Ben Pamuk Prenses... Soylu, geleceği çok parlak bir attım. Koşmaz, uçardım adeta. Masallardaki kanatlı atlardandım. Bir gün, bir adada buldum kendimi. Artık bir faytoncunun kırbacı altında ezilen bir Düldül olmuştum. Bir zamanlar yediği önünde yemediği arkasında ben... Koşarken bulutlara basan ben... Artık ikinci hayatımı yaşayacaktım. İlk iş, adanın bütün atları birlik olmalı ve atlarına kötü davranan arabacılara derslerini vermeliydik. Ama nasıl? Düldül ? Bir Atın Günlüğü, kendi ayakları üstünde durman

Ben Peri. Tamam, hemen şu Peri Kızı esprisini yapın, gülelim eğlenelim ve konuyu kapatalım olur mu? Aslında prenseslerle de, pembelerle de işim olmaz ya... Benim gibi uzun boylu, uzun saçlı, incecik bir kız başını hafif yatırıp insanlara bakınca... Hemen yapıştırıveriyorlar lakabı... Bana ilk Yamuk Prenses diyeni bir yakalasam, bilirim ben yapacağımı... Elinizde tuttuğunuz bu kitap benim günlüğüm. Annem, öğretmenlerim, Kumpir ve Burak dışında herkes okuyabilir. Ağzınızı sıkı tutmanız şartıyla...

KİM BETER OLMAK İSTER? Hasmektep yeni eğitim yılına yeni bir yönetici ile merhaba dedi. Okulun çatı katında kedisi ile yaşayan bu beyefendiye herkes lakabıyla sesleniyordu: Bay Sinirli. Bay Sinirli okula geldiği gibi, yıllardan beri süregelen katı ceza sistemini kaldırdı. Ona göre eğitim cezalar değil, kurallarla yürütülürdü. Peki ya kurallara karşı gelirsen? Bir yanda Bücürler, öte yanda Beterler... Bay Sinirli, birbirinin gözünü oymaya niyetli bu iki grubu kaynaştırabilecek mi? Beterler Bücürlere Karş

BİR HAYDUT VARDI CANI SIKILAN... Bay Külyutmaz, maceradan maceraya sürüklendiği haydutluk günlerini çok özlüyordu. Eşi Olli'yse onun artık "normal" bir insan olmasında ısrarcıydı. Tek çare, Külyutmaz'a bir hobi bulmaktı. Mesela resim... Bunun için boya, fırça ve tuvalden başka neye ihtiyacı vardı ki... Ancak Külyutmaz'ın tabloları çok ilgi görünce, Olli duruma el koydu. Boyaları, fırçaları kaptığı gibi bir şempanzenin avucuna tutuşturdu... Haydut eskisi, taze sanatkâr Bay Külyutmaz, acaba can sıkıntıs

EVDE AT BESLEMEK MÜMKÜN OLSA KEŞKE... Herman televizyon karşısında çikolatalı sütünü içerken, hiç alışık olmadığı bir ses duydu. Balkon kapısını açmasıyla birlikte koca gövdesiyle bir at, salonun ortasına geçti, halının üstüne kuruldu. Herman şaşkınlığı üzerinden atamadan, komşunun feryatları ortalığı kapladı. Niye bağırıyordu ki bu kadar? Evde at bakmak tehlikeli ve yasak mıydı? Hansjörg Martin ve Oldenburger Çocuk ve Gençlik Kitapları Ödülü sahibi yazar, Balkondaki At kitabıyla çocukların önderliğinde

Dolunayda Canavarlık Zor İş! 17 numaralı evde yaşayan iki kız... Ve tehlikeli bir misafir... Dolunaya kadar hazırlanması gereken bir iksir... Kimin av, kimin avcı olacağı, sıradan bir bitkinin yaprağına bağlı... Rattenfanger Edebiyat Ödüllü CANAVAR AVI, macera seven okurlar için... Thuringer Allgemeine'de dendiği gibi: "Eğlenceli, azıcık korkunç, biraz da tüyler ürpertici..."

EN YAKIN DOSTUM BİR HAYDUT! DÜŞMAN MI, İNSAN MI? Birilerinden kaçtığı belliydi. Sözleri anlaşılmıyordu. Hırpani bir görünüşü vardı. Anna, bu yabancıdan çok korkmuştu. Yine de arkasını dönüp gidemedi. Bıraksa adamın oracıkta öleceği belliydi. Ona yiyecek ve giyecek getirdi. Cephedeki ağabeyinin giysilerini... Sahi, ağabeyi nasıldı acaba? Kaç zamandır haber alamıyordu. Bir gün esir kampından kaçan düşman askerlerinin öldürüldüğünü duydu. Sağ kalan tek kaçağı görüp ihbar edene büyük bir ödül verilecekti. Ann

Dünyanın en mutlu kedisi... Hilmi Berna'yla evlenene kadar gül gibi yaşayıp gidiyorduk. Bir gün bir punduna getirip, kapı dışarı etti beni. Kalakaldım sokakta... Eskiden bir evin bir paşasıydım. Artık acınanlar arasındayım. Karnımı doyurmak, canımı korumak ve yeni arkadaşlıklar kurmak zorundayım. Paşa - Bir Kedinin Günlüğü, yaşanan olumsuzluklara karşın hayatta kalmayı, kendin olmayı, en önemlisi de mutluluğu başkalarının üzüntüsünde aramamayı gösteren bir öykü...

Düşenin dostu dobişko! Bazen bahçede bir havlardım, bütün kediler havaya sıçrardı. Çok gülerdim onların haline. Bir gün, annem evdeydi, kapılar kapalıydı, pencereden onu görebiliyordum. Annem telaşla dosyasını alırken ayağı kaydı ve... Düştü. Annem yerden kalkamıyordu, etrafta kimse yoktu. Annemi kurtarmalıydım. Ama nasıl? Dobişko - Bir Köpeğin Günlüğü, sevgi, sadakat ve aile bağları üzerine bir öykü...

Nerden Çıktı Bu Saman Kafa! Sınıfa yeni gelen çocuk öyle havalıydı ki...Giyinişi, konuşması, tavırları... Önceleri öğretmenlere kaba davranışlarıyla ilgi çekti. Öğrenciler onun bu tavırlarını çok cesurca buldular. Lakin gitgide, bunun cesaretle bir ilgisi olmadığı ortaya çıktı. Alexander bir zorbaydı. Kendinden güçsüzleri kor-kutan, onlarla alay eden, zaman zaman kaba kuvvete başvuran bir zorba... Peki, normalde akıllı uslu davrananlar neden onun kötülüğüne ortak oluyorlardı? Saman Kafa Çetesi, arkadaşl

DÜNYANIN HAYRAN KALDIĞI BİR BÜCÜR! Fakir bir kamyon şoförünün oğlu, henüz 16 yaşında Brezilya Milli Takımında oynayacak, Altın Top dahil alıp da evine götürmediği ödül bırakmayak dense, muhtemelen kimse inanmazdı. Palmeirastan Milana, Real Madridten Fenerbahçeye uzanan uzun futbol kariyeri için söylenebilecek tek bir söz var: Mükemmel! Engin kültürü ve futbol becerisiyle sol kanadın alternatifsiz ismi olmak, oynadığı her takımın tarihinde iz bırakmak, öyle her futbolcuya nasip olacak şey değildir. Bundandı

Messi, futbol tutkusu ile büyüdü. Daha okuma yazma öğrenmeden futbol okuluna başladı. Çelimsiz görünen bedeninden beklenmeyecek bir tekniği vardı. Tek çare, her gün iğne olmasıydı. Ama ailesi bu masrafı karşılayabilecek güçte değildi. River Plate ise bu masrafı karşılamayı istemiyordu. Messi için umutlar tükenirken, hiç beklenmedik bir fırsat çıktı karşısına. Barcelona! Dünyanın en büyük kulübü, 13 yaşındaki Messi'yi kendi bünyesine kattı. Bit lakaplı küçücük bir çocuktan futbolda bir dünya devi olmaya uzan

Bir inat uğruna... Yücel Parlayan, çevresi tarafından hep iyi anılan bir insandı. Hoşgörülü, yardımsever ve dürüsttü. Kente belediye başkanı seçilmiş, çalışkanlığıyla herkesin sevgisini ve takdirini kazanmıştı. Bir gün, hiç bilinmedik bir yönü ortaya çıktı: inatçılık Yücel Başkan, sahil yolundaki ağaçları kestirmek istiyordu. Çünkü oradaki yolu genişletecekti. Böylece Avrupa şehirlerindeki gibi yolları olacaktı. Fakat kimse ağaçlar kesilsin istemiyordu. Ne yaptılar ne ettilerse Yücel Başkan kararından dön

Şapşal Şirinler, sporun hayatın bir parçası olduğunu anlatıyor. Farklı dalları seçen öğrencilerin okulla, arkadaşlarıyla, aileleriyle yaşadıkları sorunları, paylaşımları ele alıyor. Önyargıları ve doğru bildiğimiz yanlışları bize gösteriyor. Herhangi bir spor dalında ülkemizi temsil edecek gençler neden sizin aranızdan çıkmasın?

En yakın dostum bir haydut! Artık haydutluk mesleğinde bir gelecek kalmamıştı. İyi de, İblis Ormanı haydutları ne yapacaktı? Ellerinden doğru dürüst bir iş gelir miydi? Koskoca haydutların kaderini, kızıl saçlı bir kız değiştirdi. Onlara okuma yazma öğretti. Saç taramayı ve tırnak kesmeyi Mendile sümkürmeyi ve kibar davranmayı Kimdi bu kız? İnatçı, meraklı, yeniliklere açık bir Küflüköylü Ne dersiniz, Jule, Küflüköylüleri cinfikirli haydut çocuklarına ve sarımsağa alıştırabilecek mi? Haydutlar Okulu, ö

Dünya dönüyorsa benim yüzünden... Sandro, Prenses ve ben Aslında pek anlaşacak tipler değildik. Ama şartlar bizi buna zorladı. Ailelerimiz bir süredir bizimle ilgilenmiyorlardı. Sanki hiç yokmuşuz gibi davranıyorlardı. İşten arta kalan zamanlarını parklarda, mağazalarda, eğlence mekânlarında geçiriyorlardı. Temiz bir giysimiz kalmamıştı. Kimse bize yemek hazırlamıyordu. Kimse bize sevgi göstermiyordu. Bu yetişkinlere neler oluyordu böyle? Bir gün, Sandro, Prenses ve ben, bu gizemi çözmeye karar verdik.

Türkiye'nin Avrupa'daki yüzü... Goal.com editörlerinin belirlediği Dünyanın En İyi 50 Futbolcusu (2011) listesinde 14. sırada yer aldığında, o güne kadar hiçbir Türk başaramamıştı bunu. Ardında bıraktığı oyuncular, bugün el yakıyor. Mesela Thiago Silva; Barcelona' nın uçuk rakamlar teklif ettiği bir savunma oyuncusu... Kırşehir'in Kaman ilçesinden Almanya'ya uzanan bir göçmenlik hikâyesi onunki... Borussia Dortmund altyapısında başlıyor kariyeri. Erken keşfediliyor. 17 Yaş Altı Milli Takım formasıyla saha

HERKES GERÇEĞİ HAK EDER BALIKLAR BİLE! Bir derenin içinde yaşayan mini mini bir balık varmış. Küçük Kara Balık derlermiş ona Herkesten farkı, çok mu çok meraklı olmasıymış. Yaşadığı dere nerde biter, onun bittiği yerde ne başlar, öğrenmek istemiş. Çevresindeki balıklar karşı çıkmışlar. Çünkü bütün dünyaları o dereymiş sadece. Küçük Kara Balıkın içindeki öğrenme isteği galip gelmiş. Korktuğu, üzüldüğü, kendini yalnız hissettiği zamanlar olmuş Ama yılmamış. Gerçeği öğrenmiş Dünya, yalnızca tanıdığı balıklard

BASTONLA OYNAR DENİLDİ, TARİHE GEÇTİ! Top hiç kimsenin ayağına bu kadar yakışmadı. Sarı kırmızı formayı böyle güzel başka bir adam taşımadı. Ona boşuna Karpatların Maradonası demediler. Dünyanın yetiştirdiği en büyük 5 oyun kurucudan biriydi o. Dünyanın en zengin ikinci kulübü Real Madridte, şöhretler karması Barcelonada, Avrupa Süper Kupası sahibi Steaue Bükreşte oynadı, 31 yaşında soluğu Galatasarayda aldı. Ona Dede dediler geldiğinde... Emekli dediler... Bastonla mı oynayacak? dediler... Ama o yılmad

Kenar mahallede büyüdü, çöplüklerde top koşturdu. Suç âlemine dalması an meselesiydi. Ama çetelere pabuç bırakmadı. Çünkü ondaki futbol ateşi görülmüş şey değildi. Lakin çelimsiz bedeni kafalarda soru işaretleri yaratıyordu. Bir gün bir hekim girdi hayatına. Ona yaptığı iğneleri belki yarışlara hazırlanan atlara yapmamışlardı. Henüz on bir yaşında, milli takıma seçildi. Kampta ailesi zengin olanlara farklı davranıldığını gördü. Hor görüldüğü günlerin intikamını büyüyünce aldı.Başarıları coşkuyla kutladı, ye