Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 67 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
ağaç ve ben hem budak hem yara
Tükendi
usta elma'yı yontar elma taş'a dönüşür usta çırağa usta'yı yontar taş elma'ya dönüşür usta taş çırağa
Tükendi
Ayşe, tek kelimeyle müthiş bir kadın. Hikâyesi gerçekten akıllara durgunluk veriyor. Dokuz yaşında amcası tarafından tecavüze uğruyor. Ailesi ilgilenmiyor, sahip çıkmıyor. Dayaktan ve aile baskısından kurtulmak için evleniyor. Ama kocası onu geneleve satıyor! Borçlandırılarak çalıştırılan Ayşe'nin ruhen ve bedenen sömürülerek geçecek genelev hayatı başlıyor. Türk filmlerini aratmayan bir hayat öyküsü... Tüm şartlara ve imkansızlıklara rağmen Ayşe genelevden çıkmayı başarıyor. Ve artık birileri tarafından ga
Tükendi
İskemlenin arkalığındaki ceketin nerde? Sehpadaki romanın? Peki ya kapının yanındaki terliklerin? Kim kurcalıyor evi. Bıkıp usanmadan. Parlattığın fayansları yine kirletmişler. Koltuğun yüzünü eskitmişler. Çerçevedeki fotoğrafları sarartmışlar. Bardakların yeri değişmiş yine. En sondaki başa geçmiş. Ortadaki aynı yerde. Altındaki gazetenin haberi yenilenmiş. Kâğıt sararmış. Adam karısını... Kim yapıyor bu şakayı. Bardakların altına gazete sermezdin sen. Masamın tozunu alırken. Yemek yaparken sen. Çayı uzatı
Tükendi
Yıllar önce yazdığı, Türkiye medyasının başucu kitabı haline gelen "Türk Basınında Kalem Kavgaları"nda Tanzimat'tan 1990 ortalarına dek, gazetecilerin birbirlerini nasıl yiyip bitirdiklerini ele alan Emin Karaca, "Türk Edebiyatında Kavga" adını verdiği bu eserinde, edebiyatçıların Tanzimat'tan bu yana yaptıkları kavgaları anlatıyor. Tepeleri attığında birbirlerine, "Ben Senin Cemaziyelevvelini Bilirim" diyen basın mensuplarından sonra, bu eserde de birbirlerine, "En Büyük, En Önemli, En Bilgili Yazar Benim!
Tükendi
Kapitalizmin yeniden yeniden ürettiği, özünden kopmuş insan için duygularından nasıl bahsedebiliriz? Tüm ihtiyaçları önceden belirlenerek tahakküm altında kalan insan için artık gerçek sevgi ve aşkın yerine ne geçecektir? Muzaffer Beken, "Aşkın ve Sevginin Ekonomi Politiği" adlı çalışmasında öncelikle günümüz insanının, "özgürlük" kavramından yola çıkarak sıkışıp kaldığı sınırlar içerisindeki durumunu sorgulamaktadır. İnsan hayatını "değerli" ve "anlamlı" kılan aşk ve sevginin, biyolojik ve psikolojik olu
Tükendi
Nasıl da ustalıkla gizlemiş kendisini bunca yıl? İnsan bu kadar güzel öyküler yazar da bakılsın, okunsun, beğenilsin istemez mi? İstememiş. Yazmakla yetinmiş Mehmet Mez. Kurmuş, işlemiş, sabırla biriktirmiş. Şimdiye kadar... Elinizdeki bir ilk kitap. Mehmet Mez'in ilk öykü kitabı. Ama ilk olduğuna inanamayacaksınız. Ustalıklı bir anlatım, tam dozunda bir mizah, ayrıntıcı bir gözlem, görsellik kazandıran benzetmeler, yerel sözcüklerin sarmalayıcı esintisi, yüksek bir düş gücü... Ayvalık ve İzmir'den çıkmış
Tükendi
Her yaşam bir öyküdür. Ama bazılarının yaşamı sıradan bir öyküden daha fazladır kuşkusuz. Belli bir dönemi yaşayan insanların anlattıkları ve duyarak yaşadıkları, hem o döneme ışık tutması hem de alışılmadık olması açısından ilginçtir . Kimdir Brigitte F? Onun öyküsünü farklı kılan nedir? Brigitte F. benim ablamdır ve 1938 Almanya (Karlsruhe) doğumludur! Babamın okumak üzere gönderildiği Almanya'da tanıştığı Alman Hanımdan olma kızı. Doğum tarihinden de anlaşılacağı gibi, II. Dünya savaşının bir yıl öncesi
Tükendi
Remzi Aydın yeni romanı "Gölgesiz Bedenler"de, 1921 Koçgiri Askerî Harekâtı'nda yaşanan kesitlerden birini anlatıyor. Harekât'ın başındaki Kurtuluş Savaşı paşalarından "Sakallı Nurettin Paşa" ile yardımcısı "Topal Osman"ın marifetiyle Koçgiri halkına yapılanlar sergileniyor öncelikle: "Çocuk yaştaki kızlar, yeni gelinler ve hatta yaşlı kadınlara dahi tecavüz edilmişti. Küçücük bebelerin organları kesilmiş, acıyla feryat ederken ateşin içine atılmıştı. Güneş bu ateşleri gördüğünde, kendinden utanıp, dumanl
Tükendi
Gazeteci Ceynur Karagözoğlu'nun hazırladığı "Şeytan Sofrası'nda Akşam", adını Ayvalık'ın ünlü "Şeytan Sofrası"ndan alıyor. "Şeytan Sofrası"nın hikâyesi de şöyle: "Şeytan Sofrası'nın bulunduğu yer, kuzey tarafından bakıldığında, denizden yukarıya dik bir yamaçta, kartal yuvasını andıran 124 metre yükseklikte bir tepe. Şeytan'ın ayak izinin olduğu yerden başımızı kaldırıyor, gözlerimizi şöyle saat yelkovanının tersine çok hafif hareket ettirip karşılara bakıyoruz, gördüğümüz güzellik karşısında gözlerimiz k
Tükendi
Şehirlerin de insanlar gibi ruhu varsa şayet, cinsiyetleri de olmalıydı. Sanki İstanbul'a en çok kadın olmak yakışırdı! ... kendine bakan her kadın gibi çok güzeldi ama sabah yanında uyanmak, hele biraz çakır keyifseniz pek isteyeceğiniz bir şey değildi. Geceden sabaha tüm makyajı akmış tüm çarpıklığı ortada olurdu. Koskocaman bir gülümsemesi vardı insanı içine çeken ama sanki dişleri biraz çarpık gibiydi. Arsız, isyankar kadın ruhu gibi; köpekler ulurdu her mahallesinde, kimilerinde çakallar bile vardı be
Tükendi
Gelinen eşikte alışıla gelmiş denge siyasetiyle, devletin üniter yapısıyla, millet tanımıyla ve hukukla oynanmaması gerektiği açıkça görülmüş, anlaşılmış olmalıdır. Anlaşılmadıysa daha büyük felaketler kapıdadır. Türkiye, "köprüden önce son çıkış" olarak nitelendirilebilecek bir noktada bulunmaktadır. 30 yıl önce millet daha Müslüman'dı, fazla teorik bilgisi yoktu ama samimiydi, İlmihal'le işini görürdü, tekfir bilmezdi, din adına teröre arka çıkan, din üzerinden rant elde eden kimse yoktu. İnsanlar her şey
Tükendi
Ayine Tuttum Yüzüme, her şeyden önde sınırlı hacime rağmen, Aleviliğin kökenine ilişkin bütünlüklü ve doyurucu bir tarih çalışması olarak öne çıkıyor. İslam'ın ortaya çıkış ve yayılmasını inceleyerek başlayan çalışma, sırasıyla Muhammed, dört Halife ve Emeviler dönemlerini ele alıyor. İslam öncesi Arap toplumunun yapısı, toplumsal sınıflar ve çelişkilere ilişkin net tespitlerde bulunan çalışma, İslam devletinin Emeviler'e uzanan gelişimi sırasında yaşanan dinsel iktidar çatışmalarını başarılı biçimde tartış
Tükendi
Yüzyıllardır bu topraklar üstünde Akrep'in kıskacında hayatları yarım kalan ya da eksik yaşanan o güzel insanların sevgili anısına... Yüzyıllardır bu topraklar üstünde hayatımıza ve onurumuza kasteden bir akrep var. O hayatımızı, onurumuzu ve bilincimizi her gün yeniden sonsuz kere zehirliyor. İşte hepsi bu...
Tükendi
"Uğultulu Sahiller", belgesel bir roman tadında yazılmıştır. 2. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasında geçen romanda olaylar kimi zaman gerçekten yaşamış olan Rukiye adlı küçük bir kızın ağzından anlatılmaktadır. 1908 yılında doğan küçük Rukiye'nin çocuk ruhunda, 1. Dünya Savaşı ve ardından gelen acılı Yunan işgal yılları derin yaralar açmıştır. Özellikle Kasım 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi sonucu Türk Ordusu dağıtılmış askerlerin büyük çoğunluğunu terhis edilmiştir. Kuvayı Milliye dönemin
Tükendi
Biz yürüdükçe gece de yürüyor anasını satayım. Dursak durur mu? Zaten durduk belki çoktan, düşte atıyoruz adımlarımızı. Çoktan öldük belki. Çoktan...bitirdik asfaltın zulmünü. Dönüp bakıyorum, ufak bir çıtırtı gibi düşüyor Tiviti. Yanına sürüklüyorum bacaklarımı, zor. Bir büyük gürültü benden. Dizlerimizin üzerinde duruyoruz öyle. Gözlerini gözlerime dikmiş. Dudakları kıpırdamıyor...niye kıpırdasın...ne söyleyecek deli. Çakımı zorla çıkarıyorum cebimden. Ellerim kavramıyor artık...Allah inandırsın. Zorla..
Tükendi
Galipler için cezaevlerindeki savaşın amacı ?tam teslimiyet', yenilenler için ise ?yenilgiye meydan okumadır'. Dışarıda devam eden veya kaybedilen savaşa rağmen savaşılan idealin yaşatılması kavgasıdır. Teslim olmamaktır. Kısacası; savaş artık bir ?direnme savaşıdır.' Hem kişisel düzeyde, hem politik düzeyde devam eden bir direnme savaşıdır. Yapılacak şey; ?Mesele esir düşmekte değil / Teslim olmamakta bütün mesele' diyen şairin sözünün peşinden gitmektir artık.
Tükendi
Tarih sınıf mücadelelerinin bir kronolojîsidir. Tarihîn seyri, öznel ve nesnel koşulların diyalektik bütünlüğü ile yol alır. Tarihin akışında bazı dönemler nesnel bazı dönemlerde öznel koşullar ağırlık koyar. Nesnel koşullar akışkanlığa evrimci yollar çizerken öznel koşullarda ona devrimci dinamizm katar.Ülkemizin tarihinde öznel dinamikler bazı süreçlere damgasını vurdu. 68 kuşağı tarihin akışını hızlandırmaya yönelik devrimci bir müdahale olarak tarih sayfalarına yansıdı. 68'lilik tüm dünyada bir idol/ayk
Tükendi
Buradaki ana fikir şudur: Mecbur olduğu için değil gönüllü olarak yaptığı günlük faaliyetin içinde sosyalist unsurlar bulunmayan bir insanın ne kadar sosyalist olduğu ya da ne kadar zaman böyle kalabileceği kuşkuludur. Mehmet Koç'un hayatını okuduğunuzda sürekli olarak başkalarının yardımına koşan, onlara destek olan, insanları haklarını aramaları için örgütlemeye çalışan bir insan göreceksiniz. Türkiye'de de böyledir, Paris'te de böyledir. Bireydir ama bireyi değildir."
Tükendi
Bu toplum bir kader mi? Dünyanın bugünkü durumu, mümkün olan yegane durum mu? Yoksa önceki kuşaklarca yapılmış tercihlerin bir sonucu mu? Bugün ya da gelecekte yeni bir toplum mümkün mü? Bu sorulardan yola çıkılarak bu çalışmada, toplumsal kategoriler tek tek ele alarak, Avrupa-merkezcilik ideolojisinin çökerttiği insan ruhunun etkinliğini, meta ruhunu yaratan kapitalizmi, adaletsizlik, eşitsizlik, savaş, ekolojik, bozukluk, milliyetçilik, kültürcülük, İslamcılık, radikal ayrılıkçı gelenekçilik ve tutuculu
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 67 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1