Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 480 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Misyonerlik kuruluşları sadece dini amaca hizmet eden kurumlardan oluşmamaktadır. Son derece sistemli ve uzun vadeli çalışan kurumlardır. Gittikleri ülkeleri ağ gibi saran misyonerlik teşkilatları dinin dışında tüm alanlarda çalışma yapmışlar ve faaliyetlerinde emperyalist amaçları ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti son yüzyılında misyonerler tarafından istilaya uğramış, bu sıkıntılı dönemleri fırsat bilen misyonerler Osmanlı sahasına hızlı bir giriş yapmıştır. Gerek Katolik gerekse Protestan misyonerlik te
Her şehrin bir sesi-tınısı, kokusu, tadı, ruhu ve mimarisi vardır duyularımıza hitap eden. Şehirlerin gönül kapıları vardır girmesini bilene. Şehrin pencereleri vardır seyretmek isteyene. Kadim şehirlerin sesi, insanın sesidir. Şehir gönül kapısından girenlere kendini anlatır. Penceresinden bakanlara içerisinde barındırdığı hikâyesini, edebiyatını, tarihini ve kültürü derinden geleni fısıldar. İşte o fısıltı şehrin sesidir.
Türk tarihinin şifreleri hangi boylarda saklı? Türklerin kara kutusu Töles boylarının önemi ne? Türk ismiyle kurulan ilk devlet Göktürkler kimlerdir? Göktürk modeli, Türk yönetimlerine nasıl referans oldu? Bilge Kağan, Türk milletine ne vasiyet etti? Yazıtları nasıl okumak lazım? Türk ilinin yüreği Ötüken nasıl bir yer? Papa Roma’yı esirgemesi için Attila’ya nasıl yalvardı? Çin sarayını yanındaki yiğitlerle bastığı anlatılan Kürşad kimdir? Türk ordusunun kuruluşu neden Mete’ye dayandırılıyor? Türklüğe ait k
Tükendi
Birinci Dünya Savaşı’nın bütün yıkıcılığıyla sürdüğü 1916’da Bulgar Genelkurmayı, ülkenin önde gelen bilim insanlarını saha araştırmaları yapmak üzere Makedonya’ya gönderdi. Bulgaristan’da Türkolojinin bilimsel temellerini atan ve uzun yıllar Sofya Üniversitesi’nde Türkçe dersleri okutan Dimitır Gacanov da Türkler, Arnavutlar ve Pomaklardan oluşan Makedonya Müslüman topluluğunu araştırmakla görevlendirildi. İki ay boyunca Makedonya topraklarını enine boyuna dolaşan bilim insanının demografik yapıyı gösteren
Bu seyahatnâme X. yüzyıldaki Türklerin tarihi hakkında en canlı, en sağlam vesikalardandır. İbn Fadlan gibi kültürlü, mütecessis bir kişinin gözlemlerine dayanmaktadır. Veciz ve akıcı bir üslupla kaleme alınmıştır. Yazıldığı tarihten itibaren doğuda, daha sonra batıda çeşitli kişiler tarafından kaynak olarak kullanılmış, çok sayıda çalışmaya konu olmuş, çeşitli dillere çevrilmiş, filmlere konu olmuştur. İbn Fadlan elçilik için gittiği sırada uğradığı Türk kabilelerinin idaresi, dinleri, adetleri, hukukları
İnsanlık tarihi M.Ö. 3 binlerde aydınlanmaya başladığında dünyanın farklı bölgelerinde bazı toplulukların varlığından haberdar oluruz. Bunların Ön Asya'da Mısır'da Akdeniz etrafında, Hint ve Çin'de bulunduğu kabul edilir ve böyle yazılır. Aynı devirlerde Orta Asya'nın derinliklerinde de insanlar yaşıyordu. Nitekim komşuları Çinliler ilk efsanevi metinlerinde onlara yer veriyordu. Bu toplulukların uçsuz bucaksız bozkırlarda boy ya da boy grupları halinde yaşadıkları bildirilmektedir. Aradan yüzyıllar geç
Kızılelma, Osmanlı dünya hâkimiyeti düşüncesini ifade eder. Önce İstanbul, buranın fethinden sonra ise sırasıyla Belgrad ve Viyana'yı hedef alan bir idealdir. Kızılelma, başka bir açıdan ise Osmanlı İmparatorluğu'nun hâkimiyet kurduğu bölgelerdeki idarî nizamını ve devletin vatandaşlarına muamelelerini de ifade eder. Bu kitapta Avrupa'nın önde gelen Osmanlı tarihçilerinden Prof. Dr. Pál Fodor, Osmanlı Kızılelması'nı ele alır. Okuyucu bu kitapta, usta bir tarihçinin Osmanlı fetih ideolojisinde Macarista
Hem Doğu hem de Batı kültürüne aşina olan Fatih Sultan Mehmed, Yunanlı Diyojen'i, Herodot'u, Romalı tarihçiler Livius ve Rufus'u, Büyük İskender'in, papaların, imparatorların, Fransa krallarının ve Lombardlar'ın vekayinamelerini okumuştu. Sezar'ı, İskender'i, Anibal'i, Afrikalı Scipio'yu, Pyrhus'u ve Keykavus'u aşmak niyetinde olduğunu söylerdi. İmparatorluğu'nun gerçek kurucusu olan Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı Devleti bir dünya gücü hâline geldi. Fatih'in hükümdarlık dönemi tarihçilikten edebi
Tükendi
Prof. Dr. Haluk Dursun'un güncesinden gençlere seslendiği yazılarının derlendiği bu kitap, kendisinin hayat bilgisi dersleri niteliğindeki tavsiyelerini farklı hikayeler ve olaylar üzerinden bir araya getiriyor. Haluk Hoca bu kitapta bir ağabey kimliği ile, hayatın her alanında yararlanılabilecek önerilerini, eğlenceli ve kendine has üslubuyla paylaşıyor. "Kısacası gençler, sıradan ve sürüden olmayın. Başkaları sizi gütmesin, yönlendirmesin dolduruşa getirmesin. Siz onlara ehil iseler, adil iseler danışın a
Cadı Avı Çağı, 1350 ile 1780 yılları arasındaki dönemi kapsamaktadır. Bu dönemde etkin olan cinnet hali, zamanla değişime uğramıştır. Çok sayıda kadın, cadı olduğu şüphesi ile yakalanmış ve onlara çeşitli işkenceler uygulanmıştır. Hatta bu şüpheliler yakalandıklarında uygulanan kısık ateş, erimiş kurşun, kaynar yağ, zift, balmumu ve sülfür karışımı işkencesi bile Hristiyanlara göre onların işlediği suçu tam olarak karşılayamıyordu. Hatta Barbara adlı bir kadının yargılandığı mahkemedeki sorgusunda yaklaş
Türk tarihinin şifreleri hangi boylarda saklı? Türklerin kara kutusu Töles boylarının önemi ne? Türk ismiyle kurulan ilk devlet Göktürkler kimlerdir? Göktürk modeli, Türk yönetimlerine nasıl referans oldu? Bilge Kağan, Türk milletine ne vasiyet etti? Yazıtları nasıl okumak lazım? Türk ilinin yüreği Ötüken nasıl bir yer? Papa Roma’yı esirgemesi için Attila’ya nasıl yalvardı? Çin sarayını yanındaki yiğitlerle bastığı anlatılan Kürşad kimdir? Türk ordusunun kuruluşu neden Mete’ye dayandırılıyor
Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, on yedinci yüzyıl klasiği olarakhem zevkle okunabilecek bir edebiyat eseri hem de dil, tarih, dinler tarihi, sanat tarihi, tasavvuf tarihi, yerel tarih, halkbilimi, topografya ve araştırmacıları için kaynak niteliği taşımaktadır. Asya, Avrupa ve Afrika’da gezip gördüğü yerler için yalnızca onun kullandığı bir dil ve bakış açısı ile tanıklık eden Evliyâ Çelebi, on ciltlik dev eserinin birinci cildiyle aynı zamanda ilk Türkçe “İstanbul Monografisi”ni de yazmıştır. Adlarını vermiş
Santa Maria Draperis’le, okur tek bir yapının başlığı altında, aslında Beyoğlu’nun geçmişine ve çok yönlülüğüne doğru bir yolculuk yapıyor. İtalya, Fransa, İspanya, Avusturya-Macaristan, Çekoslovakya, İngiltere, Bizans, Kıbrıs, Yunanistan, Litvanya, Slovenya, Hollanda, İsviçre, Vatikan ve Osmanlı birçok yönüyle Beyoğlu’nda sahne alıyor hem tarihleri hem de dilleriyle, tek bir yapı içerisinde birbirlerine kaynaşıyor, çok geniş bir coğrafyayı bu yapıda temsil ediyor. Dinler, mezhepler, tarikatlar, İmparatorla
Tükendi
Türk milleti, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde ilk defa bir iktidarı bizzat kendisi değiştirerek ülkeyi kimin yöneteceğini tayin etmiştir. Demokrat Parti ile birlikte milli irade, kayıtsız şartsız üstün irade olarak kabul edilmiş ve on yıl boyunca açık veya örtülü herhangi bir ortağı olmadan Türkiye’de hüküm sürmüştür. Demokrat Parti’nin 10 yıllık iktidar döneminin bugünleri bile kuşatan tarihsel önemi; bir yandan yönetime milleti, diğer yandan demokrasiyi millete taşımasından gelmektedir. Demokrasi şuuru, bu dön
Tükendi
Bir delinin kuyuya attığı taşı, kırk akıllı zor çıkarırmış. Lawrence'ın öyküsü (ya da efsanesi) ilk bakışta bu deyimi anımsatıyor. Gerçekten Lawrence'ın ortaya attığı iddiaları kırk akıllı üç çeyrek yüzyıldan beri çözmeye çalışıyorlar. Aralarında İngiliz'i, Fransız'ı, Arap'ı, kısaca her ulustan araştırmacılar var; konu öylesine ilgi çekici ve önemli. Batılıların propagandadaki üstünlükleri, bizim ise zayıflığımızın etkisi ve uzun süre siyasi ve tarihi olaylara resmi tez dışında yaklaşımın hoşgörüyle karş
Bu çalışma, Memluklar devri tarihçilerinden İbn İyas olarak bilinen Zeyneddin Muhammed bin Ahmed’in (öl. 1523 civarında) Bedâyiü’z-Zühûr fî Vekayi‘i’d-Dühûr adlı Mısır tarihinin dördüncü cildinin tercümesidir. Eser, Kansu Gavrî’nin saltanatı dönemine, 906-921/1501-1516 yılları arasında Memluklar Devleti’ne ışık tutmaktadır. Artık bu devirde Memluklar Devleti idarî, malî ve askerî bakımdan tam bir çöküntü içindedir. Sultan Gavrî, istemeyerek, ağlayarak sultan olmuştur. Defalarca memluklar tarafından isyanla
Orhan Şaik Gökyay tarafından hazırlanan bu kitap, Türk denizcilik tarihi için çok önemli olan ve hem karada hem de denizde yapılmış ünlü bir savaşın hikâyesidir. Zekeriyyazâde isimli bir tersane kâtibinin kaleminden çıkmış ve yazarının Ferah adını verdiği eserde yazar bizzat savaşa katılmış bir şahsiyettir. Leventlerin maaşları başta olmak üzere çeşitli hesap kitap işleri için Piyale Paşa komutasındaki donanmayla birlikte Akdeniz’e açılan yazar, seferin başından İstanbul’a dönünceye kadar başından geçen mac
Haçlı seferleri neydi ve nelere yol açmıştı? gibi sorular her zaman kafamızı meşgul eder. Çünkü bazen anlamlı bazen de anlamsız olan pek çok olguyu içinde barındır. Genel olarak Haçlı seferlerinin en büyük motivasyon kaynağı, Doğu topraklarında başarı elde edebilmekti. Tam da bu noktada Akka’nın fethi, bazı Hristiyanlar için bir son değil, aslında yeni bir başlangıç olarak görülüyordu. Bu amaçla çeşitli Haçlı seferi projeleri tasarlanmaya başlanmıştı. Kutsal Toprakları kurtarma fikrinden yola çıkan ve çabal
Ülkemizde istihbaratla ilgili çalışmaların sayısında son yıllarda bir artış yaşanmıştır. Buna rağmen, Türk tarihinin başlangıcından günümüze kadar gelen süreci içeren kapsamlı bir eser yazılmamıştır. “Türk İstihbarat Tarihi” başlığı altında işlenebilecek konunun kapsamı, Türk tarihinin başlangıcından günümüze kadar istihbarat faaliyeti ve bunu yürüten kurumları içine almak zorundadır. Bu da yaklaşık iki bin yıllık bir tarih ve farklı coğrafyalarda kurulmuş onlarca devletin tarihiyle bağlantılıdır. Birbirini
Tükendi
Dede Korkut Kitabı Türk dilinin bir şaheseri olarak Türk töresi etrafında bir insanı milli ve manevi değerlerle donatmaya kafidir. Bu esere adını vermiş olan Dede Korkut, Türk'ün efsanevi kişisi, bilge adamı ve ozanların pîri olup destanlar onun tarafından düzülüp koşulmuştur. Hikayeler, öncelikle sözlü edebî ortamda dilden dile aktarılmış daha sonra ise isimsiz kahramanlar tarafından yazıya geçirilmiştir. Orhan Şaik Gökyay mükemmel üslubuyla, Türk milletinin "adı sanı yok olmasın" diye eseri günümüz insanı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 480 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1