İyi davranın, hak yemeyin, çalıp çırpmayın, dayanışma içinde olun, mazluma, muhtaç olana yardım edin, sevmeyi bilin, ikiyüzlülükten vazgeçin, mutlu edin, gülün, eğlenin, yolsuzlukları, rüşveti ve buna el uzatanları lanetleyin, sürü misali peşlerinden gitmeyin, şahsiyetinizi, onurunuzu paçavraya çevirmeyin, işgüzarlara geçit vermeyin, sevdiklerinize kol kanat gerin, ülkenizi sevin, eşinizin, çoluk, çocuğunuzun, ana babanızın kıymetini iş işten geçmeden bilin, varlıklarına tek bir gün değil her yeni gün şükre
Burjuvalar, iradelerini sermayenin büyüme mantığına teslim etmiş, parayı en yüksek değer olarak gören dünyaperest kimselerdi. Halen de böyledirler. Kapitalizm onların ahlaksızlığının ekonomik-politik bir ürünüdür. Bu sistem, duygusal ilişkiler yerine çıkar ilişkileri kuran, hırslı, rekabetçi kimseler ister. Ve bütün eğitim ve iletişim olanakları kullanılarak insanlar bu hale geti-rilmeye çalışılır. İstedikleri de olmuş, çokları bu hale gelmiştir aslında. Böylece insanlar birbirine huzur yerine sıkıntı ve ıs
Neden bu kitabı yazmaya karar verdim?
Ben çocukken, yaşadıklarımı çok iyi hatırlamasam da; yaşananları bazen gözümün önünden kopuk bir film gibi yer, yer geçiyor ve hatırlıyorum. Ben 12 yaşımdayken babamın bana verdiği öğüt; "bundan böyle her yeni yıla girdiğimizde, bir önceki yılın anılarını yaz ve sakla" olmuştu. "Bunu her yıl yaz ve topla bir gün lazım olur" demişti ve ben de bu öğüte uygun olarak onu yaptım.
Bir rivayete göre, köy bekçisinin dokuzlu tüfeğiyle evi kurşunladıklarında, öyle bir gecede ye
Yatağa bağlı birini düşünün. Mahkum diyemezsiniz çünkü mahkûmun başında ve yanında arkadaşları, görevli müdürü, ziyaretçisi, gardiyanı olur; onun yasal hakları vardır ve zaman zaman onun nefes alması ve volta atması için avlusu da vardır. Burda gezer, gezdirirler; belki de bir iki nefes sigara içer arkadaşlarıyla, gökyüzüne bakarak içini çeker ve yeni bir dünya kurar kafasında. Geceyse, gökteki yıldızlarla; gündüzse, eğer varsa bulutlarla hayal kurar ve sevdiklerine, varsa sevgilisine veya yavrularına gider
Bir gün, bir gün gelecek biliyorum. Ya çok güleceğiz ya çok ağlayacak. Ama birlikte omuz omuza. Ve mutluluktan olacak tüm bunlar.
Biliyorum yarınlar artık bize de umut dağıtacak. Birgün, o bir gün gelecek biliyorum. Ya sarhoşluğumuzdan ya da heyecanımızdan elimiz ayağımız tutmayacak. Ama kol kola yürek yüreğe ayakta kalacağız. Ve başarıdan ve mutluluktan olacak tüm bunlar.
Ve biliyorum bir gün bizde yaşamayı becereceğiz hiç alışamadığımız bu dünyayı. Ve o bir gün çok yakında; biliyorum bizim çok yakınımız
Sivaslı ilçemizin şirin ve güzel Beldesi Tatar; Sivaslı'nın güney batısında 7 kilometre mesafede, Bulkaz Dağının eteğinde düz bir alan üzerinde kurulmuş ikibinin üzerinde bir nüfusa sahip bir beldemizdir. 1971 yılına kadar iki ayrı köy olan Tatar ve Dedeballar köylerininin birleşmesiyle kasaba haline gelmiş ve 1972 yılında Belediye Teşkilatı kurulmuştur.
Geçmişten günümüze Tatar beldemizi tanıtmaya yönelik eser boşluğunu dolduracak bu kitap; beldemizin tarihi ve coğrafi değerleri ile sosyal ve kültürel yap
Hatice Opak Bilgin edebiyat mecrasına geç atılsa da, yoğun çalışarak bu açığını kapatabilmenin yollarını aramış, dahası 15-20 yıllık uzun bir zamanı kısa görerek edebiyatın birçok dalında kitaplar yazmış, gazeteciliğini ve araştırmacılığını öne çıkarabilmiştir. Hatice Opak Bilgin için; gazete okuyucuya ve bu vesileyle kitap okuruna da erişebilmenin bir aracıdır. Bunun içinde edebiyatın her alanında denemelerle, çalışmalarına ara vermeksizin uğraşı içinde olmuştur. Bunun için de edebiyatın her dalında çalışm
Yaklaşık iki asırdır dünyada,yarım asırdır da ülkemizde bazı ilahitayçılar, dinimizi hedef almakta her yönüyle İslamı tenkit etmektedir. Mesela, Kurban Bayramı'nda kurban kesmeyi, Ramazan'da orucu,teravihi,fitreyivelhasıl,islamın çözüme kavuşturduğu ne kadar mesele varsa onların hepsini tenkit etmekte,hücum etmekte ve aşağılamaktadır En sonunda insanımız şüpheye düşürülerek, inandıklarına ?'Uydurulan Din''diyecek kadar ileri gittiler. Ve bunlar bugün artık yeni bir evreye girdiler. Kendi inanç sistemlerini
O nesil; damlalardan göl olacağına inanan, ayaklarını yorganına göre uzatıp, yorgan değiştirmeyi akıl etmeyen ve üzüm olup, birbirinin yüzüne baka baka kararan bir toplumu aydınlanma çağına geçirmek için kolları sıvadı, yollara düştü. İndiğimiz bu durakta modernleşme karmaşası içinde yaşadıklarımız, yaşayamadıklarımız; sisli puslu, deli dolu gençlik anılarımız var. Acılarımız, tatlılarımız, kaçamaklarımız, eğlencelerimiz, yalanlarımız, doğrularımız, hasretlerimiz, kavuşmalarımız, gönül yaralarımız, sevinç g
Yaşamına sonuz acılar sığdıran yazara "kaç çocuğun var?" diye sorulduğunda, "iki cocuğum var" diyecektir. Halbuki "üç" çocuğu var. Bu kitabı yaratma sureci, ilk çocuğuyla aynı zamana denk düştüğü için, beraber büyütür kitabını ve çocuklarını. Bu emek sureci uzun ve meşakkatlidir. Kitabın bugünlere gelmesini, dışardan biri nasıl özetler, dense en iyi yanıt; "Hoşgeldin Bebek" olur.
Her okuduğumda ayrı noktalarda gezindim durdum. Kitap, tam anı değil, tam biyografi değil, tam kurgu değil..yaşanan, yaşanıyor o
Allah'ın cebinden peygamberi çalacak kadar şeytan
Ar damarından şeytanı düzdüğünü sanan adam..
Dünyaları da bahşetsen mülküm değil almam
Derdim işimle, fitnenle
Mülk Allahındır unutma(m)..
Allah, ekmek, özgürlük!!
Uluç Gavazoğlu ve Özel Güvenlik İşçileri
Mevsimsiz düşler büyütürüm içimde
İçinde cıvıl cıvıl çocuk sesleri oynaşır
Kelebekler renk renk dans ederler
Dışarıda bahar salmış saçlarını efil efil esiyor
Tıpkı selvi ağacı gibi benim düşlerimde memleketim
Bir avuç hergelenin ellerinde yanmıyor
Kin yok, nefret de ötekileştirme de
Hele savaşlar hiç yok
Benim düşlerim umutlu mavi gökyüzünde
Martıların kanatlarında sevgi tohumları
Çırptıkça kanatlarını sarıyor tüm dünyayı
Sam yelleriyle sevgi çiçekleri açıyor
Düşlerimin içinde ıtır bahçeleri mis kokulu
Pamu
Mumcular güneşten doğacak
Kaç milyon Mumcu var daha
Hangi birine gücünüz yetecek
Bedenleri soksanız da toprağa
Bir Uğur gitse milyonlar gelecek
Sizler beyazı karaya boyadıkça
Yüreklerimizde ışık yanacak
Kalemler kalemce yazdıkça
Mumcular güneşten doğacak
Dinler ve Mitoloji kitabı, yazar Çetin Orhan'ın kapsamlı çalışmalarının ilk ürünüdür. Yazar tüm tek tanrılı dinler ve mitoloji konusu üzerinde çalışsa da, bu kitabında, Hristiyanlık ve Yahudilik üzerinde durmakta, dinsel metinlerin çelişkilerine işaret etmekte, dinsel metinlerle mitolojik bulguların ilişkilerini incelemekte, din ve mitoloji ilişkisi konusunda ilgi çekici noktalara işaret etmektedir. Yazar kendi çalışmasını tanımlarken hareket noktalarını şöyle özetlemektedir:
"İncelemelerimiz sonucunda şun
Haydi git
Kır yine kalbimi
Çoktandır alışkınım zaten
Yokluğunun zulmüne
Haydi git
Yık yine hayallerimi
Güneşin her akşam batışı gibi
At beni de dağların ötesine
Haydi git Bük yine boynumu
Yıkılan gururumun ayıbını
Hiç düşünmeden
Tekrar tekrar vur yüzüme
Hiç düşünme
Boş ver bana
Sen haydi git
Yıldızlar
Yıldızlar, size sesleniyorum
Yaklaşın artık dünyamıza,
Yetişir bunca yıllık hasret
Artık bizleri de duysanıza...
Yıkın göresellik ilkesini,
Yalancı çıkarın fizikçileri,
Aydınlatın dünyadaki tüm kara günleri,
Yakın burada da sevgi meşalelerini.
Bir ışık verin gündüz,
Söz veriyoruz, anlayacağız biz.
Son ümidimiz yalnızca siz,
Unutmayın sakın, bekleyeceğiz.
Geldiğimiz noktada gördük ki, en büyük problemimiz, partizanlık... Partizanlık, beğenelim beğenmeyelim, doğruyu yanlışı sorgulamadan, kişinin hep aynı partiye oy vermesi, takım tutar gibi parti tutma olayıdır. Takımım küme düşse yine de desteklerim diyen taraftarlar gibidirler. Oy verdikleri partileri yanlış mı yapıyor doğru mu yapıyor asla sorgulamazlar. Çünkü partizanlar için, partilerinin asla yanlış işi olmaz. Olan yanlışsa, yanlışlıkla olmuştur üstünde durulmaz. Oysa bu partizanlar, oy verdikleri parti
Bir ülke sağlam bireyler yetiştirerek başarıya ulaşabilir ve bu başarının anahtarı, ilk öğretmen olan annededir. Bir anne huzursuzsa evdeki herkes huzursuzdur. Bir evde huzursuzluk varsa bütün mahallede huzursuzluk vardır. Bir mahallede huzursuzluk varsa, bütün şehirde huzursuzluk olacaktır. Bu şekilde huzursuzluk önce bölgeye sonra tüm ülkeye yayılır.
Anne çok değerli bir varlıktır. Bu varlığı bir gül gibi görmemiz gerekir. Hak ettiği değer verilirse kokusu, görüntüsü bulunduğu mekânı cennete çevirir.
Tanklar, toplar füzeleri
Durduralım savaşları
Ölmesin
Ölmesin gökkuşağı çocuklar
Gömelim bütün silahları
Katran dökelim üsütüne
Kömür atalım ateşine
Lanet
Lanet okuyalım ruhuna
1.Paylaşım Savaşı'nda milyınlarca insan an verdi. Yerlerinden yurtlarından oldular. Sınırlar değişti, ırklar, diller karıştı. Hızını alamayan kapitalist burjuva Avrupa burjuva Avrupa faşizmine destek verdi. İtalya'da Musollini, İspanya'da Franco, Almanya'da Hitler 2. Paylaşım Savaşı'nda antisemitist ve ırkçı emellerini dünya ulusları
Biz de can taşıyoruz tıpkı siz gibi
Engelliysek nedir suçumuz bizim
Bizler de insanız hepiniz gibi
Engelliysek nedir suçumuz bizim
Gelen giden neden azarlar bizi
Her gün artar bizde dinmiyor sızı
Bizleri yaradan yarattı sizi
Engelliysek nedir suçumuz bizim
Toplam 48 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.