan Necmettin Yiğit, Şiir yazmaya 1989 yılında başladı. Geçen yıllarda binlerce şiirinin içinden seçtiği üç şiir kitabı yayınlandı.
"Aşkına Meftunum" şairin dördüncü şiir kitabıdır.
SEVİYORUM SENİ
Seviyorum seni ölecek kadar
Güneşi önüne serecek kadar
Gözümü kapatıp acı duymadan
Yanan bir ateşe girecek kadar
Seviyorum canımı verecek kadar
Adımı dünyadan silecek kadar
Canımı canının üstüne koyup
Bize bir can yeter diyecek kadar
Onurumu ayaklar altına alıp yaşamaktansa, hayatımı ayaklarımın altına alır, onurumla yaşarım.
Biz hepimiz içimizde gizliyiz. Düşünceler farklı ama yaşadıklarımız ve gördüklerimiz çoğu zaman aynıdır. biz insanız, aynı dünyada yaşayan fakat birbirine tahammülü olmayan...
Seçici olacaksın hayatta. Tıpkı bir mağazada elbise seçer gibi giyeceksin üstüne. Geçeceksin aynanın karşısına yakışıp yakışmadığını kendin göreceksin. Bütünleşeeksin kendinle. Seni sen yapan kendin olacaksın, bir başkası değil.
Anlat diyo
Birilerinin, eğlenmek, geçimini sağlamak, güç elde etmek ve dikkat çekmek için sunduğu, öğretileri kabul edecek kadar basit olmayın. Daima sorgulayın, gerçek nedir, yaşamda karşılığı var mı, araştırın.
Kulağa hoş gelen, ön yargılarımıza uygun, bilgileri öğreti kabul etmenin bedeli zamanla ödenir.
Gibi olmak yerine, kendinizi oluşturun ve kimseyi, kendinizden üstün görüp, arkasından yürümeyin.
Kimseyi, kendinizden üstün görmeyin ki, misyonunuzdan kaçmanız için beyniniz bahane üretmesin. O da, sizin gibi ins
Olmayacaksın Artık
Sana elveda demek zor şimdi
Belki de uçan kuşlara dokunmamalı
Lakin;
En vakitsiz zaman dilimi ayrılıktır
Artık yok olacaksın
Hiçbir dal taşımayacak seni
Yakmayacak hiçbir ateş
Kendi ateşinde kavrulacaksın
Ve mecburen taşınacaksın dünden
Zor geçecek yarınlara,
Ağlayacaksın belki zaman zaman
Solacak kızıl lehçeli yüzün
Tıpkı deniz tutmuş gibi
Dolacak genzine hüzün
Aa sen artık olmayacaksın...
Tarihi olmayan milletlerin geleceğinin olamayacağı söylenir. Bir milletin tarihsel kimliğinin
en önemli bileşeni ise, onun insanlık kültürüne kattıkları, ama kendine özgü yaşam biçimidir; daha doğru ifade ile kültürel gen haritasıdır. Milletlerin, özellikle de köklü bir tarihe sahip halkların kültürel genleri binlerce yıl zaman diliminde oluşur, dönüşmeleri, yeni kimlik kazanmaları da yine binlerce yılı alır. Tarihsel-Kültürel kimliğimizi, geçmişimizi, içinden geçtiğimiz dönemi bu gözle değerlendirmeliyiz.
Turan Karatepe'yle, Ozanlar diyarı Sivas'ın, özelinde de Kangal'ın köylerinin gizli tarihinde çıktığımız yolculukta, gün yüzüne çıkmayan, unutulmaya yüz tutmuş gerçekleri, güzel betimlemelerle anlatan samimi bir dil sizi içine alacak. "Bitmeyen yol" kitabını okurken kendinizi 1919 yıllarının sancılı zamanlarında, at sırtında köylerin tozlu yollarını aşındıran biri olarak, savaştan yeni çıkmış çileli köylerin birinde çırayla aydınlatılan bir köy evinde, köy sohbetlerinin içinde bulabilirsiniz. Kitabı okuduğu
Amacım kimseyi bir yöne kanalize etmek değildir. Kişinin kendini bulucu hamleler yapmasına ve yaşadığı toplumda şahit olduğu davranışları tanımlamasına ve önlem almasına yardımcı olmaktır. Yaşadığımız toplumun şartlarını iyi bilmek zorundayız. Bu şartları sağlayan insanlarda var olan hâkim kişilik yapışımda, iyi bilmek zorundayız. Ciddiye almamak, önemsememek, yok saymak gibi düşünce sistemi ile hareket, sonuç getirmez. Ancak kendiniz çalar kendiniz söylerseniz, zaman değişir, şartlar değişmez.
"Madde ve m
Aslında insan için en güvenli olanı; dilini tutması, hiç nutuk çekmemesidir. Ben de böyle yapmaya eğilimliydim, fakat daha önce bir kitapla nutuk çekmiştim. O ortadayken, benim şimdi sessiz kalmam olmazdı. O kitapta üful kavramını geliştirmiştim ve onu şerre hizmet edecek tarzda yorumlamıştım. Şimdiyse, onu yeniden ve iyiye hizmet edecek tarzda yorumladım. Ama samimî olarak söylemek istiyorum ki, gerçekten daha önce o kavramın sözünü hiç etmemiş olsaydım, şimdi de etmezdim. Üstelik bu kavram aracılığıyla lâ
Toplam 48 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.