posta pulları koparamazdı birbirinden
yaş günlerini ayıran kentleri
ruhumuzun katlarına asansörle çıkar
basamakları teker teker atlayıp
geri inerdik başlangıçlarımıza
iğne oyası ümitler karşılardı bizi
Susmak yol vermez
Ne kanatları göğe ağnamış güvercine
Ne de sözü yanık ozana
İkisi de uçucu
İkisi de konucu
Zaman seçer sözün hasını
Söz göçebe eder sözün ustasını
Sonra susmak yankı verir
Harbi sözler sığırtmacı
Zamanla helâlleşir
Zaman sudan söz olur
Duruverse
Sözler başındayken
O vakit ve şimdi
Susmak en eski köydür yüreğime.
Pembenin eğriminde döner başım
Döner dertlenir umarsızlıktan
Sarılır, bir yumak olur ayazlarda
Açamam.
Düşlerin dili olsa da öykülese geceleri
Yoksa her gece bir ezginlik
Her gündüz bir kördüğüm
Açamam.
Sevgili Devlet Memurları ve Devlet Memurları Adayları;
Bugüne kadar çeşitli değişikliklere uğrayan "657 sayılı Devlet Memurları Kanunu" 14.7.1965 tarihinde kabul edilmiştir.
Bu kanun; devlet memurlarının hizmet şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak, yükümlülük ve sorumluluklarını, aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenlemektedir. (Madde 2)
Meclise 113 madde olarak sunulan ancak daha sonra yapılan eklemelerle 234 maddeye çıkarılan
Bala, Yıldızlar, Bahar, Aşk Algısı ve Hayata Dair Her Şey bölümlerinden oluşan kitapta şair, okurun sıradan gündelik koşuşturmalar sırasında unuttuğu ya da görmezden geldiği gerçekleri, hayal dünyasında yolculuğa çıkartarak anımsatmayı hedefliyor.
Bu şehre en yakıştırdığım mevsim
Bahar ve İstanbul kavuşan iki sevdalı
Hemen her sokağında çiçek açmış bir ağaç dalı
Sokaklara çıkmış pembeli beyazlı genç kızları
Her yanında patlarken renkli çiçek dalları
İnsanları baharda başka bir sevdalı
Yoktur İstanbulun ba
Battal Keskin'in şiirleri ve felsefi önermelerinin, Helena Magadeeva'nın desenleriyle buluştuğu "Siyah / Beyaz", "Delisarmaşık Kitaplar" dizisinden yayımlandı!
"Şiir bu savaşımda, trajedi ile tutkulu aşk arasındaki gelgitlerdeki anın unutulamayan izi olarak hayatımızdaki yerini alır. An unutulabilir, ancak izi bizde kalır ve bir kök misali gelecek nesilleri besler."
Karanlık, ayinlere durdu,
Renkler siyaha
Ve bütün şekiller şekilsiz.
Adiloş bebe ninnilerle uyutuldu,
Uyanmayacak...
El yordamıyla yolun arar
"Eğer yapraklarında pıt diye düşmüş gözyaşları
kurumuşsa ya da okuyucunun dudağının kenarında
bir gülümseme takılıp kalmışsa; öykülerim en değerli
ödülü almış demektir."
Şöyle bir düşündü eski zamanları. Henüz Karaoğlan'ın Akşam gazetesinde tefrika edildiği, Akbaba dergisinde Cemal Nadir'in karikatür çizdiği, Doğan Kardeş'in yolunun gözlendiği yıllardı. Hayatın durgun aktığı, çocukların mahalle savaşlarını mahsusçuktan yaptığı, her sokağın bir futbol takımı çıkarttığı, kukalı saklambaçlı, tornetli, kızaklı
"..... Gündeş ozanlarımızın, yazarlarımızın yönelimi Cahit Sıtkı ile zıtlaşır. Onlar bir yandan yerleşik sözcüklerin anlam ve çağrışım kabuklarını kırıp yeni anlam ve çağrışımlar oluştururken, bir yandan da yeni sözcükler üretirler. Türkçenin soluğu ile emzirirler her dizeyi. Yeni sözcüklerin ortak dile bu yolla ağacağına inanırlar. Bu ad yapmış, ünlenmiş ozanlarımızda da, şiirin kapısından ilk kez girenlerde de böyledir. Sözgelimi adını ilk kez Özün dergisinin haziran 1972 sayısında gördüğümüz Ertekin Özca
Toplam 54 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.