Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 307 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Aradığım değil, bulduğum Sen, Esaretim değil, cesaretim Sen, İstanbul'dan ziyade, İstanbul'u özlediğim Sen, Sen İstanbul, İstanbul Sen... Bütün cesaretimle korktuğum Sen, Avazımın çıktığı kadar sustuğum Sen, Giden Sen, dönmemi bekleyen Sen, Sen İstanbul, İstanbul Sen...
"Kardelen çiçekleri dağların zirvesinde, karın o soğuklarında yenilgiyi kabul etmişçesine sabırla bekler. Öyle bir sabır ki ayaza çalan kar soğuklarına direnir. Ta ki erimeye başladığı bir anda karların arasından usulca açar ve boynunu eğer. Düşünsene, o soğuklara direnerek karları delip çıkan bir çiçek arsızca, ‘İşte ben buradayım, başardım.' dercesine dallarını açması gerekirken; dağ başlarında veya bir kayanın dibinde yalnızlık içinde görünmeden, fark ettirmeden açıverir. İşte sen de bir kardelen gibi ye
İçindeki şüphelerden kurtulmak isteyen ve varlığın hakiki manasını arayan Raci'nin yolu mezarlıktaki küçük kulübesinde yaşayan Aynalı Baba ile kesişir. Aynalı Baba ile sohbet ettikçe ve hayalin derinliklerine daldıkça Raci'nin kafasındaki sis perdesi yavaş yavaş dağılır. A'mâk-ı Hayal, bizleri tadına doyamayacağımız heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor. Hiçlik zirvesinden Zerdüşt'ün diyarına, Kaf Dağı'ndan Anka'ya, oradan da ilahi aşkın nuruna doğru bir yolculuğa hazır mısınız? - "Tuhaf! var'la yok, eşit olur
Hz. Musa, daha üç aylık iken arkasında gözyaşlarını ve bastırılmış çığlıkları bırakarak evlat endişesinin pârelediği bir kadının eliyle bırakılmıştı Nil'e. Nil'den Firavun'un sarayına ve Firavun'un karısı olarak şerrin doruğuna izafe edilse de cennet hatunu Hz. Asiye'nin kucağına teslim edilmişti. Allah (c.c.), emanetini binlerce masumu katleden Firavun'un sarayına göndermiş ve halkına zulmeden, ilahlık taslayan bu kara kalpli Firavun'a Hz. Musa'yı sevimli göstermişti. Firavun farkında değildi ki kucağına a
Tükendi
Dalgalardan korkmayacaksın fakat dalgaların üzerine de gitmeyeceksin. Kaleni dalgaların geldiği yerlerin hemen dibinde yapacaksın ki dalgalar hem sana zarar vermeyecek hem de bolca ıslak kumdan faydalanacaksın. Bu taktiği uygularsan başarılı olursun. Hayat da böyledir. Başarılı olmak için korkularını yeneceksin. Aynı zamanda da onlardan uzak durmayacak, korkularınla iç içe yaşayacaksın.
"Elveda..." dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçekleri görebilir. Gerçekler gözle görülmez." ...... O zaman sen de kendini yargılarsın. En gücü de budur zaten. Çünkü kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan çok daha güçtür. Eğer kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir. ....... Bu gezegenle ilgili numarasını da söyleyecek kadar detay veriyorsam, bunun nedeni sayılara bayılan büyükler. Onlara yeni bir arkadaştan söz açsanız, sesi nasılmış,
Her şeyin bir mevsimi vardır. Güneşin altındaki her amacın bir vakti vardır. Ayrılık ve kavuşmaların bir zamanı vardır. Aşk varsa, yaşanılan her mevsim bahardır. İlk gençlik çağında bir yaz akşamında karşılaştığı Bahar'a ilk görüşte vurulan Osman'ın, o andan itibaren en büyük arzusu ona kavuşmak olacaktır. Aşkına karşılık bulsa da beklenmedik bir şekilde ayrılık yaşarlar. Ne var ki sevdiği, hayatının farklı mevsimlerinde hiç ummadığı yerlerde karşısına çıkacaktır. İlk göz ağrısını hiçbir zaman unutamayan O
Sokak aralarındaki soğuk çeşmeler gibiydi hayatım. Faytonların önünde dili dışarıda, dört nala koşan atın yelesi gibi rüzgâra saldım tüm kederimi; savrulsun diye. Kendi kendime öğrendiğim bir şey var. Çaresizlikte bulduğum bir yol... Beni mutsuz eden, her şeyden yüzümü çeviremesem de gönlümü çeviriyorum. Gönlü görmezse, gözü de görmüyor insanın. Dolayısıyla nasıl bir ferahlık, anlatamam. Hayatın sırtınıza yüklediği küfeyi bir ucundan tutmak gibi... Eski konağa geri dönmüş gibi... Kumru yuvasının kenarında k
Şehir yapısıyla, insan dokusuyla, hatıraları, yaşanmışlıkları ve bütün maneviyatıyla Muğla!.. Her yazıdan sonrasını merak ettiren bir bilgi ve yorum aktarımı... Kitap bittiğinde, "müthiş bir kitap" sersemliği yaşanmıyor; tatlı bir dost sohbetinin tadı kalıyor dimağınızda. Prof. Dr. Namık Açıkgöz İsmail Zorba tanıdığım iyi, sağlam "Gadın Molalılar"dan biri. O kendini nasıl tanımlıyor bilmiyorum, ben; "Mola'da bir kent yazarı" diyorum. "Gül Yürekli Sevdalar"ını da sevmiştim ama bu "Kırksekiz'in Yediverenleri"
Koca nine yer sofrasında kahve içiyordu; tabii Yusuf'a da bir fincan yapmıştı. Karşılıklı otururlarken koca nine, Yusuf'un canının hâlâ sıkkın olduğunu fark etmiş fakat lafı onun açmasını beklemişti. Yusuf, yüzünü iyice içine gömmüştü neredeyse. En sonunda dayanamadı: "Nine... Ben gitsem mi?" "Nereye oğlum?" "Belki gidersem ortalık durulur. Babamı arasak da beni gelip alsa..." Yusuf, olup bitenden kendini sorumlu tutuyordu. Daha köy hayatına alışamamışken; bir yanda onu sevmeyen bir Kerim, bir yanda Kerim'e
Vaktiyle İstanbul Boğazı'nda balık avlayan balıkçılar; avlanma mevsimini, boğazın akıntısını ve balık çok çıkan mekânları not alırlar, ertesi yıl bu notlara göre avlanırlarmış. Balıkçıklar, bu bilgileri yaşlanıp balıkçılığı bırakana kadar da kimseyle paylaşmazmış. Balıkçılığı bırakınca da bu defterleri mirasçılarına verirlermiş. Böylece her tecrübeli balıkçının kendi meslek yaşamına dair bir kerteriz defteri olurmuş. Özel eğitimle uğraşan her eğitimcinin kişisel tecrübeleri bulunmaktadır. Özel eğitime gerek
Pazarda, bir Rum satıcı ile Germiyanlı arasında çıkan kavgaya müdahale eden alpler; tarafları Osman Beg'in huzuruna çıkarır. Tarafları dinleyen Osman Beg, Osmanlı'yı 600 yıl ayakta tutan adalet çınarının tohumunu bu topraklara atan şu kararı verir: "Ben Kayı Beyi Osman. Babam Ertuğrul Gazi nasıl adaletten ayrılmamışsa, nasıl mazlumun ve darda olanın yanında yer almışsa, şeyhim Edebali nasıl yoksula ve darda olana kapısını açmışsa, benim davranışım da onlardan farklı olmayacak; hakkı hak edene vermek olacakt
Burcu burcu İslâm kokan güllerimizi kopardılar bizden; gül yüzleri gülerek şehit oldu hepsi. İslâm'a, vatana ve Bayrağa zarar gelmesin diye kendilerini feda ettiler. Sahabenin mezarları dümdüz şimdi, Kâbe ise dağ boylu kulelere esir. Aksa'nın gözyaşları bağrımızı delerken, Doğu Türkistan'ın çığlıkları gitmiyor kulaklarımızdan. Zalimlerin yaptıkları yetmemiş gibi, şimdi ruhumuza kastediyorlar. Güllerimizi kopardıkları topraklarımızda dikenlerini bırakıp planlarını uygulamaya devam ediyorlar. Fikrimize çatanl
Biliyor musun? Ben hayatı hep yanlış anlamışım ama doğru da anlasam sonuç değişmeyecekmiş; dürzüler zengin, aptallar ünlü, çirkinler ise hep şanslı olacakmış! Genç yaşıma rağmen kazandığım bu başarılar sayesinde etrafımda birçok dostumun olacağını düşünürken tam tersi olmuş, insanlar beni her defasında derin bir yalnızlığın içerisine doğru itmişlerdi. Daha o yıllarda anlamıştım, başarının yalnızlığı getirdiğini. Yere düştüğüm zaman kalabalıklarım, ayağa kalktığımda ise yalnızlıklarım artıyordu. "Beni Siz De
Derviş efendi, Abdurrahman Hoca'nın yükünü bir nebze hafifletmek için söze girdi: "Bizler Evlad-ı Fatihanız beyler! Hepimiz ecdadımızın şu topraklardaki cengaverlikleriyle, kahramanlıklarıyla büyüdük. Camilerimizde, kahvelerimizde büyüklerimizden bu destanları dinledik. Analarımız, Şehit Sultan'ı ninni yaptı, söyledi kulağımıza. Lakin ne yapalım, emir devletten olunca bağrımıza taş basacağız. Diğer yandan savaşalım desek mühimmat, kılıç, at, erzak... Bunlar bizi ne kadar götürür. Ölelim ölmesine, ölümden ko
Geleneksel sanatlarımızdan biri olan tezhip, kelime manasıyla altınlama, yaldızlama anlamına gelir. Tezhip sanatı, Türk zevkini, kültürünü en güzel şekilde ifade eden bir sanattır. Bu sanatı, özünü bozmadan gelecek kuşaklara aktarabilmek, geleneksel sanatlara gönül veren herkesin hedefidir. Tezhip sanatını merak eden, ilgi duyan, kendi çabasıyla icra edenler için hazırladığım, klasik form ve desenleri tarzıma göre yorumladığım bu boyama kitabı ile keşfederken eğlenebilir, kendi duygu ve boyama zevkinize gö
Bu kitabın muhatabı kendi nefsim olduğu için "KENDİMİ FORMATLADIM" adını verdim. Benim kimseyle derdim, sorunum yok. Ben, kendi nefsimden dertliyim. Nefsim beni tuzağına düşürmek için her an pusuda bekliyor. Bir düşman gibi fırsat kolluyor. Düşmana yenilmemek için rehberim olan Kur'an ve sünnete başvurdum. Hayat kılavuzumdan aldığım hakikatleri mihenk taşı kabul ederek nefsime baktım. Meğer ne çok kusurum varmış. Nefsim onların üzerini örtmüş, bunu da bir meziyetmiş gibi göstermeye kalkmış. Devamlı başkal
Tükendi
Gönderilen mektuptaki manzumeyi okuyan Kanûni Sultan Süleyman'ın kalbi sızlar. Evlat acısını daha evvel en derinde yaşayan ve büyük ıstıraplara duçar olan koca sultan, yine büyük ve dayanılmaz bir acının eşiğindedir. Uçurumun başında ağlayan oğulun celladına yalvarışlarını hisseder yaralı yüreğinde. Babalık ve cellatlık arasında gider gelir. "Uçurumun kenarındayım, düştüm, düşeceğim; kurtar beni!" diye yalvaran oğluna, alır eline kalemi ve bir cevap yazar: Ey dem-a-dem mazhar-ı tugyân u isyânum oğul Takmaya
ÇINARALTI "Bir 'ruh hastası', iki kere ikinin beş ettiğine kesinkes inanır ve bundan mutlu olur. Oysa bir ‘sinir hastası', iki kere ikinin dört ettiğini bilir ve buna sinir olur. Ama bende her iki durum gelgitli olarak var olduğundan benim 'ruh' ve 'sinir' hastalıklarında klinik bir durumum var. Ben iki kere ikinin beş etmesinden yanayım, edememesine sinir oluyorum." Narsistik kişilik bozukluğu olan hastaların belirti tabloları genellikle kötü tarif edilmektedir; hasta da genellikle rahatsızlığın temel öze
Rabbinin yoluna; onlarla en güzel yöntemle tartış. Kuşkusuz senin rabbin, yolundan sapanların kim olduğunu en iyi bilendir; O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilir." (Nahl Suresi 16/125) * * * * * "Hikmetli Sözler", ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerin hikmetli mesajlarından oluşturulmuştur. Burada geçen hadis-i şerifler; çoğunlukta "Buhari, Müslim, Kütüb-i Sitte, Riyazü's Salihin ve Hadislerle İslam" gibi seçkin kaynaklardan derlenmiştir. Sizleri; okundukça tefekküre sevk edeceğini, doğru dini bilgiy
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 307 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4