Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 162 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
İbrahimî modelde mülk, yani egemenlik Allah'ındır ve kullanımı onun adına kamuya aittir. İktidar ise toprağın değil, halk(sürü/toplum)'ın üzerinde kuruludur ve halkın sorumluğunu taşır. Greko-Latin modelde mülkün korunması birincil amaç iken, İbrahimî modelde birincil amaç toplumun selametidir ve adaletin tahakkukudur. Greko-Latin modelde esas olan egemenlik ve egemenliğin korunması iken, İbrahimî modelde esas olan toplumsal sorumluluktur ve bu her ferdin selametini de kapsayan, maddi olduğu kadar manevi bi
"Arap-İslam medeniyetinde entelektüeller" dendiğinde kimlerin bu kapsama girdiği sorusu ve bu ibarenin tekabül ettiği anlam kargaşasının oluşturduğu boşluk Cabiri'yi zorunlu bir başlangıca sevk ediyor: "Entelektüel" kavramını, asli referansını bulduğu Avrupa düşüncesinde bugün kendisine verilen anlamı Arap-İslam kültürü dâhilinde yansıtacak şekilde yeniden inşa etmek. Buradan hareketle kitabın ilk ve geniş bölümünü "entelektüel" kavramının çıkışı, doğduğu medeniyet içindeki anlamı, filolojik ve etimolojik y
Abdurrahman el-Kevâkibî; Cemaleddin Efganî ve Muhammed Abduh gibi, dönemin sorunlarına karşı savundukları düşünceleri ve önerdikleri çözümleriyle çokça tartışılan ve haklarında çelişkili değerlendirmeler yapılan, 19. Asrın Müslüman entelektüellerinden biridir. Halep'te dünyaya gelen Kevâkibî (1854), çocukluk yıllarının bir kısmını Antakya'da geçirmiş, sonra Halep'e dönerek el-Medresetü'l-Kevâkibiyye'de öğrenimini devam ettirmiştir. İyi derecede Türkçe, Arapça ve Farsça bilen Kevâkibî, gazetecilikle başladı
Tükendi
Bu kitapta yer alan yazılar Arap dünyasında "seksenlerin tartışması" olarak bilinen ve değişik kesimlerde oldukça geniş yankılar uyandırmış olan bir tartışmadan derlenmiştir. Mısır'lı düşünür Hasan Hanefî ile Fas'lı düşünür Muhammed Âbid el-Câbirî'nin giriştiği ve pek çok önemli yazarın katıldığı bu tartışmada ele alınan konular bugün de güncelliğini sürdürmeye devam etmektedir. Nitekim "Özgürlük", "Demokrasi", "İslam-Laiklik İlişkisi", "Devlet ve Birey", "Geçmiş ve Gelecek", "Doğu ve Batı", "Siyaset ve Oli
Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Bunun kültürler ve dinler açısından bazı önemli sonuçları var. Avrupa, Amerika ve Kanada gibi ülkelerde milyonlarca Müslüman yaşamasına rağmen, ne yazık ki Müslümanlar kendilerini anlatma ve ifade etme konusunda eksik kalmaktadırlar. Avrupa'da yaşadığım yıllarda İslam hakkında büyük bir bilgi boşluğu olduğunu hissettim. Muhataplarımız, İslam adına sadece kendi önyargılarını dile getiriyorlar ve yanlı medya haberleriyle bunu desteklemeye çalışıyorlar. Müslümanların kendileri
Acaba Müslümanların bir "Yahudi sorunu" var mıdır? Başka bir deyişle, Müslümanlar Yahudilere karşı antisemitik tutum ve eylemlerin faili midirler? Bu soruya bir cevap vermek için ilk iki bölümde hızlı bir özet yaparak antisemitizmin kavramsal ve tarihsel bir taslağını çizmeye çalıştık. Sonraki iki bölüm, Müslümanlarla antisemitizm arasında bir ilişki kurmaktadır. Önce tarihsel olarak Müslüman dünyada antisemitizm var mıydı, vardıysa bu nasıl bir görünümde ortaya çıkmıştır, bu soruyu cevaplamaya çalıştık. D
Aile, temel toplumsal kurumların başında gelmektedir. Siyaset, eğitim, hukuk ve ekonomi gibi diğer kurumlarla etkileşim içindedir. Bu toplumsal kurumları etkilediği gibi onlardan da etkilenir. Bu çalışmada aile, din perspektifinden ele alınacaktır. Din, Müslüman toplumlar açısından bir "eksen" kurumdur. Ancak çağımızda hem din hem de aile ciddi bir değişim geçirmekte ve çoğu insan için bir endişe kaynağı oluşturmaktadır. İşte, elinizdeki çalışma aile kurumunun geçirdiği bu değişimin gerçekten de bir endişe
1098-99'da Haçlıların Suriye ve Filistin bölgesine geldikleri aynı zamana rastlayan günlerde İran'daki Alamut Kalesi'nden gönderilen Haşhaşiler de bu topraklara ayakbastılar. Halep ve Dımaşk gibi büyük şehirlerde kendilerine taraftar bulan Batıniler, yaptıkları suikastler yanında Müslümanlar arasındaki bölünmüşlüğü daha fazla derinleştirmeleri ile de dehşet uyandırdılar. Haçlılar ile etkin mücadele eden Mevdüd, Aksungur, Böri gibi kahraman emirler onların hançerleri arasında can verdiler. Şehrin ulu camiler
İbn Haldun ve onun düşünceleri hakkında çok fazla kitap ve makale yazılmışken, yazar "İbn Haldun Düşüncesi: Asabiyet ve Devlet" başlıklı bir eserle çıkıyor okurun karşısına. Ancak yazarın burada yapmak istediği şey, kendinden önce devasa bir birikime ulaşan İbn Haldun araştırmalarına bir yenisini eklemekten ibaret değil elbette. Aksine İbn Haldun düşüncesine yönelik çalışmalarda ortaya çıkan birtakım karmaşa ve sorunlar, onu böyle bir gayrete sevk etmiştir. İbn Haldun birçok araştırmacının iddia ettiği gibi
"İslami mücadele" tartışmaları, "değerler adına mücadele" olgusundan bağımsız temellendirilemez ve tartışılamaz. Eğer bahis mevzuu peygamberin kendisi olsaydı, İslami mücadele olgusunu müstakil bir mesele olarak tartışabilir ve değerlendirebilirdik. Fakat bugün peygamber yok ve bu değerler adına mecburen (Müslüman) insanlar konuşmaktadırlar. (Müslüman) İnsanların sözleri ise "her şartta" ve "mutlak manada" İslam'ın sözleri değildir, her davetçi kaçınılmaz olarak kendi anladığını ve yorumladığını anlatır.
Demokrasi nedir; hangi değerleri kapsar? Demokratik bir toplumun vaz geçilmez değerleri nelerdir? Demokrasi bir yaşam biçimi midir, yoksa asgari değerler etrafında barış içinde bir arada yaşamayı mümkün kılan bir yönetim biçimi mi? Okumuş biriyle çobanın oyu bir olur mu? Demokrasilerde toplumun en alt katmanındaki biriyle en üst katmanındakini eşitleyen şey nedir? Neden herkesin en çok eleştirdiği ama aynı zamanda vazgeçemediği şeydir demokrasi? İşte Çoban ve Efendi'de Ömer Çaha tüm bu soruların cevabını
O ilk mezar, ilk haşyet, ilk tapınma, ilk kurban, Altamira'daki resim, Brassempouy'daki Venüs, Âdem'in sınıraşımı, İbrahim'in sorgulamaları, Musa'nın "bana kendini göster" deyişindeki safiyeti, Platon'un düşleri, İsa'nın manevî derinliği, Muhammed'in cehdi, Mevlana'nın aşkı, Yunus'un vecdi, Beethoven'in yüreğinden geçenler, Van Gogh'un renkleri, Tolstoy'un tahayyülleri, Einstein'ın düşünsel dünyasının derinliği, Kurt Gödel'in denklemleri... Hepsi adımlayışlardır o ufku; arayışlar... Ve sadece bunlar bile,
Tanıtım Yazısı Sufi Hermenötik, İbn Arabinin ontolojik, kozmolojik ve epistemolojik yönlere sahip düşünce sistematiğinden hareketle temellendirdiği dini metnin mahiyetine, yorumuna (tevil), yorumcu ile kutsal metin arasındaki ilişkinin boyutlarına dair hermenötik anlayışına odaklanır. İbn Arabiye göre varlık, uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü suretlere benzer bir hayaldir. Varlığın zahir ile batınını birbirinden ayıran İbn Arabi, varlık hakikatlerinin sadece kendisinde toplandığı insanı duyusal zahirden
Toplumsal değişme konusunda kuramsal çalışmalar ve çağdaş dönemdeki değişmeyi farklı boyutlarıyla ortaya koyan eserler çok olmakla birlikte; "Müslüman dünya"nın geçmişten günümüze geçirdiği değişimi ele alan yapıtlar ne yazık ki yok denecek kadar azdır. Çoğu çalışmanın, modernleşme ve Batılılaşma meselesine odaklanmış olması ve toplumsal değişimin Batı karşıtlığı biçiminde ve dış etkenlere endeksli okunuşu, içinden geçmekte olduğumuz sürecin travmatik ve trajik boyutlarına işaret etmektedir. "Dış etkenler
Bu âlemin bir yaratıcısı olduğuna inanmak iman değildir. Bu sadece bir inançtır. Doğru ve iyi bir inançtır da üstelik. Ama böyle bir inanç iman değildir. İman bilgi de değildir. Bazı teolojik önermeleri bir kıyas oluşturacak şekilde bir araya getirerek sonuçta bu âlemin bir yaratıcısı olduğu bilgisini elde etmek mümkündür. Ama böyle bir bilgi iman değildir. İman yakin, bilim ve felsefe de değildir. Bütün bunlar olmadığına göre şu halde iman nedir? İman tercihe dayalı bir eyleme ve yaşama biçimidir! Bu eylem
Dünya çapında büyük değişikliklerin yankıları kulakları sağır ettiği, değişim çağrılarının her noktadan dillendirildiği tarihi bir dönemeçte İslam toplumları maruz kaldığı askeri ve kültürel tehditler karşısında hak için göğsünü siper ederek küllerinden yeniden dirilmenin arayışı içindedir. İlk bakışta sahnede ümitlenmek için yeterli performans görünmüyorsa da toplumların tarihi serüveni hakkında bilgi sahibi olanlar her kalkınmanın uzun ve karanlık bir gecenin ardından geldiğini bilirler. Tüm toplumlarda o
İran'da İslâm Devrimi'nin ardından yaşananlar, başta Türkiye olmak üzere bütün İslâm dünyası için yakından incelenmesi gereken önemli bir tecrübedir. Çünkü devrimin ardından kurulan yönetim, meşruiyetini hem İslam'a hem de cumhuriyet rejimine dayalı değerlerden alma iddiasındadır. Ancak uygulamada yaşanan sorunlar, rejim ideolojisinin arka planında yatan dinî düşünceyi ciddi bir şekilde sorgulamaya itmiştir. Elinizdeki kitap "İran'da Entelektüel Dinî Düşünce Hareketi" başlığıyla bu sorgulama serüvenini ana
Tek asıldan insanlık "Sen ve eşin Cennete yerleşiniz..." ayeti ne anlatıyor? "Oysa erkek kız gibi değildir ki..." ayeti ne anlatıyor? Kadın Sevgisi Eş Sevgisinin derin Kökleri Kadın fitnesi Çağdaş dünyada müslüman kadın Çöküş döneminde kadın Pasifleştirilmiş kadın Sömürge faktörü Toplumsal faaliyetlerde bulunmak için erkeklerin izni mi gerekir? Kadın tam bir bireydir İslam Davetçisi kadın Kadının çalışması ve eğitim Kadınların peygamberliği meselesi ve Hz. Meryem Kadın ve erkeğin bir arada bulunmaları mesel
Dünya çapında büyük değişikliklerin yankıları kulakları sağır ettiği, değişim çağrılarının her noktadan dillendirildiği tarihi bir dönemeçte İslam toplumları maruz kaldığı askeri ve kültürel tehditler karşısında hak için göğsünü siper ederek küllerinden yeniden dirilmenin arayışı içindedir. İlk bakışta sahnede ümitlenmek için yeterli performans görünmüyorsa da toplumların tarihi serüveni hakkında bilgi sahibi olanlar her kalkınmanın uzun ve karanlık bir gecenin ardından geldiğini bilirler. Tüm toplumlarda
Yerle gök arası bir çarmıhta yaşadı. Yaşar insan... Biraz gök, biraz yerdi. Göktür ve yerdir insan. Biraz bulut kokusu, biraz çamur lekesiydi. Çıktı ve battı, çıkar ve batar insan. İkisinden hangisi olduğunu bildi. Bilir insan. Kendi içinde bir çatışma ile doğdu. Çatışmada içindeki canlardan birini vurdu. Vurur insan. ... Ah insan! Havalı bir toprak! Çamurlu yağmur. Zehirli çiçek. Kötülüksever iyi, iyiliksever kötü! Tamamen iyi. Tamamen kötü. Çok kötü, az iyi. Az kötü, çok iyi...Zayıf olma gücünü
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 162 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3