Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 821 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Daha hiçbir şey yokken uçsuz bucaksız bir su vardı. O vakitler "Kişi", yer ile gök arasında pek mutluydu. Fakat bir gün kaybedenlerden olup, huzurdan kovuldu ve Erlik (Şeytan) adını alarak dünyaya gönderildi. Tüm itibarını kaybeden Erlik, topraktan yaratılan insanoğluna bitmek bilmeyen bir kin ve düşmanlık duymaya başladı. Zaman aktı, çağlar ve coğrafyalar değişti ama ezeli düşmanlık hiç bitmedi. Unutulmaması lazım gelen nice şeyler unutulup gitse de kimi kadim sırlar masallara, efsanelere, destanlara ve mi
İkinci Dünya Savaşı süresince birlikte hareket eden Rusya ve ABD ansızın karşı karşıya gelmiş ve paylaştıkları dünyada kendi bölgeleri içerisinde bir egemenlik tesis etmişlerdi. Söz konusu yapıyı bozan Para İmparatorluğu oldu. Bu güç eskiden tanımladıklarımıza benzemiyordu. Yani herhangi bir coğrafyaya bağlı değildi ve onun gücünü temsil eden ordusu ve üretimi söz konusu değildi. Bu yeni güç özellikle paraya hükmediyordu ve parayı kullanarak da bütün dünyada diğer güçler kadar hatta onları aşan bir egemenli
“Kahraman” uysal, iyi yetişmiş ve görev aşkıyla dolup taşan vatandaş değildir. Yalnızca “kendi anlamı”nı, kaderine karşı kendi soylu, doğal dik başlılığını yaratmış birey kahramanca olabilir. Onun “dik kafalılığı” her ot sapının yalnızca kendi gelişimine yönelmiş derin, görkemli, Tanrı vergisi dik kafalılığı gibidir. “Bencillik” de diyebilirsiniz buna. Ne var ki bu bencillik adı kötüye çıkmış cimrinin ya da gözünü iktidar hırsı bürüyen kişinin bencilliğinden tümüyle farklıdır. Uyum yerine kendi kaderini tay
“… Tatlı-hoş bir söz, kökleri sağlam ve dalları göğe doğru uzanmış güzel bir ağaca benzer ki o ağaç, Rabb’inin izniyle meyvesini, yemişini her zaman verir… Sevimsiz, kem-çirkin bir söz de yerden koparılmış ve hiçbir sebatı-kararı olmayan kötü bir ağaç gibidir.” (İbrahim Suresi: 14/24-26) Göğe doğru uzanan o dallar meyvelerini vermeye devam ediyor. Ama biz onların gölgesinde serinleyip meyvelerini tatmadan geçiriyoruz ömrümüzü. Klasik şiirimizden günümüze bir esinti getirebilmek muradımız. Daha çok o vesiley
“… Tatlı-hoş bir söz, kökleri sağlam ve dalları göğe doğru uzanmış güzel bir ağaca benzer ki o ağaç, Rabb’inin izniyle meyvesini, yemişini her zaman verir… Sevimsiz, kem-çirkin bir söz de yerden koparılmış ve hiçbir sebatı-kararı olmayan kötü bir ağaç gibidir.” (İbrahim Suresi: 14/24-26) Göğe doğru uzanan o dallar meyvelerini vermeye devam ediyor. Ama biz onların gölgesinde serinleyip meyvelerini tatmadan geçiriyoruz ömrümüzü. Klasik şiirimizden günümüze bir esinti getirebilmek muradımız. Daha çok o vesiley
“… Tatlı-hoş bir söz, kökleri sağlam ve dalları göğe doğru uzanmış güzel bir ağaca benzer ki o ağaç, Rabb’inin izniyle meyvesini, yemişini her zaman verir… Sevimsiz, kem-çirkin bir söz de yerden koparılmış ve hiçbir sebatı-kararı olmayan kötü bir ağaç gibidir.” (İbrahim Suresi: 14/24-26) Göğe doğru uzanan o dallar meyvelerini vermeye devam ediyor. Ama biz onların gölgesinde serinleyip meyvelerini tatmadan geçiriyoruz ömrümüzü. Klasik şiirimizden günümüze bir esinti getirebilmek muradımız. Daha çok o vesiley
"Çocuklar İçin Kodlama" içerdiği renkli karikatürler, ilham veren oyunlar sayesinde çocuğunuzun bilgisayar kullanmadan kodlamanın temel kavramlarını keşfetmesini sağlar. Sayfalarındaki zihin kurcalayan bulmacaları ve sayfanın dışına taşan eğlenceli etkinlikleriyle çocuklara farklı şekillerde pratik yapma şansı verir. Bu kitapla bir yazılımcının kodlama yaparken kullandığı analitik düşünme ve problem çözme gibi becerileri günlük hayattaki basit nesne ve eylemlerden faydalanarak geliştirmenin yollarını bulaca
Charlotte Delbo, 1943'te meşhur 24 Ocak konvoyuyla Auschwitz toplama kampına gönderilen 230 kadından biriydi. Yahudi değildi; Fransız direniş hareketi içinde yer aldığı için tutuklanmıştı. Delbo'nun üç kitaptan oluşan ve burada tek cilt halinde sunulan tanıklığı, çekilen ıstırapların ortasında çok ustaca çizilmiş insan portrelerini gün yüzüne çıkarıyor: Aşk ve ölüm, umut ve hayal kırıklığı, dostluk ve çaresizlik gibi izlekler ete kemiğe bürünerek, ölüm kamplarının bir deri bir kemik kalmış tutuklularını
insanı anlamakla meşgulüz, üstelik görünürde hiç ipucu da yok
Tükendi
Dip ve Mor İnek kitaplarının yazarından sanatçılara, yazarlara ve girişimcilere kendilerini dünyaya ellerinden gelenin en iyisini armağan etmeye adamaları için ilham kaynağı olacak çok hoş, küçük bir kitap. Yaratıcı işler, beraberinde bir garantiyle doğmaz. Fakat kimin başarılı olacağı ya da olamayacağı bir kalıba bağlıdır. Bunu tutarlı bir şekilde tatbik etme arayışı ise ilerlemenin en iyi yoludur. Efsanevi yazar Seth Godin’in öncülüğünü yaptığı çığır açan Akimbo atölyesine dayanan Pratik, takılıp kaldığın
Gri rahat bir renktir. Gözü yormaz. Beyaz gibi aydınlık değilse de siyah gibi karanlık da değildir. Orta karar bir hali vardır, zahmet vermez, konforludur. Tehlikesi de tam buradadır. Kolay alışırsınız ona, durağandır; sizi herhangi bir eylem için teşvik etmez, bir alana sabitler. Gri alanınız kimi zaman sizi alıkoyan çekingenliğiniz, fanatizminiz veya arkadaş ortamınız kimi zaman ise saatlerinizi harcadığınız uyku veya sosyal medya olabilir. Yani kim nerede gereğinden fazla zaman ve enerji kaybediyorsa onu
Bir aşk erbabı Yaman Dede... Mevlânâ'nın dizeleriyle karşılaştığı gün yanmaya başlıyor: "Dinle, bu ney neler anlatıyor? Ayrılıklardan nasıl şikâyet ediyor?" Kendini yitiriyor. Bu hayata göz yumup başka bir âleme göz açıyor. Artık kendini kalbini tanımaya, anlamaya, bilmeye adıyor. Ve yalnızca O'nunla can buluyor... Sadık Yalsızuçanlar'ın ustalıklı kaleminden Diyamandi, bir arayıştan ibaret olan insanın kâinat kadar büyük bir mutluluğa ermesinin hikâyesi... "Anladım ki O'nun sadece lütfu var, biz bazıs
Bin yıllardır değişmeyen bir öyküdür bu… Hükümdarın etrafındaki vezirler, kellelerini kaybetme korkusuyla hükümdarın yanlışlarını ve kendi doğrularını konuşamazlarken, sadece hükümdarın soytarıları, kendilerini ölümün kıyısına götürecek kadar pervasızca, hükümdarla ve onun yaptıklarıyla alay eder ve diledikleri gibi konuşurlardı. Kim bilir, belki de o soytarılar, hayatlarından çoktan vazgeçmiş bilgelerdi… … Ve şimdi sen ver kararını… Doğru bildiklerini, hiç korkmadan ve kaybedeceklerine hiç a
Niyâzî-i Mısrî, “Bil ve âgâh ol ki Hakk bir kimseyi inâyetine lâyık görürse o kimsenin kalbine, ‘Biz bu dünyaya niçin geldik?’ sorusuna bir cevap bulma arzusu koyar.” demiş. Bu sorunun peşinden giderken yolum pek çok kitaptan ve insandan geçti. Kitapların yeni kitaplar açtığını, Hakk’ın insanlara insanlardan tecelli ettiğini pek çok defa tecrübe ettim. Düşe kalka yürümenin, yolun mecburiyeti olduğunu fark ettiğimde mesele biraz daha berraklaştı: Düşmesiyle, kalkmasıyla, kaygısıyla, kırılganlığıyla, yarasıyl
Dünyadaki devletler veya güç odakları iki türlüdür: Düşünen ve uygulayanlar bir gruptur, bunu anlamaya çalışan ve ulaştıkları sonuca göre davranışlarını belirleyenler ise diğerleridir. Ama bu diğerlerinin en büyük eksikliği, olayı gerçek niteliğiyle anlamak yerine, uygulayıcıların niyetine göre yorumlamalarıdır. Vardıkları sonuçlar düşünenlerin varılmasını istedikleri şeylerdir. Dünyada üç kademeli bir yapılanma söz konusudur: düşünenlerin tamamen kontrol altında tuttuğu ve olayları onların istediği biçimde
Birçok belgede Historia Turchesca yani Türk Tarihi eserinin yazarı olarak anılan Angiolello, Osmanlı Devleti'nde yaşadığı zamanlarda imparatorlukla ilgili çok değerli notlar yazmıştır. 10 yıldan fazla İstanbul’da kalan yazar, şehrin Osmanlıların eline geçmesinden sonraki durumunu anlatan ilk yabancıdır. Fatih dönemine ait bir eserde bizzat görgü tanığı olan birinin sarayın iç yüzünü, taht kavgalarını, kanlı savaşları, devlet teşkilatını ve ordu sistemini anlatması ise bu konudaki araştırmalar için Angiolell
Etkili Anne-Baba Eğitiminde Uygulamaları, ebeveyn-çocuk ilişkilerinin kalitesini artırıyor ve ebeveynin ve çocuğun kendisi olma hakkını vurgulayan bir yaklaşımla kuşak çatışmasının önüne geçilmesine yardımcı oluyor Aile ilişkilerini geliştirmek isteyen herkesin dikkatle okumasını tavsiye ederim. Dr. Carl R. Rogers Dr. Gordon Thomasın E.A.E. anne-babalarıyla derinlemesine yaptığı görüşmeler, E.A.E. ailelerde yaşanan engeller, duygular, sorunlar ve dirençler üzerinde çalışmaya koyulduğunda, neyin doğ
Sihre inanır mısınız? Aslında bu kitabı okumak için inanmanız da şart değil. İşte bu kitap size, sihrin, kendinize ve etrafınızdakilere güzel ve mucizevi şeyler yaşatmaktan ibaret olduğunu söylüyor. Bu pratik rehberi kullanarak, hayatınızın belli aşamalarında sihir yapmayı, sezgisel yeteneklerinizi ve şifa gücünüzü geliştirmeyi kolaylıkla başarabilirsiniz. Çakralardan şifalı bitkilere, efsunlardan kristallere, horoskoptan tarot kartlarına ve çok daha fazlasına değinen bu şirin kitap size iş, aşk ve s
Pazarlama her yerde. Hatırladığınız ilk anılarınızdan, bu kitabı açmadan hemen öncesine kadar etrafınız hep pazarlamayla kuşatıldı. This is Marketing - İşte Pazarlama; işinizi hayallerinize, arzularınıza ve hizmet etmek istediğiniz komünitelere dayandırmakla alakalı. İnsanlarda olumlu değişiklikler yapmak, gurur duyabileceğimiz işler ortaya çıkarmakla alakalı. Yani piyasayı takip etmekten ziyade piyasa lideri olmakla alakalı. Geçen çeyrek yüzyıl boyunca, Seth Godin milyonlarca girişimciye, pazarlamacı
Saadettin Acar, kalp varsa insan vardır diyerek bizi sahici, samimi, sessiz ama derin bir yüzleşme için cesaretlendiriyor. "Zihnimiz ve kalbimiz binbir parçaya bölünmüş durumda. Her tarafa yetişmeye çalışıyoruz. Yorgunuz, asabiyiz ve gerginiz... Durup dinlemeliyiz. Durup dinlenmeliyiz. Durup düşünmeliyiz. Ama bir durmalıyız önce. Durmalı ve durulmalıyız. Ve içimize doğru bir yolculuğa çıkmalıyız... Yolu bulmalı, yol olmalıyız. Ne demişti şair: ‘En uzun yoldur, insanın içi.' Öyleyse herkes içine
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 821 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1