BİR MİYAV, ASLA SADECE BİR MİYAV DEĞİLDİR! Kediler medeniyetinde işler karışmış. Onları ancak bir "işaretli" kurtarabilir. Dünya üzerindeki son "işaretli" de... Kim mi? Kim olacak, daha ilk teneffüste çift kaşarlı iki tost yiyen çocuk... Yaz kış bere takan var ya canım... Animelere, mangalara düşkün olan hani... Evet evet, o, Göbekli... Göbekli'nin elinde kumaş bir cüzdan var, gerçekten ihtiyacı olunca para ile doluyor. Bir de kulaklarında bitmeyen bir zırıltı... Sahi o kahreden ses kedilerden mi geliyor vi

"YAŞMAMA BEKLİYORUM GÖZLERİM KAPALI" Tuana bir yayınevinde yaşıyor. Bakmayın adına, o bir erkek kedi aslında... Ama huysuz, geçimsiz, patavatsız biri... Tuana şiire merak salıyor. Çöp Tenekesi Kedileri, aralarında bir şair olduğunu fark ettiklerinde ne yapacaklar acaba? Tuana hak ettiğine inandığı saygıya kavuşacak mı? Küçük Şair Tuana, Türkçenin büyük şairlerini genç okurla tanıştırmak için yazıldı. Sözlerin dizeye, dizelerin şiire dönüşmesini bir kedinin gözünden anlatan, eğlenceli bir roman...

TOHUMLARA NİNNİ SÖYLEYEN EFENDİLER! Tohumlara kimler bakar, onları kimler besler büyütür? Elbette, toprağın yedi kat altında yaşayan efendiler... Toprağın efendileri, tohumları ninni söyleyerek uyuturlar. Ama hep aynı ninniyi, aynı tonda söylemektedirler. Bir gün yeraltına gelen bir misafir, Hıphızlı, genç efendilerin kendi aralarında başka tarzlarda müzikler yaptığını öğrenir. İyi de, bir yeniliği sadece kendilerine saklamaya hakları var mıdır? Toprağın Efendileri, hayal edilmiş bir dünyanın gerçek öykü

YAŞMAMAYI SEVERİM, BİR DE BABACIĞIMI... Tuana bir yayınevinde yaşıyor. Üstelik ona bakan insanlar onu önce kız sanıyor. Başlarda uslu bir bebekken, yaramaz mı yaramaz, geçimsiz mi geçimsiz bir oğlana dönüşüyor. Miyavlamayan, sürekli NEE diye bağıran bir kediyle yaşamak kolay mı? Tuana en çok yaşmamayı seviyor, bir de babacığını... Geri kalan her şey ve herkes sanki oyuncağı... Ama sokaktaki arkadaşları Sayko, Benekli, Tekgöz ve Süt Makinesi onun şımarıklığına daha fazla katlanamayacak. Hele komşular, bitme

Gecelik giymiş eşeğe ne denir? Bu soruyu şıp diye yanıtladıysan, bu kitap tam sana göre. Afacan Bilmeceler'de birbirinden ilginç yüzlerce bilmece var. Bilmeceleri dörde ayırdık : Hayvan bilmeceleri, sebze - meyve bilmeceleri, nesne bilmeceleri ve soğuk bilmeceler. Herkesten önce sen oku! Anne babanı, arkadaşlarını bu bilmecelerle sen şaşırt. Sorunun yanıtına gelince: Gecelik giymiş eşeğe, ne denecek; elbette, "İyi geceler!" denir.

Denizlerdeki yavru balıkları kimler büyütür? Elbette, okyanusların yedi kat altında yaşayan Şıpıdıklar! Bu sevimli yaratıkların dünyasında her şey vardır. Ancak güzel sanatların ne olduğunu bilmezler. Bir gün ülkeleri Şıpıdıkya'ya bir yabancı gelir. Ve bütün Şıpıdıklar önce heykel sanatıyla, sonra da güzel sanatların diğer dallarıyla tanışırlar. Şıpıdıklar, hayal edilmiş bir dünyanın gerçek öyküsü! NURGÜLATEŞ

Üç kafadar ve Bavyera tazısı Doktor No, yaz tatilinde, kendilerini bir hırsızlığın tam ortasında bulurlar. Side'nin serin sularından, müzenin kayıp sikkelerine uzanan... Macera düşkünü Cem Bol, bilgisayar dehası Mucit Mert, yürüyen ansiklopedi Dehşet Enis ve zekâ küpü Minik Sibel, bakalım bu işi çözebilecekler mi? Eğer yardım edersen, niye olmasın! Her bölümün sonunda bir çizim var; her çizimde ise bir ipucu gizli. Ne duruyorsun, ekibe dâhil ol, kötüleri yen!

Hasmektep'te her şey yolunda giderken, panoya ası-lan bir soru kafaları karıştırdı. Her perşembe soru yenileniyor, cuma günü kütüphane dersinde yanıtı verilip kazanan açıklanıyordu. Bir gün, soruları herkesten önce yanıtlayan biri çıktı. Kimdi bu hain? Neden adını vermiyordu? Beterler ve Bücürler ekibini toplamanın vakti gelmişti. Tane, ekibe başkanlık etti ve bir komutan edasıyla planını açıklayıp bağırdı: ?Öğrenci avı başlasın!" Öğrenci Avı, kütüphane kültürünü yücelten eğlenceli bir roman... YAZAR Bİ

DEPRESYONA GİRERKEN, AYAKKABILARIMI ÇIKARMAK ZORUNDA MIYIM? Okullar kapandı ve Peri yaz tatiline çıktı. Ama onun tatilinin herkesinki gibi deniz-kum-güneş üçgeninde geçmesini beklemezsin değil mi? Olmadık işler gelir başına... Bin türlü dert bulur onu... Peki, hayalleri? Acaba onlar gerçek olacak mı? Soluğu CERN'de alacak mı? Uç-Kaç'taki başarısızlığını unutacak mı? Arkadaşları onu arayıp soracak mı? Diyelim ki, olmaz ya, hadi oldu; genç kızlık sorunlarını nasıl aşacak? Doğum gününde babasının getirdiği

ÇOCUKLARA KIYMAYIN EFENDİLER! Roland, her yıl anneannesiyle dedesinin yaşadığı şehre gitmeyi iple çekerdi. Birbirinden güzel ev yapımı yiyeceklerden yemek, sebze ve çiçek bahçelerinde dolaşmak ayrı bir keyifti. Hem o şehirde sevdiği pek çok arkadaşı vardı. Yolculuk her zamanki gibi başladı. Gökyüzü berraktı, muhteşem bir yaz havası... Her şey yolunda derken, önce alev topunu andıran bir ışık ve ardından gelen fırtınayla herkesin hayatı birdenbire, saniyeler içinde değişti. Gördüklerinin bir atom bombası o

Öteki Çocuklar, yabancılaşmanın, dışlanmanın, toplum-dan uzak tutulmanın çocuklar üzerindeki etkisini gösteren 14 çarpıcı öyküden oluşuyor. Bazen kırgınlık, bazen öfke, bazen kaygı Öteki diye küçümsenen çocukların tattıkları bu duygular, öyküler aracılığıyla yüreğinize yerleşiyor. Alman çocuk edebiyatının usta kalemi Ursula Wölfel, toplumda kabul gören çocuklarla toplumdan dışlanan çocukların aralarındaki ilişkiyi hayli yalın, kısa ve çarpıcı bir dille anlatıyor Heidi, Küçük Prens ve Şeker Portakalının sıc

ALİ TOPU AGOP'A ATTI! Uğur, Ali ve Agop aynı mahallede oturan, birlikte büyümüş üç arkadaştı. Birbirlerinin bütün sırlarını bilirlerdi. Kardeş gibiydiler. Ali öyle sinirliydi ki son günlerde... Kabak, aşağı mahalleden Ferit'in başına patladı. Ferit medeni davrandı, maç yapmayı önerdi. Üçe üç futbol maçı... Kaybeden takım kazananın okul çantasını taşıyacaktı. Hem de tüm sene... Ferit'in takımında altyapıda oynayan iki çocuk vardı. Ali'nin takımında ise tombul bir Uğur ve parmaklarına zarar gelmesin diye ell

AKYUVARLARA YAKALANMADAN, SAĞ SALİM GEL ATAKAN! Atakan'ın derslerle başı belada... Tembel bir çocuk değil; değil de... Sınavlarda pek başarılı olamıyor nedense. Oysa çalışıyor da... Ezber çalışmak bir işe yaramıyor ama. Hele vücudumuzun işleyişi konusu, bir türlü aklına yatmıyor. Beyin, mide, bağırsak; görevlerini nasıl biliyor? Bir akşam Atakan, kendisini bir denizaltının içinde buluyor. Bu denizaltı, içindeki insanlarla birlikte küçülüyor, küçülüyor... Sonra bir ilaç eşliğinde, ağır bir hastaya veriliyor

Dünyayı verelim Çocuklara! Kendini ifade etmek hakkın; ama hakaret etmeden... Zor durumdaki bir arkadaşına yardım etmek hakkın; ama gururunu kırmadan... Oyun oynamak en doğal hakkın; ama kendine ve çevrene zarar vermeden... Öyleyse bir insanın hakları ve özgürlükleri belli sınırlar içinde mi? Birleşmiş Melekler, çocuk hakları üzerine yazılmış 10 öyküden oluşuyor.

Çok değil, bundan yaklaşık dört yüz yıl önce... Çok yetenekli bir insan yaşadı İngilterede. Shakespeare olarak anılırdı bu kişi, ki Şekspir diye okunurdu adı. Yüzyıllar boyunca etkiledi dünya sanatını... Onun oyunları dilden dile çevrildi, sahnelendi dört bir yanda. Yüzlerce, binlerce kitap yazıldı her bir oyunu hakkında. Ne mutlu ki artık çocuklar da okuyacak bu ölümsüz eserleri. Küçük yaşta öğrenecekler nasıl olurmuş bir edebiyat şaheseri...(Tanıtım Bülteninden)

HEPSİ HİKAYE Dört torun, gazeteye verdikleri bir ilanla dedelerinin doğum gününü kutlamak istiyorlardı. Sıradan bir ilan değil ama... İlanda, kendi yazdıkları bir şiir olmalıydı. Ve bu, hakikaten çok zordu! İnsan duygularını öyle üç beş dizede anlatamıyordu. Saatlerce uğraştılar; sonunda hepsinin çok beğendiği bir şiir yazmayı başardılar. Vakit kaybetmeden gazeteye yolladılar. Hafta sonu, dedelerinin doğum gününde, ilan yayınlandı. Fakat bizim afacanları küçük bir sürpriz bekliyordu. Yazdıkları "Çok haşm

GİZEMLİ ŞAMPİYON KİM? Billy yeni taşındıkları evin en çok bahçesini sevmişti. Ama bitişikteki evden öyle çekiniyordu ki rahat hareket edemiyordu. Simsiyah giyinmiş bir kadın, vahşi siyah kedisiyle o evde yaşıyordu. Billy bir gün mecburen bu kadınla tanışmak zorunda kaldı. Çünkü kardeşinin tavşanı bu kadının bahçesine kaçmıştı. Kadın Billy'e çok iyi davrandı. Onu evine davet etti. Evde bir sürü satranç tahtası vardı. Ama üstünde ne piyon vardı, ne kale, ne şah... Sadece bir sürü tahta! Kimdi bu kadın? Bu sat

Bazıları Çirkin Sever! Ronaldinho, kocaman dişleri, kocaman gülümsemesi ve kocaman saçlarıyla daha küçük yaşta fark yaratıyordu. Üstelik bu çocuğun vücudunun her yeri ayrı oynuyordu. Futbol topuyla rakibine çalımlar atarken, topun ayağına yapışık olduğuna yemin edebilirdiniz. Dünyanın en iyi futbolcuları arasında yer alan, pek çok ödül kazanmış, oynadığı takımların başarılarında büyük payı bulunan bu futbol yıldızının en büyük destekçisi, kendisi de bir futbolcu olan ağabeyiydi. Kardeşindeki yeteneği görmüş

ALTIN AYAKKABI ÖDÜLLÜ SOKAK ÇOCUĞU Sefaletin kol gezdiği bir semtte, aşevlerinin verdiği yemeklerle karnını doyuran insanlar... Böyle bir ortamda büyümüş birinin, henüz otuz yaşına girmeden futbolun idolleri arasında olabileceği aklınıza gelir miydi? Dünyanın en çok kazanan, en çok ödül alan, en büyük kulüplerinde oynayan bir futbol idolü olabileceği... Cristiano Ronaldo'nun hayatı, bir şeyi çok isteyince ve bu istek için elinden geleni yapınca, başarılamayacak hiçbir şeyin olmadığının örneğidir. Sokak ç

KEDİLERİN DÜNYASINDA BİR İNSAN Güneş, birbirinin aynı geçen günlerinden sıkılmıştı. Belki de eve bir insan alsa iyi olurdu. Ne güzel, yaşar giderlerdi. Ne patronu Şişko, ne de arkadaşları Yedibela ve Uyuntu bu fikre sıcak baktı. Onlara göre evde insan beslemek zordu. Bütün gün çalışıyordu, evde o insan ne yapacaktı tek başına? Ayrıca onun yemesi içmesi, bakımı doktoru derken, ohoo, bir kedi için masraflı işti insan bakmak. Hem insanlar nankör olurdu. "Bakma sen insanlara evcil dendiğine, onlar hâlâ vahşi...